Yazarlar
Bakın Keles’te, Kocayayla Göleti’nin yapımını devletten kim istemiş?
- Mehmet Ali Yılmaz
- 282 Okunma
Bizim Bursa’nın bazı cahil çevrecileri her zaman olduğu gibi yine “on binlerce ağaç kesilecek” diye ortalığı velveleye vermeye girişmişlerdi ki, Keles’te yapılmakta olan Kocayayla Göleti’yle ilgili bazı gerçekleri yazıp, sizlerle paylaştıktan sonra süt liman oldu ortalık; artık kimsenin sesi pek çıkmaz oldu.
Bir kere önce öyle on binlerce filan değil, 5288 adet çam ağacı kesilmişti orada ve üstelik de her biri tomruk olarak değerlendirilip, ekonomiye kazandırılmıştı.
CHP’nin bilgisiz Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu da oraya gidip nümayiş yapmaya kalkışmış, öncesinde yetkililere sorup öğrenmeden cahilce bazı açıklamalarda bulunmuştu.
Fikrimi yineliyorum:
Eğer kamu yararına ağaç kesilmesi gerekiyorsa kesilmelidir.
Sadece “ağaç kesilmesin” diye çevrecilik yapılmaz.
Doğru çevreci tavır “ağaç kesiliyor” diye manasız yere bağırıp durmak değil, kesilen ağaçların yerine dikilmeyenlerin peşine düşmektir!
Nitekim o gölet hem Kocayayla’ya ayrı bir anlam katacak, hem de su rezervleri değerlendirilerek yöredeki tarım verimliliği daha da zenginleştirilmiş olacaktır.
Benim tek derdim, piknik için her yıl oraya giden on binlerce insanın gölet çevresinde bırakacağı çöplerle oluşacak kirlilik.
Oluşacak o mutlak kirliliğin temizlenebilmesi için havza çok iyi düzenlenmeli ve yayla girişlerinin ücretleri belediye tarafından azami ölçüde arttırılmalıdır; arttırılmalıdır ki, oluşacak ilave masraflar rahatça karşılanabilsin.
Kelesliler de işin öncesinde o göletin yapılacağını bilmiyorlardı işin açıkçası.
Yapımı ne zaman planlanmış, kim istemiş, bu bilgiler yöre halkı için tam bir sırdı?
Dahası hala da sır!
İşte bu gün o gizemi aralayacağız.
Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nden gelen açıklamayı daha önce sizlerle paylaşmıştım.
Aynı sırada Devlet Su İşleri 1’nci Bölge Müdürlüğü’nden de bilgi talep ettim.
Gelen yanıt posta kutuma dün düşmüş; şöyle deniyordu orada:
“Sayın Mehmet Ali YILMAZ,
3071 sayılı Dilekçe Hakkı Kanunu kapsamında 05/04/2016 tarihinde yapmış olduğunuz başvuru Bölge Müdürlüğümüzce incelenmiştir.
Keles Kocayayla Göleti ile ilgili talep ve konu hakkındaki tespitlerin eski bir geçmişi bulunmaktadır.
Ekte bulunan 03/02/1999 tarih ve 425 sayılı Keles Belediye Başkanlığı yazısı ile Kocayayla Göleti gündeme getirilmiş olup, konunun gelişimi günümüze kadar sürmektedir.
Bölge Müdürlüğümüzce, yapılan bu başvurudaki talebin rekreasyon amaçlı olması nedeniyle mevzuat gereği etüt programına alınamayan gölet talebi, ilerleyen süreç içerisinde yöredeki diğer ihtiyaçlar da dikkate alınarak bu defa sulama amacıyla birlikte değerlendirilmiştir.
Bu amaç doğrultusunda arazi ve büroda yapılan çalışmalar sonucu bugünkü gölet yeri uygun bulunmuş olup, planlama raporu tamamlanarak onaylanmıştır.
Gölet projesi ile Keles Merkez ile Gököz köyüne ait toplam 455 hektar tarım arazisi sulanacak olup, aynı zamanda Kocayayla ile ilgili olan diğer taleplerin de karşılanması sağlanmış olacaktır.
Kocayayla Göleti rezervuarında kendi havzası, yanı sıra komşu havza konumundaki Bıçkı Deresi ile Kendir Deresine ait kış sularının biriktirilmesi hedeflenmiştir.
