Yazarlar

Danış Yapı’dan açıklama var

post-img
Kulakları çınlasın, eski Bursa milletvekillerinden İlhan Kesici seçim çalışması için gittiği her kahvehanede anlatırdı bu fıkrayı. Başarıya, teknoloji ve ilerlemeye aç ve muhtaç olan bizim necip milletimiz hiç olmazsa bir fıkrayla gavurlara karşı hissettikleri eziklik duygularını unutsun, az da olsa rahatlayıp gülsün isterdi İlhan Kesici belli ki. Ardından kahvehaneyi hınca hınç doldurmuş olan insanların çılgınca alkış tufanı sonucu karşısındaki kalabalığı fazlasıyla mutlu ettiğini gören Kesici, böylece artık oy isteme faslına geçebilirdi. Zamanında çok ekmeğini yedi bu fıkranın çok! Efendim, Cumhuriyet’in ilk yıllarında modern ve sağlıklı yolların yapılabilmesi için Amerikalı topograflar getirilir Türkiye’ye. Ellerindeki gelişmiş cihazlarla ölçüm yapan Amerikalılar, bir noktadan diğer noktaya en kısa ve en ucuz maliyetle nasıl gidilebileceğini hesaplayarak, haritalar çıkarırlar. İşte böyle bir gün arazide ölçüm işlemi sürerken Amerikalı uzmanlardan biri elinde küreğiyle çalışan bizim köylü Mehmet ağaya dönerek, “sahi, biz buralara gelmeden önce yollarınızı nasıl ve hangi yöntemle belirleyip açıyordunuz siz” diye sorar? Mehmet ağa “eşek kullanıyorduk” diye yanıt verir; “mesela eşeği buradan aşağıya salardık, hayvan gidilebilecek en kestirme yolu bulup bizi yönlendirirdi.” “Peki”, der Amerikalı bu kez, “eşek bulamadığınız zaman ne yapıyordunuz?” Mehmet ağa yanıt verir: “Eşek bulamadığımız zaman da gördüğün üzere, işte sizin gibi Amerikalıları çağırıyorduk!” (Burada gülünecek!..) Gülünecek ama tevellüdü biraz eski olup da geçmişte İstanbul’a karayoluyla pek çok kez gidip gelmiş olanlar Yalova, İzmit arasında bulunan ve bundan tam 65 sene evvel Amerikalıların yaptığı “Nato yolunu” gayet iyi bilirler. Şurada yakın zamana dek bu memlekette dökülen her metrekare asfalt daha bir yılı doldurmadan patlayıp kalkarken, o makaraya aldığımız elin gavurunun yaptığı yol bu gün bile hala taş gibi durmakta. Bereket versin, Nezir Gencer’in kurduğu Simge Asfalt gibi firmalar var da artık asfalt üretimi konusunda dünya çapında yüzümüz ağarıyor. Araştırma geliştirmeye çok büyük kaynaklar aktaran Simge Grubu sadece Bursa ve Türkiye genelinde üstelik de dünya standartlarında kaliteli asfalt üretmekle kalmıyor, pek çok ülkeye asfalt üretim tesisleri de satıyor aynı zamanda. Önceki gün Kent Gazetesi’nin sahibi Eyüp Kutlucan arayıp da “Orhaneli yolunu yazmışsın” deyince, “yoksa müteahhit siz misiniz” diye sordum ister istemez?!. “Yok” dedi Kutlucan “ama çok sevdiğim, değer verdiğim bir kardeşimiz yapıyor oradaki işi. Ben prensip gereği devlet işi hiç almıyorum zaten. Eğer müsaade edersen telefonunu kendisine vereceğim; ziyaret edip bazı bilgiler paylaşmak istiyor?” Ne demek canım! Her zaman kapımız usul erkan bilene, söyleyecek lafı olana sonuna dek açık zaten. Ardından Danış Yapı’nın ortaklarından Aytekin Danışman’la ertesi gün yani, dün gazetede buluşmak üzere sözleşiyoruz. Bir insanın gün görmüş olması, daha en başta aileden aldığı adap, edep, saygı, terbiye gibi değerleri taşıması işte böyle bir şey, nitekim karşımıza henüz çok genç ama buna rağmen elini büyük işlerin altına koymuş aynı zamanda yol yordam bilen mütevazı bir yol müteahhiti çıkıyor. Geçen gün bir türlü bitmeyen ve Bursa’yı dört dağ ilçesine bağlayan Orhaneli Yolu’nu ve oradaki heyelanları dile getirmiş ve kendimize has ironik yazı tarzıyla Karayolları 14’ncü Bölge Müdürü Öner Özgür’e seslenerek, “orada gerçekleşen heyelanlar sonucu habire istinat duvarı yapmaktan yol yapmaya fırsat fırsat bulamıyorsunuz, yoksa duvar yüklenicileriyle bir akrabalığınız filan mı var” diye sormuştuk?!. Yokmuş! Orhaneli kavşağından itibaren toplam 8 buçuk kilometrelik bölümün yapım ihalesini