Geçmişte Osmangazi Belediyesi’nde çalışan bir başkan yardımcısı vardı.
Çöp ya da asfalt serme gibi işlerin teknik şartnamelerini o hazırlar, yolları da her zaman Roma’ya yani, halihazırda, ilçede o işi yapmakta olan firmaya çıkarırdı!
Başka bir şirketin o işleri alması asla mümkün olmazdı böylece; olmazdı çünkü, şartnamede sadece o kuruluşun elinde bulunan makine ve alet edevat tarif edilerek adrese teslim ihaleler düzenlenirdi.
Hakkında rüşvet iddiaları dile getirilirdi bu kişinin.
Getirilirdi de bir türlü ispatlanamazdı.
Hem geçmişte bu memlekette yaşanan “Civangate Skandalında” İşadamı Selim Edes’in, Emlak Bankası Eski Genel Müdürü Engin Civan’a dediği gibi, “rüşvetin belgesi mi olurdu pe..nk”!..
Aradan ancak uzun yıllar geçtikten sonra birinci elden öğrenecektim asıl gerçeği.
Devran dönmüş, artık devir değişmişti.
O vakit Osmangazi Belediyesinde çöp toplama işini yapan firma artık kışkışlanmış, yerini seçimi yeni kazanan partiye yandaş yeni şirket almıştı!
Eskisinin sahibiyle bir akşam yemek yemiştik Arap Şükrü Sokağı’nda.
“Allah aşkına söyle, o yıllarda falanca kişiye avanta veriyor muydun” diye sormuştum adama?
Güldü…
Yıllar boyu kendi şirketine ait 10 milyar lira limitli kredi kartı durmuş başkan yardımcısının cebinde; 5’er milyarlık da çocuklarının!..
Her ay o miktarlarda çekilip, oluşan borç çöpçü firma tarafından yatırılıyormuş hesaba.
Hani olur ya, “ihaleye fesat karıştırma ya da rüşvet” suçlarından soruşturma filan yürütürler, sayın Cumhuriyet Savcıları devlete iş yapan kuruluşlarının banka hesaplarının yanı sıra, ne kadar limitli, kaç adet kredi kartı kullandıklarına ve bu kartlarla hangi ATM’lerde işlem yapıldığına da baksınlar!
Pek çoğu evlerine ya da çalıştıkları kuruma en yakın bankamatiklerde çıkacaktır!
İnanın ve bilin ki, hangi partinin adayı tarafından yönetilirse yönetilsin bu gün de belediyelerde kritik noktalarda görev yapan memurların hemen hepsi her ay daha devlet tarafından kendi maaşları yatırılmadan o kuruluşlara iş yapan şirketlerden avantalarını kapıp koyuyorlar ceplerine!
Su firmaları mesela bunlar, Uludağ’ın suyunu üç otuz paraya toplayıp, her yıl yüzlerce milyon parayı kasalarına dolduran çoğu yabancı şirketler hisseli şirketler.
Asfaltçılar da ona keza, çöpçüler ve dahi ilaçlama, park bahçe bakım işi yapan firmalar.
Meslekte artık merdiveni 30 yıla doğru dayayan yazarınız zurnayı deliğinden, turnayı gözünden tanıdığı için kimin nerede kiminle iş tuttuğunu çok iyi biliyor artık.
Geçtiğimiz 2 gün boyunca sık sık adliyedeydim, yazamadım.
Davalarım vardı, biraz duruşma, biraz savunma bu benim işte, ne yapayım?!
Okan’ın (Tuna) başşaklarıyla da uğraşıyorum bu arada!
“Civataları gevşek Okan, pamucak Ekrem’in (Pamuk) tesisinde havuzun kenarına başşakları yayarak yerleşir, etrafı keserdi” lafıyla ilgili kararı hakim inisiyatifine bırakmış sayın Cumhuriyet Savcısı; sağlık olsun.
Ne diyecektik yani, “billur” mu deseydik mesela, daha mı iyi olurdu?
Türkçe’de g.t’e, “g.t”, taş.k’a, “taş.k” denir arkadaş!
