
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan şirketlerde görev yapan son derece başarılı iki genç adam var.
Gerçi onda artık hafif yollu ağarmalar başladı ama biri BESAŞ Genel Müdür Yardımcısı Can Aydoğan.
Biliyor musunuz, BESAŞ’ı çok uzun yıllardan beri aslında tek başına Can yönetiyor?
Siyasi amaçlarla onlara rant sağlamak için başa getirtilen genel müdürlerin hepsi hikaye!
Alın size Avukat Mustafa Bektaş…
Ne akar, ne kokar, ne de bulaşır.
Adam güya avukat ama bugüne dek mesleki hiçbir başarısını işitmedim.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sayesinde Keles’e belediye başkan adayı yapıldı, orada da “sıfır başarı” aradan daha 2 sene geçmeden kaçıp kapağı attı Bursa’ya.
Eşi Tülay’ın, Hüsniye yengeyle şehir şehir gezip gittikleri hocalarla Recep Altepe için yaptıkları büyü-cazı faaliyetleri sayesinde yıllardan beridir belediyeden nemalanıp durmakta.
BESAŞ genel müdürlüğünün haricinde aynı zamanda Tarım AŞ.’nin de yönetim kurulu başkanı bu Mustafa Bektaş; oh(!) gelsin oradan da çuval çuval paracıklar.
Kokusu nicedir burnuma geliyor, Tarım AŞ.’de de bir insan kaynakları müdürü var ki, adı Halef Hakkı Cafer, Bursa sebze meyve haline iş yapan müteahhitten Milli Türk Talebe Birliği’ne bağış istediği konuşuluyor siyaset kulislerinde.
Tabii, MTTB yönetiminin bu durumdan haberi var mı işte onu bilemem?
Peki, tüm bürokratların BURULAŞ tarafından yüksek fiyatlarla kiralanıp altlarına çekilen makam araçları Bursa’nın yeni başkanı Alinur Aktaş tarafından ellerinden alınmışken bu Halef Hakkı’nın k.çı hala niye arka koltuğa değiyor acaba?
İşte onu da basiretsiz yönetici Mustafa Bektaş’a sormak lazım!
Ayrıca, emir sanki Büyükşehir özel kalemi vasıtasıyla gönderilmiş gibi işlem yapılarak çok sayıda da personel alınmış Tarım AŞ.’ye.
BESAŞ’ta ekmekleri pişiren Can Aydoğan, belediye kadrolarını şişirense Mustafa Bektaş.
Alinur Aktaş Bursa’da tek taş, BESAŞ’ın başında hâlâ beklemekte olan Mustafa Bektaş!
Kışkışlanmayı beklemek yerine niye hâlâ hiç sıkılmadan yerlerinde oturur bu insanlar anlaşılır gibi değil doğrusu?
Oysa Keles’te “Çikin Üsen’in ekmek fırınında” bir personel açığı varmış; Hüseyin açıkta bırakmaz Bektaş’ı, kasaya oturtmaz belki ama bir münhal kadro verir orada herhalde!
Tanıdığım bir diğer başarılı ve genç kişi Kültür AŞ Genel Müdür Yardımcısı Furkan Banaz.
Orayı da zaten tek başına Furkan çekip çeviriyordu.
Muhammet Gümüşsoy’un onurlu bir şekilde en baştan istifasını verip görevi bırakmasının ardından BURFAŞ’ın yönetimi de Alinur Aktaş tarafından Furkan’a emanet edildi.
Geçen gün bir sunum yaptı Furkan yeni başkana, kâr eden, zarar eden yatırımların bir bir hesabını verdi.
Kadro şişkinliği olduğunu bilmekle birlikte ben aslında zarar edildiğini de düşünmüyorum çünkü, ortada büyük miktarda yatırım da var aynı zamanda.
Neyse, yine de belediyenin işi değil çaycılık, dönercilik yapmak; işletmeler özel sektöre devredilse çok daha iyi.
Başına Mustafa Bektaş gibi “siyaset avantacısı” birini getirip ona her ay on binlerce lira para vermek yerine bıraksın başkan işi Furkan gibi yetenekli ve başarılı gençlere, hem belediyenin kaynakları kasada kalır, hem de hak, hukuk, adalet yerini bulur vallahi!
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin genç ve başarılı yöneticilerinden biri de basın işlerinden sorumlu Fehim Ferik.
Ha! Bu arada, “Saffet, beni affet” ama kadron mezarlıklar şube müdürlüğüne alındı gülüm, hadi hazırla eşyalarını!
Gösterdiler, geçen gün “sidikli” laf etmiş Fehim Ferik’e!
Artık nereden duyup uydurduysa “onun apoletlerinin filan söküldüğünü” dillendirmiş.
İçinde biriktirdiği kinini kusmuş aklınca bulabildiği ilk fırsatta.
Fehim hem Hikmet Şahin, hem de Recep Altepe’yle birlikte çalıştı; Alinur Aktaş’la da devam edecek.
“Sidikli” gibi tesadüfen bir yere gelebilirsin ama tesadüfen orada kalamazsın böyle işte!
Milletin altını oya oya, haklarında dedikodu ürete ürete hasbelkader geldiği yerde “koltuğunu altından Fehim’in çektiğini” düşünüyor gafil!
Oysa, dönemin bakanı Faruk Çelik’in bir serzenişi sonucu bıraktılar onu sokağa, o da “işten çıkarın” falan demedi asla, sitem etti azıcık Celal Sönmez’e.
Bir kıymeti olsaydı Sönmez’in gözünde, gereken uyarı yapılır, işine de devam ederdi; demek ki yokmuş!
Recep Altepe ne zaman Fehim’i dinledi, işte o zaman hep fayda gördü; ne zaman İsmail Hakkı Aslan gibi goygoycuların gazına geldi, işte böyle gaz olup buharlaşıverdi.
Yine bu arada, BUTTİM’in arkasında bulunan büyük bir arazinin sırf yanında yancı olarak duran İsmail Hakkı Aslan’ın oğlan da yalansın diye Hacı Yatmaz Fuat Alagöz tarafından satılmasının istendiğine dair kulağıma yeni bir şeyler geldi, durumu bir araştırıyorum, hele bakalım altından ne çıkacak?!.
Fehim, yaygın medya mensuplarıyla da arasında iyi ilişkileri bulunan ve Alinur Aktaş’ın değerini bilmesi gereken bir isim hiç kuşkusuz.
Bu arada Ahmet’i de (Bayhan) getirmiş İnegöl’den beraberinde gelirken, 10 numara bir karar, o da pırlanta gibi bir delikanlıdır.
Sidikliye dayanamayıp “Gönderdiğim çoraplar ayağına mu” diycem, neyse boş ver şimdi.
La bi baktım geçen yıl, benim de arkamdan iş çeviriyor, dedikodu yapıyor kadın!
Yakında yine kendi başını yiyecek, haberi yok.
Hadi bakalım…
Fehim…
Furkan…
Can…
Öpsün sizi Mehmet Ali amcan!