Yazarlar

Bursaspor üzerine sohbetler (1)

post-img
İlerleyen bölümlerde nedenlerini, nasıllarını ayrıntılarıyla anlatacağım ama işi eski başkandan, yönetiminde olduğu dönemde İbrahim Yazıcı’dan öğrendi Bursaspor Kulüp Başkanı Recep Bölükbaşı. En baştan beri uyguladığı formülse şöyleydi: “Sat, sav, kredi al, borçlan ve tamamını harca!..” Sadece 150 milyon civarında toplam borçla devraldığı derneğe kulübün geleceğini ipotek ederek 50 milyon kredi aldı, 70 milyona en kıymetli oyuncularını sattı ve devamında da Bursaspor’un mülklerini, fabrika binalarını, benzin istasyonlarını pazarlayarak 16 milyon lira daha soktu harcamak için içeriye. Bu gün bu 136 milyon lira ortada yok; “atta” gitti!.. Olmadığı gibi -Hazine’ye olanlarla birlikte- Remzi Cinoğlu’nun söylediğine göre toplam borç da 400 milyon civarında!.. Onlar ne diyorlar? “Borcumuz 270 milyon” diyorlar. Aradaki fark 130 milyon. Açık etmiyorlar, gizliyorlar ama demek ki en baştan beri vergi, harç ve sigorta primleri de dahil Hazine’ye tek kuruş bile ödememişler!.. Ne yapmışlar? Yapılandırıp, yapılandırıp gene ödememişler! Neden? Onu da daha sonra anlatacağım! Recep Bölükbaşı seçildiği ilk kongrede delegelerden “borçlanma” yetkisi istedi. Bu da doğru ve yasal değil çünkü, ortaya koyduğun bütçe ve bilançoda gelir ve gider kalemlerini açıklayıp, vaatlerini belirtiyorsun zaten. Sana düşen artık taahhüt ettiğin paraları ortaya koyup, verdiğin sözü yerine getirmektir sadece! Yok eğer ileride gerçekten “borçlanmaya” ihtiyaç duyarsan bir “mali genel kurul” yapıp nedenlerini ve niçinlerini delegelere anlatır, eğer ikna edersen de onaylarını alırsın zaten. Bahsettiğim olay bu güne dek hep böyle yürüdü. Dediğim gibi ne yaptı Recep Bölükbaşı seçildiği ilk kongrede? Oldu bittiye getirip alel acele “borçlanma yetkisi” aldı. Hiçbir Allah’ın kulu da çıkıp sormadı, “kardeşim sen kafana göre neden borçlanmak istiyorsun bakim” diye? Sonra başka bir vahim durumla daha karşı karşıya kaldı Bursaspor. Güya Sedat Akgün oylama öncesinde yaptığı konuşma sırasında “bakın arkadaşlar, bu borçlanma yetkisi aynı zamanda kulübün mallarını satma hakkını da kapsar” filan demiş de, tutanaklara öyle geçirilmiş de yok bilmem neymiş! Bir kere derneğin tüzüğünde “borçlanma yetkisi” ayrı maddede “satma” ayrı maddelerde düzenleniyor ve yine tüzüğe göre kesinlikle ayrı ayrı maddeler halinde oylanmaları gerekiyor! Yani, yapılan satışlar kesinlikle yasal değil! Nitekim bunun farkına varan Bölükbaşı ve arkadaşları son kongrede gündeme yeni bir madde ekleterek yetkiyi alıyorlar ama kulübün mülkleri daha önce yani, yetkilerinin henüz bulunmadığı dönemde satıldığı için bu durum “suç” vasfını ortadan kaldırmıyor. Bursaspor’dan biri çıkıp tapu iptal davası açsa, ya da savcılığa iki satır şikayet dilekçesi verse, o dönemde kendisi de dahil Recep Bölükbaşı’na yönetimde yarenlik etmiş her kişi satır altına girer ve o paraları ceplerinden ödemek zorunda kalırlar! Bu güne dek herkesin koruyup, arttırmak için uğraştığı Bursaspor’un mülklerini oldu bittiye getirip çatır çatır sattı Recep Bölükbaşı. Bursalılar, Bursa Büyük Şehir Belediyesi bu kentin takımına hiç esirgemeden sürekli verecek, sonra “ben bu kulübü iyi yönetirim” diye gelen bir adam  tümünü birden satıp yiyecek! Olacak şey mi bu? Bunun hesabı sorulur, kuruşuna dek sorulmalı da zaten! Belediye Başkanı Recep Altepe yakın çevre yolundaki