Bakalım bu “başşak davası” nasıl sonuçlanacak, ben de merak ediyorum doğrusu?
Bursa Hakimiyet Gazetesi şeysi Okan’ın başşaklarıyla ilgili gelişmelerden sizi de haberdar ederim nasılsa, hiç merak etmeyin.
Hasılı, dediğim gibi Bursa’da bu güne dek Göztümur, İmge, Kanıt ve Kurtluçam gibi şirketlerden avanta almamış bürokrat ve siyasetçi yok denecek kadar azdır!
Geçtiğimiz günlerde “Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde Büyük Vurgun” başlığıyla bir yazı kaleme almış ve Bursalılara büyük bir rezaleti duyurmuştum.
Her yıl tekrarlanan belediyeye ait park ve bahçelerin bakımı, ilaçlanması ve sulama işinin ihalesi bu kez 3 yıllık birden yapılıyor, üstelik de teknik şartnamede belirtilen araçların özellikleri ihaleyi alacak firmanın elinde bulunanlarla yine birebir örtüşüyordu!
İşi bilen herkesin anlayıp görebileceği gibi “adrese teslim” bir ihaleydi bu!
Sadece o da değil, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne işin maliyetinin haricinde eski parayla en az 100 trilyondan fazla para ödetilerek kamu yine çok büyük zarara uğratılacaktı!
Yazımı ihale daha yapılmadan yazmış ve orada demiştim ki “bu iş yine Kutlucan’lara verilecek, bakın görün!..”
Peki kime verildi?
Elbette Nurettin Kutlucan’ın kurduğu “Kara-Can İnşaat Taahhüt Nakliye Peyzaj Temizlik Petrol Asfalt Madencilik Taş Ocağı İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne”!..
Ben kahin miyim?
Yoo!
Haber kaynaklarım sağlam sadece hepsi o kadar.
Kurulu düzen içinde bu Kutlucan’lar zaten Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde bu işi yıllardan beri yapıp duruyorlardı.
Belli ki 3 yıl sonra yapılacak seçimlerden sonra artık orada olamayacaklarını çok iyi bilen bazı siyasetçiler ve etkin bürokrasi, işi tek seferde kotarmayı tercih etmiş ve bu ihaleyle işi bir çırpıda çözmeye niyetlenmişti.
Bakın, “boru” değil sözünü ettiğim; şartname başka firmaların da ihaleye girip teklif verebilecekleri gibi hazırlansaydı eğer, işi bilenlerin yaptıkları hesaba göre belediyenin kasasında 100 milyondan fazla para kalacak, bu rakam da başka hizmetler için harcanmış olacaktı!
Ortada böyle bir kar ve rant olur da yedirirler mi adama tek başına?!.
Babayı yedirirler!
Bir kere “Cenabettin” en az 10 milyon lirayı cebe indirmediyse ben de hiçbir şey bilmiyorum!
Peki başka kimler olabilir bu organizasyonun mimarları arasında?
Onları da az sonra yazacağım ama ben o yazıyı kaleme alınca azıcık utanıp sıkılmak yerine, ihalenin verileceği yaklaşık rakamı da dosdoğru bir şekilde yazdığım için Kutlucan’lar beni “ihaleye fesat karıştırmak” suçlamasıyla Cumhuriyet Savcılığına şikayet ettiler!
İhaleye onlar ve yancı firmalar giriyor, güya ben de uzaktan işe fesat karıştırıyormuşum!
Böylesi eksik zekalı bir şikayet dilekçesi ancak Türkiye’de yazılır!
Evet, fesat karıştırıyorum ama kimlerin işini bozuyorum, bakın bakalım?
