Güzel Türkçe’mizde “düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü” diye bir deyim vardır.
“Durup dururken gösterilen yakınlık ve iltifatın gizli bir nedeni olmalıdır” anlamında kullanılan bir sözdür bu.
Eğer enişte baldızını durduk yerde şapır şupur öpüyorsa işte o zaman da başka bir deyim girer devreye:
“Baldız baldan tatlıdır, sevenler kanatlıdır!..”
Baldız baldan tatlı mıdır onu ben bilemem ama seçim öncesi CHP Osmangazi İlçe Yönetim Kurulu üyelerinin işadamı Hüseyin Özdilek’ten hayli elektrik alıp, çok hoşlandıkları açıkça belli!
Dün gece o tarihi fotoğrafı Facebook’ta görünce kafam az daha tavana çarpıyordu.
Osmangazi İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Haşim Paker paylaşmış.
Soldan sağa diğer üyeler Doktor Ümit Kemal Bay, Reklamcı Arzu Omurtay, hayli kilo vermiş olmasına rağmen sahip olduğu o iri, İmpala cüssesiyle Hüseyin Özdilek ve “procenin” mimarı Ahmet Haşim Paker.
Fotoğrafın altında da şunlar yazılı:
“YÖNETİM KURULUMUZUN SEÇİM ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA İŞ ADAMI SAYIN HÜSEYİN ÖZDİLEK' E ZİYARETİ.”
Allah allah!
CHP ne zamandan beri seçim çalışması olarak İmpala Hüseyin’i ziyaret etmeyi kendine iş edindi acaba?
İşe Hüseyin’in fabrikalarında çalışan işçilerden, işletmelerinde görevli emekçilerden başlamayı ne zamandır unuttu?
Daha dün üyesi olduğu CHP için “aslında bu parti benim için çok sağda ve aşırı milliyetçi” diyen bir zamanların en hızlı sosyalisti, 12 Eylül öncesinde dağa taşa çizdiği kızıl yıldız içinde yumruk figürleriyle ünlü olan zamanın en güzel duvar yazıcısı Ahmet Haşim Paker ne zaman bu kadar liberalleşti acaba?
Dünya çok hızlı döndü de biz mi bilemedik?
Dün telefonda “hayırdır” dedim, “yönetim kurulu üyeleri olarak Hüseyin Özdlek’i ziyaret etmişsiniz?”
“Evet, ettik” dedi.
-Peki neden gerek duydunuz böyle bir şeye?
“Biliyorsun, Genel Merkez’den gelen bir genelge var. Orada işadamlarıyla yakın temasta bulunulması gerektiği yazıyor. Bu çerçevede işadamlarımızla temaslara başladık.”
-Ne zaman geldi o genelge?
“Genelge mi?”
-Evet, genelge?
“Daha doğrusu şöyle: Genelge değil de… Hani partimizin açıkladığı seçim bildirgesi var ya işte orada yazıyor.”
-Ben onu baştan sona okudum, orada öyle bir ifade yok Ahmet? (Burada biraz yalancılık yaptım, okumadım oysa!..)
“Şimdi şöyle… Aslında orada da yazmıyor da… İlçe başkanımıza filan (Recep Çohan) partimizin üst yöneticileri tarafından yüz yüze söylenmiş.”
-Ne denmiş?
“İşte, işadamlarıyla aranızı iyi tutun denmiş.”
-Kimler, partinin hangi yöneticileri demiş bunu?
“Sen şimdi gastecisin yazarsın!..”
-Yazarım tabii. Seni arkadaşın olarak değil, gazeteci kimliğimle aradım. Başka hangi işadamlarına gideceksiniz böyle?
“Ben başkanla bi görüşeyim, sonra sana döneyim?
-İlçe başkanı niye gelmedi?
“Onun başka işi vardı.”
-Peki, son soru: Para istediniz mi Özdilek’ten?
“Hayır.”
-O teklif etti mi?
“Hayır.”
-Giderken verdi mi?
“Hayır.”
-Şimdiye dek Osmangazi’ye hiç para yardımı yaptı mı?
