Kuyruğunu koparmakla, taş atıp kovalamakla ondan kurtulamazsın!
Yılanın başını ezeceksin!
Ülkemize karşı büyük bir şer organizasyonu kurulmuş. Türkiye üstüne adice, haince, kalleşçe hesaplar yapılmakta. Bunların kim olduğu, bunu neden yaptıklarını herkes biliyor artık.
Türkiye’nin güçlenmesini, Milletin huzur içerisinde olmasını kendileri, kendi çıkarları için tehlike olarak gören odaklar, devletler var.
Bu hesaplar, oyunlar sadece bu güne has değil ki. Tarihin her döneminde bunların alçakça kurnazlıklarını ve adice kalleşliklerini görmek mümkündür.
Düşmanlıklarını açıkça ilan edip mertçe savaşmak onların tabiatlarında yoktur, yüze gülüp, dostluk nutukları atarlarken, arkadan-alttan en adice kalleşçe oyunlar çevirmişlerdir hep.
İşte şimdi yaptıkları da o! Kendi ülkeleri, insanları refah içersindeyken, bizi birbirimize düşürerek; kanımızı-canımızı emiyorlar. Bu sadece Türkiye’ye karşı oynanan bir oyunda değil. Ufacık bir çıkarları uğruna yapamayacakları vahşilik-kötülük yoktur bunların.
Bulunduğumuz coğrafyaya-konuma bir bakın!
Bu coğrafyadaki Milletler hiç rahat yüzü görmüşler mi?
Müslim Baba diyordu ya, “Cümle alem zevki sefada mahzun olan bir ben miyim Yarabbi!”
Avrupa’da, Amerika’da, Avustralya’da millet zevki sefada, birde bizim halimize, çevrimize bir bakın hele!
Şimdi bütün güçleriyle Ülkemize saldırıyorlar, adice, kalleşçe, haince...
“Arkadaş bu iş tankla topla uçakla bitmez.
Kuduz kancıklar, ülkenin kılcal damarlarına kadar yayılmışlar.
Dağlarda üç beş çapulcunun leşini sermekle, şehirlerde birkaç piyonu devirmekle, bazı konu mankenlerini bir süreliğine kodese tıkmakla bitmez bu iş, Ülkeye huzur gelmez..
Bu şer organizasyonunu bir daha toparlanamayacakları şekilde bozmak, dağıtmak lazım.
Bunun içinde şuan yapılacak en önemli şey, yılanın başını ezmek!” diyor, terörden canı yanmış, gencecik evladını elleriyle kara toprağa vermiş bir Şehit Babası.
Yılanların başlarını, bu memlekette her kes biliyor, tanıyor! Hatta nerde yaşadıkları yani inleri de biliniyor.
Her hain saldırıdan, her canımız yanışından sonra malum yerlere uçaklarla yapılan bombardımanlar, kuru bir teselliden başka bir işe yarıyor mu acaba.
Son bir ay içersinde, hem de güvenli olduğunu düşündüğümüz batı şehirlerinde, nokta atışıyla önce polisimize ardından askerimize yönelik bombalı saldırılarla onlarca askerimizi, polisimizi ve vatandaşlarımızı şehit ettiler.
Ardından ülkemizin beyni, kalbi durumundaki Başkentimizde Rus diplomata suikast düzenleyip Ülkemizin itibariyle oynadılar ve en son yılbaşı gecesi bir tek kişiyle, İstanbul’un göbeğinde 40’a yakın canı yok ettiler!
Artık Devletimizin bunlara anlayacağı dilden bir cevap vermesinin vakti gelmiştir. İster istihbarat örgütümüz aracılığıyla, ister kurulacak bir illegal örgüt vasıtasıyla onlara onların usulüyle cevap verilmeli.
Terör örgütünün elebaşlarını sık sık ekranlarda, gazetelerde görüyoruz.
Bunların en azılılarından birisi geçenlerde yine ekranlardaydı!
Önünde dünyanın en önemli haber ajanslarının mikrofonları, karşısında kameralar.
Açıklamalar yapıyor, Türkiye’ye tehditler savuruyor!
Bunu izleyen; Devlete, Millete, komşusuna, arkadaşına, kardeşine veya ana-babasına kırgın-kızgın, düzene muhalif olan birinin gözünde, gönlünde bu adamın nasıl bir yer edindiğini her halde tahmin ediyorsunuzdur!
Evet, bunların birer maşa veya taşeron olduğunu herkes biliyor. İşte bu taşeron-maşalardan bir ‘şer ağacı’ oluşturulmuş!
Zehirli, şerli bir ağaç!
Kökü-gövdesi dışarıda, dalları yaprakları içimizde!
Mücadele ediyoruz; yapraklarını yoluyor, dallarını kesiyoruz, yani buduyoruz!
Biz budadıkça; onun dalları daha bir uzanarak, yaprakları gürleşerek, uzanıyor içimize!
Gövdeyi veya kökleri kurutup yok etmedikçe bu musibetten kurtuluş mümkün olmaz.
Düşmanlarımız olabildiğince kurnaz, hain ve kalleşler! Hep bahsediyorlar ya “düşünce kuruluşlarından!” İşte buralarda öyle hain planlar yapıyor, öyle fitne-fesat üretiyorlar ki, sadece bu günü değil geleceği de karartmaya yönelik senaryolar oluşturuyorlar. Bu senaryoların bir çoğununda filmini büyük bir maharetle çeviriyorlar. Bir örnek;
Bakınız, Milletimizin temiz, asil kanını yıllardır emen baş hain şimdi nerede!!!
İmralı dinlenme kampında! Bir kutsal emanet titizliğinde korunup, beslenmekte.
Hatta onun başına bir iş gelir korkusu Devlet Yöneticilerimizin kâbusu durumunda.
Bakın, oyunu görüyor musunuz, adamı yıllarca bir maşa olarak kullandılar, bir sürü kalleşçe eylemi onun üzerinden ülkemize karşı gerçekleştirdiler. Sonra planları icabı onu getirip ülkemize teslim ettiler ve planlarının başka bir aşamasında lazım olabileceği ihtimali gereği de can düşmanımıza bakmaya, koruyup-kollamaya bizi mecbur ettiler.
Bakarsın, yarın öbürsü gün senaryonun başka bir aşamasında oyundan çıkarılması icap eden diğer bir terörist başını da, koruyup-kollamamız için getirip teslim ederler bize!
Ey bu memleketin aslan yürekli yiğitleri bunların oyunlarını bozma vakti gelmiştir.
Zamanı geldi!
Yurdunu Allah’a bırak, çık yola:
«Cenge! » deyip çek ki vatan kurtula.
Böyle müyesser mi gaza her kula?
Haydi levend asker, uğurlar ola.
Yiğitler, Vatan-Millet-Hak sevdalısı Anadolu Yiğitleri; açılacak yeryüzüne, bu yılanların korkulu rüyası olacaklar. Hainlerin her birisinin bulundukları yerlerde, inlerinde kökleri kurutulacak, başları ezilecek, bunlara umut bağlayanların, yönlendirenlerinde başları eğilecek!
Zamanı geldi, şer organizasyonu bozulacak, darmadağın edilecek!