Yazarlar

Bir karakter yaratmak!

post-img
Ünlü yazar, düşünür, konuşur ve de söylenir Can Ertan geçenlerde yine söylenip duruyordu “bizim memleketimizdeki kuruluşların dünyada bilinip tanınan  patentleri yok, doğru dürüst markaları yok” filan diye…   Geçen akşam ince bir lavaşın üzerine sürüp keyifle yerken Can geldi aklıma, “şimdi burada olsaydı da bir parça  tutaydım onun da ağzına” diye düşündüm kendi kendime.   Çok şefkatim geldi…   Çok sevimlidir kerata, ayrı seviyorum onu.   Bir siyah zeytin ezmesi bu kadar mı güzel, bu kadar mı leziz olur arkadaş?   Sağ olsun Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa kurumda üretilip, dünyanın dört bir yanına satılan ürünlerden azar azar kattırıp, Ramazanlık bir paket yollamış bana da.    Mustafa (Efe) getirip bıraktı eve eksik olmasın.   İçinde zeytin ezmesi, baharatlı soslu yeşil zeytin kokteyli, kuru sele, az tuzlu Gold salamura, yeşil kırma zeytin ve sızma zeytin yağından oluşan ürünlerin azar azar tadına bakarken Marmarabirlik’le bir kez daha gurur duydum.   Benim favorim ille de Hidamet Asa ve yönetim kurulu üyelerinin marka haline getirdikleri yeni ürünlerinden olan “kuru sele” zeytini.   Müthiş, olağanüstü bir lezzeti var.   Şimdi Can’ın önüne koysan, leblebi gibi bir oturuşta pakettekilerin hepsini yer vallahi.   Çok yiyor!   Bazen yemeklerde bir araya geliyoruz, ben daha çatalımı elime almadan bir bakıyorum önündeki tabağı yalayıp yutmuş, üstüne bir de ekmekle sıyırmakta!   Geçenlerde Ulus Pastanesi’ne gittik birlikte; orada badem ezmesi ve piramit pasta yiyip, kara dut şurubu içtik.   Bir arkadaşına da güllü lokum aldı çıkarken.   En sonunda onları da kendi yedi biliyor musunuz!   Hidamet abi, sizin o ürünlerden bir paket de Can Ertan’a gönder lütfen, Marmarabirlik’in yeni markalarını görsün, onlardan yisin, o da kıvansın benim gibi gelinen noktayla.   “Can, sen de onları güzelce yi. Bir oturuşta hepsini yime ama! Yavaş yavaş, gün gün yi.”   Başkan Hidamet Asa’yla, Başkan Vekili Şevket Karagöz, yönetim kurulu üyeleri Mustafa İlgen, Kemal Dinç, Osman Bostancı, Enis Edin ve aynı zamanda genel müdürlük görevini de başarıyla yürüten İsmail Acar tam anlamıyla bir şans oldular Birlik için.   Marmarabirlik sayelerinde sürekli zarar edip durmaktan çıkarak büyük miktarlarda yatırım yapıp, çok iyi paralar  kazanır hale geldi.   Hem üyeler zamanı geldiğinde “trink” diye paralarını alabiliyor, hem de zeytinleri her yıl en uygun fiyata değerlendirilmiş oluyor.   Hatta bir ara Can’la beraber gidelim gezelim oraları da yeni neler yapmışlar malumat edinelim.   “Can, sadece zeytin ezmesini tamamen yiyip, kavanozun dibini görebilirsin gülüm. Vala ben bile zor ayrıldım başından. İnsanın yidikçe yiyesi geliyor, yidikçe yiyesi geliyor  lezzetinden ötürü. Onun hepsini yi.”   Konstantin Stanislavski’nin “Bir Karakter Yaratmak” isimli kitabını okudunuz mu?   Bundan uzun yıllar önce yalayıp yutmuştum, tiyatro sanatına meraklı olanlar edinip zenginleşsinler.   Şimdi ben de size bir karakter yaratıp, daha doğrusu var olan bir karakteri betimleyerekBursaspor’un nasıl “Ali Baba’nın çiftliğine” dönüştürüldüğünü anlatacağım bu gün!   Karakterimin adı:   “Halit Şefikoğlu”   Şahıs bu:     Peki, ne iş yapar bu Halit?   Facebook profilinde “Bursaspor'da Tesisler ve Yatırım Direktörü” yazıyor.   Yok öyle bir dalga!   Hepsi dümenden.   Hiç ama hiçbir iş yapmıyor bu Halit Şefikoğlu.   Her ay cebine yaklaşık 3 bin lira para konup, ortalıkta boş boş gezdiriliyor!   Recep Bölükbaşı zamanında alınmış işe, şimdiki Başkan Ali Ay da hiç sesini çıkarmıyor, çıkaramıyor.   