Yazarlar

Atılan yumruktaki mesaj ne?

post-img
“Kandahar” filmini izlediniz mi? İzlemediyseniz eğer ısrarla öneririm. Sadece insanoğlunun savaş dahil her koşuldaki bencilliği değil, kadercilik ve dini taassubun getirdiği acılar da anlatılıyor orada. Ve bir devletin başka bir ülkenin topraklarına yerleştirdiği milyonlarca “topuk koparan” cinsi mayınla, yine milyonlarca insanı nasıl ayaksız bıraktığı da elbette. Mafya nasıl kurbanlarına mesaj vermek için ayaklarına sıkarsa, Sovyet Sosyalist Rejimi döneminde Afganistan halkını misket bombalarıyla vuran, Napalm bombalarıyla yakan Ruslara bu yetmemiş, o coğrafyada yenildikten sonra defolup giderlerken geride kalleşçe bıraktıkları mayınlarla Afganları bu kez de ayaksız bırakacak mafyavari bir yöntemi uygulamayı seçmişlerdir. Evet, mafya ya da derin güçler kimi vakit ayaktan vurur; bazen de burundan! Her ikisinin de tek bir amacı vardır o da uyarı! Bu uyarıdaki mesaj, söylediklerimize kulak vermezsen kurşun ya da şaplak  ardından kafana gelir demektir! Türkiye gibi doğu toplumlarında kadın ya da erkek, meşhur olup da hastaneye sekerek girmemiş sahne sanatçısı yok gibidir! Alın işte size İbrahim Tatlıses, önce ayaktan vurdular sonra kafadan! Düz, bildik, yani sıradan mafyada kurşun işler ve mesele genellikle “rant” paylaşımıdır. Ha! sorun daha çetrefilli hale gelip büyür ve işin içine siyaset girerse eğer bu kez de devreye “yumruk” girer sevgili okurlar! Bu coğrafyada “fotoğraf okumayı” bilmek, o fotoğrafın görünen tarafını değil, görünmeyen yüzünü çözebilmek gerekir her hangi bir konuda fikir yürütüp ahkam kesebilmek için. Ve özellikle memleketimizde hiçbir şey asla ve asla göründüğü gibi değildir! İşte en yakın örneği size, Dışişleri bakanı diğer bürokratlarla birlikte oturup dış politika konuşur, mesele Suriye’ye nasıl savaş ilan edileceği noktasına gelince der ki MİT Başkanı: “Suriye’ye dört adam yollayıp Türkiye’ye sekiz füze attırabilirim!..” İşin aslına bakarsanız bunlar çok demode, basit ve amatörce yöntemler! Bu memlekette Sabancıların otomobil fabrikası kurmasını istemeyen diğer büyük holdingler devlet içindeki maşalarını kullanarak DHKP-C’ye, Özdemir Sabancı’yı öldürttüler ne haber?!. Eylemi yapan zavallı Dev Sol militanlarınaysa bu ülkedeki halkın kanını emen komprodor bir kapitalisti öldürecekleri müjdesi verilmişti üstelik de!.. Ardından cinayeti gerçekleştirenlerden Mustafa Duyar’ın 1999’da Afyon Cezaevi’nde, Karagümrük Çetesi olarak bilinen Nuriş kardeşlerce öldürülüp, temizlendiğini de her halde unutmamışsınızdır? Sol örgüte cinayet işlet, sol örgütü de mafyaya temizlet, ne güzel dünya di mi?!. Alın size bir örnek de Bursa’dan: Bu kez de buraların holdingleri giriyor devreye ve tefeci işadamı Nesim Malki’yi öldürtüp, borç aldıkları paraların üzerine yatmayı planlıyorlar. Cinayet için kimi kullanıyorlar dersiniz? 1980 öncesinde işledikleri suçları daha sonra vicdanlarına yediremeyen, girdikleri cezaevlerinde kendilerini her şeyin Allah’tan geldiğine inandırıp, vicdanlarını rahatlatmak amacıyla günde beş vakit namaza ve dine yönelen eski MHP’li, yeni mafya takımına!.. Yani girdikleri cezaevlerini kendilerine Medrese-i Yusuf sanan eski MHP’lilere işletiyorlar bu kez de cinayeti. Böylesine alengirlidir işte bu coğrafyanın işleri. Madem Bursa’dayız, yine Bursa’dan devam edelim? Türkiye’nin tarihinde hiçbir şehirde yoktur ki iki çok önemli siyasetçi üstelik de yakın zamanda ayaklarından vurulmuş olsun?!. Zahirî tablo ne olursa olsun bana hiç kimse biri o vakit AKP Meclis Grup Sözcüsü olan, daha sonra da bakanlığa getirilecek biriyle, zamanın Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’nın arka arkaya neden ayaklarından vurulduğunu izah edemez? Faruk Çelik ve Merhum Hikmet Şahin’dir sözünü ettiğim kişiler. Muhataplarına mesaj veren mermileri bulundukları yerde bırakıp, gelelim daha güncel olana yani “yumruk” meselesine! Size, siyasilere atılan her yumrukta da mutlaka ama mutlaka bir mesaj vardır desem, ne buyurursunuz acaba? Alın size kumar oynamak için gittiği Budapeşte’de Susurluk ekibi tarafından burnunun tam ortasına attırılan yumrukla tarihe geçen zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz mesela? Adı ülkesinde rüşvet ve yolsuzluk olaylarına karışan İtalya Başbakanı Berlusconi’ninse sadece burnu değil, dişleri de elinde kalmıştı! Siz hala BDP Eş Başkanı Ahmet Türk’ün Samsun’da yediği yumruğu hemen oracıkta duran tepkili bir vatandaşın gelişigüzel attığını sananlardan mısınız yoksa? Mutlaka birileri bir “mesaj” vermek istedi Ahmet Türk’e, “ayağını denk al” dedi; kimler olduğu bilinmez, MİT’ten de gelir, itten de!.. Peki ya yine Bursa’da, Gökdere Meydanı’nda seçmenlerine hitap ettiği sıra hem kafa hem yumruk yiyen BDP’li milletvekili Akın Birdal? Saldırıyı gerçekleştiren kişi bilmiyor muydu kürsünün ta dibine sokulana dek daha sonra kendisinin de BDP’liler tarafından darp edileceğini? Buları geçeceksiniz!.. Akın Birdal da bu olaydan sonra pek çıkamadı nedense ortalık yere aynen Ahmet Türk gibi! Fotoğrafın görünen yüzüne değil, görünmeyen tarafına fokuslayacaksınız kendinizi. Ve gelelim CHP’nin kadersiz Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na… Benim söyleyeceğim yanlıştır, eksiktir, kusurludur onu bilemem ama diyeyim de sizler nasıl kabul ederseniz edin sonrasında? Gerçeği önümüzdeki günler gösterecek ancak, Kılıçdaroğlu’na atılan yumruğun da kesinlikle bir “mesaj” olduğunu üstelik de sadece şahsına değil, birlikte çalıştığı ekip arkadaşlarına da gönderildiğini ve bunun Baykal’ı götürüp, Kemal Kılıçdaroğlu’nu getirenler tarafından postalandığını düşünüyorum!.. Acaba, üzerine aldığın görevi olması gerektiği gibi yerine getiremedin; AKP karşısında CHP’yi kar gibi eriteceğine, dağ gibi büyütemedin; onun için de çek git mi dendi kendisine yoksa, daha başka bir şey mi?  

Diğer Haberler