Birkaç gün önce ayak üstü sohbet ederken “Müsait bir vakitte bir araya gelsek de seninle bir yazı konusu paylaşsam” demişti gazetemizin Yurt-Dünya Haberleri Sorumlusu Ahmet abi.
Ayıptır söylemesi, dün canım nasıl “paça çorbası” çekti anlatamam!
Bursa’nın en güzel çorba yapanı, Yıldırım Caddesi’ndeki “Paçacı Hüsnü’ye” zor attım kendimi. Ve o hızla bir çırpıda kemik suyunda kaynatılmış kelle-paça çorbasından 2 porsiyon götürdükten sonra vardığım gazetenin giriş kapısında karşılaştık Ahmet Yıldız’la.
Ahmet abi o hiç değiştirmediği Denizli şivesiyle bana “Mamadali” diye hitap eder.
Asansörden inince gelen “Mamadali, çayı sen mi ısmarlayacaksın yoksa ben mi” sorusu üzerine ofisime buyur ettim emektar Gazeteci Ahmet Yıldız’ı.
Arkadaşlar, CHP Yıldırım Belediye Başkan Adayı Ramazan Altunöz ve partililerin ziyarete geldiklerini, medyanın yönetim kurulu başkanı Ahmet Kömbe’nin ofisinde olduklarını söyleyince “Hadi gel” dedim, “oraya geçelim”.
Kömbe, pembe pembe nar gibi kızarmış susamlı kebapla, zeytin peynir ikram etmekteydi, tavşan kanı çaylar eşliğinde konuklarımıza.
Bir yandan da çift kişilik koltuğa birlikte oturduğumuz Ahmet Yıldız’dan uzak durmaya, mikrop kapmamaya çalışıyorum!
Ahmet abi “ağır grip” olunca Kömbe, “Sen git istirahat et, dinlen, iyileş öyle gel” demiş ama ne mümkün!
Tam bir işkolik olan Ahmet abi, “ölürüm de yine çalışırım” diye diretince sayesinde gazetenin tüm yazıişleri servisi on günden bu yana hastanelik oldu!
Ne kadar uzak durmaya çalışsam da Ahmet abi peşimi bırakmıyor!
İkili koltukta kulağıma doğru hamle yaptığını hissettiğim an nefesimi tutuyor, gözlerimi kapıyorum ama artık çok geç!
Olan oldu bir kere.
Durum yarın ortaya çıkar.
“Yazarımız rahatsızlığı nedeniyle bu günkü yazısını yazamamıştır” şeklinde bir anonsla karşılaşırsanız eğer bilin ki beni de hasta eden bizzat Ahmet abinin kendisidir!
Neyse…
Kulağıma eğilip ne söyledi dersiniz?
Gözüyle az ileride bir yandan projelerini anlatmaya çalışırken, diğer yandan fazla ısırdığı simidi çiğnemek için insanüstü bir çaba sarfeden Ramazan Altunöz’ün karşısında oturan partiliyi göstererek:
“Mamadali” dedi, “bu adam CHP’nin yeni Büyükşehir başkan adayı değil mi”?
Ee tabii yıllarca içeride yurt ve dünya haberleri çalıştı Ahmet Yıldız ama Necati Şahin’in fotoğrafı onun belleğinde yer edemediyse eğer, CHP Büyükşehir adayının önümüzdeki süreçte hayli çalışması gerek.
…………..
Konukları yolcu ederken adet olduğu üzere kapının önünde hep birlikte objektife gülümsedikten sonra bu kez mümkün olduğunca uzağa oturmaya gayret ederek sordum:
“Evet, Ahmet abi neydi senin mesele?”
Yakınıma doğru yaptığı birkaç hamleyi odanın içinde yer değiştirerek savuşturduktan sonra artık ümidi iyice kesen Yıldız’ı dinliyorum gözlerim kapalı:
“Mamadali, diyelim ki Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe üniversitede rektörü ziyaret etti. Orada da kendisine bol bol su, gazoz, meşrubat ikram edildi ve ardından da vatandaşlarla birlikte seyahat etmek için Bursaray’a bindi ve bu tarafa doğru geliyor…”
-Eee?
“Ataevler durağında artık iyice sıkıştı…”
-Çişi geldi, yani?
“Evet, insanlık hali ne yapacak?”
Anladım.
SAYIN ALTEPE, KOSKOCA BURSARAY’DA SADECE KÜÇÜK SANAYİ VE OSMANGAZİ DURAKLARINDA TUVALET VARMIŞ! KÜÇÜK SANAYİ’DEKİ DE AKŞAM VAKİTLERİNDE KAPATILIYORMUŞ. YOLCULAR ARASINDA HASTASI VAR, ÇOCUKLUSU, YAŞLISI VAR. ACABA HELA SAYISINI BİRAZ ARTTIRMANIZ MÜMKÜN MÜ SAYIN BAŞKANIM?
…………..
Varan iki…
Doktor Ahmet abiye sabah akşam vurulmak üzere 10 adet antibiyotik iğne vermiş.
İğnesini yaptırmak üzere bir keresinde Sağlık Bakanlığı’na devredilen Kızılay Polikliniği’ne gitmiş.
“Burada acil servis ünitesi olmadığı, dolayısıyla bu konuyla ilgili hemşire ya da doktorumuz bulunmadığı için iğne yapamıyoruz” demişler!
O da Fomara’daki özel bir hastaneye gidip, parasıyla yaptırmak durumunda kalmış.
Varan üç…
Gece iğnesi için Göçmen Konutları’ndaki evinden taksiye dünya kadar para ödeyip Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin acil servisine beraberinde reçetesi ve ilacıyla gelen Ahmet abiye, “Biz burada sadece penisilin enjeksiyonu yapabiliyoruz. Başka bir ilaç yapamıyoruz” yanıtı verilince…
O hasta haliyle gece yarısına doğru Bursaray’la Bursa’ya, Fomara’daki özel hastaneye gelen Ahmet abi yine ücretini ödedikten sonra iğnesini vurdurmuş…
Ardından tekrar Bursaray’la Üniversite’ye, oradan otobüsle Görükle’ye, o vakitte hiçbir vasıta çalışmadığı için de yine taksiye binerek Göçmen Konutları’ndaki evine ulaşmış!
Pes doğrusu!
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ SAYIN KAMİL DİLEK, ACİLE İĞNE OLMAYA GELEN VATANDAŞA YAPILIR MI BÖYLE KELEK?
BURSA İL SAĞLIK MÜDÜRÜ ÖZCAN AKAN, BU NASIL YÖNETİMDİR BÖYLE VATANDAŞI İTEN KAKAN?
Elinde reçetesi ve ilacıyla gelmiş hasta bir insana yapılan bu muameleleri kınıyor, sorumlularına Başbakan’ın “Acile gelen hiçbir vatandaş geri çevrilmeyecek” lafını hatırlatıyorum!
Bir de…
Meseleyi burada dillendirdikten kısa bir süre sonra Ahmet abiyi evlendirdik yani, kendisine ev aldık!
Yakın zamanda sormadım ama bence niyeti var gibi duruyor…
Şöyle eli yüzü düzgün, helal süt emmiş biri çıksa da sağlığını, iyiliğini bilip hepimiz rahat etsek artık!
Gerçi üstüne katiyen yapmaz ama evi var artık, sigortası, emekli maaşı hepsi var.
Bir sendin noksan!