Kamil Koç Otobüs İşletmesi’nin kurucusu öldüğünde geriye üç kız evladı bıraktı.
Daha sonra da 2’si erkek, toplam 8 torun geldi dünyaya.
Bunlardan biri olan Murat Gülez, 1975 yılında dedesi öldüğünde henüz 22 yaşında gencecik bir delikanlıydı.
Kamil Koç’un başına geçtiğinde sadece 7 otobüsü vardı firmanın.
1993 yılında tekstil sektörüne girmek için yönetimi ikiz kardeşler Sema ve Sena’yabıraktığındaysa yaklaşık 300 otobüsle çalışıyordu şirket ve otobüslerin en az yüzde 10’u kendilerine aitti.
Yıllar yılları kovaladı…
Bir dönem Bursaspor başkanlığını da yürüten Gülez’in tekstilde şansı yaver gitmedi ve lastiği patlattı.
Ceketi yere düşürdü Murat Gülez!
Borçlar, alacaklılar filan derken…
Avukat Yunus Egemenoğlu kurtardı onu.
Şirketlerini filan aldı verdi, aldı verdi, kaydırdı, yumaladı, yuğdu, korkunç bir batıştan, devamında gelmesi kaçınılmaz olan bir sefaletten kurtardı.
Sadece Bursa’da değil, ülke çapında, hatta Orta Doğu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve balkonlarda da iyi tanınır Yunus Egemenoğlu!..
Beraberinde 150’ye yakın avukat çalışır.
Batanların, batıp da çıkamayanların, iş bulamayan ya da evde kalanların ilacıdır Yunus!..
Bu arada, Bursa Barosu yönetimine sesleniyorum:
“Dikkat dikkat! Reklamını yapmıyorum Yunus Egemenoğlu’nun! Az sonra eser miktarda değdireceğim zaten, haberiniz olsun!.. Ceza meza vermeye kalkmayın adama sakın. Bu yazıdan haberi bile yok. Yunus, sen de bu kıyağımı unutmazsın artık di mi gülüm?!.”
Sonra…
Bursaspor’un şimdiki başkanı Ali Ay’ın da lastiği patladı ardından, Ali emmi de düşürdü ceketi yere; 2008-2009 yıllarıydı sankim?
Murat Gülez, İstanbul’a yerleşmişti artık.
Yunus Egemenoğlu da öyle…
Murat Gülez zıpladı, yanına Yunus’u alıp arkadaşının yanına koştu Ali Ay’a yardımcı olabilmek için.
Batak avukatı Yunus Egemenoğlu orada da şirketleri filan aldı verdi, aldı verdi, kaydırı kaydırıverdi, yumaladı, yuğdu, korkunç bir batıştan, devamında da gelmesi kaçınılmaz olan bir sefaletten kurtardı Ay dedemizi!
Çok, ama çok büyük paralar kazanıyordu Yunus Egemenoğlu.
Şol Cennetin tüm ırmakları gürül gürül ona akıyordu bu dünyada sanki!..
Paracıklarını sayan makineler aşırı çalışmaktan dolayı sürekli kayış koparıyor, hem evde hem de işte ortalık çelik kasadan geçilmiyordu.
Fakat gene de mutlu değildi Yunus!
Bir kedisi bile vardı ama yine de mutlu değildi.
Her şey anlamsızdı onun için.
Bir oyun girmeliydi hayatına.
Üstelik de öyle bir oyun olmalıydı ki bu, hem para kazandırmalı, hem eğlendirmeli kısacası, insana ölümü unutturmalıydı!
Mesleğini yürütürken pek çok insanın canını yakmıştı çünkü!
İcralar, hacizler, şirketlerden mal, saraylardan kız kaçırmalar; hasılı her avukat gibi vebali çok ağırdı yaptığı işlerin.
Geçmişte Bursaspor yönetiminde de bulunmuş ancak hiç kesmemişti!
