Yazarlar

CHP'de emekli olmak

post-img
“Çok çalışkan, çok özverili, gece gündüz demeden sürekli koşturan bir insan”  dedi, Yeni Marmara Gazetesi Yazarı arkadaşım Can Ertan dün telefonda CHP Nilüfer Üyesi Kemal Yavuz için.     Gerçekten de gece gündüz devamlı partisinin herbir etkinliğini takip ediyordu Kemal Yavuz. Bakın bu fotoğrafta da kadınların arasında en önde yine. Hemen arkasındaki kendisi gibi tekaüt arkadaşlarına dikkatinizi çekerim.     Sabah evden çıkmadan önce tıraşını oluyor, lacilerini çekiyor, kravatını takıyor, akşamdan boyayıp parlattığı potinlerini giyerek o etkinlik senin, bu etkinlik benim dolaşıp duruyordu Kemal emmi.               Etkinlik demek Kemal Yavuz, Kemal Yavuz demek etkinlik demekti.   Sergi, yürüyüş, miting, kokteyl…   Her türlü ekşında mutlaka bulunuyordu Kemal Yavuz, partininkiler yetmiyor, sivil toplum örgütlerine ve hatta belediyelere dek yetişiyordu.     Elbiseleri henüz emekli olmadığı dönemlerdendi. Maaşın büyük kısmını torunlara harcadığı için fırsat bulup da kendisine yeni bir şeyler alamamıştı. Üzerine biraz bol da gelseler ziyanı yoktu. Üstelik de eskiler satın aldıkları azıcık bol kıyafetler için çocuklarını “Olsun, zengin gösterir” diye avuturlardı; büyüyünce de giyecekti çünkü velet o elbiseleri!     “Can” dedim, “Kemal Bey mutlaka emekli öğretmendir!..”   Güldü, “N’erden biliyorsun” diye sordu?   N’erden mi biliyorum?   CHP tam bir emekli partisi oldu da ordan biliyorum!   Bir kere Kemal emmi gibi insanların kahvehane alışkanlıkları yok ki, mahalle kahvesine gidip pişpirik oynasınlar.   Günlük gazetesini evine alıp orada okusa, karıları “Koltukları boyuyorsun herif” diye kakanlayıp, süpürge sapıyla dürte dürte kovalıyor bu marka modelleri!   Bir de artık geçmişte yapılmış ama ağızlara fermuar takılarak hiç konuşulmamış ancak, tüm kadınların aslında içten içe hissedip bildiği  ufak tefek kaçamaklar, gençlikte yapılmış çapkınlıklar için “intikam vaktidir” emeklilik dönemi!   Vileda sapı, süpürge hortumu gibi uzun ev gereçleriyle her fırsatta kakalayıp dürter bunları hanımları, cehennem zebanilerinin üç çatallı mızrakları kadar canlarını yakarlar; hayat artık bir insana nasıl zehir edilir, bunun en güzel örneklerini verir kadınlar emeklilik dönemlerinde.    En iyisi, en melek gibi olanları bile soğutup biriktirdikleri intikamlarını sürekli olarak “başım, k.çım ağrıyor” diye devlet hastanelerinin acil servislerinde ya da polikliniklerinde alırlar adamlardan!   Oysa gerçekte hiçbir şeyleri yoktur, domuz gibidir pek çoğu.   Ama gidin hastanelere, kocaları yanlarında olduğu halde her gün randevu saatini bekleyen yüzlerce tombak teyze görürsünüz oralarda.   Gündüz evde barınma ihtimalleri sıfırdır tekaüt amcaların, işte onun için de sabah erkenden kendilerini dışarı atmaya bakarlar.   Kahveye gitmediğine göre nereye gidecekler, e tabi ki partiye!   Çay bedavadır orada, üstelik yıllardır okumayı alışkanlık edindikleri Cumhuriyet Gazetesi de partinin gamzeli yanaklı dombili körpe sekreteri tarafından her gün alınıp getirilmektedir bayiden.   Sekreterle konuşup muhabbet etmek diri tutar bunları, gençleştiklerini hissederler, afrodizyak ve afyon etkisi yapar, evdeki karının dırdırını unutturur insana!   Hem zaten tabiatta herkes bir şekilde kimi şiirle, kimi şarkıyla, kimi fikir, kimi zikirle,  kimi aşkla, kimi rakıyla sarhoş olup, unutmak için çabalamamakta mıdır bir şeyleri?!.   Yağmurlu günlerde yanlarına aldıkları kısa saplı katlanır şemsiyelerinden tanırsınız bunları.   Ha! Bir de Avrupa Yakası dizisindeki “Burhan” karakterinin sürekli taşıdığı gibi, koltuk altlarına sıkıştırdıkları panzot, sahte deri çantalarından!   Ziyaret, açılış, etkinlik, miting, kokteyl, genel kurul, aklınıza gelebilecek benzer hangi ortam varsa bunların cennetidir.   Şimdiyse CHP’nin, içeriğini Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bile bilmediği (!) Anayasa değişikliğine dair “hayır” kampanyası var ya?   Allahh!   Şu sıra etkinliğin dibine vurmuş durumdalar partinin tekaüt amcaları!     Sahi, neydi o öyle ya?   Adam açık açık “Başbakan ayrı partiden, Cumhurbaşkanı ayrı partiden olursa, peki o zaman ne olacak” dedi ya?!.   Bu nasıl bir şeydir ya?   Adam değişiklik taslak metnini okumamış ya!   Bu adam CHP’nin genel başkanı ya!   Nasıl şu kadarcık utanıp sıkılmadan hala orada kalabiliyor ayıp bi şey yaa!   Ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu son gafı ve cehaleti bile neden “evet” denilmesi gerektiğine güzel bir delildir bence!   Bu dönemde CHP’yi yönetenler her ne diyorlarsa, bilin ki doğrusu söylediklerinin tam tersini yapmaktır!   Kendisi de zaten bir tekaüt olan Kemal Kılıçdaroğlu ve avanesini bu partiden tümden emekli edip karılarının yanına göndermenin zamanı da çoktan gelip de geçmiştir artık!  

Diğer Haberler