Akıllarınca dindarlık taslayan bir grup dinci Beyazıt Meydanı'na götürdükleri şişme bir Noel Baba maketini önce sünnet etmiş, ardından da bıçaklamış.
Dün akşam saatlerinde bu "ilkelliğe" gülüp, hayıflanırken bilgisayar ekranlarına düşen haber karşısında donup kaldım!
Bir grup Beyazıt Meyda'nında Noel Baba'yla uğraşırken, diğer bir grupsa Şişli'de, Çağlayan Meydanı'nda bulunan İstanbul Adliye Sara'yında yargıyı, daha da ötesi artık son nefeslerini alıp veren Türkiye demokrasisini katletmekle meşguldü.
Şu açıklamayı dağıtıyordu Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş basın mensuplarına:
"Tarafımca yürütülen soruşturmada, karşılaştığım baskılar nedeniyle aşağıdaki açıklamayı yapma zarureti olmuştur.
Uzun bir süredir, içinde kamuoyu tarafından yakından tanına kişiler ime bir kısım kamu görevlileri hakkında önemli iddiaların bulunduğu, çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet, nüfuz ticareti, sahtecilik, tehdit, 2863 sayısı yasaya muhalefet gibi suçlara ilişkin 2012/656 sayılı soruşturmayı yürütmekteydim.
Kanunun emri gereği gizli olarak yürütülmesi gereken soruşturmanın deşifre edilip basına yansımaya başlaması ve delillerin karartılmasına yönelik olarak önlem alındığını tespit etmem üzerine harekete geçmeden önce dosyayı 24.12.2013 günü sayın Başsavcım Turan ÇOLAKKADI ve Başsavcı vekilim Oktay ERDOĞAN’a ayrıntısı ile arz ettim.
Suçlarla ilgili delillerin karartılmadan bir an önce toplanabilmesi için Nöbetçi Hakimlikten soruşturma ile ilgili alınan arama ve elkoyma kararları ile gözaltına ama kararını dün sabah itibariyle İstanbul Emniyet Müdürlüğüne, gereğinin yerine getirilmesi için gönderdim.
Bilahare basın yayın organlarında ve internet sitelerinde gözaltına alınacak bazı isimlerin yer aldığını ve delillerin karartılmaya başladığını tespit ettim.
Aynı gün saat 19:00 sıralarında operasyonda görev alacak Şube müdürleri ile adliye binasında yaptığım görüşmeye rağmen mahkeme kararının ve gözaltı kararının yerine getirilmediğini belirledim.
Bugün itibariyle bu soruşturma dosyasının içerisinde yer alan arama, elkoyma ve gözaltı kararları ile birlikte gerekçe gösterilmeden uhdemden alındığını öğrendim.
Tüm meslektaşlarım ve kamuoyu bilmelidir ki; bir Cumhuriyet Savcısı olarak soruşturma yapmam engellenmiştir.
Dolayısıyla hem Başsavcılık üzerinden hem de yargılama kararlarını uygulama durumunda olan Adli Kolluk üzerinden yargıya açıkça baskı yapılmış ve mahkeme kararlarının uygulanması önlenmiştir.
Mahkeme kararlarını uygulamayarak sıralı amirler suç işlemiştir. Şüphelilerin önlem alması, kaçması ve delil karartmasına imkan verilmiştir.
Devletin üç temel erkinden biri olan, bağımsız ve tarafsız bir şekilde görev yapması beklenen yargı erkinin bir mensubu olarak bizlerden beklenen, mevzuatın bize vermiş olduğu yetki çerçevesinden işlenen suçlar ve işleyenler hakkında gereğinin yapılmasıdır.
Görevimiz, baskılardan korkarak ve çekinerek milletin hukukunu çiğnetmek değil, milletimizin hukukunu koruma yolunda görevimiz hakkıyla yerine getirmeye çalışmaktır.
Bu zorlu süreçte, en başta meslek büyüklerimiz olmak üzere bütün hukuk camiasından yargı bağımsızlığına sahip çıkmalarını bekliyorum. "
Polis müdürlerini parça parça dağıtmışlar fakat savcıları pasifize etmekle birlikte aleni bir şekilde müdahale edememişlerdi henüz.
Bu yapılan son iş "Anayasal" bir suçtur ve yaptırımları çok ağır olacaktır.
Savcı Akkaş'ın yaptığı açıklama tarihi bir "belge" niteliğindedir.
Sözün bittiği noktadır bu nokta.
AKP Hükümeti artık meşruiyetini tamamen yitirmiştir.
Polis mahkeme kararını uygulamamış, bu durumu gözardı eden Başsavcılık "uygulamayanlar" hakkında işlem yapmak yerine "basına bilgi sızdırmak" gibi komik bir gerekçeyle Savcı Muammer Akkaş'ın elinden soruşturma dosyasını alma yolunu seçmiştir.
Geçen gün, Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın "Cemaat Türk ordusuna kumpas kurdu" şeklindeki açıklaması üzerine İşçi Partisi'nden Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e çok ilginç bir çağrı geldi.
Basında pek yer bulmayan çağrıda "TSK üzerinde oynanan oyun en yetkili ağızlardan itiraf edilmişken hala hukuka saygılıyız, yargıya güveniyoruz, adalet yerini bulacaktır gibi sözler ile yetinilemez. Genelkurmay Başkanı artık personeline sahip çıkmalı ve ASKERİ YARGIYI harekete geçirmelidir" deniyordu!
Bir tek askeri yargı kaldı el atılmadık!
Türkiye çok karanlık bir döneme giriyor.
Bundan sonrası artık tufan!
Dün Çağlayan Meydanı'nında "yargıyı" sünnet edip ardından bıçakladılar!