Geçmişte bir araç da tahsis edilmiş bunun emrine, şimdi de  yeni stadın orada ayrıca bir ofisvermişler.   Belediye başkanı ya da politikacıların ricasıyla işe alınmış tiplerden biri bu Halit Şefikoğlu, Bursaspor’da bunlardan çok var, sürüsüne bereket, şeyini sallasan Halit gibilere çarpıyor orada!   Peki bu herifler nasıl prim yapıyorlar, dışarıda üstelik de üniversite bitirmiş milyonlarca genç boş beleş işsiz işsiz dolaşırken, Halit gibi ortadan ayrılmış insanlar nasıl, hangi meziyetleri sayesinde kapabiliyorlar o maaşları?   Bu tip karakterler öncelikle kendilerinin ne kadar önemli, güçlü ve muteber bir insan olduklarını göstermek durumundadırlar dört bir yana.   Bunun içinse öncelikle bir punduna getirilip genel başkan hatta, şans yardım ederse Cumhurbaşkanıyla filan bir fotoğraf karesinde görünmek şarttır:     Sosyal sitelerden dini temalar içeren fotoğraflar paylaşılmalı, dini bütün, mütedeyyin bir görüntü verilmelidir etrafa karşı:     Hele hele darbe karşıtı, demokrasi sevdalısı bir kare geçerse ele, dadından yinmez doğrusu:     Belediye başkanı veya mebuslarla çektirilecek fotoğraf ya da selfie fırsatları asla ve asla hiç kaçırılmamalıdır:     Kahramanımız kepçeyi burada da kapmayı başarmış gördüğünüz gibi:     Şurada da Trabzon maçından kendine rol kapmaya çalışan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Başkanı, BTSO’da yanında işe aldığı kayınpederi Ramazan Karakök amcanın damadı, Kıllı Bedriye’yelerin komşusu, Söğüşçü Emir’in de asker arkadaşı İbrahim Burkay’la yarenlik ederlerken:     Görüyorsunuz Halit’i değil mi?   Sürekli bir sermaye biriktirme peşinde uyanık.   Bu fotoğraflar onun en büyük yatırımı.   Çektikçe hemen Facebook’tan paylaşıyor.   Sizler çiçek böcek de paylaşırsınız arada bir, onun dünyasında öyle şeylere hiç yer yok; Halit sürekli mühim adamlarla birlikte selfie çekmek zorunda yaşayabilmek için!   Bu her zaman mümkün olamayabiliyor tabii, işte onun için de yandan ya da arkadan yanaşmayı iyi bilip, becerebilmek gerek!   Literatürde buna “Fordçuluk” diyorlar.   Şimdi az sonra, şirin görünmeye çalışarak ilerden kafayı uzatan Halit’i hemen bir saniyede tanıyacaksınız!   Bedrettin Yıldırım’a doğru arkadan hafifçe değdirmek üzere Halit!   Cemo ağaysa çok tecrübeli,  bir taraftan yandan yandan Halit’i kolluyor, “maazallah ne olur ne olmaz” diye, bir taraftan da kurdeleyle meşgul!     Bakın burada da “akademik” takılıyor karakterimiz, önünde  bu sefer de Uludağ Üniversitesi Rektörü Yusuf Ulcay var:     Peki, burada tanıdınız mı Halit Şefikoğlu’nu?   Bu kez de dombalak bir amcanın arkasında saf tutmuş Halit.     Ama dikkat edin, o kendi dünyasında yaşıyor ve son derece mutlu.   Abi, arkaya geçmek uzmanlık ister bu sektörde; çok mühimdir, arkada mutlaka kendine bir yer bulmayı becereceksin ve işte “te ben de bunların arasında, bunlardan biriyim” mesajı vereceksin herkese, istikbalini kazanabilmek için.     Her ay düzenli olarak maaşını almasına rağmen bu adamın Bursaspor’da filan çalıştığı yok, artık anladınız değil mi?   Şak şakçı takımından.   Her ay 3 bin lira Bursaspor’dan, gelen haberlere göre bir o kadar da Büyükşehir’e bağlı Tarım AŞ’den indiriyor cebe!   “Recep Altepe’nin muhtemelen bu tipi tiplerin varlığından haberi bile yoktur” diye düşünüyorum.   Şimdi öğrendiğine göre gereğini de yapar her halde?   İşte böyle sevgili okurlar…   Bursaspor’u bir yandan da “kırt kırt” bu kurtlar kemiriyor  gördüğünüz gibi!   Başkan Ali Ay’sa yine sadece seyretmekle yetiniyor, hepsi o kadar!

Diğer Haberler