Yazarlar

Arjantin’de yediği hurmalar, bu gün dönüp Ertuğrul Sağlam’ı tırmalar!

post-img
Geçmişte “Bursaspor'un eski teknik direktörü Ertuğrul Sağlam'ın Fetullah Gülen'le görüştüğü ve Bursaspor’a Arjantin’den transfer edilen Pablo Batalla gibi bazı futbolcular üzerinden komisyon olarak alınan paraların aynı zamanda FETÖ’ye de aktarıldığı” şeklindeki haber gündeme bomba gibi düştü. Haberin kaynağı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ soruşturmasında ifadesi alınan “Arif” isimli gizli bir tanıktı. Arif, “Arjantin ve Uruguay’dan yapılan futbolcu transferlerinden alınan komisyonun bir kısmının örgüte bir kısmının ise Ermeni diasporasına gittiğini” söylüyor, FETÖ'nün “futbol ve menajerlik yapılanmasına ilişkin” çok önemli bilgiler veriyordu. Arif’e göre, Bursaspor’un şampiyon olduğu yıl kulübün teknik direktörlüğü koltuğunda oturan Ertuğrul Sağlam, Amerika’ya gidip Fethullah Gülen’le de görüşmüştü. Herkes “Bursaspor’u Ertuğrul Sağlam’ın şampiyon yaptığını” sanır oysa, gerçek hiç de öyle değildir yani, “asıl Ertuğrul Sağlam’ı şampiyon yapan Bursaspor’dur”!   Geçmişte ve sonrasında hiçbir başarısı olmayan Sağlam işler sarpa sarmaya başlayınca kaçarak gitmiş, daha sonra hiç kimsenin kendisine itibar etmediğini görünce, Recep Bölükbaşı döneminde kulübe kredi veren Ahmet Çalık’ın önerisiyle ikinci kez dönebilmek için araya adam sokmak zorunda kalmıştır!   Şimdi de adı yine komisyonlarla anılıyor Ertuğrul Sağlam’ın.   Fakat, Recep Bölükbaşı ve şürekası belasından Bursaspor’un kurtarılmasında naçizane bir nebze katkısı olan yazarınız bundan bir yıl kadar önce Sağlam’ın, Arjantinli menajerle olan  ilişkilerine ışık tutmuş, Bursaspor’da döndürülen dönme dolaplarını sizlerle de paylaşmıştı.   İşte şimdi, “Bursaspor üzerine sohbetler (2)” başlıklı o yazıyı bir kez daha okuyup, gerçekleri daha iyi anlamanın tam zamanıdır:     “Dün “televizyon, gişe ve reklam gelirleri, federasyondan aktarılan paraların haricinde, Kulüp Başkanı Recep Bölükbaşı ve yönetiminin Bursaspor’un geleceğini de ipotek altına alarak 50 milyonluk kredi çektiğini, sadece 70 milyon gibi bir paraya hazine kıymetindeki oyuncularını neredeyse beleş fiyata sattığını, yaklaşık 16 milyona da elinde kalan mülklerini pazarladığını ve böylece kasaya 136 milyon lira gibi bir meblağ sokulduğunu” anlatmıştım.   Amma velakin bu para ortada yoktu!   Olmadığı gibi, üzerine ilave olarak tam 400 milyonluk borçtan oluşan bir de kokuşmuş ceset duruyordu meydanda!   Peki nereye harcanmıştı bu kadar büyük miktarda para, kimlere verilmişti?   Daha önce yerli arabaya bile zar zor binen Recep Bölükbaşı’nın kendi altına çektiği Mercedes marka lüks makam aracına mı gitti mesela?   Bölükbaşı’nın yedi sülalesine yedişer adet alınsa aynı araçtan, yukarıda sözünü ettiğim miktar yine de bitip tükenmez.   Değil lüks otomobil, her birinin altına birer uçak çeksen, pilotuyla, hostesiyle ve dahi yakıtıyla, yemesiyle, içmesiyle, bir ömür boyu gezer tozarlar da yine tüketemezler vallahi!   Peki, nasıl harcanır zate borç harç bulunan yüz milyonlarca liradan oluşan bu para?   “Futbolcu satın alınarak elbette!..”   Dikkat edin, bizim gibi ülkelerin kulüp yöneticileri, vaziyeti bu yazının sonunda daha iyi çakacağınız gibi, topçularını mecbur olmadıkça hiç Almanya, Fransa, İngiltere gibi dünyanın gelişmiş Avrupa ülkelerinden almazlar.   