Ayıptır söylemesi, “evliya” gibi adamım inan olsun çünkü, bundan itibaren geriye doğru yedi defa sayın, o gün “Kılıçdaroğlu: Milletvekilleri de sandığa girecek” başlığıyla hayali bir kurgu mantığıyla kaleme aldığım yazıda geçenler mucizevi bir şekilde gerçek oldu sevgili okurlar.
Bırakın hakim huzurunda “önseçim” yapmayı, CHP’de millet seçilecek ilk sıralara genel merkez kontenjanı olarak konacak adayları bile çoktan kabullenmiş vaziyette, adına da “eğilim yoklaması” denen dandik bir seçimin yapılacağından bile çok şüpheliydi.
Bu partide gerçekten bir mucize gerçekleşti ve “hamd-ü senalar olsun”, üstelik de farkına bile varmadan yine kendisinin Ankara’da yaptığı bir “gaf” sayesinde Bursalılar da, CHP’liler de Sena Kaleli’nin milletvekilliğinden artık sonsuza dek kurtulmuş oldular böylece!
Şimdi herkes bu mucizenin nasıl gerçekleştiğini, hemen hemen tüm basın organlarında dün ve önceki gün yazıldığı gibi CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu’nca Bursa’da 2 ve 4’ncü sıralar kontenjan olmak üzere, basit bir eğilim yoklaması kararı net olarak alınmışken, daha sonra başlayan parti meclisi toplantısında Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun bu işi neden “hakim nezaretinde önseçime” çevirdiğini merak edip duruyor?
Anlatalım efendim. Anlatalım ancak, yine “Allah’a hamd-ü senalar olsun” diyerek, bu durumun istemeden de olsa Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin sayesinde gerçekleştiğini vurgulamış olalım.
Biliyorsunuz, Kemal Kılıçdaroğlu’nun son Bursa ziyaretinde kendileriyle konuşup, dertleşmek yerine gecekonduda kahvaltı edip, metroya binmesine, kamyoncularla hasbihal edip, çay ocağında tavla oynamasına fena bozulan CHP tabanının birikmiş gazını almak üzere önceki hafta sonu bir “örgüt toplantısı” yapıldı.
İspir fasulyesi gibi CHP’lilerde hazımsızlık ve çok kötü gaz oluşmasına neden olan insanların başında da kırdığı potlar artık bini aşmış Sena Kaleli geliyordu hiç kuşkusuz.
Konuşmak için kürsüye çıkan her on insandan dokuzu Kaleli’ye verdi veriştirdi.
Kendisiyle ilgili orada yüzüne karşı edilen, bizim de yakın geçmişte kaleme aldığımız o ağır lafları yanıtlamak için yerinden kalkınca da tüm salonu boşalttı Cumhuriyet Halk Partililer!..
Millet dışarı çıkarken de o tiz ve kulakları tırmalayan, uzun süre dinlenildiği vakit insanı beyin hoşafı sendromuna sokan sesiyle arkalarından bağırdı üstelik:
“Siz gidin, gidin bakalım!.. Ben yine söyleyeceklerimi diyeceğim buradan. Hadi gidin bakalım, gidin!”
Milletvekili adayı olmayı uman ön sıradaki 5-10 kişi dinledi Sena Kaleli’yi.
Yüzlerce insanla birlikte Kaleli sahneye çıktığı vakit salonu terk eden insanlardan biri olan Yazar Can Ertan, çok değil daha on gün kadar önce üzerinde pahalı deri montu, altındaysa gül kurusu renkli kot pantolonu, bileğinde Şahmeran’ı olduğu halde Kılıçdaroğlu’yla birlikte bir gecekonduda yer sofrasına oturan Sena Kaleli’ye “Siz oralara hiç yakışmıyorsunuz. Emekçi, yoksul insanların yanında olsa olsa akvaryumdaki bir süs balığı gibi duruyorsunuz” diye haykırmıştı az önce kürsüden.
