Yazarlar

Üstün zeka

post-img
Bundan uzun yıllar önce CHP Bursa İl Başkanı Gürhan Akdoğan'ın davetiyle gitmiştik Ankara'ya da Ak Parti'nin Türkiye'ye tanıştırdığı hızlı trene Eskişehir'den binip, öyle ulaşmıştık başkente. Amanın, ne gidiyodu alet be!.. Rayların üzerinden saatte 300 kilometre hızla karada seyretmek muhteşem bir duygu doğrusu... Yurdu demir ağlarla ördüklerini söyleyerek algı politikası yürütmeye çalışan lakin, o demir yollarını yapıp, aynı zamanda memleketin ilk uçak fabrikasını da kuran Nuri Demirağ'ı per perişan eden, ölümüne iflasa sürükleyen Cumhuriyetin ilk hükümetlerini de biliriz biz... Haydarpaşa'dan kalkan trenleri Arap yarımadasına ulaştıran Hicaz demiryolunun banisi Sultan 2'nci Abdülhamid'in ileri görüşlülüğünü de elbette. Of! Ne çok kirli bilgi var resmi tarihte. Neyse, vardık aramıza Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katıldığı CHP Genel Merkezi'ndeki toplantı odasına... Biri, ama sadece biri yolculuk boyunca neredeyse koynunda taşıdığı naylon poşetten bir kutu kestane şekeri çıkararak Kılıçdaroğlu'na verdi... Oysa biz orada partili filan değil, gazeteci olarak bulunuyorduk... Boncuk kadar da olsa hediye götürmek bizim adabımıza uymazdı! Heyetin içinden bu hareketi yapan kişi Yüksel Baysal'dan başkası değildi! O hareketiyle, "Ben burdayım, beni tanı" demek istemişti CHP Genel Başkanı'na!.. Hep derim, bir insanın en önemli yanı "farkındalıktır" diye!.. İnsanlar bilmediklerini de bilemiyor ne yazık ki! Nitekim daha sonra aynı partiden milletvekili adayı olacak, şansına o sene yapılan ön seçimde de listenin ancak 38'nci sırasında yer bulabilecekti Yüksel Baysal kendine! Huylu huyundan vaz geçer mi hiç? Her basın toplantısında hala muhatabına ilk soruyu sorarak "Ben burdayımı" oynamaya devam eder Yüksel Baysal!.. Böyle şeylerden beslenir garibim!.. Geçen gün Bursa Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan bir basın toplantısı düzenledi ki, kendisini çok severim, şeker mi şeker tonton bir insandır. Gidemedim, evin bahçesine toprak gelecekti. Konsey olarak bir vakıf kurup Uludağ Üniversitesi'nin arazisinde, üstün zekalı olduğu varsayılan çocuklar için bir okul açacaklarmış. Yine "Ben burdayım" diyecek ya, bizim alemin Süper Mario'su Yüksel Baysal toplantı sırasında yine zıplayıp, "Yunuseli Havalanı arazisinin imara açılması konusunda ne düşünüyorsunuz" diye bir soru sormuş?!. Bu konu üzerinden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın üzerine çok yürüdü Mario... Ya adam diyo ki, "Bizim gündemimizde böyle bir imar değişikliği yok. Kaldı ki, benim zihniyetime göre boş alanlara daire inşa edip satarak emlakçılık yapmak gibi bir yaklaşım hiç yok! Evet, biz kentsel dönüşüm yapacağız ancak, depreme karşı dayanıksız binaların bulunduğu alanlarda yapacağız"!.. Sana söylüyom gelinim, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar sen anla! Bu kadar net! Bu zıplayıp duran Süper Mario Yüksel var ya... Samimiyetsizin önde gideni arkadaş! Güya Yunuseli Havaalanı'nı bahane ederek "Ben burdayım" mesajı verecek etrafa... Aynı alanın hemen yanındaki adına "Down Town" denilen, ortakları arasında Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Erdönmez'in