Yazarlar

Çakma Tansu: Selin Sayek Böke

post-img
“Bülent Ecevit” gibi efsane bir ismin ardından seçmenin önüne  çıkaracakları okkalı bir lider bulmakta güçlük çeken “aslan sosyal demokratlar” çareyi “İnönü” adının gölgesine sığınmakta bulmuşlar ve kendi halinde nötron ve dahi protonlarıyla oyalanıp duran rahmetli Erdal İnönü’yü zorla çekiştirip getirerek partinin genel başkanlık koltuğuna oturtuvermişlerdi. Fizik profesörüydü Erdal İnönü. Ala-yı vala ile sunulmuştu bu titr vatandaşlara. Karşı yanıtsa derhal Turgut Özal liderliğindeki ANAP cephesinden geldi. “Bize fizik değil, büzük profesörü lazım!..”   Nitekim merhum İnönü sadece “fizik profesörüydü” ve aslan sosyal demokratların hırgürlerinden dolayı da kısa zamanda iyice bunalıp, II. Murat misali yerine veliahtı Murat Karayalçın’ı bırakarak  laboratuvarına geri döndü. O gün bu gündür siyasi partilerde tepeden indirilip de “işte, yeni genel başkan namzeti” diye parlatılan adaylara hep şüpheyle bakar sorgularım, acaba “aynı zamanda büzük profesörü mü” diye?!. Bizde profesör, doçent neyin çok. Elini sallasan profesöre değiyor. Hele hele “ekonomi, finans” filan dediğiniz vakit metrekareye düşen akademisyen sayısı Amazon ormanlarına yağan yağmur miktarından daha fazladır. Yüzünü topla, koy terazinin kefesine, bizim Metin’in  (Profesör Doktor Metin Taş) yarısı kadar da etmezler vallahi! En iyi bildikleri şey televizyon ekranlarında boy gösterip, “Pazar, faiz, piyasa, enflasyon, stagflasyon” gibi halkın pek çakmadığı süslü atmasyon lafları kullanıp, kendilerini pırasa gibi nimetten saydırma girişimleridir. Öğrenci canavarıdır pek çoğu, egoları talebelerin kanlı gözyaşlarıyla beslenir! Düşünebiliyor musunuz, üniversiteden mezun olduktan sonra daha yıllarca İstatistik dersi sınavlarına girdim aynen başkaları gibi ben de, geceleri kan ter  içerisinde uyanıp, “oh çok şükür, meğerse rüyaymış” dedim kendi kendime! Adam dersinden 49 buçuk veriyor, 50 vermiyor geçirmiyordu insanı! Profesör Özer Serper’den bahsediyorum, o “49 buçukların ahı” taş eder adamı vallahi taş! (Bu “taş”ın Metin Taş’la hiç bir ilgisi yok, yani Metin öğrencilerine, Özer Serper gibi 49 buçuk verdiği için “Taş” olmadı, o doğuştan “Taş” geldi, “Taş” gidecek bu dünyadan.) Dersten kalmak bir şey değil, 12 Eylül sonrası, kurallar çok katı, dersi iki kere veremedin mi okuldan atıyorlar insanı! Yaşadığımız stresi düşünün? Neyse, istisnalar müstesna… Çoğunlukla kızıyorum ben bu akademisyen takımına! Hele bir de Selin Selma Hayek, pardon Selin Sayek Böke gibi gökten zembille indirilip “işte yeni genel başkan namzetimiz” diye parlatılan yeni yetmeler yok mu? İyiden iyiye tilt oluyorum onları görünce. Geçen gün Cumhuriyet Gazetesi’nde Selin Ongun, Selin Sayek Böke’yle yaptığı  bir söyleşi yayımladı. Orada soruyor kendisine “partiye davet çağrısını nasıl almıştınız” diye? El yanıt: “Eylül ayı, 2014. Gece yarısı bilgisayarım kucağımda, ertesi gün TÜBİTAK Sosyal Bilimler Araştırma Grubu'nda yapacağım sunuma çalışıyordum. Telefonum çaldı. Arayan Sayın Genel Başkan Yardımcımız Tekin Bingöl. Kendisi babamın Hacettepe'den öğrencisidir. “Numaranızı babanızdan aldım. Yarın kurultayımızda PM'nin seçimi var. Sayın Genel Başkanımız sizi kurultaya davet ediyor” dedi. Sunuma öyle konsantre olmuşum ki şaşkınlıktan da olsa gerek, afalladım. Ama benim sunumum var, sonra yakın bir arkadaşımın düğünü için Hatay'a gideceğim, gibi bir şey söyledim!”   - O ana kadar hiçbir temasınız yok, öyle mi?   “Sayın Sencer Ayata’nın oluşturduğu akademisyenler toplantılarında bulunmuştum. O kadar.”   - Ve kurultaydan bir gece önce, üstelik gece yarısı, bu davet telefonu geliyor?   “Evet, saat gece birdi. Hemen eşimi uyandırdım. Olayı benden çok daha hızlı içselleştirdi. “Kararın ne olursa olsun yanındayım” dedi. Babamı aradım, o da aynısını söyledi. 10 dakika sonra Tekin Bey'i arayarak, “Yarın kurultaya geliyorum” dedim.” Peh peh peh! Gecenin bir vakti uyandırılarak danışılan kocalar, ardından aranan babalar, bir telaş, pür telaş, bir gizemdir yıkılıyor ortalık! Ve Doçent Selin Sayek Böke artık bir lider olarak olgunlaştığı kozasından çıkacak, o çok sevdiği halkını kurtarmak için yollara düşecektir. Dün de You Tube’dan henüz izleyemediğim bazı televizyon programlarının kayıtlarına baktım biraz. Elini kolunu sallaya sallaya, gözlerini de pörtlete pörtlete konuşan Selin Sayek Böke’nin garip bir şekilde dudakları gülerken aynı anda gözleri de korku salıyor insanın içine! Ne mi söylüyor o programlarda? Hiç bir şey söylemiyor, “Türkiye’nin kaynağı var” diyor, soruyorlar “nerede” diye, hiç bir şey diyemiyor, geçiştiriyor kuru laf kalabalığıyla. CHP’ye, CHP’nin uygulayacağı ekonomik politikalara ilişkin yeni hiç bir şey yok Böke’nin ağzından dökülen. Kemal Kılıçdaroğlu tarafından şimdi genel başkan yardımcısı ve parti sözcüsü yapılan Selin Sayek Böke, CHP’nin seçim bildirgesinin baş mimarlarından aslında. Bu parti tarafından söylenmiş, halkın kulağında kalan yegane şey “biz AKP’den daha fazla vereceğiz” söyleminden ibaret! AKP veriyor zaten, senin neyine güvensin vatandaş? “Biz daha fazla vereceğiz” denilerek solcu, sosyal demokrat parti olunur mu? Süleyman Demirel bile sizden daha solcuydu o zaman, “Özal ne veriyorsa üzerine 5 de benden” demişti Demirel! Hasılı, bu “Çakma Tansu’ya” daha en baştan hiç ısınamadı benim içim. CHP’li Bursa Milletvekili Profesör Lale Karabıyık’a söylenip duruyordum bir vakitler, “üzerine döpiyesini  giyip, elindeki kısa saplı çantasıyla, milli bayramlarda çelenk sunulurken Atatürk heykelinin önünde hanım hanımcık görüntüler vermekten başka bir siyasi çalışması yok partide” diyordum. O gün bu gündür Lale hanım CHP Örgütü içerisinde fersah fersah yol aldı. Çalışkanlığı ve kurduğu insani ilişkiler sayesinde daha da bir sevdirdi kendisini partililerine. Ve genel başkana sunduğu içi dolu ekonomi raporlarıyla kısa sürede göz doldurdu. Ve bu tablo da ona CHP içerisinde çok önemli bir konum olan “genel başkan yardımcılığı makamını” getirdi. Zaten kendisi sessiz ve sakin bir insan ama sessiz bir devrim gibi oldu Lale Karabıyık’ın yükselmesi. Fokur fokur kaynayan Bursa kazanının sakinleşebilmesi için Karabıyık’ın konumu büyük şans. Kendilerinden başka hiç kimseye faydaları olmayan, siyasete vermek için değil, daima almak üzere girmiş bazı insanların ayıklanıp, rötuşlanması gerekiyor CHP Bursa Örgütü’nde biraz.  

Diğer Haberler