Şöyle başlıyor konuyla ilgili olarak yayımlanan basın bülteninin ilk paragrafı:
“İnternet Gazetecileri Federasyonu (İGF), Güvennet Akademi işbirliğiyle düzenlediği online Gazetecilik Akademisi başlıyor. Akademiyi bitiren kursiyerler, Türkiye geneli medyalarda iş imkanı ve staj imkanı fırsatını yakalayacak…”
“İnternet gazetecisi nedir ya?..”
Bir insan ya gazetecidir ya da değildir…
Tamam, bunun alaylısı yani, meslekte yetişeni veya okulunu bitireni elbette vardır hatta spor, magazin, dış politika, siyaset gibi belli başlı alanlarda uzmanlaşmış olanları da mevcuttur ama…
“Köprü altı gazetecisi, merdiven üstü gazetecisi, radyo gazetecisi, telsiz muhabiri” der gibi, “İnternet gazetecisi” diye bahsetmek nasıl bir şeydir Allah aşkına?!.
“Gazeteci”, gazetecidir işte o kadar ve toplumun doğru, güvenilir, sağlıklı ve tarafsız bilgi edinebilmesi için görev yapar…
Gazetecilikte “yorum” hür, “haber” evrensel olmalıdır…
Bursa’da yerel gazetelerin o dönemde hazırlattığı bir-iki sayfalık sitelerin ötesinde, fevkaladenin de fevkinde ilk haber sitesini ben kurdum:
www.yenibursa.com
Yıllar yılı öldürmüyorum da güldüremiyorum da!..
Ne zaman ki on yüz milyonuncu kez yine işimden kovuldum, işte oradan yazıyorum fikirlerimi!..
İyi de bu İGF’den benim niye haberim yok?
Dernekler kurulmuş, bir de federasyonu oluşmuş…
Vay anasına be!..
Basın bülteninin ilk paragrafındaki şu cümleye de çekerim dikkatinizi:
“…Akademiyi bitiren kursiyerler, Türkiye geneli medyalarda iş imkanı ve staj imkanı fırsatını yakalayacak…”
“Türkiye geneli medyalarda!.. İş imkanı ve staj imkanı fırsatını yakalayacak!..”
Bir muhabir bu ifadeyi yazsın, ben onu daha o dakikada hem döverim hem de kovarım be!..
“Medyalarmış”!..
“Basın yayın kuruluşları” der insan ama kendini gazeteci sanan bu insanlar elifi görünce “medya” sanıyorlar ya şimdilerde…
“Ciciş gasteci” bozuntularının 50 liraya kurduğu siteleri medya, oralarda Elizabetcilik oynayan bu herifleri de “İnternet Gazetecisi” biliyor malum şaşkın tipler!..
Bir de bunlar mesleki açıdan cahil cühela oldukları, bırakın Açık Öğretimin iki yıllık bir bölümünü, liseyi bile “terkle” geçebildikleri için, her yaptıklarına “akademi” derler!..
“Akademi olmazsa yapmam abi” kaprisi bunların bilinç altına yerleşmiş egosantrik bir saplantıdır!..
Genel kabul görmüş “gazetecilik ilkelerinden” bir bölüm aktarayım yazımın bu bölümünde:
“Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez.
İş hayatı içerisinde doğru davranış biçimlerini uygulamak, dürüst, adil, eşit ve tarafsız olmak, yalan söylememek meslek etiğinin temel ilkelerindendir. Bütün meslektaşlar çalışmalarının her cephesinde dürüstlük sergilemelidir…”
Şimdi bunlar “meslek etiğinin” temel ilkeleri ya…
Kerameti kendinden menkul bu İnternet Gazetecileri Federasyonu’nun düzenlediği “Gazetecilik Akademisi” isimli janjanlı seminerinde “Etik Değerler ve İletişim Eğitimi” dersini “Bursa’da Bu Gün” sitesinin taze gelen genel yayın yönetmeni Aysın Komitgan verecekmiş!..
O sıra daha “kayak mevsimi” henüz gelmemişti ama sütre gerisinde ne yaptı ne etti bu Komitgan son olarak oradan Yaman Kaya’nın da ayağını kaydırdı sonunda!..
Yaman hiç olmazsa sevimli çocuktu, bir saatlik video kaydını “hı hı, hı hı, hı hı” diye geçiştiren Komitgan’sa özellikle sabahları hiç çekilmezdi doğrusu!..
Bursa’da “magazin muhabiri” olarak işe başladı kendisi…
Sosyetenin çay partilerine filan giderdi.