“Hayır.”
-Peki, teşekkürler. Senden haber bekliyorum?
Ahmet Haşim Paker bir daha aramadı beni.
Hoş arasa da tablo çok net ortada.
Her zaman söylüyorum, “Türkiye’nin öyle iktidar sorunu filan yok, yıllardan beri ne halt ettiğini bir türlü bilemeyen muhalefet sorunu var asıl!..”
Seçim çalışması olarak Hüseyin Özdilek’i ziyaret edip ardından da emtia gibi bunu Facebook’tan duyurmak ancak yeni CHP’li yöneticilerin yapabileceği bir şey olsa gerek!
Resmen skandal, rezalet!
Ahmet Haşim Paker ayrıca, Hüseyin Özdilek’in ülke siyaseti ve partisi hakkındaki görüşlerini de not etmiş, rapor olarak düzenleyip CHP Genel Merkezi’ne iletecekmiş.
“Ne düşünüyormuş” diye sordum?
“CHP’nin liberal ekonomiye karşı duruşunun yıkılması gerektiğini” düşünüyormuş Hüseyin efendi!
Ne liberal ekonomisinden bahsediyorsun sen be adam!
Liberal ekonomini yiyem, sana bi şey olmasın!
Kapitalist ve dahi emperyalistlere donunu bile verdi yeni CHP çoktan!
Hüseyin Özdilek gibi sonradan olmalar, sonradan olsa da kuru sıkı dolmalar mantalite olarak birer taşra tüccarlığından öteye gidememiş tiplerdir aslında.
Seçim önlerinde ya da başları dara girdiği vakit taşralı siyasetçiler bunların kapılarını çalıp önlerine oturur.
İktidar partisine kapı sonuna kadar açıktır da!
Muhalefet partilerinin yöneticilerinin ellerine de giderlerken ayıp olmasın diye harçlık olarak birer zarfın içinde beşer-onar bin lira sıkıştırılıverilir.
İşte göbek bağı da tam o noktada başlar.
Parayı almış olmakla muhalefet 10 paralık muhalefet durumuna düşmüştür bile çoktan.
Ben geçmişte bu tür adamlardan ANAP, SHP, DYP, DSP gibi siyasi parti yöneticilerinin “bağış” adı altında ama aslında birer siyasi rüşvet olan paralar aldıklarını çok gördüm, çok duydum.
İşte o yüzden de böyle insanların kaçak yapılarına dokunulamadı, yapacakları inşaatlardaki imar sorunları yıldırım hızıyla çözüldü, yıllar yılı bir dedikleri iki yapılmadı.
Mesela Hüseyin Özdilek gibi insanların menfaatçiliği ve politikacılarla ilişkileri yüzünden Bursa ne kaybetti biliyor musunuz?
Sadece dönemin iktidar partisi olan ANAP’ın Bursa İl yöneticilerini değil, Doğruyol başta olmak üzere muhalefet partilerindekileri de örgütleyip lobi oluşturarak, Yalova yolunun 80 metreye çıkarılmasını engelledi Hüseyin Özdilek ve o güzergahta arazileri bulunan birkaç ensesi kalın doymamış komprodor!
Özdilek’i öpmeye giden CHP’nin Osmangazi’li yöneticileri bunları bilmezler.
“Liberal ekonomiye karşı olan duruşunuzu değiştirin” diye bir-iki acemi politikacıya ders vermeye kalkışan Hüseyin efendinin de bu kente karşı işlediği suçları ve günahları büyüktür.
Kulakları çınlasın dönemin efsane Bursa Büyük Şehir Belediye Başkanı Erdem Saker, kendi partisine rağmen Yalova yolunu 80 metreye çıkarmak için muhteşem bir proje hazırlamış ancak, birkaç havlucu ve iplikçinin karşı duruşu ve siyasete etki etmesi sonucu bunu ne yazık ki başaramamıştı.
Sahi, niye gidip öptüler bunlar düğün değil, bayram değilken üstelik de seçim öncesi Hüseyin Özdilek’i?
Oyunu istemek için mi?