İşte bu duruma çok içerleyen CHP Parti Meclisi Üyesi Kaleli, önceki gün merkez yönetim kurulu tarafından belirlenen illerde aday tespit yöntemlerinin görüşülüp oylanacağı parti meclisi toplantısı sırasında söz almış ve Bursa’da şahsına karşı gösterilen tavrı orada anlatarak, kendisini eleştiren o insanların partiden ihraç edilmelerini istemişti açıkça.
Dikkat edin, o sıra Bursa listesinin 2 ve 4’ncü sıraları kontenjan olarak genel merkez tarafından kullanılmak kaydıyla diğer sıralar için, tüm üyelerin katılımıyla hakim huzurunda bir önseçim değil, sadece önseçim ve ilçe delegelerinin oy kullanacakları küçük çaplı, basit bir eğilim yoklaması kararı vardı ortada.
O sırada Sena Kaleli’nin konuşmasını dinleyen ve son kurultayda rakibi Muharrem İnce’nin 415 gibi hayli ciddi miktarda destek bulduğunu, tabanın altından gittikçe kaymakta olduğunu çok iyi bilen Genel Başkan Kılıçdaroğlu girdi devreye.
İçinden şunları düşündü Gandi Kemal:
“Bu hanımın anlattıklarından Bursa’daki en az her on partiliden dokuzunun kendisinden ve vekilliğinden memnun olmadığını anlıyorum. İyi de kardeşim, ben bu hanım ve onun gibilerden vazgeçmek yerine niye parti tabanından vazgeçiyorum ki Allah aşkına? Zaten sadece İstanbul, İzmir ve Ankara’dan otuza yakın kontenjan hakkı almadım mı kendime? Sena bir daha milletvekili olsa ne yazar, olmasa Gönül Yazar!.. Hem zaten CHP’yi iktidara taşıyamayacağıma göre, partililerin gözünde ilk defa hakim huzurunda önseçim yapmış bir genel başkan olarak kendimi taşıyayım bari bir kez daha genel başkanlık koltuğuna. Girsinler bunlar da sandığa kardeşim, girsinler de alsınlar boylarının ölçüsünü oralarda.”
Ve ardındanKılıçdaroğlu konuştu:
“Aralarında Bursa’nın da bulunduğu bazı illerde hakim huzurunda önseçim yapıla…”
Bu karar parti meclisince onaylanıp kesinleştikten sonra dalga dalga yayıldı önceki günün akşamında politika kulislerine.
Önceki hafta kehanette bulunduğumuz gibi milletvekilleri de girecekler sandığa.
Ya da bazıları hiç giremeyecek bile.
Artık evde kocasına güveçte kuru fasulye pişirip, haraşo örgü tekniğiyle adama kaşkol, ponponlu takke neyin örecekler.
Sadece İlhan Demiröz ve Aykan Erdemir’i potaya girebilecekler kategorisinde görüyorum yapılacak önseçimde.
Turhan Tayan’sa CHP’lilere siyaseti, bir milletvekilinin nasıl olması gerektiğini öğretti, her hareketiyle tam anlamıyla ders verdi oradaki insanlara ancak, hiçbir koşulda o sandıktan çıkamayacağını düşünüyorum.
Hem biraz evde oturup torun sevsin Turhan Bey artık. Neredeyse bir ömür boyu gide gele yorulmadığı, geçirdiği trafik kazalarında kaç kere yaralanıp da ölüm tehlikesi atlattığı da göz önüne alınırsa, bundan böyle artık dinlensin, Güngör Hanım’la birlikte gezsin derim Tayan için ben.
Kemal Ekinci’ye gelince…
Keşke hiç milletvekili filan olmayıp da gönüllerde eski “Kemal abi” imajını koruyabilseydi.
Berbat, çok kötü bir vekillik yaptı Kemal Ekinci.
O da bundan sonraki yaşamını her ay emekli maaşını alıp, “yanık” oynamaya giderek geçireceğe benziyor; aynen günün birinde “eski” olmayı tatmış diğer parlamenter arkadaşları gibi.