Yazarlar

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde büyük vurgun hazırlığı!

post-img
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde pazartesi günü saat 09.00’da yapılacak sulama ihalesiyle büyük bir vurguna hazırlanılıyor.  Adrese teslim şeklinde hazırlanan ihale şartnamesine konan maddeler Bursa’da sadece bir tek firmayı işaret ediyor.  Ulaşan bilgiler tam 3 yıl boyunca işin verileceği şirkete yapılacak fazla ödemelerin bir kısmının cemaate akıtılacağı yönünde. Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa İl Başkanlığı’nın bulunduğu binanın terası vatandaş ya da partililerin gelip gittikçe dinlendikleri, hava aldıkları bir mekana dönüşmüş durumda.   Hatta insanlar kapalı alanda bulunmaktansa orada vakit geçirmeyi daha çok tercih ediyorlar.   Bu nedenle de sedir, seki gibi oturma grupları oluşturulmuş millet rahatça yayılabilsin diye.   Son zamanlarda oranın değişmez bir müdavimi var; üstelik de eşiyle birlikte düzenli olarak geliyor, toprak sebil testileri gibi bir kenarda akşama dek öylece oturuyorlar.   Sözünü ettiğim kişi Yıldırım Belediyesi Eski Başkanı Özgen Keskin’den başkası değil.   Üstelik de terasta kimse ne selam veriyor, ne de yüzüne bakıyor Özgen Keskin’in.   O birilerine laf atıp da “ne o selam sohbet yok mu”dediğindeyse  karşıdan gelen yanıt genellikle şöyle oluyor:   “Bir de Mısır imamının kardeşine selam mı vereceğim!..”   Keskin’in kardeşi gerçekten de Gülen cemaatinin önemli isimlerinden biri.   Ve dahi kendisi yeniden belediye başkanlığına adaylığı garantilemek için geçmişte kardeşi aracılığıyla Pensilvanya’ya gidip, Gülen’in elini öpmüş ancak, arkadan 17-25 Aralık olayları patlak verince kendi lastiği de patlayıp aday yapılmamıştı!   Yine gendisigadarbahtsız olan bir de oğlu var Özgen Keskin’in.   Asım Göker Keskin de cemaatin himmeti, abilerinin zahmetiyle torpil sonucu İş Kur Genel Müdür yardımcısı yapılmışken sonra açığa alınmış, yine abilerinin el atmasıyla bu kez de Tarım Bakanlığı’na müşavir edilmişken malum darbe girişimi sonrasında görevinden tekrar el çektirilmişti.   Peki, bastığı toprağı sıksan içinden cemaatçi akacak bu bahtsız bedevi Özgen Keskin’iAdalet ve Kalkınma Partisi’nde hiç kimse sevip istemediği halde onu kim koruyup kolluyor, İl binasının terasına habirekim çağırıp duruyor dersiniz acaba?   Kim olacak?   Geçmişte Bülent Arınç’ın abilik yaptığı ve dahi dün göz altına alınan pek çok işadamının da avukatlığını üstlenen Bursa İl Başkanı Cemalettin Torun’dan başkası değil elbette!       Ve yine dün gözaltına alınan Bursalı İşadamı Celal Sönmez’in o dönem kentimizde görev yapan cemaatçi savcılar tarafından sıkıştırılıp korkutularak,ancak örgüte bir yurt binası bağışladıktan sonra paçayı kurtarabilmesi olayının bizzat içinde görev alanlardan birinin de Cemalettin Torun’un kendisi olduğu konuşulmuştu siyaset kulislerinde bir vakitler!   Fakat Özgen Keskin, Cemalettin Torun dayanışmasının temelinde sadece cemaat kardeşliğiyatmıyor bana kalırsa, yine Torun’un avukatlığını yaptığı bir çöp müteahhitinin kasasından etrafa yayılan kesif kokunun da çok etkisi var diye düşünüyorum.   Biliyorsunuz Özgen Keskin döneminde Nurettin Kutlucan tan 10 yıl boyunca Yıldırım Belediyesi’nin çöp toplama, asfalt serme ve park bahçe sulama işlerini yapmıştı.   