Yazarlar

Balıkesir ve Bursa’da yaşanan korkunç FETO kumpasları

post-img
Çocukları olmuyordu.     Evlat özlemiyle yanıp tutuşuyorlar, bilebildikleri her çareye başvuruyorlar ancak bir türlü sonuç alamıyorlardı.   Bir gün başbaşa verip yaşamlarını tümden değiştirecek o kararı aldı Murat-İlknur Demir çifti.   Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı, yaşadıkları kentte bulunan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na baş vuracaklar ve bir kız, bir de erkek olmak üzere iki çocuğu evlat edinerek “koruyucu aile” olacaklardı.   Devlet tarafından takip altına alınıp epeyce incelendiler.   Uzun süren işlemlerin ardından, doğduktan sonra öz annesi tarafından çöpe atılan 4 yaşındaki yüzde 50 oranında zihinsel engelli Ali ve 2 buçuk yaşındaki Sıla evlatlık olarak Demir Ailesi’ne teslim edildi.   Ali her ne kadar bakıma muhtaç olsa da Sıla’nın üstün zekalı olduğu daha sonraki yıllarda ortaya çıkacaktı.   Bu 4 kişilik ailenin mutluluğuna diyecek yoktu artık; çocuk özlemlerini Sıla ve Ali’yle gidermişler, üzerlerine öz evlatları gibi titredikleri bu yeni üyeleri sıkıca bağırlarına basmışlardı.   Balıkesir’de bilgisayar servis ve satış işleriyle uğraşan Murat Demir yetmedi, yaşadığı kentte yaşanan sorunlara derman olsun diye bir de   “koruyucu aile derneği” kurdu.   Devlet, himayesine aldığı çocukları evlatlık edinen ailelere sembolik de olsa ayda 220 lira gibi bir meblağ ödeyerek katkıda bulunmaktaydı.   Sadece Balıkesir’de değil, daha pek çok ildeki koruyucu aile dernekleriyle de temas halinde olan Murat Demir bu paraların tüm yurtta düzenli şekilde ödenmediğini, bir yıla varan sürelerde Fethullah Gülen cemaatine ait olan Bank Asya’da bekletildikten sonra ancak verildiğini tespit etti!   Paralar Ankara’dan Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerine gönderiliyor ancak, sorumlu kişiler derhal koruyucu ailelerin hesaplarına yatırmaları gerektiği halde katkı paylarını organize biçimde Bank Asya’ya 3, 6 ve 12 aylık vadelerle yatırarak faiz alıyorlardı!   Öyle hiç de basit bir durum değildi bu.   Türkiye’de yaklaşık 2 bin koruyucu aile vardı ve her ay bunlara eski parayla yaklaşık 500 milyar ödeme yapılması gerekiyordu.   Sözünü ettiğim meblağ 12 ayda tam 6 trilyon toplar ve bunun faizinin ne kadar ettiğini varın siz düşünün?!.   Peki, nereye gidiyordu tüm yurttan toplanan faiz geliri?   Nereye olacak, HİMMET PARASI OLARAK CEMAATİN KASASINA ve YÜZDE 15’LİK KISMI DA ÇAKMA PEYGAMBER FETHULLAH GÜLEN’İN MASASINA!..   Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tepeden tırnağa FETÖ’nün sivil yuvalanmasını oluşturduğu en önemli merkez haline gelmişti; yazının devamında da göreceksiniz, aşağı kademede usulen birkaç görevden alma yapılsa da bu gün hala en derin “inlerinden” biridir cemaatin!     Demir Ailesi’nin çocuklarına kavuşmasının üzerinden tam 6 yıl geçmişti artık.   Çocuklar büyümüş, çoktan okula da başlamışlardı.   Çok mutluydu hepsi, her gün bunun için Allah’a dua ediyorlardı.   Fakat yapılan bu haksızlığa dayanamayan Murat Demir’in bir yandan içi içini yiyordu.   Kendileri gibi öyle hiç de zengin olmayan koruyucu ailelere her ay düzenli olarak ödenmesi gereken paralar verilmiyor, bankada tutularak geliri cemaate aktarılıyordu.   “Yapılan bu yanlışı bilip de susandan Allah yarın ahirette hesap sorar” diye düşünen Murat Demir bakanlığa iki satır bir dilekçe yazdı ve zamanın Balıkesir İl Müdürü Ömer Yalım’ı şikayet etti.   