İlk alkollü içkinin İsa’nın doğumundan yaklaşık 7 bin yıl önce Çin’de yapıldığı söylenir.
Pirinç, üzüm, bal ve alıç kullanılmıştır bunun için.
Meyve posasının içine karıştırılan bakteriler şeker yer.
Sağlıklı her insan nasıl günde 12-13 kez gaz çıkarmak zorundaysa bu minik organizmalar da yedikçe sürekli karbondioksit salgılarlar.
Ancak bunun yanında bir ürün daha çıkarırlar ki, işte onun adı da “alkoldür”…
Bir nevi bakteri çişidir yani!
Bakterilerin, meyve posasının içindeki kapta bulunan şekeri tüketip, alkole dönüştürmesi işlemine “fermantasyon” denir.
Eğer üzüm suyuysa kullandığınız nektar, süzdükten sonra hava almasını önleyerek şişeleyip ağzını kapatırsanız eğer “şarap” olur…
Şarap çok ayrı kadim bir kültürdür…
İyi bir şarap tüketicisi güzel bir şarabın her yudumunda damağında armut, çilek, elma, gül yaprağı gibi tatlar alır…
Bu durum üzümün nasıl bir toprakta yetiştirildiğinden tutun da cinsine, bağın güneşe karşı eğimine, maruz kaldığı hava koşullarına kadar çeşitli etmenlere bağlıdır…
Şarap üretiminde önde gelen ülkeler arasında bulunan Fransa’da yolun üst tarafında yetişen üzümlerden üretilen bir şişe örneğin 20 bin dolara müşteri bulurken, alt yanındaki bağdakilerden yapılansa 300 dolar bile para etmeyebilir!
Örneğin, Cem Uzan’ın Petrus’larını çuval dolusu para ödeyerek satın alan sonradan görme zenginlerin ilk yudumlarında aldığı tat fare sidiğidir…
Kokmuş bulaşık bezi lezzeti bile verebilir bir şarap tüketicisine!..
Yunan mitolojisinde bu ürünü insanlara veren Dionysos isimli bir şarap tanrısı da mevcuttur.
Dionysos’sa Anadoluludur!..
Adına diğer Yunan tanrılarından daha fazla tapınak yapılan Dionysos abinin Lidya’nın başkenti Sardes yani, Manisa’nın Salihli kasabasından olduğu kabul edilir.
Hasılı, derin konu…
Üzüm kıymetli bir meyve olduğu için insanoğlu daha sonra arpa birasına yönelir.
Gürcistan’dan tutun da Mısır’a kadar ringo ringo destiler tüm toplumlar lıkır lıkır bira tüketir bin yıllar boyunca…
Hristiyanların kutsal kitabı İncil bile depresyondaki kişilere şarap verilmesini önerir.
Meseller babının 6 ve 7’nci maddelerine göre şarap insanlara ıstıraplarını unutturmaktadır.
Antik Yunanistan’da şarap içmeyen biri bir barbar olarak görülürmüş!..
İngiltere’de başlayan sanayi devrimiyle birlikte biranın çeşitlerinin arttığını görüyoruz.
İnsanlık dışı koşullarda çalışan işçileri akşamları biraz rahatlatmak şarttır çünkü!
Bizim atalar da hem üzerine bindikleri, hem yedikleri hem de sütünü kullandıkları atlardan sağılarak elde edilen ürünün mayalanması sonucu ortaya çıkan yoğurttan “kımız” yapmayı öğrenirler…
Göçler sırasında katedilen uzun güzergahlarda atlarının eyerlerine astıkları kırbaları dikerek bu eziyete anca katlanırlar.
İslamiyetteyse başlangıçta hamr yani hurma şarabı içmek herkese serbestken, sırf üç-beş kendini bilmez bedevinin içip içip olay çıkarması sonucu yasak edilmiştir.
Allah onları Cehennemin en derin yerine atar inşallah!
Koç holdingin kurucusu Vehbi Koç’a doktorları her akşam bir-iki kadeh viskiyi şifa niyetine tavsiye etmiştir.
Damarları açar, temizler, günün stresini alır…
Mustafa Kemal’in bile Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurduğu fabrikaların başında bira üretim tesisi bulunur…
Yazının başında anlattığım fermantasyon yaşamış yani, içinde artık alkol birikmiş mayi damıtılırsa eğer ortaya saf alkol çıkar.
Çıkar ama bunun ilk başta üretileni “metil” ortası “etil” sonunda elde edilense büyük oranda yine “metil” alkoldür!..
İlk bölümünün hemen atılması, son bölümününse yeniden damıtılması gerekir.
“Etil alkol” tüketilebilir bir alkoldür…
Oranınca su ve anason yağıyla karıştırırsanız eğer ortaya “rakı” çıkar…
Yok, birbirinden ayırmaz, etille metili aynı anda kullanırsanız da birden ışıklar kapanır, ortalık simsiyah olur.
En iyi ihtimalle bundan sonraki hayatınızı kör biri olarak geçirirsiniz!
Bundan daha da iyisi geri dönüşü olmayacak biçimde böbrekleriniz çöker ve ölene dek her hafta iki kere diyaliz makinesine girersiniz…
Hemen ölmediyseniz eğer, acele etmeyin!..
En geç bir-iki gün sonra karaciğeriniz ve diğer organlarınız da artık işlemez hale gelecek ve sarhoş bir melek olarak ruhunuz gökyüzüne doğru yavaş yavaş yükselmeye başlayacaktır!..
Alkollü içkilerden alınan Özel Tüketim Vergisi 2022 yılının ilk günlerinde yüzde 47.39 oranında arttırıldı.
Alkol oranı yüzde 45 olan 70’lik rakının raf fiyatı 175’ten 249 liraya yükseltildi!..
Bayi karı dahil 249 lira olan bu miktardaki rakının 189 liralık kısmı ÖTV ve KDV’den, diğer bir deyişle tam yüzde 75’lik kısmı vergiden oluşuyor!
Ak Parti hükümetinin iktidara geldiği 2002’de 70’lik rakı 8.25 lirayken, aradan geçen 20 yılda fiyatı YÜZDE 2 BİN 900’ü aşan artışla 249 liraya fırladı!..
İlk rakama oranla her yıl yüzde 145 artmış zavallı rakıcık!
Ocak’ta zamlandı, Temmuz’da yine artacak fiyatı!..
Aydın Boysan’ın kemikleri sızlıyordur yattığı yerde!
Diyanet çalışanlarının, hocaların maaşlarını alkol tüketenler ödüyor yıllardır!
Bir şişe bira bayide 25 lira olmuş…
Asgari ücretlinin artık koklaması bile mümkün değil!
Onun biraz daha üstünde geliri olanlarsa bilmeden, farkında olmadan ya metil alkolden yapılma ya da evde kendilerinin ürettiği içkilere yöneliyorlar!..
Aradan gün geçmiyor ki televizyonlarda bu yüzden hayatlarını kaybedenlere dair haber izlemeyelim…
Rakam çok daha fazla artacak!..
“Ortalık, akşamları bir-iki kadeh içip azıcık rahatlayalım” diye düşünenlerle onlara “Gebersin, zıkkımın kökünü içsin” diye beddua edenlerin dünyasına dönüştü yıllardan beri!..
Sadece yol, hastane, köprü yapmakla devlet yönetilmez…
Meselenin bir de sosyolojik yanına bakmak lazım…
Eğer bu gün insanlar astronomik vergiler nedeniyle sahte içkilere yöneliyor ve patır patır dökülüp ölüyorlarsa bunda Devlet’i yönetenlerin büyük vebali vardır!..