Bursa’da bir Rafet vardır, Rafet.
Rafet Alan.
Orhaneli’nin, Karesi Köyü’nden çıkma.
Karesi’nin, Karagöz’ün köyü olduğu rivayet edilir hep.
Rafet de en az Karagöz kadar komik ve esprili bir adamdır.
Söğüşü çok sever Rafet.
“Benim soy adım ‘Alan’” der her zaman, “’Veren’ değil!.. Bu akşam bana şöyle yedirecek, içirecek yaşatacak bir sponsor lazım!.. Var mı bildiğin böyle biri?”
Ardından da ekler:
“Bu sponsorların adı eskiden kerizdi!..”
Uzun yıllar boyunca Hayri ve İbrahim Yazıcı kardeşlerin yanına takıldı Rafet.
Söğüşü onların sayesinde öğrenip sevdi.
Nasıl bereketli bir sülbü varsa artık, Rafet’in çocukları ya ikiz oluyor ya da üçüz!
Eşi ikiz doğum yapmış hastanede ama bizim Rafet sinek sekizli, cebinde bir lira para yok!
O yıllarda salmıyorlar kimseyi dışarıya para ödemeden.
Hayri Yazıcı’yı arıyor Rafet Alan, “Baba” diyor, “benim garı doğum yaptı hastanede, çıkaramıyorum dışarı, acık para gönder bana?..”
Bilenler bilir, SS Hayri ziyadesiyle küfürbazdır, tabii ben burada şimdi kibarcasını söylüyorum, “garıyla çocuk yaparken bana mı sordun lan p…k” diye yanıt veriyor telefonda Rafet’e!
Fakat gene de dayanamıyor ve muhasebecisiyle 400 dolar para yolluyor o vakit!
Alan Rafet parayı aldı ya?
Arka tarafa, hastanenin morg kısmına steyşın bir taksi çağırıyor, bodruma inen merdivenleri kullanarak hiç para ödemeden sessizce kaçırıyor eşiyle çocuklarını oradan!
O zaman daha Sıcaksu’daki Gökçenlere ait binada faaliyet gösteren CarrefourSA henüz kapanmamış; “çek kardeşim alışveriş merkezine” diyor şoföre.
İkizlerin en çok neye ihtiyaçları olacak?
Çocuk bezine değil mi?
Hayri’den söğüşlediği 400 doların 200’üyle taksinin bagajını ağzına kadar çocuk beziyle dolduruyor Rafet!
Sonra hepsini götürüyor eve bırakıp çıkıyor.
Nereye mi?
Tilkiye demişler “3 tane tavuk var güder misin”?
“Adamın güleceğini getirmeyin” demiş hayvan sırıtarak!
Hiç sorulur mu be ya, geride tamı tamına 200 dolar para var sıcak sıcak yenilmeyi bekleyen!
Yazıcıların yanından yetişme meşhur bir söğüşçü daha vardır kentimizde; o da geçen gün Altıparmak’ta, Osmangazi Kaymakamlığının yanında “söğüşçü dükkanı açılışı” yapan Emirhan Bala’dan başkası değildir.
Hayatımda ilk defa gördüm bir söğüşçü dükkanının törenle açıldığını.
Meğerse Bursa’da ne kadar çok söğüşçü varmış!
Kentimizin tüm söğüşçüleri, söğüşçü dükkanının açılışına iştirak edip söğüş şenliği yaptılar o gün.
Emirhan söğüşçülere söğüş yedirerek onları bir miktar söğüşlemeye niyetlense de buna muvaffak olamadı çünkü adı üstünde söğüşçü bunlar, ödediklerinden daha fazla yiyerek onu söğüşlediler ve sonuçta açılış zararla yani fiyaskoyla neticelendi!
Bursa’da sadece söğüşçüler yok.
Bir de ayrıca bulundukları kurumları hem söğüşleyip, hem de söğüşletenler de var ki, bunlar söğüşçü aleminde bir üst kategoriye mensup insanlar oluyor.
Mesela bunlardan biri Uludağ İhracatçılar Birliği ve Bursa Ticaret Odası Başkanı Uzman Söğüşçü İbrahim Burkay.
İbrahim Burkay BTSO’ya danışman yaptığı kayınpederi Karakök amcaya şu kadarcık utanıp sıkılmadan, üstüne bir de sırıtarak ayda hala yaklaşık 20 bin lira ödetmeyi ve Oda’yı ona söğüşletmeyi sürdürüyor.