Özgen Keskin, Fettullah Gülen’in yanına verdiği üç harflilerin yardımıyla tekrar belediye başkanı olabilseydi eğer, oradaki düzen devam edecek, bu milletin çuvallar dolusu trilyonları birilerinin kasalarına akıp duracak ve belediye de soyulmaya devam edilecekti.   Yıldırım’ın yeni yiğit Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali’nin o ihaleleri rekabete açması sonucu ortaya ne çıktı biliyor musunuz?   Tam 10 yıl boyunca belediye kasasından Kutlucan’lara yaklaşık eski parayla, 120 trilyon lira fazla ödeme yapıldığı!..   Meğerse Özgen Keskin gerçekte olması gerekenden çok çok daha fazla yüksek fiyatlarla iş vererek paraları oluk oluk bunlara akıtıp durmuş!   Peki, bu kadar büyük miktarlardaki paraları adama tek başına yedirirler mi sizce?   Çocuklar bile inanmaz buna!   Sadece siyasetçiler değil, yazarınıza ulaşan bilgilere göre Özgen Keskin döneminde orada dönen dolaptan cemaat de büyük miktarlarda yararlanmış ve bu çöp müteahhiti fazladan aldığı paraların önemli bir kısmını verilen talimatla oraya da aktarmış!   Ee Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Abdülkadir Şahin beyin emrinde onca emniyet gücü var, bu meseleyi de şöyle basitçe bir araştırdığında tüm gerçekler gün yüzüne çıkacaktır diye düşünüyorum.   Peki, İsmail Hakkı Edebali ihaleleri rekabete açıp eski fiyatların çok çok altında rakamlarla yeni yüklenicilere verdiğinde ne oldu dersiniz?   Bu Nurettin Kutlucan’ın da avukatlığını yapan Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa İl Başkanı Cemallettin Torun belediyeye kendisini ziyarete gitti.   Ve orada Edebali’ye, “Nurettin Kutlucan kendisine iş vermemenden dolayı çok kırgın. Kendisiyle sen yeniden bir görüş” dedi!..   Yani bakın görün, çuvalla  parasını aldığı müvekkili lehine ihaleye fesat karıştırmaya, partilisi bir belediye başkanını nasıl da baskı altına almaya çalışıyor Cemalettin Torun!   Avukat mı, İl başkanı mı, tacir mi, aracı mı, ne olduğu belli değil!   Fakat karşısındaki cıvataları gevşek biri değil, dediğim gibi yiğit, mert ve yetim hakkını düşünen dürüst bir insan olduğu için sonuç alamıyor Cemalettin Torun.   Sonra biliyorsunuz bu Kutlucan’lar ihale alamayınca baskı unsuru olarak kullanmak üzere Yeni Dönem Gazetesi’ni satın almışlar, başına da uzun yıllar boyunca cemaatçi Bursa Eski Valisi Şahabettin Harput’un yanında danışmanlık yapan “Len İbrahim’i” (Öge) getirmişlerdi.   Şahabettin Harput Len İbrahim’e ne danıştı onu bilemem ama Bursa Valilik binasının bodrum katında İbrahim Öge’ye yaptırılan dandik tanıtım dergilerinin çürüyüp kamyon kamyon çöpe atıldığını duymuştuk daha sonra.   Harput, Öge ilişkisi, Kutlucan’ların bunlarla temasları gerçekten de araştırılıp sorgulanmaya değer meseleler.   Bu arada biliyorsunuz, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden de başta en tepedeki Genel Sekreter Seyfettin Avşar olmak üzere paralelci olmak iddiasıyla pek çok insan görevden alındı.   İçişleri Bakanı Efkan Ala, yeni Bursa Valisi İzzettin Küçük’ü arayıp, Seyfettin Afşar’ıkastederek “benim kafamın tasını attırmayın” diyor!   Bunun üzerine Vali Bursa Emniyet Müdürü Selami Yıldız ve Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’yi yanına çağırıp gerekenin yapılmasını istiyor.   