Bursaspor’a ait o araziye daha yeni verdi “benzin istasyonu” ruhsatını kulübe destek olsun diye. Araziyi Emlakçı Gazozcu Safa Gönen, eski kulüp yöneticisi Kuyumcu Rıdvan (Şen) ve Bombacı Fatih (Öztürk) birlikte bulup, 2 milyon liraya aldıktan sonra 4 milyon liraya Bursaspor’a satıyorlar! Aradaki avantayı bu üçünün haricinde başka kimler paylaşıyor işte işin o kısmı tam bir muamma?!. Tüm bu gidiş gelişler sırasında Safa’nın “şöfer”liğini de Akın (Altınbaş) yapıyor. Akın aslında Bursa’da tüm zamanların ve tüm ünlülerin gelmiş geçmiş yegane şöferidir! Daha önce İbrahim Yazıcı, Basri Sönmez, Yetkin Fırat, Recep Bölükbaşı gibi meşhur insanların da şöferliklerini yapmıştır Akın Altınbaş. Safa Gönen’e gönülden bağlıdır. Yani onun gönderdiği “içerideki adamıdır” diyebilirsiniz. İbrahim Yazıcı’nın aracını kullandığı sıralarda polislerin birinden bir telsiz alıyor  Akın. Elde telsiz sürekli onunla geziyor. Sonra bir gün polis gözaltına alıyor bunu, “MİT’çiyim diye ortalıkta gezip duruyormuşsun, ne ayaksın gülüm sen” diye?!. Epeyce de içeride tutup sorguluyorlar Akın’ı. Kapalıçarşı esnafından da bir şeyler toplamış, onlar da çıkıyor meydana. Son olarak Recep Bölükbaşı’nın yanına yerleştirmişti Safa Gönen, Akın Altınbaş’ı. Recep Bölükbaşı da önce şoför olarak kullanıp, daha sonra kulübün alt yapısını hazırlayan Yeşil Bursa Derneği’ne “müdür” yapmış. Yaparken de Bursaspor yöneticilerine denmiş ki, “arkadaş Emniyet’ten emekli eski bir polistir”!.. Akın kim, polislik kim?!. Polisle tek ilişkisi içeri alınıp, ifade vermekten ibaret. Üstelik Akın kim, futbol kim! Top görse, direksiyon sanacak kadar da yabancıdır bu aleme! Ama maksat ne? Bursaspor’un paralarıyla bir yandaşı daha geçindirmek elbette. Nereyi tutsan elinde kalıyor Recep Bölükbaşı’nın yönettiği Bursaspor’da. Sahip olduğu güvenlik şirketindeki ortağının oğlu Berke Can Demir’i kulübün alt yapısından profesyonel futbolcu gösterip maaş ödetiyor mesela! Süper Lig’te oynayan bir kulübün başkanı ortağının oğluna derneğin kasasından maaş bağlatmaya tenezzül eder mi hiç? Lazımsa çıkarıp kendi cebinden verir! Recep Altepe’nin, Bursaspor’a maddi destek olsun diye hediye ettiği benzinliği de pek kimseye duyurmadan tam 30 yıllığına kiraya veriyor Bölükbaşı. Hoş şimdi orayı alanla da mahkemelikler ama niye 30 yıllığına veriyorsun be adam?!. Petrol şirketleri bile en çok 7 yıllık anlaşmalar yapıyorlar ve süre bitiminde “başkasının değil, benim ürünümü sat” diye milyonlarca dolar para koyuyorlar işletmecilerin önlerine! Kulüpte yöneticiler de çok rahatsız. Kimsenin hiç bir şeyden haberi yok. Koskoca Bursaspor’u bir kapalı kutu şeklinde Recep Bölükbaşı, Kemal Güler ve Necmettin Kocaman’ın yönettiği konuşuluyor. En son yönetici Ali Turan’ın ardından Profesör Nihat Sapan da istifa etti. Zaten Nihat hocanın Bölükbaşı’nın altında ne işinin olduğunu da anlayabilmiş değilim bu güne kadar?!. Millet “spor yazısı” kaleme alıyor, “atılan şut gol müydü yoksa ofsayt mıydı” onu konuşuyor... Bendenizse size çok enteresan, bilinmedik “futbol kulisleri” aktarmayı yarın da sürdüreceğim. Geçen gün Bursaspor’un kalesine tam 4 gol girdi, acısından da millet havalara  fırladı! İşin gerçeği gol mol hiç önemli değil, aslında hem de böbreğe kadar Bursaspor’a öyle bir kazık girdi ki, bundan sonra çıkarabilene aşk olsun!   YARIN: Transferler ve yurt dışı seyahatleri.        

Diğer Haberler