Atatürk Caddesi’ndeki eski Sümerbank, şimdiyse Çetinkaya mağazası olan binanın karşısındakiUlus Pastanesi’nden alıyorum, arada bir uğrayarak, orada karadut şurubu içmeyi de hiç ihmal etmiyorum, pek lezzetli oluyor doğrusu.
Sözünü ettiğim şey, Mabel’in ince sarı alüminyum folyolara sarılarak ambalajlanmış mini mini gofretleri.
Nasıl da güzeller, içlerinde eski, tadına doyulmaz lezzetler saklı.
Bu yazıya başlamadan önce gidip mutfaktan üç tane alarak arka arkaya yedim; damağım hala aranıyor, “bir tane daha, bir tane daha” diye sinyal gönderip duruyor beynime.
Bir dakika bekleyin beni, tam burada durun, hemen alıp döneceğim…
……..
İnanılmaz bir keyif!
Yanında bir de Uludağ limonata, ne iyi etmiş rahmetli Nuri Erbak bu şirketi kurarak.
Devam ettirip geliştiren Mehmet Erbak ve Kızıl kardeşlere de teşekkürler.
Bursa’nın gazozu diğer bölgelerde üretilenlerin hepsinden çok daha güzel ve leziz bana göre.
Gazetecilik, daha da ötesi yazarlık zor zanaat; üzerinde çok çalışılıp emek harcamayıgerektiriyor.
Adam gidiyor mektebini okuyor ama bırak yazıyı, haberi kaleme almayı bile daha hala doğru dürüst beceremiyor!
Türkçe’nin o güzel ritmindense hiç haberi dahi yok.
Alın mesela Yeni Dönem Gazetesi’nde, Kutlucangiller için yazan Yüksel Baysal isimli malum kişiyi önünüze…
Adam bir de basın yayın mezunu filan ha!
Yaklaşık çeyrek yüzyıldır da buralarda bu işten geçinmekte.
Yazı kabiliyeti zaten yok, ulaşabildiği en büyük merhale sadece düz cümleler kurabilmekten ibaret.
Bazen onu bile beceremiyor biliyor musunuz?
Hepimiz hata yapıyoruz, bazen dalgınlıktan, bazen aceleden, bazen de dikkatsizlikten ancak“eğer ben bir yazarım arkadaş” diye ortalığa çıkıyorsan, olmazsa olmaz temel bazı konulardaasla hata yapmayacaksın!
Nedir bu kuralların ilki?
“Türkçe bilmek!..”
Öncelikle Türkçeyi kurallarıyla ve layıkıyla kaleme alacaksın ki, yazdıkların paçavra hükmündençıksın!
Kenar mahalle ağzıyla, def-i hacet giderir gibi ortalığa saçılan yazılar yazı değil, “Cafer şey etti bez getir” hükmünde necaset kokan karalamalar olabilir ancak.
Geçen gün toplaşıp bunlar da gitmişler Orhaneli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu’nun yanına.
Yüksel Baysal isimli malum şahıs dönüşte de bu ziyareti yazmış.
Orada aynen diyor ki, “Dün YeniDönem gazetesi olarak ziyaret ettiğimiz Orhaneli Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu’ndan ayrıntılı bilgiler aldık.”
Ne diyor?
“YeniDönem gazetesi olarak ziyaret ettiğimiz…”
Yenidönem’i isim tamlaması olarak görüp, bitişik yazıyorsan eğer, “D” küçük, “Gazetesi’nin”,“G’si” büyük olacak, hadi onu geçtik, dalgınlıktandır ama…
Kardeşim sen yazarlık filan yapma, git uzatmalı nişanlınla CHP Çamlıca Mahalle Delegeliği filan yap; gençlerin önünü tıkıyor, onlara kötü örnek oluyorsun, hadi bakiim yallah!
Onu da anlatmıştım hatırlarsanız?
Delege seçiminden önce CHP Mahalle Temsilcisi olan uzatmalı nişanlısı bir ön toplantı düzenleyip tek bir liste hazırlamaya girişiyor.
Orada emek sarf eden herkesin ismini tahtaya yazdıktan sonra içeridekilere “sizden bu seferlik bir torpil istiyorum ve nişanlım Yüksel Baysal’ın adını da listeye yazıyorum” diyerek, hiç hak etmediği halde ilişki durumundan ötürü onu ilçe delegesi yapıyor!
