Şöyle yazıyor yıllarca Makine Mühendisleri Odası’nda başkanlık yapmış, kent ve ülke değerlerinin korunması için büyük mücadele vermiş, bir dönem de CHP’nin Nilüfer İlçe Başkanlığı’nı yürütmüş olan Ahmet Atalay, Yenibursa.com’da yayınlanan “Bubi” başlıklı son makalesinde:
“Son olarak söylenenleri duyunca, ardından da gazetelerde okuyunca, bu ilkesizlikler bile “sütten çıkmış ak kaşık” kaldı.
İl başkan adayı belirlemek için, beş ilçe başkanı, bir ilçe belediye başkanı bir araya gelmiş.
Buraya kadar normal.
Ayrıca, Çeşitli alevi dernekler temsilcilerinden de katılım olmuş !..
Bu kimin aklı ise, yıllardır “ülkeyi bölme” çabalarını destekleyen kardeş kavgasıyla, Türk-Kürt on binlerce gencin yok olması ile bile başaramadıkları, sönmeyen ateşten daha tehlikeli bir ateşitutuşturma çabasıdır…
Bu kimin aklı ise, hani standart söylem ile dış güçlerin ülkeyi bölme çabalarındaki, ellerinde kalan en son ve en tehlikeli silahı tutuşturma, mezhep savaşı tohumları atılma çabasıdır.
Bu kimin aklı ise, Bursa da, Milletvekilliği aday adaylığında denedikleri ve sonuç da aldıkları“mezhep ayırımcılığını” tabana yayma ve CHP Bursa İl Yönetimini ele geçirme çabasıdır.
Bu kimin aklı ise, şimdiye kadar birbirinin mezhebini bilmeyen, sorup sorgulamayan, aynı siyasi partide hep birlikte çalışan bireyleri ortaçağ zihniyetiyle cami-cem evi ayrımına göre tasnif etme çabasıdır…”
Her Cumhuriyet Halk Partilinin unutmaması gereken en temel ilkelerden biri şudur:
“Toplumsal ve siyasal yaşamda erdemli olmak, erdemliliği savunmak, korumak ve gerçekleştirmek Cumhuriyet Halk Partili olmanın ön koşuludur.”
……………….
Yazısında ayrıca bu kurultayın ardından toplanacak tüzük kurultayına ve “üyelerin sıfırlanması”girişimine de dikkat çekmiş Atalay, CHP’yi tamamen ele geçirme çalışmalarına işaret etmiş.
Ancak burada en önemli durum ve sorun, bir siyasi partiye İl başkanı seçmek için yapılan aday belirleme toplantısına ilçe ve belediye başkanlarının yanısıra iki de “Alevi derneği temsilcisinin katılmasıdır” ki, asla kabul edilebilir bir tablo değildir bu.
Ne işleri var Alevi dernekleri yöneticilerinin orada?
Solculuk, sosyal demokrat siyaset bu mudur?
Bu sütunlardan zaman zaman dikkat çektiğim “mezhepçi siyaset anlayışı” bu kez de gözünü CHP Bursa İl yönetimine dikti.
Böyle gidilir, sağ duyulu delege önlem de almazsa eğer, kısa süre içerisinde tamamen bir “Alevi partisi” haline gelir CHP ve artık geri dönüşü de olmaz; kimse de geri alamaz yukarıdakilerin elinden.
Ardından “merkez sağın tabanına sıkışıp kalmış, aslında sosyal demokrat anlayışa sahip seçmenleri” de kucaklayacak yeni bir parti kurulur, örneğin DSP gibi.
Hatta kim bilir, belki de DSP çatısı altında yapılır bu dediklerim!
Ve CHP de baraj altında kalır.
Hasan Hoca’yı (Ertürk) tanır, sever ve sayarım.
Şehircilik ve yerel yönetimler konusunda aranıp da bulunamayacak kadar kıymetli, uzman bir insandır Hasan Ertürk.
Hakkıdır, çok da yakışır, bu kez Bursa İl Başkanlığı’na aday oldu kendisi.
Fakat Gürhan Akdoğan’ın karar vermekte geç kalması sonucu dün mevcut İl Başkanı Zafer Yıldız’ın da bu göreve talip olmasıyla birlikte kongre artık geri dönüşü mümkün olmayacak biçimde “iki kutuplu” hale geldi.
Siyasi dengeler Hasan Hoca’nın seçimi alma ihtimalinin hiç olmadığını gösteriyor.
İşte onun için de Zafer Yıldız’la bir an önce görüşüp, güçlerini birleştirmeleri gerekiyor.
Daha doğrusu CHP Bursa İl Başkanı ve adayı Zafer Yıldız Hasan Ertürk haricinde partide ağırlıkları ve tabanları olan Gürhan Akdoğan, Metin Çelik, Ahmet Memişoğulları gibi isimlerle de bir an önce görüşüp, desteklerini kesinlikle almalı.