Sonra bir İstanbul yaptı, ardından geri geldi…
Devamında Meydan Gazetesi’nde yazarlık deneyimi…
İbrahim Erdoğan ve Ercan Akyıldız gastenin sahibi göründükleri için onların ayağını kaydırmak kısmet olmadı Aysın’a…
Bir ara yok oldu ortalıktan…
“Kızılcıklar oldu mu selelere doldu mu başına ördüğüm çoraplar ayağına uydu mu” şarkısı eşliğinde dolandı bir süre…
Daha sonra “T Cetveline” yazıldıysa da dikiş tutmadı!..
MHP’lilerle de arası çok iyiydi…
Zeno Reklam o sıra Bursa’da çok iyiydi; hatta kendine iş merkezi dikecek kadar iyiydi…
O sıra, şimdi Bursa Hakimiyet’in başında bulunan ancak, sözünü ettiğim dönemde Zeno’da etkin pozisyonda olan Burak Özgün’e sık sık gidip gelmeye başladı Aysın…
O ara başka bir çocuk daha gelip gidiyordu Bursa’ya, Ak Parti Genel Merkezi için anketler manketler filan da yapıyordu…
İşte onun sayesinde dönemin AK Parti Bursa İl Başkanı Sedat Yalçın’a yanaştı derken…
Sedat Bey’i severim; haza beyefendi ve kaliteli bir insandır…
Fakat anketçi çocuğun Ankara’daki itibarının büyüsüne kapılıp, bir gün Bursa Hakimiyet ve “Sö Televizyonu’nun” sahibi Celal Sönmez’i aradı, Aysın Komitgan’ı yazar olarak işe alması için!..
Çok etik bir durumdu canım!
Hele hele iktidar partisinden olursa siyasetten gelen emir, demirden keskindi!..
Bu kentte tanıdığım en iyi birkaç gazeteciden biri olan yazı işlerinin başındaki Tayfun Çavuşoğlu “Bu hanım bize yaramaz; gazetecilik nosyonu yok önce” dedi patronuna!..
Türkiye’deki soy isimlerinin çoğunda ironi saklıdır.
Mesela adamın soy adı “Türk’tür” oysa kendisi Kürt’tür!..
“Yiğit” ismini taşır kimileri, halbuki atadan dededen korkaktır kişi…
Buradan çıkarsak yola, Celal Bey’in de tez vakitte sönüp, bir politikacının dediğini yapmaması imkansızdır!
Yöneticiler Tayfun Çavuşoğlu ve Necati Kartal’ın muhalefetine rağmen Aysın Komitgan yazar olarak alınır işe!..
İki ay geçmeden de gazetenin üst yönetimi kapı dışarı edilerek bu kadın genel yayın yönetmeni yapılır!..
Bir yere entrikayla, politikacılara minnet ederek gelebilirsin ama sende o cevher ve yetenek yoksa, tesadüfen kalamazsın orada!
Nitekim üç vakit sonra partideki muhaliflerinin doldurmasıyla eski Bakan Faruk Çelik aleyhine bir haber yayınlatır Aysın…
Hatta işin içine çoluk çocuğunu da karıştırır!..
Bu pıyıklı abimiz ağır toptur, Fatih’in İstanbul surlarını parçalamak için yaptırdığı toplardan bile daha ağırdır üstelik!..
Celal Sönmez’le bu kez de Faruk Çelik konuşur!..
Faruk abi, Aysın Komitgan’ın Sedat abisini döver ve cillileriyle birlikte milletvekilliğini de elinden alır!..
Aysın da şutlanır etikle gelip, batikle gittiği yerden!
O kadar etik neyin bilir ki bu Comedygan Aysın, Tayfun Çavuşoğlu’nun “işe iade davası” açtığını öğrendiğinde etraftakilere “Gelsin bakalım, kendisine dış kapının önünde bir masa kurar, orada çalıştırırız” diyecektir!..
Ha! Bursa’da gasteciliğin ecesi olan Sebile Efe’nin de ayağını kaydırır kendisi.
Hayatı kaymak ve kaydırmak üzerine kuruludur nasılsa…
Çok enteresan olur doğrusu bu abladan “gazetecilik etiğini” öğrenmek!
Estarabim, estarabim, sağdan soldan estarabim!..
Sol cenahtan mı girdi “Bursa’da Bu gün” sitesine bu kez de acep?!.
Yaman, sen divan del yavrum, bak millet habire koltuğunu oyuyor!