Bakanlık ne yaptı biliyor musunuz?   Dönemin Balıkesir İl Müdür Yardımcısı İbrahim Mengeneci’yi muhakkik yani, soruşturmacı olarak atayıp, şikayetin incelenmesini istedi.   Peki, 15 Temmuz’un ardından görevden atılan bu İbrahim Mengeneci ne yaptı?   Murat Demir’e “para meselesiyle” ilgili hiçbir soru sormadığı gibi ifadesini alırken üstüne bir de hakaret etti!   Konu kapatıldı tahmin edebileceğiniz gibi.   Sonuç alınamayınca Murat Demir yılmadı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ikinci bir şikayet dilekçesi daha yazdı.   Bakanlık bu sefer de muhakkik olarak “paraları bankada beklettiği için” şikayetçi olunan kişinin kendisini yani, dönemin Balıkesir İl Müdürü Ömer Yalım’ı atadı, soruşturmayı yürütsün diye!   Olayın üstünü bir kez daha kapattılar.   Ömer Yalım da daha sonra ödül olarak Bursa’ya atanacak, 15 Temmuz’un ardından FETÖ suçlamasıyla görevinden sonsuza dek uzaklaştırılacaktı!   Ve işte Şeytan’ın Gülen yüzü yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor ve Demir Ailesi’nin hayatını yıllarca karartıp, acı dolu günlerin yaşanmasına neden olacak olaylar silsilesi artık o karanlık yüzünü göstermeye hazırlanıyordu.   Siz sanıyor musunuz ki kendi halkının üzerine ateş eden o meczup FETO düşkünü,  Amerikan uşağı, beyinleri yıkanmış bu vatan hainleri Ergenekon, Balyoz gibi davalarda sahte deliller üreterek sadece yurtsever askerimizi yıllarca zindanlarda yatırdılar, kumpaslar sadece kurup onlara ve ailelerine tarifsiz acılar yaşattılar?   Şu andan itibaren anlatacaklarıma yürekler dayanmaz, “bir insan başka bir insana böylesi bir zulmü nasıl layık görebilir” aklınız havsalanız almaz, okuyunca donup kalacaksınız aynen benim gibi sizler de hepiniz!   Murat Demir, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda yapılan usulsüzlükleri deşifre etmekte ısrarcı olunca günün birinde Balıkesir Valiliğine “bir duyarlı vatandaş” hiçbir zaman ortaya çıkmayan, çıkarılamayan bir ihbar dilekçesi veriyor!   O esnada şu anda FETÖ’den tutuklu bulunan ve 15 Temmuz’dan sonra görevden atılan Yılmaz Arslan, Balıkesir İl Valisidir!   Ondan sonra göreve gelen ve az sonra paylaşacağım mahkeme kararlarını uygulamayan, uygulamayanlar hakkında da soruşturma izni vermeyen eski Vali Ahmet Turan da görevden atılanlar arasındadır.   Ne mi ifade edilmektedir söz konusu dilekçede?   “Murat Demir’in cep telefonundan İnternet marifetiyle kadınlarla abesle iştigal konuşmalar yaptığı!..”   Cumhuriyet Savcısı konuyu tetkik eder ve bildirilen telefon numarasının aynı ismi taşıyan Murat Demir isimli başka birine ait olduğu ortaya çıkar.   Ancak FETÖ’cülerin ne oyunları biter ne de kumpasları!   Bu kez de Balıkesir Emniyet Müdürlüğü’ne “Cengiz Hoca” sahte ismiyle bir elektronik posta ulaşır!   Neler yoktur ki orada?   Yazılanlara göre Murat Demir porno CD üretip satmakta, cinsel gücü artırıcı ilaçlar pazarlamakta, kendisine emanet edilen çocukları kullanıp cinsel nitelikli görüntü ve fotoğrafları İnternet ortamına vermektedir; sapık, aşağılık bir adamdır yani!   Bu mailin ulaşmasının ardından polisler gece saat 22.00’de (!) gidip  dönemin Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü İbrahim Mengeneci’nin ifadesini alıyorlar.   Bu Mengeneci de orada “evet, doğrudur, biz tespit ettik ama ispat edemedik ama Bakanlığa da bildirdik” gibi laflar söylüyor.   Murat Demir ve eşinin o sıra gelişmelerden hiçbir haberi yoktur.   