Sağ olsun, dilekçeyi inceleyip değerlendiren Cumhuriyet Savcısı Celal Meşe yine “basın yayın mekteplerinde” okutulacak kadar güzel, ders niteliğinde bir karar vermiş Nurettin Kutlucan’ın şikayetiyle ilgili olarak:
“Şüpheli Mehmet Ali Yılmaz’ın, Yeni Marmara Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptığı halde gazetenin 29-07-2016 tarihli sayısında;
“Pazartesi günü Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde bir ihale var ve eğer o iş o şartnameye göre yapılıp bitirilirse 3 yıl boyunca belediyenin kasasından boş yere en az 100 trilyon lira daha fazla para çıkacak çünkü, şartname bariz ve hiçbir şüpheye meydan bırakmayacak şekilde adrese teslim olarak hazırlanmış. Bu iş kentimizdeki park-bahçe ve orta refüjlerin sulanıp ilaçlanması işi, suyu da bedava belediye verecek…
Büyükşehir’e iş yapan pek çok müteahhitten de himmet adı altında büyük paralar alındığını duyduğum için şartnameyi hazırlatanların paralel örgüt yandaşları olduğunu ve yapılacak fazla ödemenin çok büyük bir kısmının da o kanaldan yine cemaate akacağını düşünüyorum, şimdiye dek her seferinde 1 yıllık periyotlarla düzenlenen ihale bu kez ne hikmetse yaklaşık 3 yıl olarak planlanmış, direkt olarak adrese teslim olduğuysa 24/11 nolu maddesinde açıkça belli, sözde Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 41’nci maddesine atıfta bulunularak yüklenicinin işleri yaparken kullanacağı kamyon ya da arazöz gibi ekipmanların kendi malı olması şartı getirilmiş, yani neymiş, gerekli teminatları yatırdıktan sonra yüklenici eğer isterse istediği kadar ekipmanı kiralayıp, kullanabilirmiş, aslolan kamyon sahibi olmak değil, işin gereğini yerine getirmekmiş, peki, işin adrese teslim olduğunu daha başka nereden anlayabiliyoruz?
Yine yazmışlar oraya, 16 ton su taşıma kapasiteli 16 arazöz, 16 ton su taşıma kapasiteli 8x4 tahrikli yani, 4 dingilli arazöz filan diye, sana ne kardeşim, adam isterse 4 dingille çeker suyu, isterse 8 ton kapasiteli kamyonla, sana ne, sen işin gereklerinin yerine getirilmesine baksana…
Şu anda yıllardan beri belediyeye bu işi yapan ve bu kez de adrese teslim şekilde 3 yıl boyunca işi garanti edilmek istenen firma aynı firma, makine parkının kendi malı olması gerektiği gibi komik maddeler konularak hazırlanan şartname rekabete açık bir şekilde düzenlenseydi eğer, oraya en az 20 iş adamı daha katılırdı, oysa şimdi göstermelik olarak bunların iki şirketi ve belki de yancı bir firma daha katılacak ve yine bunlar alacak ihaleyi…
Şimdi geliyorum başka bir istihbarat bilgisine daha, yapılacak işin gerçek ederi yıllık 10-12 trilyon civarında, soruşturdum, yani 3 yıl boyunca bu işi yapmayı taahhüt edecek bir firma şöyle 65-70 trilyona kabul ederse sulama işini, geriye cebine en az 10 trilyon kadar kar kalırmış.
İçeriden bana ulaşan son bilgiye göreyse 160 trilyona uzlaşılmış.