Oralardaki sistem şeffaf ve devlete vergisi de ödenerek yürür çünkü.   Peki ne yaparlar?   Güney Amerika ve Afrika gibi bölgelerin futbolcularıyla doludur bizim memleketimiz.   Hele hele Brezilya, Arjantin gibi ülkelere bayılırlar, bayılırlar; dadından yiyemezler oralardan getirdikleri topçuları.   Menajer ve futbolcuları her türlü pazarlığa ve antin kuntine de açıktır.   Buradaki aracı, menajer vasıtasıyla devreye girer, pazarlığını da yaptıktan sonra 1’e aldığı topçuyu sanki 5’e almış gibi sözleşme yapar.   Sonra mı?   Aracıların komisyonları da ödendikten sonra sanki futbolcuya yolluyormuşsun gibi parayı yurt dışındaki bir bankaya havale eder, ardından sen de hemen aynı yere uçakla inerek, iade alacağın  aradaki farkı orada ya kendi hesabına yatırır, ya da bavuluna doldurup buraya getirirsin.   Devrede menajerler olduğu sürece bu işler böyle yürür!   Sistemde alan da memnundur, veren de.   Sömürülmelerine rağmen futbolcular da ses çıkaramazlar, çünkü aksi takdirde iş bulamazlar, profesyonel yaşamları sona erer.   Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım “Türkiye’de bunu yapmayan sadece 3 kulüp başkanı var” demişti bir vakitler.   Biri kendisiyse, diğeri de mutlaka Bursaspor Başkanı Recep Bölükbaşı’dır değ mi?   Zate, hiç böyle şeylere tenezzül dahi etmez kendisi.   Diğer taraftan Google amcaya sorduğunuz vakit, üstelik de tam transfer dönemlerinde tek başına uçağa atlayıp sık sık yurt dışına çıktığını görüyoruz Recep Bölükbaşı’nın.   Da…   Futbolcu bakmaya ya da hava almaya filan çıkmıştır o be ya.   Kulübün dertleriyle uğraş, ne yap, ne et onca parayı harca, zor tabe, insan bunalır, arada bir havalanmak ister doğal olarak.     Diğer taraftan önceleri Timur Noyan’ın Berteks firmasında bir güvenlik görevlisi olarak çalışırken, daha sonra yaklaşık bin 200 kişinin istihdam edildiği bir güvenlik şirketi kurması da hayli dikkat çekici doğrusu.   Ama işittiğime göre işleriyle hemen hemen artık hiç ilgilenmiyormuş Bölükbaşı, şirketindeki çalışan sayısı son zamanlarda 600’e kadar düşmüş.   Hem ne ilgilencek be ya?   Sütaş’ın “süt aşkı” gibi, “Bursaspor aşkı” yeter de artar ona zate.   Allah ta çok versin, ben anlatanların yalancısıyım, Ertuğrul Sağlam gibi  “sürekli gayrımenkul yatırımı da yapıyormuş” diye duyuyorum son zamanlarda.   Bilmem doğru, bilmem yalan…   Balat’tan kardeşine ve kızına ta yeni biri 145, diğeri 240 metrekarecik müstakil mülkler almış mesela?   Ellişer bin liralık kısmı için de kredi çekmiş, çekmiş ama gurban olduğum Allah’ım hemen vermiş kendisine parayı yine ve kredinin tamamı tez vakitte hem de peşin olarak elden ödenivermiş.   Armutlu’daki 2 dairesini satıp, Kurşunlu’dan da 2 villa da almış Recep Bölükbaşı.   Tabe, Armutlu’daki daireler kıymetli, satınca eline geçen paraylan  Kurşunlu’dan iki villa alabiliyon doğal olarak, değ mi?..   Ayvalık’ta da 2 villası varmış ayrıcana.   Vardır tabe.   Büyük olasılıkla onlar da Mısır’daki dedesinden miras kalmıştır zaar.   Yalnız, çözemediğim bir olay var ki, onu da kendisi açıklar her halde?   Daha dün, İbrahim Yazıcı döneminde bu Bölükbaşı, Çip Osman abimin oradan ayrılmasından sonra  sadece 5 bin liralık maaşı için gidip “kendisini kulüp müdürü” yapmasını istemişti Başkandan.   