Altepe de eski okul arkadaşına kıyamadığı için ondan emeklilik dilekçesi istiyor, verilen diğer isimleri de bir birgörevlerinden alıyor.   Şimdi bu noktadan sonra yazacaklarımı çok daha dikkatli okumanızı öneririm!..   Çünkü sözünü edeceğim kişi Recep Altepe değil de başka biri olsaydı eğer direkt, “bir daha aday gösterilmeyeceğini anladığı için giderayak küpünü doldurup öyle ayrılmayı planlıyor”diye düşünürdüm!..   Pazartesi günü Bursa Büyük Şehir Belediyesi’nde bir ihale var ve eğer o iş o şartnameye göre yapılıp bitirilirse 3 yıl boyunca belediyenin kasasından boş yere en az 100 trilyon lira daha fazla para çıkacak!..   Çünkü şartname bariz ve hiçbir şüpheye meydan bırakmayacak biçimde “adrese teslim” olarak hazırlanmış!   Bu iş kentimizdeki park bahçe ve orta refüjlerin sulanıp, ilaçlanması işi. Suyu bedavaya belediye verecek, gübreyi, ilacı ve diğer kimyasalları belediye verecek, acayip ballı bir iş bu doğrusu, üstelik de bakımı yapılacak alanların tamamına yakınında otomatik sulama sistemleri zaten mevcut olacak!   Ben bu işin ayrıntısından Recep Altepe’nin haberinin olduğunu sanmıyorum.   Büyükşehir’e iş yapan pek çok müteahhitten de “himmet” adı altında büyük paralar alındığını duyduğum için, şartnameyi hazırlatanların paralel örgüt yandaşları olduğunu ve yapılacak fazla ödemenin çok büyük bir kısmının da o kanaldan yine cemaate akacağınıdüşünüyorum!   Şimdiye dek her seferinde 1 yıllık periyotlarla düzenlenen ihale bu kez ne hikmetse yaklaşık 3 yıl olarak planlanmış?   Direkt olarak “adrese teslim” olduğuysa 24/11 numaralı maddesinde açıkça belli.   Sözde Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 41’nci maddesine atıfta bulunularak yüklenicinin işleri yaparken kullanacağı kamyon ya da arazöz gibi ekipmanların“kendi malı”olması şartı getirilmiş!       Oysa bu madde tam olarak şunu söylüyor:   “Geçici ithalle getirilmiş veya finansal kiralama yoluyla edinilmiş makine ve ekipman, kira sözleşmesinin sunulması ve ihalenin ilk ilan veya davet tarihine kadar olan kiralarının ödendiğinin belgelenmesi şartı ile adayın veya isteklinin kendi malı sayılır.”       Yani neymiş?   Gerekli teminatları yatırdıktan sonra yüklenici eğer isterse istediği kadar ekipmanı kiralayıp kullanabilirmiş!   Aslolan kamyon sahibi olmak değil, işin gereğini yerine getirmekmiş!   Peki, “adrese teslim” olduğunu daha başka nereden anlayabiliyoruz?   Yine yazmışlar oraya, “16 ton su taşıma kapasiteli 16 arazöz, 16 ton su taşıma kapasiteli 8x4 tahrikli yani, 4 dingilli arazöz…” filan diye!   Sana ne kardeşim?!.   Adam isterse 4 dingille çeker suyu, isterse 8 ton kapasiteli kamyonla, sana ne, sen işin gereklerinin yerine getirilmesine baksana!   Fakat o kadar belli ki, amaç o değil, işin verileceği firmanın makine parkına bakıverin, tarifi yapılan araçların aynılarının onlarda olduğunu göreceksiniz!   Şuradaki komediye de bakın hele:         Kamyonlar ve otomobiller 2012 model istenirken arazöz ya da süpürge araçlarını niye 2010 model istiyorsunuz gülüm?   Yok mu ihaleyi vereceğiniz firmanın envanterinde onların da 2012 modeli?     Sayın başsavcım, bu apaçık durum örgütlü bir şekilde devleti soymaya hazırlanıldığının bir göstergesi daha.   Hem içeride, hem de dışarıda bağlantıları olmalı mutlaka.   Gittim geçen gün 1000 lira parasını ödeyip şartnameyi belediyeden aldım.   