alan Danış Yapı’nın kurucuları Bitlisli, Öner Özgür’se Karadenizliymiş. Bursa’dan, Doğancı barajına doğru giderken Misi yakınlarında gerçekleşen ilk toprak kayması istinat duvarı henüz yapılmadan, daha ilerideki de duvar tamamlandıktan sonra gerçekleşmiş. Hadi ilki, her zaman kendi yapısını açıkça göstermeyen arazi yapısının azizliği nedeniyle yaşandı diyelim… İkincisinin duvar yapıldıktan sonra yine duvarla birlikte göçmesi normal mi? “Duvarın yapıldığı yerin arkasında Doğancı Barajı’ndan, Bursa’ya su taşıyan dev bir boru vardı. Bu borudan dolayı duvarı daha yatık inşa etmemiz gerekirken, daha dik yapmak zorunda kaldık. İşte bu yüzden yıkıldı oradaki duvar” dedi Aytekin Danışman. -Peki, bu için suçlusu kim? “Suçlu yok, hiç kimsenin suçu yok bu işte. Biz 2013’ün 9’ncu ayında başladık işe. 2014 senesinin 12’nci ayında da Orhaneli Kavşağı’ndan, Jandarmaya kadar olan 8 buçuk kilometrelik bölümü çift taraflı olmak üzere tamamlayıp teslim ettik…” -Demek heyelandan önce işin teslimatını da yaptınız? “Evet, teslim ettik ama iş ahlakımız gereği bizim irademizin dışında tamamen doğal  ve fiziki şartlar sonucu gerçekleşen kaymalardan sonra ortaya çıkan 100 bin metreküpten fazla taş ve toprağı hiçbir bedel talep etmeden kaldırıp alacağız oradan…” -Şimdi ben tam olarak anlayamadım sevgili Danışman! Buradan giderken solda ilk kaymanın gerçekleştiği alana daha duvar yapılırken, ikinciye de yapıldıktan sonra gerçekleşiyor göçükler. Bunun bir hazırlık safhası, ölçümü, yamaçların önce ehlileştirilmesi çalışması yok mu? Aytekin Danışman işte bu noktada artık ağzındaki baklayı çıkarıyor ve aranan “gerçek suçluyu” bulup yakalıyoruz! Dev duvarların yapımından önce, dediğimiz gibi önce yamaçların ehlileştirme çalışması yapılmış yapılmasına ama… Gerek Karayolları’nın, gerekse Orman Bölge Müdürlüğü’nün, çevreci örgütlerden gelebilecek tepkilere karşı mümkün olduğu kadar ağaç kesmemek yönünde bir tavrı varmış. İşte yamaçlardaki ormana girilip, ağaç kesmemek için de oradaki ehlileştirme çalışması sadece 50 metrelik bir derinlikle sınırlı kalmış. Burada gerçekten de müteahhitin hiç bir suçu yok, önüne hangi projeyi ve teknik verileri koyarlarsa o işi yapıp tamamlıyor adamlar. Peki şimdi? Öncelikle Orman Bölge Müdürlüğü’yle görüşülüp onay alınmış. Daha evvel 50 metre olan ormana girme mesafesi 70 metreye çıkarılmış. Ayrıca yeni duvarlar taş değil, demir ve beton kullanılarak yapılacakmış. Şu günlerde yağan yağmurun dinmesinin ardından önce molozlar kaldırılarak, sadece iki ya da iki buçuk ay gibi kısa bir sürede her şey tamamlanıp bitirilmiş olacakmış. “Devleti yöneten büyüklerimizin amacı bu yolu çift şeritli olarak Antalya’ya bağlamak” diyor, Aytekin Danışman; “işte onun için de çok önem veriliyor.” Bir şey daha öğreniyoruz bu sohbetten. Öğrendiğimiz gelişmeyse Harmancık, Büyükorhan ve Orhanelililer için müjde niteliğinde bir haber. Doğancı mevkiine gelindiği vakit araçların barajın üstünden geçirilmesi yerine hemen sağ tarafa derenin üzerine inşa edilecek bir viyadükle, dağ delinerek yapılacak 3 kilometrelik iki tünelden sağlanacakmış ulaşım. Bu durum da mesafeyi önemli ölçüde azaltacak bir proje. İhalesi de bu sene yapılıp hemen başlanacakmış. “Karayolları Bölge Müdürü Öner Özgür’ün göreve geleli henüz 2 yıl olmasına rağmen cesaretle şimdiye dek hiç el atılmamış yerlere temas ettiğini ve çözümler ürettiğini” de anlattı Aytekin Danışman. Yukarıda belirttiğim gibi, olgunluğu ve samimiyeti bende güven ve olumlu sıcak duygular yarattı. Eğer öyle diyorsa mutlaka öyledir. Müdür beyi kırdıysak biraz affola. Amacımız yara açmak değil, mevcut bir yaraya parmak basarak hızla çözümü için katkıda bulunmak. Haydi bir an önce bitirin artık şu işleri de siz de rahat edin millet de.    

Diğer Haberler