Biraz eli darda mıydı, sinek sekizli miydi neydi o vakitler acaba kim bilir?   Yok canım, değildir, Bursaspor aşkına istemiştir bunu İbrahim Yazıcı’dan; maksat hizmet yani.   Bursaspor’un istikbaldeki gişe gelirlerini teminat göstererek 50 milyon lira kredi için gittiği bankanın yöneticisi ona diyor ki, “bu meblağı ödeyebilmem için şirketimizde yüklü miktarda parası bulunan birinin tavsiyesi lazım!..”   Ardından da ekliyor:   “Ertuğrul Sağlam buna uyuyor. Ancak ayrıca kendisini teknik direktör olarak işe almanız ve en baştan itibaren onun tüm alacaklarını da bankamıza taahhüt etmeniz lazım!..”   İşte ortalıkta Mustafa Denizli’nin adı dolaşırken, Ertuğrul Sağlam’ın sürpriz bir şekilde takımın başına gelmesi aynen böyle oluyor.   Parayı görünce, hemen balıklama dalıyor Recep Bölükbaşı.   Ertuğrul Sağlam, baştan beri dönen işleri, yanlış futbolcu transferlerini bilmiyor mu?   Bilmez mi hiç?   Kulübün bu hale gelmesinin baş sorumlularından biridir Ertuğrul Sağlam ve kıyametin pek yakında kopacağını anladığı vakit de kariyeri açısından kuyruğu kıstırarak kaçıp gitmiştir işte gördüğünüz gibi.   Bursaspor’un kaymağını çok yedi bu Ertuğrul Sağlam.   Kaymaklı kadayıfı da zate çok sever kendisi.   S. S. Hayri’nin Uludağ’daki oteline Bursa’dan taksiyle aldırıp çifter çifter servis ederlerdi bir vakitler ona, az sevmiyo, çok seviyo, gözü doymuyo diye!..   ………………   Ey Ertuğrul Sağlam…   Bursaspor’dan ayrıldıktan sonra yanına yardımcıların Mutlu Topçu, Birol Berkem ve Menajer Adil Cenkçiler’i de alarak Arjantin’e gittin?   N’apma gittin bakiim sen oralara?   Tam 20 gün kaldığın ülkeye Arjantinli bir menajerin davetlisi olarak mı gittin yoksam?   Eğer öyleyse, yaptığın bu ziyaret ahlaki mi?   Türkiye’de süper Lig’te antrenörlük yapan bir insan hiç, yabancı bir menajerle böylesi bir ilişkiye girer mi gülüm?   Orada tango yaptınız mı, ata bindiniz mi, dıgıdık dıgıdık sürdünüz mü aygırları?   İlişkinizin boyutu nedir bu arada?   Adama şunu dedin mi mesela:   “Ben yakında Türkiye’de yeni bir kulüpte başlayacağım. Sen 4 futbolcu ayarla. İsimlerini daha sonra bildireceğim 4 menajer üzerinden paslarsın.”   Nerden tanıyon sen bu Arcantinli agayı?   Asker arkadaşın mı?   Eskiden beri görüşüyor musunuz?   Buluşuyor musunuz arada bir böyle?   …………….   Bu Mesut Mestan var ya Mesut Mestan?   Gene aldı Bursaspor’dan kendine bir fistan!   Ertuğrul Sağlam’ın Bursaspor’un başına 2’nci kez geleceği ortaya çıktığı vakit Facebook sayfasına hemen birlikte çekilmiş resimlerini koymuştu Mestan Mesut.   Yarın ona da dalalım!   NOT: Remzi Cinoğlu, Kani Şen, İdris Sevinç, Kadri Şankaya, Recep Günay, Murat Gülez, Ali Karasu gibi Bursa’nın ağır topları ve Bursaspor’un eski kulüp başkanlarıyla, yöneticileri Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’den, Perşembe günü öğleden sonrası için randevu aldılar. Hep birlikte oraya gidilip Bursaspor’un hali anlatılacak. Bu da demektir ki, Recep Bölükbaşı için sonun başlangıcı artık yaklaşmakta!   (Devam edecek.)”     İşte bunları yazmışız sevgili okurlar 14-12-2015 tarihinde.   O vakit Arjantin’de pişen aşın kokusu bu gün FETÖ’den çıkıyor gördüğünüz gibi!            

Diğer Haberler