de bulunduğu leş gibi beton yığınlarından kurulan ucube binaları niye görmez bu Yüks, bir kere olsun onu niye yazmaz, yazamaz?!. Bursa'da hiçbir gazete bu rezalete niye değinmez kardeşim? Yoksa Osmangazi Belediyesi'ne kestikleri reklam faturalarının kesileceğinden mi korkarlar Bursa'nın bu kan emicileri?!. Arada bir iğneyi kendimize, çuvaldızı başkalarına batırıyorum... Namık Göz bizim mesleğin kıymetlilerinden, benim de çok sevdiğim bir köşe muhabiridir Bursa Hakimiyet Gazetesi'nde yazan. Duydum ki, bir basın mensubunu eleştirdiğim bir yazımın ardından demiş ki ortaya, "Eyvah! Ya bir gün beni de tenkit ederse"?!. İşte o gün geldi Namık! Şevket Orhan'ın toplantıda anlattıklarını yazmışsın... Ve makalende "Yunuseli Havaalanı hakkında" söylediklerini de paylaşmışsın... Amma velakin o konuya değinirken bu mesele hakkındaki soruyu kimim sorduğunu belirtmemişsin!.. Soruyu Yüksel Baysal sormuş, O'nun adını da yazsan incilerin mi dökülür Namık? Mesleki etik gereği Mario'nun adını da yazman gerekirdi, bu işin mutfağından gelen tecrübeli biri olarak. Çok ayıp, sana hiç yakıştıramadım doğrusu! Bizler doğru olanı yapıp göstermezsek eğer, gençler nasıl sürdürebilecekler ki bu işi? Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan'ın anlattığı "üstün zekalılar" okuluna gelince... Olmaz kardeşim o iş olmaz!.. Ya bi kere Bursa Hakimiyet Gazetesi'nde "pıyıklı abisi" sayesinde kendisine köşe verilen İlhami Yıldız'ın bu "procenin" tasarlayıcısı olan heyette yer alması bile meselenin patlak doğmasına yeter de artar be!.. Orada millete anlattığına göre koca kafa İlhami güya üstün zekalıymış da, tıp fakültesini kazanmışmış da, zekası fazla gelmişmiş, orada okuyamamış da... Yiyiyonuz mu bunları ya?!. Kendi dilini doğru dürüst konuşup yazamayandan üstün zekalı mı olur? Hangi matematik denklemini çözmüş bu adam? Selahattin Adıgüzeller nasıl eskiden seyyar kestane kebap satarsa... Sırtında taşıdığı dolapta "juti-Sütsal" dondurma satardı bu çocuk... Liseyi bile bitirebildiğinden emin olamadığım İlhami üniversite sınavlarında tıp fakültesini kazanacak, üstün zekasından ötürü okulu yarım bırakacak; vay be!.. Bir insanın zekasıyla bu kadar dalga geçilebilir ancak! Sevgili okur, sana da bir şey diyeceğim ha!.. Tüm yazdıklarımı bedava beleş okuyup duruyorsun... Benim yazılarımı öyle kolay kolay insanlar sosyal medyada paylaşamaz... Genellikle her yere dokunurum kurduğum cümlelerin arasında çünkü. Kötü olmak istemezler eleştirdiğim kişi ve kurumlarla... Mesela Namık paylaşmaz, İlhami zaten paylaşmaz, onları tanıyanlar da acayip ürker bu yazıdan. Duyuyorum ki şu sıralarda, bazı uyanıklar yazdıkları sitelerin sahiplerine yüzlü görünmek için değişik programlar kullanıyor, bu yolla tıklanma sayılarını fahiş bir şekilde şişirip, kasım patı gibi kasım kasım kasılıp duruyorlarmış!.. Oysa ne tanıyan var onları, ne de yazdıklarının iğne ucu kadar etkisi?!. Bir yazarın "okurunu seçme hakkı" vardır... Seçerim ben, beni herkes okumasın; mesela herkes İlhami gibilerini okusun... Bana butik okur lazım. Lakin, arada bir paylaş yazılarımı be sevgili okur! Korkma! Bak ben yapmıyorum, sen de kırçlık yapma!

Diğer Haberler