Bu siyasi skandalı “Bursa’da İkinci Bir Nesrin Baytok Vakası” başlığıyla duyurmuştum.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal “ilişki durumundan ötürü” sekreteri Nesrin Baytok’u milletvekili yapmış ve bunu ilişki durumundan ötürü yaptığı ortaya çıkınca da istifa etmek zorunda kalmıştı.
Hayvan bakım ve tedavisiyle uğraşan, hatta bazı hayvanları evine de alarak orada bakıp besleyen hayvan dostu Veteriner Melike Soydan’sa aynı şeyi alenen gerçekleştirmiş, “ilişki durumundan ötürü” Yüksel Baysal’ı kendisiyle birlikte CHP’de ilçe delegesi yapmıştı.
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Bu iki nişanlı genç çift Nilüfer İlçe Başkan Adayı Mehmet Turan Tansal’ın listesine girerek, bu kez de İl delegeliğine talip oldular.
Tansal’ın rakibi, yeniden aday olan İlçe Başkanı Özgür Şahin sadece “2 oy farkla” kaybetti seçimi!
Yani o gün uzatmalı nişanlısı Melike, Yüksel Baysal’ı ilişki durumundan ötürü delege yapmasaydı oylar eşit çıkacak ve kura çekimine baş vurulacaktı!
Ya da yalnızca iki oy Tansal’a değil de Şahin’e gitseydi eğer, CHP Bursa Örgütü’nün dengeleri şimdi farklı oluşacaktı.
Bu gün CHP İl Kongresi var.
Yüksel Baysal isimli malum şahıs günlerden beri köşesinde yazıp duruyor CHP kulislerini.
Desteklediği tarafı öpüp kokluyor, karşı tarafaysa bel altı vuruşlar yapıyor seçim öncesi.
Akşama göreceğiz, bakalım Şadi Özdemir bu kez de onu ya da nişanlısını dikkate alıp kurultay delege listesine yazacak mı?
Şimdi gelelim tekrar, “YeniDönem gazetesi olarak” yaptıkları ziyarete…
Bu ifadeyi, ilkokulda Türkçe dersi görmekte olan bir bebe bile kullanmaz!
Gazete olarak ziyarete gidilir mi?
Gazete ziyarete gider mi?
Yenidönem Gazetesi olarak ziyaret yapmışlarmış!
Sen Yenidönem Gazetesi misin?
“Yenidönem Gazetesi’nin yönetici ve yazarları olarak ziyarete gittik” şeklinde kaleme alınmalıdır o ifade!
Ama işte memlekette ağzı olan yazıyor!
Kutlucangiller geçen gün de Ankara’ya, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanınagötürmüşler bunları paket halinde toplayıp.
Dönüşte de “Bahçeli güzellemeleri” diz boyu tabii.
Bu ailenin eskiden beri MHP’li olduğu zaten bilinir.
Hatta Oğuzhan ve Metehan’ın babalarının ki, isimlere bakın, adam Ergenekon’dan çıkış yapıyor sanki…
…MHP Genel Merkezi’ne giderek “iş icabı biz AKP’li gibi görünmek zorundayız ama siz de biliyorsunuz biz hepimiz aslında MHP’liyiz” dediği rivayet olunur.
Kutlucan yavrularının yaptığı hata yüzünden bu ailenin gerçek yüzü kamu oyunun malumu oldu.
Bu yüzden de Yenidönem Gazetesi ölü doğdu.
Dede Nurettin Kutlucan’ın yine Olay Gazetesi’nin etrafında dolaştığı konuşuluyor.
Eğer bunlar Olay Medya’yı alsınlar, orayı bekleyen akıbet de yine aynı olur.
Olay’ın kurumsal değeri daha o dakikada milyonlarca lira aşağı inip, tirajı da haftasına kalmaz yerlerde sürünür!
Osman Çelik’in de kardeşi Faruk Çelik’e “alalım burayı” dediği konuşuluyor.
Bakan kardeş Çelik “danaya girer mi” onu bilmem ama “abisinin Bursaspor’a başkan adayı olmasına kesinlikle karşı çıkar” diye düşünüyorum!
Çünkü geçen sefer çok zor kurtarmıştı onu o kötü durumdan.
Ve fakat görüyor musunuz, şöyle bir son dönemleri ve bazı insanları gözünüzün önüne getirin bakalım?
Bursaspor’a yanlış yapan yamuk adamlar bir bir deşifre olup, bunun cezasını sırayla ödemiyorlar mı sizce de?
O vakit şu sözlerle bitirelim bu günkü sohbetimizi:
“Alma Bursaspor’luların ahını, çıkar aheste aheste!..”