Karşı taraf çok deneyimli ve profesyonel.
Gerek Bursa, gerekse Ankara ölçeğinde siyaset yapan bazı isimlerle ilgili görüş ve değerlendirmelerim, CHP’nin şu anki durumuyla ilgili fikirlerim çok açık.
Bu sütunlardan da sürekli yazıp anlatıyorum zaten.
Karşı tarafta da çok sevdiğim, değer verdiğim insanlar var ancak aralarına aldıkları kubur suratlı birkaç isim etrafa saçtıkları necasetleriyle koca bir deryayı kirletmeye yetiyor da artıyor bile.
Hele hele B. O. K. İsimli sahte solcu sümsük bezirgan bulabildiği her fırsatta sağda solda saçma salak yazıp duruyor.
Bir tek kendisi alamıyor kendi kokusunu, oysa aynen evsizler gibi feci bir şekilde necaset kokan bu sırıtık herifin pisliğinden ötürü etrafındaki herkes burnunu tıkamakta farkında değil..
Şunu söylüyor CHP’lilere aslında günlerdir:
“Burdayım. Burdayım ben. Görün beni. Değerlendirin beni. Burdayım. Gelin oldum ben. Artık gelin oldum ben! Delege oldum ben. Burdayım. Yazın beni. Kurultay delegeliğine yazın beni. Burdayım. Görün beni. Görün beni. Görün beni……”
İşte bu sümsük bezirgan gibi “kokarca” tipler bozuyor karşı tarafın havasını.
Bir de oradaki yapının “mezhepçilikten” geçinmeye çalışması da çok itici ve yanlış.
Softalar nasıl yıllardır dini siyasete alet edip duruyorlarsa, en az onun kadar yanlış bir şey solculuktan ya da mezhepçilikten geçinmeye çalışmak.
Seçime kadar bu kitlenin adayı Şadi Özdemir’le ilgili bir eleştiri de yapmak istemiyorum“sümsüğün” sırf bir şeyler kapabilmek için bu tarafla ilgili yaptığı gibi.
Genel hatlarıyla bilgili, eğitimli, uzun yıllardan bu yana bilişim sektöründe faaliyet gösteren, sözü sohbeti dinlenir, nitelikli bir insandır Şadi Özdemir de.
Gelin görün ki, birlikte olduğu eski solculardan oluşan kitlenin asıl amacının Kemal Kılıçdaroğlu ve takımının yerini korumak olduğunu bildiğim için, etrafında “ulusalcı ve Atatürkçü” çizgiye daha yakın insanların durduğu Zafer Yıldız’ın desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Zafer Yıldız, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü mezunu.
Munis, sakin, kavga gürültüden uzak yapıcı bir kişiliği Var Zafer Yıldız’ın.
Bu güne dek de sorunsuz bir şekilde yönetti partiyi.
Özetle şunları söyledi dünkü adaylık açıklamasında:
“Her Cumhuriyet Halk Partilinin unutmaması gereken en temel ilkelerden biri de şudur:
“Toplumsal ve siyasal yaşamda erdemli olmak, erdemliliği savunmak, korumak ve gerçekleştirmek Cumhuriyet Halk Partili olmanın ön koşuludur.”
Bu çatı altında birlikte yürüyeceğimiz yoldaşlarla politikalarımızın hedefi açık ve nettir:
Ülkemizin güçlenmesi, halkımızın refahı tek amacımızdır.
CHP çatısı ne etnik, ne dini, ne cinsiyet ayrımcılığına izin verir.
Bir yıllık görev süremiz, sözümüzün senedidir:
Bir yıl boyunca ne kimseyi ötekileştirdik, ne ayrımcılık yaptık.
Dik duruşumuz, herkesçe de takdir gördükçe bundan onur duyduk.
Söz değil, Eylem insanı olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın!
Bu sözümüze dayanarak şimdiden vaat ediyorum ki, Bursa’nın sorunlarıyla çok yakından ilgilenecek ve çözümsüz bırakmayacağız.
Bilgi ve birikim yüklü partililerimiz, akademisyenlerimiz, akademik odalar, esnaf, işçi, işveren, basın, tarım, eğitim, sağlık gibi her alandan katılımını sağlayacağımız sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan bir Danışma Kurulu ile ülke ve yerelde Bursa’nın çevre, sanayi, tarım, eğitim, sağlık, turizm, ulaşım, yapılaşma gibi temel sorunlarını ele alarak, kamuoyu ile de paylaşacağımız çözüm önerileri üreteceğiz.”
Dediğim gibi, Bursa’da aklın ve sağ duyunun yolu “Zafer’i, yıldızla taçlandırmaktan” geçiyor bu günlerde!