Yazarlar

Alinur Aktaş’ı sırtından hançerleyen kim?

post-img
Çekirge Caddesi üzerinde, Bursa’nın en güzel evlerinden biridir bahçesindeki asırlık manolya ağacıyla birlikte Memduh Gökçen ve eşinin oturduğu o büyülü köşk. Bana göre gerçekten de büyülü bir havası vardır bu konutun, pencereleri vitraylarla süslü kaç hane kaldı ki günümüzün bu yaşlı kentinde? Allah uzun ömür versin, bir dönem Bursa milletvekilliği de yapan Memduh beyi yakından tanımayan hiç kimse O’nun ne kadar inatçı ve zor bir insan olduğunu asla anlayamaz. Her halde yeryüzündeki en büyük azaplardan biri olsa gerek, yaratanın “parayla” sınadığı insanlardan biridir baba Gökçen. Karun, Memduh Gökçen’in yanında fukara kalır! Evlatları Şukufe ve Celal’se daima boyunları bükük! Bilmem kaç milyon dolarlık kendi eski yatını oğlu Celal Gökçen’e satıp, ödemede eksik kalan 100 bin doları defalarca isteyecek kadar alacağına meftundur Memduh Gökçen! Sözünü ettiğim oturdukları ev atadan kalma, dolayısıyla diğer kardeşlerinin ve yeğenlerinin de payları vardı. Bundan yirmi yıl kadar öncesi… “Dayı” diyorlar çocuklar, “bu gayrimenkul size yakışır. Beş yüzer milyardan 1 trilyon ver de hissemizi sana devredelim”. “Katiyen vermem” yanıtıyla karşılıyor Memduh Gökçen bu teklifi ve mahkeme kararıyla mülkün satışına gidiliyor. Sadece 1 trilyonla işi halledebilecekken açık arttırma sonucu rakam bir ara 9 trilyona kadar çıkıyor! Avukatları Rahmetli Muhsin İğmen tam sırada Memduh beyi telefonla arayarak “Ne yapalım, bırakalım mı” diye soruyor? Kendi evini 9 trilyona satın alıp almamak konusunda tereddüde düşen Memduh beyin imdadına oğlu Celal Gökçen yetişiyor. Muhsin İğmen’e telefonda şu yanıtı veriyor Celal Gökçen: “Ben bu saatten sonra anneme bavul toplatamam. Fiyat 50 trilyona da çıksa alınız.” Sonuçta oturduğu ev 14 trilyona mal oluyor Memduh Gökçen’e! Bir triyon nire, 14 trilyon nire?!. Ünlü düşünür Vedat Kantar der ki, “Zengine sürtün de geç, fakirden ürk de geç”!.. Valla ne yalan söyleyeyim çok zengin olmasına rağmen, bendeniz Memduh beyden ürktüm de geçtim! Line TV’yi, Saray Örme’nin sahiplerinden binbir mücadele sonucu almışız; bütün Bursa yeni televizyon kanalı ne zaman faaliyete geçecek diye soruyor… Yaklaşık 2 sene boyunca tek bir çivi bile çaktırmadan bekletti ya bizi… O sinir harbi içinde işte o vakit anladım oğlu Celal Gökçen’in çocukluğundan beri aslında çoktan “evliyalık” mertebesine ulaştığını, stresten zona çıkarınca! Bir insan bu kadar mı nemrut, bu kadar mı inat olur? Şu Sıcaksu Bölgesi’ndeki eski Continent binası var ya? Hani yanında mis gibi otoparkı, önünde metro istasyonu olan hayalet bina? Bundan 20 yıl kadar önce 10 yıllığına 15 milyon dolar kira teklif ettiklerini ben biliyorum… Vermedi adam, hala da vermiyor! Yani cebinde şu an fazladan bir 30 milyon doları daha olacaktı, kime neyin inadını yapıyorsa artık, vermiyor arkadaş! Ama oğlundan 100 bin dolar alacağını istiyor! İşte onun için Memduh Gökçen’den ürk de geç! Burhanettin Türkeş’in oğlan Tayyar “otopark dalgasına Gökçen’lerden 2-3 bir şey koparırım” diye umut ediyor