Hepimiz acılı ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz.
Şehirlerde bombalar patlıyor.
Sur’da, Türk ordusu bir tek sivilin dahi zarar görmemesi için yüzlerce şehit verirken soysuz gavur uşakları masum insanların ortasına beyinleri yıkanıp uyuşturulmuş canlı bombalar göndererek katliam yapabiliyorlar.
Ben onlara değil, her patlamanın ardından bu işi devlet yaptı diye bağıran zavallı cahil insanlara acıyorum.
Her fırsatta “hükümet istifa” diye bağırıyor bu takım.
İyi, peki, hükümet istifa edecek de kim gelecek yerine?
Kendi partisinde demokrasinin zerresi dahi bulunmayan ahı gitmiş vahı kalmış Devlet Bahçeli mi?
Yoksa CHP’de milletvekili listelerini, parti meclisini kendi mezhebince şekillendiren Kemal Kılıçdaroğlu mu?
Partinin haline bakın…
Bir vatandaşa “ananı da al git” dediği için Recep Tayyip Erdoğan’a demedik laf bırakmayanlarkendi partisinin üyesini ilçe binasında dövüyorlar, üstüne bir de “senin ananı bacını sinkaf ederiz” diye sövüyorlar CHP yöneticilerinden tık yok!
Bu mu siyaset?
Bunlar mı yönetecek memleketi?
Aman Allah korusun!
CHP Osmangazi ilçe Başkanı İsmet Karaca’nın Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldığı gün ilçe binasına gelen sandık görevlisi bir vatandaşın “anasını, bacısını” şey etme istek ve arzusuyla ettiği küfür, mahkeme tarafından da tescillendi ve kendisine ceza verildi.
İsmet Karaca taraftarları sosyal paylaşım sitelerinden bunu duyurduğum makalenin altına yazıyorlarmış, “o kişi zaten parti üyesi değil” diye.
Daha kötü ya!
Parti üyesi olana haram da üye olmayana helal mi küfür etmek!
Bu nasıl bir kafadır Allah aşkına?
Yapılan berbat işi hafifletmek için öne sürülen diğer mazeret de şuymuş:
“O şahıs zaten zihinsel engelli!..”
Kafayı mı yediniz siz?
O vakit, engelli bir vatandaşı dövüp ona sövmüş oluyorsunuz ki açıklanabilir bir durum değildir bu!
Hem adam zihinsel engelliydi de niye sandık görevlisi olarak yazdınız madem?
Engelli ya da engelsiz, CHP’ye üye ya da değil, vatandaşları dövüp, analarını bacılarını şey etme tehdidiyle söven insanlardan bu memlekete yönetici olur mu hiç?
Bir diğer trajikomik hadise de CHP Nilüfer Örgütü’nce düzenlenen dayanışma yemeği sırasında yaşandı.
Takipçilerim hatırlayacaklardır…
Osmangazi’nin bir önceki İlçe Başkanı Recep Çohan, dönemin ilçe yöneticisi Ahmet Haşim Paker’i oynak başı yaparak, Bursa ovasını geçmişte yaptığı kaçak inşaatlarla talan eden İşadamı Hüseyin Özdilek’e bir heyet göndermiş ve kendisinden partiye 10 bin liralık bir sakal parası kaparak mesut ve bahtiyar olmuştu!
Önce yalanladılar bunu.
Sonra “valla billa almadık” diyerek Allah indinde ispat etmeye çalıştılar.
Sonunda da cemaatçi polislerin sahte delil ürettikleri ortaya çıkınca söyledikleri gibi “sehven aldık” dediler; Özdilek’ten sehven para nasıl alınıyorsa?!.
Recep Çohan, sözünü ettiğim Nilüfer’in o yemeğinde partinin kadın koluna çıkarıp 10 bin liralık bağışta bulununca bir arkadaşım yan masada oturmakta olan ünlü bir partili avukatınbağırarak şöyle seslendiğini duymuş:
“Yuh ulan Recep! Madem paran vardı da, adam yollayıp niye Özdilek’ten para istedin o zaman be kardeşim!..”