Dikkat edin, kendi şirketi varken kayınpederini oradan çalıştırmıyor İbrahim Burkay, Bursalı sanayici ve işadamlarının aidatlarından toplanan paraları Karakök amcanın cebine koymak onu daha çok mesut ediyor.
Ne de olsa serde söğüşlemek ve söğüşletmek var.
Karakök amcanın da söğüş işi hoşuna gitmiş olmalı ki ailece semirip duruyorlar.
Meğerse İbrahim Burkay’ın milletin paralarını söğüşletmeye başlaması bundan daha eskilere uzanıyormuş.
Dediğim gibi bu sözünü ettiğim “söğüş” sektörüne girenler çeşitli kategorilere ayrılıyorlar.
Mesela İbrahim Burkay Uzman söğüşçüyse, bunun daha da bir üstü var.
İşte ne bileyim tuğ generalle, kor general arasındaki fark gibi örneğin.
İbrahim Burkay “tuğsa”, Devlet Bahçeli’ni deyişiyle Ekönömi Eski Bakanı Zafer Çağlayan “kor söğüşçüdür” mesela!
Dil, göz, yanak, dudak, beyin, hepsi vardır tabağında.
Allahı var, adam hem saatçi, hem söğüşçü, hem paçacı!
Gerçi yurt dışına çıkıp söğüşçülüğün yükseğini de okuyup gelenler var ama burada üst kademede işin sırrı söğüşçüleri söğüşlemekte yatıyor.
İbrahim Burkay henüz o sıralar Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı değil, yani kentimizde astronot yetiştirecek öyle “Gö.men” gibi projeleri filan henüz üretmemiş, sadece Uludağ İhracatçılar Birliği Başkanı ve aynı zamanda şu anda FETÖ’den tutuklu bulunan Hilmi Gülcemal’i söğüşlemekle meşgul!
Şaşırdınız değil mi?
Az sabredin bakalım!
Ekönömi Bakanı Saatçi Söğüşçü Zafer Çağlayan bu İbrahim Burkay’a diyor ki, “içimden şimdi sizi biraz söğüşlemek geçiyor, bana şöyle iyi bir araba alın yollayın bakalım da bi bineyim tepesine”?!.
Arabada beş, evde onbeş!
2012 yılında, Uludağ İhracatçılar Birliği’nin kasasından yaklaşık 600 bin lira para ödenerek Zafer Çağlayan’a fulün de fulü Audi A8 lüks bir araç satın alınarak Bursa’dan, Ankara’ya gönderiliyor sayın seyirciler!
Rıza Sarraf’ın getirdiği 700 bin liralık Patek Philippe saati bileğine takan Zafer Çağlayan, İbrahim Burkay’ın birliğin kasasından satın alıp yolladığı Audi A8 lüks aracın koltuğuna da oturarak şöyle 2 ay kadar filan geziyor.
Bursa’da kimse bilmiyor aracın Çağlayan’a yollandığını!
Tabi, karşılığında kimin için ne istendiği de şimdilik bir sır!
İki ay sonra ne oluyor biliyor musunuz?
Zafer Çağlayan Audi A8’den sıkılıyor ve onu geri göndererek “Sizi söğüşlemek çok hoşuma gidiyor, söğüşledikçe içim bir hoş oluyor, bana yeni kasa 7.40 bir BMW alıverin gülüm” diyor.
Bakanın gülü İbrahim Burkay yine Birliğin kasasından bu kez de yaklaşık 750 bin lira ödeyerek 7.40 BMW’yi alıyor ve sırf bakana yaranabilmek için Ankara’ya gönderiyor.
Peki, şimdi o aracı kim kullanıyor dersiniz?
Yeni Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin çocukları!
Yine peki, Zafer Çağlayan’ın geri yolladığı Audi’yi nereye sokuyor acaba İbrahim Burkay?
Geldiği vakit garaja tabii ki.
Fakat Uludağ İhracatçı Birliği’ni söğüşletmek konusundaki işlevini tam olarak henüz yerine getirememiştir!
Yaklaşık 600 bin liraya alınıp sadece 2 ay kullanılmış olan o lüks araç gazetelere ilan verilip teklif alınması suretiyle sadece 340 bin liraya satılıyor sevgili okurlar!
Bunu yaparken de “Bakandan temiz satılık otomobil” demiyorlar tabii ki, kime kullandırdıklarını gizliyorlar.
Şimdi zurnanın “zırt”, İbrahim Burkay’ın “pırt” dediği yere gelelim!