ya hani? Çırak çıkar da faiziyle birlikte kira borcu üstüne yıkılır hala farkında değil garibim! İşin içinde ne işler var sevgili okur, tüm bunların perde arkasını Bursa’da sadece bu köşeden okuyabilirsin, haberin olsun, demedi deme. Bu arada lifebursa.com’la yayın dünyasına yeni bir soluk katan Avukat Hakan Dinçtürk, Adnan Batır ve Fatih Akkuş kardeşlerimi yürekten kutluyor, “kalemleri keskin, şutları gol olsun” diyorum. Son yıllarda Bursa’da 50 liraya İnternet sitesi açıp kendisini “gazeteci” gibi göstererek “Abiden bu gün bir 100 lira koparsak” derdine düşen, deve mi yoksa, kuş mu oldukları anlaşılamayan bazı simalar türedi ya hani? Meğerse Burhanettin abinin oğlan da bu kategorinin “yeni sürümü” olarak “Abiden bir 3-5 milyon dolar koparsak” hevesine kapılmış da haberimiz yokmuş! İlk kez Coca Cola’yla “milli olmaya” çalışmış Tayyar Türkeş. Bu firmanın etüdünü yaptırdığı, artık ruhsatlandırma aşamasına gelmiş bir su kaynağının ihalesine girmiş inatla. Almış da ancak, cep delik, cepken delik, ne tesis yapabilmiş ne de yatırım. Kola firmasından da hiçbir şey düşmemiş kasaya… Ee n’olcak şimdi? Herkese vermeyi alışkanlık haline getirmiş olan eski belediye başkanı Recep Altepe’ye gidilecek, artık kaça tutturulursa bu su kaynağı Büyükşehir’e kakalanacak, n’olcak?!. Alın size “Muradiye Su’yun” kuruluşu! Daha sonra Tayyar’ın “Down Town” dolaylarına çöktüğünü ve bir süre de oralarda eşelendiğini işittik. Bu “Down Town” denilen yapılaşma Recep Altepe’nin, Bursa’ya çaktığı “Doğanbey kazığından” sonra Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar yönetiminin bu kentin böğrüne soktuğu ikinci büyük hançer. Yunuseli Havaalanı’nın hemen yan tarafında, eski Pars Tuğla Kiremit Fabrikası’nın bulunduğu alana verilen müthiş bir ranttır sözünü ettiğim şey. Şimdilerde devasa beton blokların yükseldiği bu arazi “Erdönmez Ailesi’ne” ait. Bu aile Mustafa Dündar’ın dünürü. Dolayısıyla Osmangazi Belediye Başkanı’nın kızı Nisa da verilen imar rantının ortaklarından. Bir diğer ortak, Mustafa Dündar’ın başkan yardımcısı Hasan Hüseyin Erdönmez. Makam şoförü alt kattaki garajda saat beşe beş kala kışın kaloriferi, yazın da klimayı açan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar her gün belediyeden beşte evine torun sevmeye gittikten sonra ilçeyi asıl yöneten kişi olduğu dillendirilen Hasan Hüseyin Erdönmez hem belediyenin başkan yardımcısı, hem de bu imar rantının bal tutan parmaklarından biri. Neler mi oldu Pars Kiremit Fabrikası arazisinde? İki katlı kullanılmayan eski fabrika binasının bulunduğu alan sanki eski konut arazisiymiş gibi yüzde 50 emsal uygulanarak “kentsel dönüşüme” sokuldu, bu bir… Başkalarından yüzde 40 oranında alınan kamusal alan Erdönmez’lerde yüzde 25’te bırakıldı, iki… Yeşil alanlar buraya kurulacak sitenin kendi yeşil alanı olacakmış gibi planlandı, üüç… Yükseklik 12 kata çıkarıldı, dört… Ayrılan eğitim alanı özel eğitim alanına dönüştürülerek yine ailenin kullanabileceği bir duruma getirildi, beş… Sosyal tesislerle, dükkanlarla oynandı, yerin yedi kat dibine inildi, zıkkımın