ÖN NOT: Bu yazı bazı “argo” ifadeler içermektedir. 18 yaşından küçüklerin ve argo sevmeyenlerin henüz bu noktada yazıyı terk etmeleri önemle rica olunur.
Çok şanssız birisi varmış.
Üstelik tek t.şağı varmış.
Bir gün uçağa binmiş.
Uçak arıza yapmış, artık düşmek üzereymiş.
Bir kişinin atlaması gerekiyormuş.
Kura çekmişler o çıkmış.
Kabul etmemiş, yine kura çekmişler, o çıkmış.
Bunu böyle 4-5 defa tekrarlamışlar, hep o çıkmış.
Sonunda adam “hepinize bir soru sorucam a. koyim, bilirseniz eğer atlarım aşağıya” demiş.
Sorusu, “karşımdaki adamın t.şaklarının toplamıyla benimkinin toplamı kaçtır”şeklindeymiş.
Uçaktakiler gülerek “dört” demişler.
Adam bunun üzerine “kaybettiniz lan” diyerek çıkarıp açmış tek t.şak!
Karşıdaki adam çıkarmış, üç t.şak!
……………
Bir insan bahtsız olmaya görsün.
Nereye gitse orada buluyor şanssızlık insanı.
Her halde bundan 16 sene filan önceydi.
Oğlanın çükünü kestirecekti Profesör Doktor İsmail Tatlıoğlu.
BUTTİM’in bahçesinde tam 10 bin kişinin katıldığı bir sünnet merasimi yaptı.
Daha sonraki aylarda kurulacak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin müstakbel Bursa İl başkanlarından Hayrettin Çakmak eşiyle birlikte törene üzerinde Parlament mavisi takım elbisesi ve ceketinin ön cebine kat kat pileli şekilde ütülenerek yerleştirilmiş yelpaze modeli beyaz mendiliyle geldi.
Bursa’nın ünlü “keranacılarından” Elektrikçi Bülent Aydemir’se ortalıkta yarım dünya misali ay parçası gibi gülerek dolaşıyor, Süleyman Demirel modeli gıdığıyla gerdan kırarak yaptığı kısa selamlaşmalarda 32 dişinin ışıltısını yayıyordu dört bir yana.
Ilık bir yaz akşamıydı.
Recep Tayyip Erdoğan meşhur şiirini okuyup, sırf bu yüzden hapis yattığı ceza evinden çıkmış, artık parti kurmaya hazırlanıyordu.
İsmail Tatlıoğlu’ysa bu yeni partinin kurucuları arasındaydı.
Uludağ’da bir kampta toplanılacak, yeni oluşumun program ve tüzüğü yazılacaktı.
Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ertuğrul Yalçınbayır’la birlikte anılıyordu İsmail Tatlıoğlu’nun ismi her yerde.
Bir elin parmakları kadar çekirdek kadroda ve göbeğindeydi işin.
O gün binlerce insanın katıldığı sünnet cemiyetine bizzat Recep Tayyip Erdoğan da geldi.
Büyük tezahürat gördü misafirlerden.
Olası bir iktidar durumunda kesinlikle ya Maliye ya da İçişleri bakanı olarak görülüyordu Tatlıoğlu.
Devlet stajını İçişleri Eski Bakanı Mehmet Gazioğlu’na “danışman” olarak yapmıştı.
Sonra bir gün “devletin içinden birileri” onun kulağına “sakın bu oluşumun içerisinde yer alma! Yoksa siyasi geleceğini bitirirsin. Bunların iktidar olmasına izin verilmeyecek. Seçimi kazansalar bile Anayasa Mahkemesi kurdukları partiyi kapatacak, hepsini içeri atacaklar” diye fısıldadı!
Bu malumatı edinen Tatlıoğlu tırstı, açıkçası g.tü yemedi!
Gitti Recep Tayyip Erdoğan’a “Ben” dedi, “Amerika’ya akademik işey yapmaya gidicem. Bu nedenle de yeni oluşumda görev alamayacağım, kusura bakmayın!..”
Şaşırdı Erdoğan, “Git” dedi, “dönüşte görev veririz sana, bu durum aramızdan ayrılmana sebep değil ki?..”
“Yok yok” dedi Tatlıoğlu, “yazmayın beni hiçbir yere”!
Mesele anlaşılmıştı.
İsmail Tatlıoğlu’na büzük, Erdoğan’aysa tüzük gerekliydi artık o noktadan sonra.
Taktılar sepetleri kollarına, gittiler oradan kendi yollarına.
Tatlıoğlu Amerika’dan döndüğünde AK Parti’nin iktidarı artık perçinlenmişti.
Bir Bursa mitinginde seçim otobüsündeki Başbakanın yanına gidip onunla tekrar temas kurmayı denedi.
Karşıdan Tatlıoğlu’nun yanına doğru gelmeye çalıştığını gören Tayyip Erdoğan sağ elinin tersini birkaç defa ona doğru sallayarak “geri gitmesini” istedi!
Bu hareket Tatlıoğlu’nun, Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeki sonunu işaret ediyordu artık.
Yapılacak hiçbir şey de yoktu üstelik.
O gün Tatlıoğlu elini taşın altına sokabilseydi eğer, şimdiye dek kabinede defalarca görev alabilecek belki de bugün başbakan kendisi olacaktı.
Hiç kuşkusuz Bursa ve dağ yöresi çok büyük hizmet alacaktı onun sayesinde.
Hem hemşerilerine kötülük etti Tatlıoğlu, hem de hemşerilerine.
Kendisini çok severim.
İhtiyacı olan herkese elinden ne gelirse sürekli yardımcı olmaya çalışan iyi yürekli bir insandır.
Ama bu ilerisini göremeyişi yüzünden hep kızıp gönül koymuşumdur ona.
Oğlan büyüdü.
O gün çüklü pilavını yimiştik delikanlının, cumartesi akşamı Podyumpark’ta dünya evine girecek.
Pekii…
Nikah şahitleri kimler, bilin bakalım?
Elbette biri Mehmet (Gazioğlu) abi.
Peki ya diğeri?
“Merall Akşenerr!..”
Bu sefer de merkez sağda yeni kurulacak partiyle flört ederken görüyoruz İsmail Tatlıoğlu’nu.
Hadi bakalım inşallah.
Bir kez olsun siyasette şansı yaver gider Tatlıoğlu’nun da yüzü güler bu sefer.
Bu sefer kulaklara fısıldanacak tüyolara itibar etmez umarım da.
T.şak geçirmez milleti artık kendisiyle!
……………
Tek t.şaklı adam iş arıyomuş.
Bir gün bir iş bulmuş, görüşmeye gitmiş ve işe alınmış.
Tek t.şaklı adam, “ama benim tek t.şağım var” demiş.
Patron bu yüzden onu işe almaktan vazgeçmiş.
Tek t.şaklı adam başka bir görüşmeye gitmiş ve yine işe alınmış.
Tek t.şaklı adam “ama benim tek t.şağım var” demiş.
Patron, sırf bu yüzden onu işe almaktan vazgeçmiş.
Tek t.şaklı adam başka bir yere gitmiş ve yine işe alınmış.
Tek t.şaklı adam, “ama benim tek taşağım var” demiş.
Patron, “tamam, yarın gelme, salı ve perşembe günleri de gelme, diğer günlerde gel” demiş.
Tek t.şaklı adam, “neden” diye sormuş?
Patron yanıt vermiş:
“Biz o günlerde burada t.şşak muhabbeti yapıyoruz da işte ondan!..”
Hadi kalın sağlıcakla, yine beklerim t.şak muhabbetine!