Adam çalışırken bir gün, 25 Mayıs 2012 tarihinde polis elinde arama kararı olduğu halde dükkanına baskın yapıyor.   Ve her nasılsa içeride tamire gelmiş yığınla bilgisayar ve hard disk dururken masanın üzerindeki bir bilgisayara el koyuyor.   Suçlamaları işitince dehşete kapılan Murat Demir emniyet görevlilerine “lütfen Allah aşkına evimde lap top var, onu da alın, hatta dijital kameram da var, eğer çocuk pornosu gibi aşağılık bir suçu işlediysem asıl görüntülerin onlarda olması gerekir. Ne olur gerçek ortaya çıksın” diye ağlayarak yalvarıyor!   Dinlemiyorlar polisler.   Boyacılık yapan bir müşterisinin başka birinden satın aldığı ikinci el tamir için getirilmiş o arızalı bilgisayarı alıp gidiyorlar!   Murat Demir’in yine o sıra bundan hiç haberi yok, ne çıkıyor o bilgisayarın çöp kutusundan silinmiş olarak biliyor musunuz?   Hepimizin bildiği türden yetişkin porno videoları!   Aldı mı şimdi başına belayı Murat Demir!   Demir Ailesi’nin henüz bu durumdan hiç haberi yokken Balıkesir İl Müdürlüğünden çağrılıyorlar.   Orada kendilerine deniyor ki, “ortada çok ciddi bir durum var. Hakkınızda porno CD üretip satma iddiasıyla dava açıldı. Alınan Valilik kararına göre çocukları en geç saat 15.00’e kadar derhal teslim etmeniz gerekiyor”!..   Sen misin FETÖ’yü ihbar eden!   Deliye döner Murat Demir, “bu korkunç bir iftiradır. Gerçek elbet ortaya çıkar. Çocukların psikolojik durumları açısından onları bizden almayın. Biyolojik baba gibi bana evden uzaklaştırma kararı uygulayın. Anneleriyle dursunlar. Dava sonuçlanana kadar mesela ben gidip İstanbul’da kalayım” diye yalvarır.   Olmaz der dönemin İl Müdürü Ömer Yalım, “vereceksiniz, işte o kadar”!..   Ömer Yalım’ın daha sonra FETÖ suçlamasıyla görevden atıldığını anımsayacaksınız?   Çaresiz, göz yaşlarıyla çocukları ağlayarak teslim eder Demir çifti.   Hele evlatlarının kuş gibi çırpınışlarını görenlerin yürekleri paralanır.   Önce Balıkesir Sevgi Evine, bir hafta sonra da Bursa’ya, Sırameşeler çocuk yurduna yollanırlar.   Geride “çocuk pornocusu” yaftasıyla damgalanmış perişan bir aile kalmıştır.   İddianame kendine ulaşmadan ona ulaşır Murat Demir.   Hemen Balıkesir İdare mahkemesine “çocuklarının iadesi” talebiyle dava açar.   Bu arada onu tamir için getiren bilgisayarın gerçek sahibi ve yıllardır tanıdığı esnaftan konu komşunun şahitlik yapmasıyla 2’nci celsede “porno CD üretme ve satma” davasından beraat eder.   Ancak, Şeytan’ın Gülen yüzü FETÖ’cülerin kumpasları devam etmektedir.   O davanın bitmesinden 15 gün önce bu kez de başka bir soruşturma  daha açmışlar ve Murat Demir’i bu kez de “çocuğa cinsel istismarla” suçlamışlardır!   Çocuklar bulundukları yerden Bursa’da, çocuk izleme merkezine gönderilir.   Sosyal hizmet uzmanlarının raporlarına göre tertemiz çıkarlar.   Daha sonra o raporları görecek olan Murat Demir bir uzmanın Sıla’ya “baban seni hiç ayıp yerlerinden öptü mü” sorusuna verdiği “babam benim odama bir kez bile kapıyı çalmadan girmedi” yanıtını okuyunca oturup hüngür hüngür ağlar.   Yaşanan ve yaşatılanlara yürekler dayanmaz!   O suçlamadan da beraat eder Murat Demir.   Hakkında bu kez de “devlete sahte belge vermek, devleti dolandırmak” iddiasıyla dava açarlar.   Böylesi tam 29 ayrı suçlamadan beraat eder Ali ve Sıla’nın babası!   Davalar sürerken her Pazar günü sabah saat 6’da eşiyle birlikte otobüse binerek Bursa’ya gelirler evlatlarını görmeye çalışırlar.   