Yazarlar

Alparslan Türkeş’e kimler ihanet etti?

post-img
Yapılanlar, yazılanlar işlerine gelmeyince CHP’deki bazı kara ruhlular, “o aslında MHP’lidir” demişlerdi benim için. Geçen gün uyardılar, ardından baktım, “MAYAŞ’a ne oldu” ve “Şehrimden milletvekili manzaraları” başlıklı yazılarımın ardından MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın yanında çalışan genç bir çocuk yine beni kastederek “o gerçekte eski bir Marksisttir” demiş Facebook sayfasında. Her halde “eski” olanlara “iyi hal indirimi” yapıyorlar şimdilerde! Oysa CHP’liler işi daha da ileri götürüp sahte isimle açtıkları sahte bir hesaptan “geçmişte MHP’den aday oldu” diye yazıp iftira etmişlerdi! Bu memlekette CHP’lileri eleştirince MHP’li, MHP’lileri eleştirince komünist, eski solcuları eleştirince de faşist oluyorsunuz! AKP Bursa İl Başkanı’nı eleştirdiğim bir yazımda adı geçenlerden biri, haberi bana ulaştırdığından şüphelendiği başka bir AKP’liye mesaj göndererek “hiç utanmıyor musun elin solcusuna bilgi vermeye” deyip güya hesap sormuş?!. Bu da karşılaştığımız bir başka kavram: “Elin solcusu!..” “El” mi uzak yoksa “sol” mu malum kişiye, kolay anlayamıyorsunuz doğrusu? “Bizim solcumuz, elin solcusundan ta şanedir” yaklaşımı mı yoksam? Bir de kalemimden nasibini almış hususi bir hayran kitlem var ki, şahsımı hiç sevmemelerine karşın her gün acaba yine ne yazmış diye kıvranarak beklemeleri çok hoşuma gidiyor açıkçası. Bunların arasında favorim, kendi mesleğinden başka her konuda uzman olup ahkam kesen “Sefil Bülo”. Bülo’ya göre de “faşist” bir insanım ben. Bülo-can familyasına göre de ülkesini, ulusunu, kültürünü, tarihini sevip, HDP’yi ya da Kürt milliyetçiliğini hiç sevmeyen insanlar direkt olarak “Faşist kategorisine” giriyor zaten. Bülo’cum akşamları evde bilgisayar başında iki kadeh çektikten sonra kişilik değiştiren eski solculardan biri. İzmir rakısını içip, aleyhimde bulabildiği her fırsatı değerlendirmeye çalışan Sefil Bülo’nun o acınası hallerine artık ben bile  fazlasıyla üzülüyorum doğrusu. Ne edeceksin, herkes bir şey diyor işte. Oysa önemli olan tek şey gerçek. Gerçeğin yalın ve sarsıcı gücü karşısında tutunamıyor hiç biri. Çaresiz kalınca etrafa yaymaya çalıştıkları yalanları ve iftiraları ellerine yapışıyor, yüzlerine gözlerine bulaşıyor. Çevrelerinde sadece ve sadece doğrunun peşinde olan insanlar var çünkü. Bunlardan biri de Murat Toker’in Bursa İl Başkanlığı döneminde MHP’nin İl  sekreterliği görevini yürütmüş, ülkü ocaklarının ilk kurucularından Orhan Çavuşoğlu. Ölmeden önce Alparslan Türkeş’le de çok yakın bir ilişki içerisinde olan Çavuşoğlu, ülkücü camiada çok saygın ve önemli bir yere sahip. Birileri “sakın inanmayın yazdıklarına, çünkü o eski bir Marksist” derken, Orhan Çavuşoğlu da şu değerlendirmeyi yazmış Facebook’taki sayfasına: “Bursa basınında köşe yazan, gıyaben tanıdığım, fakat bizzat tanışmadığım  Mehmet Ali Yılmaz beyin "MAYAŞ'A NE OLDU", "ŞEHRİMDEN MİLLETVEKİLİ MANZARALARI" başlıklı iki yazısı yayınlanmış ve belli ki çok ülküdaşlarımıza gönderilmiş ki, MAYAŞ konusunda benden açıklama istiyorlar ve iddiaların doğruluğu ve kaynağını soruyorlar. Mayaş'la ilgili benim bildiklerimle uyuşuyor. Çok az kısmını bende bilmiyordum. Yazarın kaynağını bilmiyorum. Yalnız, Başbuğ Rahmetli içerde iken, MAYAŞ'cılara yetki vermişti. Onlar bu yetkiyi yanlış kullanınca Selim Kaptanoğlu aracılığı ile yetkiyi (Muharrem) Şemsek'e vermişti. Bu olayın tanığıyım. İkinci yazıdan ise çok utandım. Böyle bir adamın aday yapılması MAYAŞ bakiyesinin ürünü. Deliler topluluğunda dernek kurarsan yöneticilerinin deli olması, anormal değildir. Bu konuları bana değil, muhataplarına somanız daha isabetli olur. Bu mesajları biz okuduğumuz gibi muhatapları da okuyorlar.” Bu yazıyı gördükten sonra teşekkür etmek üzere Orhan Çavuşoğlu’nu aradım. Kendisiyle telefonda da olsa tanışıp sohbet ettik. Yarın da Orhan Çavuşoğlu’nun anlattıklarını yazacağım. “Alparslan Türkeş’in hapisteyken öldürüleceğine” dair Amerikan İstihbarat Servisi CIA’dan bilgi alan hangi MHP’liler onu bir dakikada satarak hangi girişimlerde bulundular? Yanıtları yarın bu sütunlarda.

Diğer Haberler