Söğüşletme işine öncesinde UİB’te başlayan, daha sonra da FETÖ’cülerin açık destek ve katkılarıyla Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın başına getirilen Burkay’ın, dönemin Ekonomi Bakanına avanta araba vermekle, ona sürekli kıyak yapmakla ne gibi bir menfaati olabilir sizce mesela?
Daha doğrusu kimlerin o pozisyondaki birinin işlerini kolaylaştırması yönünde bir beklentisi olabilir?
Cemaate akar sağlayan, oluk oluk para akıtan FETÖ’cü sanayi ve ticaret erbabının olabilir mi dersiniz?!.
Şimdi sıkı durun!
İbrahim Burkay o zaman da Uludağ İhracatçılar Birliği Başkanı.
Bundan 10 yıl öncesinin 4 Nisan tarihinde, Ticaret Sicil Gazetesi’nde bir şirketin yönetim kurulu kararı yayınlanıp tescil ediliyor.
Altında Hilmi Gülcemal, Celal Şen ve Yeşim Gülcemal’in imzaları bulunan karardaysa şöyle deniyor:
“Şirketimizin İhracat Müdürlüğü görevine İbrahim Burkay’ın atanmasına.
İhracat Müdürü İbrahim Burkay’ın yurt dışında firmamız adına hareket etmesine, satış bağlantıları yapmasına, müşterilerle satış sözleşmeleri imzalamasına, ihracat işlemleriyle ilgili hak ve menfaatlerimizin korunması ve temsili için tüm kurum, kuruluş, birlik ve dernekler nezdinde kendisinin yetkili kılınmasına…”
Allah Allah!
17-25 Aralık’tan sonrasında da devam etmek suretiyle, tam 10 yıl boyunca 16-06-2016 tarihine kadar aynı zamanda Gülcemal Tekstil’in “ihracat müdürlüğü” görevini de üstlenmiş İbrahim Burkay!..
Ta ki darbe girişiminden sadece 1 ay öncesine kadar; o tarihte yine yönetim kurulu kararıyla ihracat müdürlüğünden alınmış ne hikmetse!
Biliyorsunuz FETÖ’ye kaynak akıttığı gerekçesiyle Gülcemal Tekstil’e polis pek çok baskın yapmış, sonuçta da aynı zamanda Orhangazi Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkanı olan Hilmi Gülcemal tutuklanmıştı!
Peki şimdi ne bu?
Gülcemal Tekstil’in tüm yurt dışı satış işlemlerini İbrahim Burkay yapmış; bu şirket adına dünyayı dolaşıp satış sözleşmeleri imzalamış!
Gülcemal’in, Cemaatin açtığı kapılar sayesinde çok büyüdüğü herkes tarafından biliniyor.
Cemaat, okul ve büroları vasıtasıyla kendilerine yakın işadamlarına yeni Pazar ve müşteriler bularak onların semirmesini sağladı geçmişte.
Ee o zaman resmi olarak Gülcemal Tekstil’in ihracat müdürü tam 10 yıl boyunca İbrahim Burkay olduğuna göre Hilmi Gülcemal tutuklu da bu adam niye ve nasıl ortalıkta gezebiliyor?
Ve hala UİB’le, BTSO başkanlığını sürdürebiliyor?
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı böylesi çok önemli bir bilgiyi niye atladı?
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi’nde “teröristler var” diyerek, odanın kasasından şehit ailelerine bağışlar yaparak kendisini gizlemeye çalışan Burkay meğerse FETÖ’nün ta orta göbeğinde rol almış!
Bana kalırsa aslında geçim sıkıntısı çekiyordu İbrahim Burkay!
Kader utansındı!
Temsil ettiği kurumlardan aldığı paralarla hayatını sürdüremiyor, ilaveten Hilmi Gülcemal’in yanında asgari ücretle ihracat müdürlüğü yapmak zorunda kalıyordu.
Aslında o bile kafi gelmiyordu.
Akşamları ek iş olarak Arap Şükrü Sokağı’nda buzlu badem satmayı bile düşündü İbrahim Burkay!
Ama en iyisi gene en iyi bildiği iş olan söğüşçülüktü!
Alan Rafet’le birlikte ikinci el bir söğüş arabası aradıklarını işittim geçenlerde!
Geceleri Cincır Pavyon’un önünde tezgah açacaklarmış!
Söğüşçü geldi hanım!
Gideriz artık oraya söğüş yemeye.