Yani 3 yıl boyunca belediye kasasından yaklaşık 100 trilyon fazla ödeme yapılacak, daha sonra müteahhit bu rakamın bir kısmını belli yerlere ödeyerek vazifesini yerine getirecekmiş…
Sayın Altepe, aradaki farkın önemli ölçüde cemaate de gideceği bilgisini edindiğim o şartnameyi ve o ihaleyi derhal iptal edin, daha şeffaf ve herkesin katılabileceği kıvama getirip öyle yapın, verdikleri yüksek fiyatlarla şimdilerde Yıldırım Belediyesi’nden içeri bile giremeyen Kutlucan’ları da artık tutmayın oralarda ve belediyede kimlerle irtibatlılar, bu işleri içeriden nasıl çözüyorlar, onu da bir araştırıverin…
Bu işin altından da bunlar çıktı yine, bu düzen değişmeli artık ama ondan da önemlisi düzülenler de değişmeli artık…
Meğerse bu adamlar Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin de gözüne yıllardan beri parmak sokup dururlarmış, hiç kimse hiçbir şey hissetmedi mi, aradaki fark yarım stadyum parası, neler yapılmaz ki 100 trilyonla” şeklinde yazı yazdığı;
Kutlucan Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Nurettin Kutlucan’ın avukatları tarafından Cumhuriyet Başsavcılığımıza verilen şikayet dilekçelerinde “şüpheli Mehmet Ali Yılmaz tarafından yazılan yazıyla hakaret suçunun işlendiğinin, zira müvekkilleri Nurettin Kutlucan’ın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici nitelikte, müvekkillerini aşağılayıcı ve küçük düşürücü nitelikte yazı olduğunu, iftira suçunun işlendiğini zira, yazılan yazının gerçeğe uygun olmadığını, İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA suçunun işlendiğini, zira yazarın zımni olarak ihalenin muhammen bedelini ve müvekkillerinin tekliflerini bildiğini” ifade ederek şikayetçi oldukları;
Şüphelinin alınan ifadesinde “Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacak ihaleyle ilgili kendisine bilgiler ulaştığını, kendisine ulaşan bilgiler doğrultusunda araştırma yaptığını, kendisine ulaşan bilgiler ve yaptığı araştırma sonuçlarına göre suça konu yazıyı yazdığını, görünür gerçekliğe uygun olan yazısının kamuoyunu bilgilendirme amacı taşıdığını, kamu yararı gözettiğini belirterek suçlamaları kabul etmediği” anlaşılmakla;
Şüpheli yazar tarafından gazetede yazılan yazının kanıtlanma zorunluğunun bulunmadığı ve yazarın somut gerçekliği araştırma yükümlülüğü bulunmadığı halde, görünür gerçekliğe uygun ve kamuoyunu ilgilendiren yazıda iddiaya ve soruşturmaya konu hakaret, iftira, ihaleye fesat karıştırma suçlarının unsurları oluşmadığından KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA …karar verildi.
CELAL MEŞE
CUMHURİYET SAVCISI”
Dediklerim aynen gerçekleşti sevgili okurlar…
Belediyedeki o tadından yenmeyen ballı işi daha önce de söylediğim gibi tam 3 yıllığına yine Kutlucan’lar aldı!
“Cenabettin’in bu işin içinde mutlaka olacağını ve çok önemli miktarda pay kapacağını” söylemiştim…
Peki, o cephede başka kimler olabilir mesela bu büyük organizasyonun içinde?
Mesela Recep Altepe’nin k.çının dibinden ayrılmayan ve her türlü işin takibini yapan N. V. Olabilir mi?
İ. H. A.?
Peki ya F. Y., B. V. Ya da O. O.?
Ancak, B. V.’nin bu işte olma ihtimali düşük, çünkü o genellikle oralarda arsa, arazi işlerine bakıyor.
Memduh Gökçen’e neredeyse bedavaya satılan Belediye otobüs işletmesi organizasyonunu yapan da B. V.’ydi mesela geçmişte.
Satılırken 1.2 olan emsal daha sonra 2 buçuğa çıkarılmıştı orada da.
N. V. de İşadamı F. Ç.’nin parasıyla gerdeğe girip yani, ucuza çok büyük araziler toplayarak daha sonra buraların kamulaştırılmasını sağlamak suretiyle muazzam paralar kazanma derdinde.
Çok büyük paralar indirdiler halkın cebinden, hem de pek çok.
Fakat bilmiyorlar, henüz farkında bile değiller ki yeryüzünde bir ilahi irade var; çoluklarının, çocuklarının burunlarından fitil fitil gelecek, yetim hakkı yiyen kimin yüzü gülmüş, cenneti de gördüler bu dünyada ve mutlaka cehennemi de görecekler?!.
NOT: İsimler semboliktir, gerçek kişileri ifade etmez, ancak onlar kendilerini iyi bilirler, kimse üstüne alınmasın!