kökü yenildi, başka hiçbir yere verilmeyen imtiyazlar bunlara sağlandı, altı… Sonra Tayyar’ın garip bir şekilde ilgisi buradan uzaklaşarak, Gökçenler’in Osmangazi Belediyesi’nden kiralayıp da 20 yıldır parası tıkır tıkır ödenmesine karşın hiç kullanılmayan otoparkına yöneltildi, yedii… Şimdi, acaba birileri Tayyar’ı oradan uzaklaştırıp da Gökçen’lerin otoparkına mı “dönderdi” diye sormaktan alamıyor insan kendini? Mesele işte bu noktada çok daha girift ve enteresan bir hal almaya başlıyor. Çünkü Gökçen Ailesi, Sıcaksu Bölgesi’nde yolun alt tarafı ve üst yandaki eski AVM binasından, Divan Oteli’ne kadar olan bölgede tam 100 dönümlük alanda, Bursa’nın talihini değiştirecek bir jeotermal tesis yatırımı planlamaktadır. Bu işle ilgili olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’la görüşülüp desteği alınmış, aynı şekilde Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’a proje anlatılıp, Almanya’ya inceleme gezisine götürülmüştür. Yaklaşık 2 milyar dolara mal olacak bu yatırımın sonunda Bursa’nın çehresi değişecek, 5 bin civarında yeni istihdam olanağı yaratılacaktır. Bu arada Mustafa Dündar birileri tarafından Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı zeminine doğru usulca iteklenir! Belediye kaynaklarını har vurup harman savuran Dündar Avrupa’dan parasını ödeyip çakma dandik ödüller alarak güya adını parlatmakta, televizyon dizilerine reklam vererek ismini duyurmaya çalışmaktadır. Bunun tam tersi birileri de her fırsatta Alinur Aktaş’ı yıpratmaya girişir! Faruk Çelik’in has adamı sıvacının sözlükçü oğlana kurdurulan İnternet sitesinden yapılan bel altı haberlerle Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamı yıpratılmaya çalışılır. Özel sektörün Bursa’da yapacağı böylesi dev bir turizm yatırımı Aktaş’ın hanesine büyük puan yazdıracaktır. Dolayısıyla bunun engellenmesi şarttır. Bir gün Osmangazi Belediyesi’nde birileri düğmeye basar. Gökçen’ler geçmişte alışveriş merkezi yaparken yan taraftaki bölümü “yeşil alan” olarak belediyeye devretmişler, altını da maliyetini kendileri üstlenerek otoparka dönüştürüp, Osmangazi’den kiralamışlardı. Uzun yıllardan beri kirasını tıkır tıkır ödüyor ancak, Memduh Gökçen’in inadı nedeniyle boş tutuyorlardı. İşte Osmangazi Belediyesi’nde birileri durup dururken bir gün burayı “pat” diye ihaleye çıkardı! Bölgede hiç otopark ihtiyacı olmadığını, araç sahiplerinin tek tük de olsa yolun alt tarafındaki yine kendi arazilerine park ettiklerini bilen Gökçen’ler ihaleye katılmakla birlikte bu işin yargıdan döneceğini umut ederek işe asılmadılar. Karşılarında kim girdi ihaleye? “Seyyar Tayyar!..” Tayyar Yıldırım’dan kopup gelmiş, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Erdönmez’in “kentsel rantsalında” oyalanmış, ardından soluğu Gökçen’lerin otoparkında alıvermişti işte. Bilmem bişey spor klübü adına girdi ihaleye. Doksan küsur bin liralık teminat bedelini de Büyükşehir Belediyesi’nden reklam alacağını aynı gün tahsil ederek karşıladı. O kadar istekli ve hazırlıklıydı ki Osmangazi Belediyesi Gökçen’lere çelme takmaya, AVM’nin