Ziraat Mühendisi Zeynep Çeliktaş, Makine Mühendisi Gürcan Şenocak ve Park Bahçeler Müdür Vekili Abdullah Çiğdem’e hazırlatmışlar.   Daha eskiye ilişkin bazı evrakları da buldum.   O kadar çok kötü niyete açık ki bu sulama işi, her gün sulamak yerine o iş gün aşırı yapıldığında hemen yüzde 50 daha kara geçmiş oluyorsun!   Senin nereyi ne kadar ilaçladığını, nereye gübre döktüğünügörüp  bilen yok!   İçeri de gerekli insanları bağladıktan sonra dadından yinmez bir iş!   Şu anda yıllardan beri belediyeye bu işi yapan ve bu kez de “adrese teslim” şekilde 3 yıl boyunca işi garanti edilmek istenen firma aynı firma!    Makine parkının kendi malı olması gerektiği gibi komik maddeler konularak hazırlanan şartname rekabete açık bir şekilde düzenlenseydi eğer, oraya en az 20 işadamı daha katılırdı.   Oysa şimdi göstermelik olarak bunların iki şirketi ve belki de yancı bir firma daha katılacakve yine bunlar alacaklar ihaleyi.   Eskiden kent “doğu” ve “batı” olmak üzere ikiye ayrılmıştı ve sulama işini iki ayrı kuruluş üstleniyordu.   Şimdi birleştirmişler.   Şu anda sulamayı yapan ve işi yine alacak olan aynı firma Bursa’nın doğu yakasını sulamak için 2006’nın, 12’nci ayının 4’ünde yapılan ihalede 24 trilyon, 810 milyar lira teklif vererek ihaleyi almış.   Bunun iptal edilmesi üzerine aynı firma sadece 3 ay sonra, 12-03-2007 tarihinde aynı alanın sulanması için yenilenen satın alma sırasında ne kadar fiyat vermiş biliyor musunuz?   Sadece 2 trilyon, 628 milyar!   Aradaki farka bakın siz!   Niye baştan direkt 2 buçuk trilyon lira fiyat vermiyor ve aradaki yaklaşık 22 trilyon lira para nereye gidecekti???   O aradaki korkunç farkın pazarlığı kimlerle yapıldı?   Şimdi geliyorum başka bir istihbarat bilgisine.   Yapılacak işin gerçek ederi yıllık 10-12 trilyon civarında.   Soruşturdum.   Yani, 3 yıl boyunca bu işi yapmayı taahhüt edecek firma şöyle 65-70 trilyona kabul ederse sulama işini, geriye cebine de 10 trilyon kadar kar kalırmış.   İçeriden bana ulaşan son bilgiye göreyse 160 trilyona uzlaşılmış!   Yani 3 yıl boyunca belediye kasasından yaklaşık 100 trilyon fazla ödeme yapılacak, daha sonra müteahhit bu rakamın bir kısmını belli yerlere ödeyerek vazifesini yerine getirecekmiş!   Eski dönemlerde duyardım, altın oran yüzde 60’a karşı 40’tır!   İlave gelecek olanın yüzde 60’ı müteahhitindir, yüzde 40’ıysa işi kotaran kişilere gider.   Tabii daire başkanıydı, müdürüydü derken hepsine mutlaka en az 1’er milyon dolar kadar yedirirler!   Yoksa adam atar mı imzayı altına!   Şimdi,   Sayın Altepe…   Aradaki farkın önemli ölçüde cemaate gideceği bilgisini de edindiğim o şartnameyi ve ihaleyi derhal iptal edin!   Daha şeffaf ve herkesin katılabileceği kıvama getirip öyle yapın.   Verdikleri yüksek fiyatlarla şimdilerde Yıldırım Belediyesi’nden içeri bile giremeyen Kutlucan’ları da artık tutmayın oralarda!   Ve belediyede kimlerle irtibatlılar, bu işleri içeriden nasıl çözüyorlar onu da bir araştırıverin!   Bu işin altından da bunlar çıktı yine.   Bu düzen değişmeli.   Ama ondan da önemlisi düzülenler de değişmeli artık!   Meğerse bu adamlar Büyükşehir Belediyesi’nin gözüne de yıllardan beri parmak sokup dururlarmış!   Hiç kimse hiçbir şey hissetmedi mi?   Aradaki fark yarım stadyum parası, neler yapılmaz ki 100 trilyonla?!.

Diğer Haberler