Çözümü Murat Gülez buldu, İstanbul’da futbol kulüplerine topçu pazarlayan bir menajerlik ofisi açacaklar, Egemenoğlu da bu işe sponsorluk yapacaktı.
Hem, Bursaspor’un Başkanı Ali Ay ne güne duruyordu?
Uzayan kol bizden uzasındı!
Ha! Bu arada Sena’ylan, Sema’giller Kamil Koç’u Yahudilere tamı tamına 65 milyon dolara satınca yüzü güldü Murat Gülez’in, tüm borçlarını ödedi, acık 3-5 de kendisine kaldı!..
Allah bereket versindi.
Bir de ahbapları vardı Egemenoğlu-Gülez ikilisinin…
UEFA tarafından Almanya’daki bahis olaylarına karıştığı gerekçesiyle lisansı iptal edilen ünlü topçu menajeri Metin Korkmaz’dan başkası değildi bu kişi.
Metin Korkmaz Latin Amerika’yı, Afrika ülkelerini filan karış karış geziyor, yetenekli, ucuza gelecek futbolcu bakıyordu.
Olay Gazetesi’nden, Orhan Güney’in sorduğu “Futbolcu, teknik adam ve yönetici üçgeninde kaba tabirle “Avanta” dönüyor mu” sorusuna şu yanıtı verecekti Metin Korkmaz:
“Paranın olduğu yerde, kontrol sizden çıkıyorsa var tabiî ki. Yok diyemem. Bazen bir futbolcu değerinin çok çok üzerinde kulüplere veriliyor. Bu biliniyor zaten. Yönetici ve başkanların kulüpteki görevlerinden önce ilişkide olduğu insanların, para kazanmasına müsaade ettiğini de biliyoruz…”
Metin Korkmaz artık resmi olarak menajerlik yapamıyor ama ona hiç gerek yok ki, yasaya göre avukatlar da yapabiliyor bu işi!
Paranla borsaya girsen kaybetme riskin var; burada risk sıfır!
Ben bu Menajer Metin’in, Ertuğrul Sağlam’ı alıp Arjantin’e götürerek orada günlerce ağırladığını, sambalı, salsalı gecelerde sahana çift sarılı yumurta kırdırıp bandırdığını da yazmıştım geçmişte.
Uludağ’da, Sok Sok Hayri’nin otelinde yidiği çift sarılı yımırtalar kesmiyordu Ertuğrul Sağlam’ı, Arjantin’in piliçlerinin üretimi olan yımırtalara bandırmak da değişik geliyordu Bursaspor’un o günkü hocasına.
Bu arada, dikkat edin…
Oralarda her şeyin resmi olduğu Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya veya Portekiz gibi bu alanda çok başarılı olan Avrupa ülkelerinden getirilmiyordu futbolcular.
Güney Amerika ve Afrika çıkışlıydı hepsi, açlıktan nefesi kokan yetenekli topçular bir bir bulunuyor, 1 liralık mal en az 10 liraya kakalanıyordu kulüplere.
Metin Korkmaz’ın dediği gibi “Paranın olduğu yerde kontrol sizden çıkıyorsa, avanta her zaman vardı tabiî ki”!..
Sizce Ali Ay Bursaspor’a hakim mi?
Ali Ay orada aylak aylak gezen Halit Şefikoğlu’na bile hakim değil be!..
Kulüpten 5-6 kişi atmışlar daha yeni, Halit hala fotoğraf karelerinin arkasından ayak parmaklarının üstünde yükselerek poz vermeyi sürdürüyor.
Peki, Yunus Egemenoğlu hakim mi Ali Ay’a?
Hakim…
Hem hakim, hem de öz avukatı!
Cavit Çağlar’ı da halletmişler geçen akşam.
Olay Medyayı “Ali Ay artık gitsin, Bursaspor’da kongre yapılsın” diye bağırtıp duruyordu Çağlar!
Bakın bundan sonra sesleri çıkacak mı Olaycıların!