bahçesinden başka giriş çıkışı olmayan otoparka yol açmak için hemen iş makineleri yollandı oraya. Ve sonuçta Gökçen Ailesi’nin turizm yatırımı böylece rafa kalkmış oldu. Var mı şimdi oraya parkeden araç? Yok! Akşamları kediler park ediyor sadece! Kulislere yayıldığına göre Tayyar Avukat O. O. marifetiyle sözde bir 3 milyon dolar kadar masrafı ve emeği karşılığında işten el çekmeye hazır olduğunu bildirmiş Gökçen’lere. Memduh Gökçen bu parayı kessen vermez Tayyar’a! Aynı ağacın meyvesi Celal Gökçen’se dereye atar, yine de vermez! Zaten yattan kalan borcu 100 bin doları da henüz ödememiş diye duydum babasına! En sonunda Tayyar kira borçlarını biriktirir, biriktirir, Osmangazi Belediyesi’ne bir reklam faturası keser ve aldığı parayla hepsini birden öder, kim bilir?!. Olan Bursa’ya, böylece bu kentin termal turizm geleceğine olur. Bilmeyenlere not: Yeni Kaplıca, Kara Mustafa Paşa, Armutlu, o bölgedeki tüm hamamlar da Gökçen’lerin bu arada. Memduh Gökçen’in, Tayyar’a vermeyeceği para ceketinin yakasındaki toz zerresi kadar bile değil ama vermez işte! Recep Altepe olsaydı hemen verirdi, kim ne isterse verdi kulakları çınlasın rahmetli, şimdi de Ali Babacan’a verecek oyunu diye işitiyorum. Yazı bitti mi sanıyorsunuz? Biter mi be! Daha yeni başlıyor! Bi tuvalete gidin gelin isterseniz? Geçen hafta Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde son 18 yılın en çarpıcı restleşmesi yaşandı hanginiz farkında? Başkan Alinur Aktaş öyle bir çaktı ki Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’a, Hasan Hüseyin Erdönmez bile “Acaba dönsem mi” diye düşünmekten kendini alamadı! Bu güne dek “saldım çayıra, mevlam kayıra” taktiğiyle işi götüren Ak Parti Bursa İl Başkanı Ayhan Salman bile artık salarak bu tokuşmada Alinur Aktaş’ın yanında yer aldı. Meclis’te encümen ve ihtisas komisyonları seçilecekti. Belli ki aynı zamanda Büyükşehir Grup Başkanı olan Ayhan Salman’ın yönetiminde oralara girecek meclis üyelerinin isimleri önceden kararlaştırılmıştı. Tarih 23 Haziran 2020 Salı… Büyükşehir İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nda Osmangazi’den hiçbir üye önerilmiyor! Mustafa Dündar kalkıp diyor ki Alinur Aktaş’a: “Liste sabah böyle değildi!..” Aktaş: “Değişmiş demek ki!..” Dündar: “Osmangazi’den kimse yok.” Aktaş: “O öyleymiş demek ki! Değişmiş demek ki! Yıldırım ve Nilüfer o açığı kapatır!..” Dündar: "Ya şimdi İmar Komisyonunun iş yükü yüzde 60 Osmangazi'de. Osmangazi'den üye olmadıktan sonra eksik kalır yani bu iş." Aktaş: "Osman Bey (Ayradilli) de eski Osmangazili. Eski Osmangazi meclis üyesi olduğu için ismine de yakışıyor. O açığı kapatır inşallah!" Bendeniz: “Maşallah, maşallah!..” Ak Parti’de bu kadar keskin, bu kadar net bir hesaplaşma ilk kez yaşanıyor. Kendisine karşı kurulan kumpasların artık net bir şekilde farkına varan Alinur Aktaş açıkça kılıcını çekmiş bir durumda. Öyle ya… Birileri Bursa’ya canla başla hizmet için uğraşacak, Mustafa Dündar ve şürekası da Alinur Aktaş’ı yıpratmak için “bel altı” dahil, perde arkasından her türlü yöntemi uygulamaktan