Kocayayla Göleti ve sulama projesinin gerçekleştirilmesini müteakiben gölet ve sulaması oluşturularak Sulama Birliğine devredilecek olup, gölet rezervuar alanı ve çevresinin korunması da bu Sulama Birliği tarafından sağlanacaktır.
Bilgilerinizi rica ederim.
Mehmet Yarpuzoğlu”
Keles Belediye Başkanlığı yazısı
Demek ki neymiş, gölet talebinde bulunan Keles Belediyesi’ymiş.
Ne zaman yapılmış bu başvuru?
3 Şubat 1999 tarihinde yani, bundan 17 sene önce!
Peki, kim tarafından?
O zaman ANAP’tan aday olup Keles Belediye Başkanlığı yapan Ali Hikmet Türkmen tarafından.
O’nun DSİ Bölge Müdürlüğü’ne yazdığı yazıdaysa aynen şöyle deniyor:
“ilçemiz sınırları içerisinde bulunan Kocayayla, Bursa’nın en önemli piknik alanlarından biridir.
Aynı zamanda ilçenin merası olarak da kullanılan bu yerin uzun zaman yeşil kalabilmesi için suya ihtiyaç vardır.
Yaylayı sulayabilmemiz için yayla içerisinde yapay bir gölet yapılması için gerekli yardımın yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Hikmet Türkmen
Belediye Başkanı”
Şimdi burada çok komik bir durum var!
Kocayayla baharın gelip, karın kalkmasıyla birlikte yemyeşil olur ve adeta ipek bir İran halısına dönüşerek her yanı sarı ve mor çiğdem çiçekleri kaplar.
Ancak daha sonra yaz aylarında susuzluktan ötürü o yeşilliğini koruyamaz doğa örtüsü, otlar kuruyup sararır.
Ortasına doğru da kıştan kalan kar sularını tutan küçük bir gölet oluşur orada; çocukken koca koca kadınların kıyısına sıra sıra dizilip, bacaklarına sülük tuttuklarını izlerdim dehşetle!
Bacaklarını önce suya daldırırlar, az sonra hemen gelip yapışan sülüklerle birlikte dışarı çekerler, hayvanlar doyuncaya dek de acıya katlanarak varislerini tedavi etmeye çalışırlardı o yıllarda Kelesli kadınlar.
İnce bir kan sızmaya devam ederdi sülüğün yapıştığı yerden.
İşte Ali abi, belediye başkanlığı döneminde bahsettiğim gölün yanına bir motor takıp çevreyi sulamaya başlamış ancak, oranın suyu da kafi gelmemişti Kocayayla’yı yeşil tutabilmek için.
Bundan tam 17 yıl önce Ali Türkmen’in DSİ’den istediği şey sadece yaylanın ortasındaki o sülüklü gölün büyütülmesiydi, hepsi o kadar!
Adam, şimdi yapılan gibi dememiş ki, “gelin de 40 küsur hektarlık alanda 5 bin küsur ağaç keserek buraya devasa bir sulama göleti yapın” diye?!.
Ne demiş?
“Yayla içerisinde sulama yapabileceğimiz mütevazı bir gölet yapın” demiş.
Fakat bürokrasi o dilekçeyi yıllar yılı çiğniyor çiğniyor ağzında kocaman bir sakız yapıp, dev bir sulama projesine dönüştürüyor.
Üstelik de Kocayayla’ya değil, hemen yan tarafındaki Küçük Alan Yaylası’ndan, Kendir’e doğru ilerleyen havzaya yaparak yerini de değiştiriyor.
Hiç bilip farkında olmadan 17 yıl sonra yöreye dev bir göl yapılmasına vesile oluyor Ali Türkmen.
Şimdi orası tamamlandığında, sulama sistemi de yapılabilirse eğer Kocayayla baharlarındaki gibi yemyeşil olacak.
Ama benim yine de içim gidiyor.
Piknikçiler binlerce yılda ancak oluşabilen o floraya çok büyük zarar veriyorlar.
Sürekli parçalanıp yakılmaktan ötürü yaylada doğru dürüst alıç ağacı bile kalmadı.
Ben olsam günlük giriş ücretini kişi başı en az 100 lira yaparım!
Neden biliyor musunuz?
Dışarıdan yabancı bir tek insan gelmesin, gelenler de o güzelliğin asgari bedelini ödesinler diye!