Tabi Çağlar sırf “duygusal nedenlerle” (!) vazgeçmiştir bu tavrından, işin orası keşiin!
Her zaman söylüyorum…
Şu Bursaspor’a, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe kadar hayrı dokunmadı şimdiye dek hiçbir insanın.
İki benzinliğin ardından bir şeyin daha sözünü verdi ki Recep Altepe, kulübün makus talihini değiştirecek, tüm banka borçlarını sıfırlayacak, takımı tekrar ayağa kaldırabilecek kadar büyük bir destektir bu!..
Tabii eğer doğru kullanılırsa!
Bursaspor yönetimi şu anda ana arterlerden birine cephe, yaklaşık 90 dönümlük, rekreasyon alanında kalan ve sadece yüzde 5’lik yapılaşmaya uygun bir arsanın sahipleriyle pazarlık halinde.
Orası satın alınacak…
Belediyeden imar durumu değiştirilip, tiko paraya bir müteahhide devredilecek.
Satış sonunda ne kadar para girecek kulübün kasasına biliyor musunuz?
Yaklaşık 200 milyon!..
Datlı bir para dey mi?
Birileri için hem de çok datlı!
Ali Ay niye bir türlü gitmiyor sanıyorsunuz?
Bu para gelecek, Ay Dede kulübe verdiği miktarı geri alacak, bankalara borçlar ödenip, şahsi teminatlar ortadan kalkacak ve…
Şekil yapılıp, 8-10 futbolcu transfer edilerek, paranın önemli miktarının ilgili yerlere transferi sağlanacak!
Para sayma makineleri motor yakacak, kayış koparacaklar.
Yüzler gülecek, umutlar yeşerecek…
Bursaspor mu?
Bu kafayla, bu gidişle nah bi daha şampiyon olacak!
NOT: Bir önceki yazımdan bahisle, Bursa’da bir haftadır gündem olan “pembe vagon” hikayesi de doğru değilmiş biliyor musunuz?!.
Bendeniz bile olaya aslında ne kadar ön yargılı gergin bakmışım, sonradan fark ettim.
Yazının İnternet’ten yayınlandığı akşam BURULAŞ Genel Müdürü Levent Fidansoy arayıp, “anlamamışsınız” dedi!
-Neyi anlamamışım?
“Her trende kadınlar için öncelikli hale getirdiğimiz vagona erkekler de binemez diye bir kural yok!..”
-Nasıl yani?
“Oraya hiç çekinmeden erkekler de girebilir. Zaten son vagon olduğu için, son anda yetişip binenler arasında erkekler de olacaktır.”
-Anladıysam Katarlı Arap olayım! Bu “pembe vagon uygulaması” nedir o zaman?
“Biz bunu sadece gece tek başına seyahat eden hanımlarımız ıssız vagonlarda yalnız kalıp, korkmasınlar diye devreye soktuk. ‘Bir vagonda birden fazla kadın bir arada olursa hiçbir erkek taciz amacıyla yaklaşamaz’ diye düşündük. Asla sadece kadınların olduğu bir vagon düşlemedik. Hanımların çoğunluk olduğu bir ortam hazırlamaktı bizim amacımız. Ve dediğim gibi asıl hedef kadınlar için geceleri güvenli bir seyahat özgürlüğü sağlamak.”
Bir yaşıma daha girdim, bir haftadır onca şey boşuna mı yazılıp çizildi yani?
Katarların en arkasındaki kadınlara öncelikli ayrılmış “pembe vagonlara” erkekler de binerse eğer, “puanlı vagon” mu olacaklar artık yani şimdi?
Peki ya orada da erkekler taciz edilirse?
Cimciklerlerse kadınlar “Niye buraya geldin ulan” diye erkekleri?!.
Morartırlarsa hep birlikte kaba etlerinden?
Erkek hakkı savunucusu dernek de yok memlekette!
Neyse, hadi size iyi günler, kafam karıştı bu konuda artık benim.