çekinmeyecek! Şimdi “zurnanın zırt dediği yerdeyiz” sevgili okur! Turpun büyüğünü heybede saklamıştım, onu da sona bıraktım beğenirsen! Bir belediye başkanı, üstelik de kendi partisine mensup bir büyükşehir belediye başkanı hakkında ahlaksızca, hayasızca, mesnedi dayanağı olmayan çirkin ima ve iddialarda bulunan bir yayın organını gizlice destekleyip, üstelik de temsil ettiği belediye kasasından oraya paralar aktarır mı? Böyle bir yayın organının finansörlüğünü yürütür mü? Bu bir parti suçu değil midir? Bu açıkça bir ihanet değil midir? Tarih 2 Mayıs 2020… Enbursa.com adresli İnternet sitesinden Alinur Aktaş’ın aleyhine sürekli yayın yapan “Bursa Adliye binası önünde gerçekleştirilen Zaman Gazetesi kapatılmasın eyleminin katılımcılarından” Emin Adanur’un, sahibi olduğu “EA A.Ş.” adına satın aldığı bir domain daha vardır: “uludagmedya.com” İşte o gün bu sitede “Kim bu fotoğraftaki kadın” başlığıyla bir haber yayınlanır? Uzun yıllar önce henüz İnegöl belediye başkanıyken gerçekleştirilen bir yurt dışı gezisinde Alinur Aktaş tüm katılımcıların gözü önünde sokakta, heyete iştirak eden yerel bir katılımcının kendi fotoğraf makinesiyle onun görüntüsünü çekmektedir. Şirin, dostane, sevimli, sosyal bir girişimdir bu. Fakat bu yayının yapılmasındaki amaç bellidir! Kafalarda soru işareti yaratarak Aktaş hakkında bir takım şüpheler oluşturup O’nu gözden düşürmek! Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın derhal başlattığı hukuki girişimler sonucu kısa bir sürenin ardından bu siteyi kapatmak zorunda kalır Emin Adanur. Peki bu yayın organını kimler desteklemiş, finansmanını kimler üstlenmiştir? İşte takdir-i ilahi yapanların ayağını birbirine dolar böylece bir gün. Emin Adanur’un sahibi olduğu bu siteyi Alinur Aktaş’ın üzerine yürümesi için maddi açıdan gizlice destekleyen Osmangazi Belediyesi ve Başkanı Mustafa Dündar’dan başkası değildir! Söz konusu ahlaksız yayından ve sitenin kapatılmasından 12 gün sonra 14-05-2020 tarihinde 4 bin lira artı KDV’yi “uludagmedya.com’a” gönderme talimatı alan Osmangazi Belediyesi Muhasebe Servisi büyük bir yanlışlık yapar ve parayı şaşkınlıkla “Uludağ” ismini taşıyan başka bir şirketin hesabına gönderir!.. Ve böylece Alinur Aktaş’ın başını yiyip, avanesiyle birlikte kendisi o koltuğa oturmak isteyen Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’ın “uludagmedya.com” ve “enbursa.com’la” ilişkisi ortaya dökülmüş olur. Peki bu rabıtayı sağlayan Mustafa Dündar’dan başka Hasan, Hüseyin, Ahmet, Mehmet, başka şahıslar da var mıdır Osmangazi Belediyesi’nde? En kritik soru, Hükümet tarafından Fetö’nün propaganda aracı Zaman Gazetesi’ne yapılan operasyondan sonra Bursa Adliyesi’nin önünde bir grup Fetö artığıyla birlikte “Özgür Medyaya Darbe” pankartları altında gerçekleştirilen gösteriye katılan ve şu ana dek bunu inkar da  etmeyen Emin Adanur’la, Mustafa Dündar’ın ortak hangi yanı vardır acaba? Mustafa Dündar üstelik de Osmangazi Belediyesi kasasından bu cıbıldak çocuğa hala niye para aktarmaktadır? Seyyar Tayyar bu işe bozulsa haksız mı şimdi?

Diğer Haberler