Sıla, gayrı yasal biçimde, prosedüre hiç uygun olmadığı halde, evlat edinmek için sıra bekleyen onca insan varken alel acele, şimdi Bursa İl Müdür Yardımcısı olan, o vakit Sırameşeler Sevgi Evlerinin müdürlüğünü yapan Şükran Tutar tarafından Rize’ye, bir ailenin yanına evlatlık verilir!      O ailenin mensuplarına da denir ki, “bunlar mafya, pornocu, gelirlerse eğer sakın görüştürmeyin onları çocuklarla!..”   Sıla’nın, Bursa’ya dönüşü 2 ayı bulmaz çünkü, Rize’de sürekli Murat ve İlknur çiftini sayıklamakta, her gün “Balıkesir’e döneceğini” söylemektedir.   Rizeli aile duruma dayanamaz ve Sıla’yı tekrar Bursa’ya teslim eder.   O sıra Bursa Sırameşeler Sevgi Evleri’nin başına Hüseyin Erten getirilmiştir.   Sıla’nın yapılan testler sonucu üstün zekalı olduğu ortaya çıkınca Hüseyin Erten de onu Fethullah’ın dershane ve okullarına yazdırıp, yıldız öğrenci olarak yetişmesini sağlamaya çalışanlardan.   Fakat her seferinde Murat Demir’in çelik duvarı çıktı karşısına!   Kim mi bu Hüseyin Erten?   Uludere Jandarma eski Tabur Komutanı  Binbaşı Hüseyin Erten.   Barış ve açılım politikalarının devam ettiği günlerde Şırnak’ın, Uludere İlçesinde katırlarla kaçak mal taşıyan insanları PKK’lı bir grup geliyor diye raporlayıp, Genel Kurmaya koordinatlarını bildiren ve F16 uçaklarının bombalaması sonucu çoluk çocuk 34 insanın ölmesine neden olduğu iddia edilen binbaşı, işte bu binbaşıdır!   Olay ortaya çınca ne yapılıyor daha sonra?   Askerliği bıraktırılıp, FETÖ’nün en korunaklı inlerinden biri olan Bursa’ya, en derin barınaklarından biri olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na “huzurevi müdürü” olarak atanıyor!   Sonra Dr. Rüştü Burlu Çocuk Yetiştirme Yurdu’nda, ardından da Sırameşeler Sevgi Evleri’nde görev yaptı Hüseyin Erten.   15 Temmuz’un ardından da karısı Nilüfer Erten’le birlikte devletten sonsuza dek atıldılar!   Bursa’da karısıyla birlikte atılanlardan biri de Karani Çelik’ti.   Karani Çelik, Hüseyin Erten’den bir önce Sırameşeler Sevgi Evlerinin müdürlüğüne getirilmişti.   Mersin’de, Fetö dershanelerinde yöneticilik yaparken 2010 yılında gerçekleştirilen sahte KPPS’yle devlet memuru oldu Karani Çelik.   Bir yıl sonra da oraya müdür yapıldı.   15 Temmuz’un ardından öğretmen olan eşi Tuğba Çelik’le birlikte onlar da devletten atıldılar.   Sıla’nın FETÖ okullarında yıldız öğrenci olarak yetiştirilmesi projesini ilk başlatan Karani Çelik’tir.   Fakat dediğim gibi, karşılarında  Murat Demir gibi kendinden adı gibi emin olan bir adam vardır.   Murat Demir’in yürek paralayan öyküsü ve insana umut veren mücadelesinde daha pek çok sayfa var.   Yarın devam edelim.   (ACABA TALİHSİZ ALİ VE SILA AİLELERİNE KAVUŞABİLDİ Mİ? ALİ’NİN KAFATASI KEMİĞİ NASIL PARÇALANDI? BURSA AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR İL MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ TECAVÜZ OLAYLARI. KURUMDAKİ CİNSEL TACİZ VAKALARI. HANGİ MÜDÜR MAKAM ODASINDAKİ BİLGİSAYARDAN PORNO FİLM İZLERKEN YAKALANDI? GÜRCİSTAN’A KAÇIRILAN TECAVÜZCÜ FETÖCÜYÜ KİMLER KORUDU? İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA’YA “ÜÇÜN BİRİNİ” GÖSTERİP, “DEYYUS OĞLU DEYYUS” DİYE HAKARET EDEN BURSA’DAKİ FETÖCÜ MÜDÜR KİM? KURUMDAKİ TESCİLLİ SAPIKLAR. KURUM İMAMLARI. BÖLGE İMAMLARI. DEVLETİN KORUMASI ALTINDAKİ ÇOCUKLARIN ALKOL,  ESRAR, BONZAİ KULLANMALARINA KİMLER GÖZ YUMDU? OTUZİKİ KISIM TEKMİLİ BİRDEN YARIN BU SÜTUNLARDA!..)          

Diğer Haberler