Bursa Kitap Fuarı’ndan kendine bir post çıkarmayı umut eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin küfürbazlığı mahkeme kararıyla da tescilli ağzı bozuk İlçe Başkanı İsmet Karaca, Ördekli Kültür Merkezi’nde “Bu Bizim Neslimizin Hikayesidir” adlı, 68-78 kuşağını anlatan bir etkinlik düzenlemiş.
Ha bu arada!
Siyaset kulislerinde Karaca’nın CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir ve Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’a “birbirinize yüz milyarlarca milyarlık ihaleler alıp veriyorsunuz. Biz burada ilçede parasızlıktan Kerbela’ya döndük! İkinizi de oralara ben getirdim. Kesenin ağzını açıp bana para vereceksiniz! Yoksa ikinizin de kedisini, keçisini ….. ederim a. koyim” demiş!
Karaca’yı içinden “Na koyin” diye yanıtlayan Türkyılmaz da söylenenlere göre soluğu makam aracına atlayıp Ankara’da, CHP Genel Merkezi’nde almış.
Bulabildiği parti yöneticilerine de “bu İsmet’ten yok partiye kısmet. Kendisi CHP’ye çok zarar veriyor, kontrol edilip denetlenemez bir çocuk. Alın bunu bir an önce görevden” demiş!..
Bu küçük politika kulis haberinin ardından şimdi geliyoruz küfürbaz İsmet’in Ördekli’de düzenlediği “ku vak vak vak, ku vak vak vak” etkinliğine…
Tüm üyelere tam 3 kez mesaj göndermesine rağmen oraya ancak 40-50 kişiyi toplayabilen İsmet’in çuvala sığacak mızrağı yok!
Kimi getiriyor oraya biliyor musunuz?
Birinci kişi Vecdi Çıracıoğlu.
Hadi o tamam.
Severim de kendisini.
Üstelik Bursa’yla da bağlantısı vardır.
İkinci kişiyse Bülent Uluer.
Tanır mısınız bu adamı?
Tam 1000 CHP’liye sorun, biri bile tanırsa eğer, Şadi Özdemir’in porselen dişleri bir gecede un ufak olsun!
Tanımaz abi.
Hem niye tanınsın?
Aynen samanlık solcusu gibi adamın meşrebi belli değil bir kere!
1980 öncesinde Dev Genç’in başkanlığını yapanlardan biri bu Bülent Uğurel.
Daha sonra Devrimci Yol ayrışmasında Dev-Sol’dan yani, silahlı çatışmadan yana tavır alıyor.
Dursun Karataş en yakın arkadaşı.
Dursun Karataş’ı da tanıyanlar bilir.
1980’den önce işlediği suçlar nedeniyle önce idama çarptırıldı, ardından da bu ceza müebbete çevrildi.
Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı seçildiği dönemde Bayrampaşa Cezaevi’nden arkadaşlarıyla birlikte kaçırıldı Dursun Karakaş.
Orada Dev-Sol’u, DHKP-C’ye dönüştürdü.
Ne vakit amacı şüpheli siyasi bir cinayet işlense, ardından DHKP-C çıktı!
Birileri beri tarafta eski mahkum ülkücüleri besleyip meşreplerince cinayet işletirken, öte yanda da Dursun Karataş’ın beyinleri yıkanmış katilleri kullanıldı.
Daha sonra bu piyonlar yakalanıp, cezaevlerinde şişlenerek temizlendiler elbette!
Bir bakıverin Özdemir Sabancı cinayeti ve ardından yaşananlara?
Geçmişte binlerce genç öldü bunlara kanıp arkalarından giden.
Sahip oldukları tek şey iyi laf yapan ağızlarıydı; ha bir de Das Kapital’le, Komünist manifestoyu iyi hıfz etmişlerdi.
1980 öncesinde sadece Sovyetler Birliği’nden maddi destek almakla kalmadılar, yer altı mafyasıyla ilişkiye geçip Bulgaristan üzerinden uyuşturucu ve silah kaçakçılığına da bulaştılar.
En alttaki inanmış militan takım bunları tanrı gibi gördü, İsmet Karaca gibi hala da öyle görenler var.
Peki Bülent Uluel ne yaptı?
12 Eylül’ün ardından Filistin’e kaçtı.
Filistin kamplarında gerilla eğitimi aldıktan sonra Beyrut yoluyla önce Almanya’ya, sonra da Fransa’ya geçti.
Uzun yıllar Fransa ve İsviçre’de yaşadı.
Aldığı cezaların zaman aşımına uğramasıyla birlikte Türkiye’ye döndü.
İşte o gün bu gündür sağda solda konuşup, kendince eski solculuk günlerinin ekmeğini yiyip duruyor.
Kastamonu’nun, İnebolu kazasında doğan Bülent Uluer 1995 seçiminde Halkın Demokrasi Partisi’nden (HADEP) milletvekili adayı oldu.
Ardından orayı bırakıp, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin kuruluşuna katıldı.
ÖDP patlak çıkınca döndü, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Danışma Kurulu’na girdi.
Kürtçü olmadan solcu olunamayacağını düşünen yobazlardan biriydi Bülent Uluer!
Kıblesi de belli değildi.
Haziran 2015 seçiminde de İstanbul’da HDP’den yine milletvekili adayı yaptılar bunu.
O seçimde bu vatandaş kampanya sırasında ne dedi biliyor musunuz?
“Kendisini Meclis’te Çeçenlerin sol kanat temsilcisi olarak ilan etti!..”
Ve böylece “sağ budu” temsil eden mikro milliyetçilerle aynı çizgiye düştü!
Vecdi Çıracıoğlu ambalajına sarılmış Bülent Uluer parlatılması.
Dediğim gibi, Vecdi Çıracıoğlu’nu geçtik, o çorba su kaldırır da…
HDP’nin milletvekili adayı Kürtçü Bülent Uluer’in CHP’yle ne ilgisi, CHP Osmangazi İlçe Başkanı İsmet Karaca’yla ne işi var arkadaş?
Bayram değil, seyran değil, İsmet Karaca Uluer'i Bursa'ya neden getirip, CHP’lileri de onun ayağına götürttü?
Ve Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir bu işe ne diyor?
NOT: Yazılarımda CHP’yi değil, bu partiyi felakete sürükleyen yöneticileri eleştiriyorum. Hoş, CHP’de kutsal değil, elbette eleştirilebilir, eleştirilmelidir de. Ne yazık ki tam değil, uzak ara da olsa yine kendimi yakın hissettiğim tek parti CHP şu anda. Ben de parti üyesiyim. Şimdilik ayrılmayı da düşünmüyorum ancak bir süredir, İsmet Karaca’nın aralarında benim de olduğum bazı partililer için ihraç dosyaları hazırlayıp Bursa il başkanlığına gönderdiğini işitiyorum. İl Başkanı Şadi Özdemir bunu yalanlıyor.
Kendisi nasıl anlarsa anlasın, buradan açıkça uyarıyorum!
Yaşamım boyunca kimsenin ekmeğiyle oynamadım.
Hatta herkese yardımcı olmak için de elimden geleni yaptım.
“Ancak İsmet, yaptığın hata ve saygısızlıklar boyunu çoktan fersah fersah aştı.
Anlarsın, yaptığım gibi bozmasını da çok iyi bilirim!
İnsanları disipline vermek gibi bir yanlış içindeysen yine eğer, derhal git al onları oradan ve yırt at!
Sonra demedi deme!..”