Eğer bir insan siyasetle uğraşıyor ya da kamu yönetiminin bir ucundan tutuyorsa lafına sözüne,yediğine içtiğine, yattığına kalktığına dikkat edecek arkadaş.
Bak, şekil “a”daki birisi kaçıncı kezdir Rahşan affına uğradığı halde hala müebbet gidiyor memlekette!
Geliyoruz akçeli işler fasılasına…
Bu Nurhayat (Kayışoğlu) biliyorsunuz, Hayri Türkyılmaz başkan seçilir seçilmez Mudanya Belediyesi’ne çökmüş, oranın hukuk müşaviri olmuştu.
Milletvekili seçildikten sonra da oradan gelen yumurtalı ekmeği başkasına kaptırmak istemeyenNurhayat sadece Meclis’te kendisine tahsis edilen danışmanlıklara öz kardeşini ve kocasının akrabasını yerleştirmekle kalmamış, Mudanya Belediyesi’nde de daha önce yanında maaşla çalışan genç bir avukat kızı bırakmıştı.
Güya sözde ve görünürde o genç kıza bir büro açılmıştı ama perde arkasından asıl parayı Nurhayat’ın almadığına Kadir İnanır bile inanmazdı vallahi!
Daha küçük, yeni bir avukata Mudanya Belediyesi’nin hukuk işlerini kim verir ki zaten?
Şimdi düşünün, CHP iktidara geldi, Nurhayat da hakkı olduğu üzere Adalet Bakanlığı’na oturdu, tabi en güvendiği akrabalarıyla çalışacak, onları müdür, hakim, savcı yapacak doğal olarak dey mi?!.
Şekilde görüldüğü gibi AKP’liler istifa etsinler de Nurhayat’lar mı yönetsin bu ülkeyi?
Geliyoruz Bursa CHP İl Başkanı Şadi Özdemir’e…
Yeni yaptırdığı 32 dişiyle adı partililer arasında “Porselen Şadi” diye anılan Şadi Özdemir gülmeyecek de bir ağız dolusu her kameraya karşı, partinin 38’nci sıra adayı malum zat mı gülecek Allah aşkına?
Daha yeni, Mudanya Belediyesi’nin yazılım ve bilgisayar işlerini yapmak üzere eski parayla 400 küsur milyar liralık bir anlaşma imzalamış Şadi Özdemir!
CHP’nin Bursa İl Başkanı SHP kökenli Şadi Özdemir.
Mudanya Belediye Başkanı SHP kökenli CHP’li Hayri Türkyılmaz.
Bilgisayar işini parti emekçisi Zülfikar Bal mı alacak, tabi kine de Şadi Özdemir’e verecekler!
Eski adı “Rant Bilgisayar” olan firması daha önceki yönetimlerde de oranın işlerini yapmış olabilir ancak, siyasi ahlak gereği bu dönem Mudanya’dan çekilecekti Şadi Özdemir; ya da CHP İl başkanı olmayacaktı.
Demek ki, Özdemir olsa hasbel kader Sanayi ve Teknoloji bakanı filan, “işimizden ekmek de mi yemeyeceğiz, aç mı kalacağız” deyip, memleketin tüm bilgisayar işlerini kendi şirketine alacak!
Ben Nurhayat’ın Adalet, Özdemir’in Sanayi ve Teknoloji, İsmet Karaca’nın da Aileden Sorunlu Bakan olduğu bir CHP hükümetindense bin sefer AKP’lilerin oluşturduğu bir kabineyi isterim arkadaş!
Ne kadar eleştirirsek eleştirelim insanları parti binalarında dövmüyor, analarına bacılarına sövmüyorlar hiç olmazsa!
Gün, “hükümet istifa etsin günü” değildir.
Bu saldırılar tüm ulusumuza karşı yapılmış olan saldırılardır.
Gün iktidarıyla, muhalefetiyle “birlik olma” günüdür!
Vatanını milletini gerçekten seven, akıllı, bilgili, bilinçli her insan tam da böyle düşünür!
Bir an için bile aksini söylemişseniz eğer, bana kızmayın; oturup tekrar düşünün, o bombaları gönderenlerin asıl amaçları gerçekte nedir diye?!.