Yazarlar

Dekkıl!

post-img
Radyoların revaçta olduğu, arabada, evde, iş yerlerinde çok dinlendiği yıllar... Spiker haber bültenini okuyor: "Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, ANAP Lideri Mesut Yılmaz için "Dekkıl" dedi"!.. "Dekkıl" ne ya? "Maykıl" gibi bir şey mi acaba İngilizcede? Sonra haberi ajanslardan okuyunca anladım gerçeği... Erbakan Hoca "Deccal" demiş Mesut Yılmaz için, kendisininki dahil hiçbir dilin fonetiğine hakim olamayan cahil haber spikeri kadın da hiç işitmediği bu kelimeyi yabancı kaynaklı sanıp, "c'leri", "k" diye telaffuz ederek, "Dekkıl" şeklinde okumuş meğerse! Bu arada "a" harfini de "ı'ya" dönüştürüp, yabancı dil bilgisini konuşturmak istemiş aklınca! Vay anasını be, "deccal" olmuş, "dekkıl"!.. Deccal, İslam'a göre ahir zamanda, Mesih'in yani İsa'nın, ikinci kez yeryüzüne gelmesinden önce insanları dini inançlarından saptırarak onları kötülüğe ve sapkınlığa yöneltecek bir akım, ideoloji veya onu kuran kişiyi ya da kişileri temsil eden bir insanlara denir. Deccal kelimesinin aslı "Doğruları söylemeyen, doğruluktan saptıran, şaşırtan" anlamına gelir. "Deccal" kavramı Kur'an'da geçmez ancak, hadislerde bolca bulunur: "Kainatın yaratıcısı Allah azze ve celle Deccal ile kullarını imtihan edecektir." Deccal, Allah'ın sınavına aracılık yapacak olan kişidir İslam'a göre. Hadi madem, işin fantastik yanına da girelim biraz: Deccal tek gözü olmayan tek kaşı olmayan bir görüntüyle ortaya çıkacaktır. Ayrıca Deccal karşısındaki insanı kandırmak için mutlaka onlara güzel sözler söyleyen kişi olarak girecektir hayatlarımıza. Deccal'i adlandırmak için "mesihu-d - dalale" de denilmektedir. Hadislerde belirtildiği üzere Deccal ortaya çıkmadan kıyamet kopmayacaktır. Aslında günümüzde Deccal ortaya çıkmış da olabilir! O da Gaziakdemir Mahallesi'nde, İnan Kardeşler Restoranın iki alt sokağında sağda, kaportacılık yapan Kadir Bekar'dan başkası olamaz kanımca! Kadir Bekar'ın bir gözü kördür yani, onun da tek gözü yoktur. Henüz çırakken çapak kaçmış, ailesinin durumu anlamaması sonucu bir gözü kör olduktan sonra doktorlar tarafından yerine protez, takma bir göz takılmıştır. Koca ninemin akşamları yatarken protez dişlerini çıkarıp bir bardak içindeki suya bırakması gibi Kadir Bekar da çıkarıp gözünü koyuyor bir kaba her gün. Tabii, susayan yeğenim Şamil'in ninemin dişlerini koyduğu bardaktaki suyu bir çırpıda yanlışlıkla içme hadisesini bir yana bırakırsak eğer, Kadir Bekar'ın bu kez de geçenlerde gören gözüne de demir çapağı kaçıyor... Doktor bakıyor, çıkarıyor metal parçasını gözünden, ardından bantlıyor ve "Hadi artık git" diyor! "Nereye gitcem" diyor Kaportacı Kadir Bekar? "Evine gidicen" diyor doktor! "Ee" diyor, "benim öbür gözüm zaten kör! Sağlam olanını da siz bantladınız! Nasıl gitcem ben eve"?!. Gülüyor doktor... Bandajı açıp "Hadi artık git madem" diyor! Tabii, Kadir'in Deccal'la benzerliği sadece tek gözlü olmasından kaynaklanmıyor... Geçmişte kayınbiraderine ikinci el bir otomobil satın alıyor Kadir Bekar ancak, o gelmeden önce hoparlörlerini söküyor kerata!.. Her karşılaşmamızda takılıyor, "Kaç hoparlör çaldın bugün" diyorum kendisine! Gülüyor. "Hoparlörler artık para etmiyor ki!.." Bu Kültürpark'ın yanında neredeyse 30 yıldır bedava denecek miktarda kira bedeliyle restoran işleten Anadolu Spor Gazetecileri Derneği var ya... Onlar da aynen tek gözlü "Dekkıl" gibi, hem yapacaklarını yapıyor, hem de Mart kedisi gibi bağırıyorlar, "Bursa Büyük Şehir Belediyesi binamızı yıkıyor" diye!.. Yıkacak ulan, yıkacak tabii!.. Ömrünüzün sonuna kadar size vermek yerine, millet bahçesine katıp, milletin hizmetine sunacak elbette! Ne bağırıyonuz, ne bağırıyonuz? Derneğin Genel Başkanı İbrahim Erdoğan, vekiliyse tüm Bursalıların yakından tanıdığı Yüksel Baysal'mış meğerse. Yüksel Baysal'ın sporla ne ilgisi var? Topu görse "lopitop" sanır. Hayatında bir kere bile futbol maçını izlemeye gittiğini duymadım. Yaşamı boyunca bildiği tek spor bonfile dövmektir; onu da kokmuş, çürümüş etlerle yapar hep! "Anadolu Spor Gazetecileri Derneği Genel Başkan Vekili..." Peh, peh, peh! Nasıl ağlaşıyor bunlar birkaç gündür, nasıl ağlaşıyor anlatamam! İyi Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu açıklama yapıyor geçen gün, "Büyükşehir Belediyesi ASGD'nin binasını yıkıyor" diye... Bir de "Türkoğlu" olacaksın... Yıkıyor da cebine mi koyuyor? Türk milletinin hizmetine sunuyor, Türk milletinin!.. ASGD Başkanı İbrahim Erdoğan kim; İyi Parti İl Başkan Yardımcısı aynı zamanda!.. Böyle bir İyi Parti, böyle bir iyilik olur mu ya?!. Dekkıl bile yapmaz sizin yaptığınızı! Bir de sözde memleket yönetmeye talip bu insanlar! Dekkıl'a bile oy verir, yine de size oy vermez bu millet! Bakın, İbrahim Erdoğan yönetimindeki bu ASGD geçen yıl Balkanlara bir turistik gezi düzenliyor ancak, vize parası ödememek için katılımcıların karılarını gazeteci olarak gösterip, yedi yaşındaki çocuklarını bile folklor oyuncusu olarak tanıtarak, Bursa Valiliği'nden onay istiyor... Kişi başı bin 500 lira yazılan bu gezide amaç, paraları indirip, bindirdikten sonra kaldırmak! Duyuru bile yapıyorlar bunun için, "Şu kadar kontenjanımız kaldı" filan diye! Bursa Valisi Yakup Canbolat meseleyi araştırınca bir de görüyor ki, heyettekilerin sadece ikisi gazeteci, diğerleri Turist Ömer! Gasteci olanlardan biri İbrahim Erdoğan, diğeriyse hayatında bir kere bile futbol maçı seyretmemiş, jimnastikte kulplu beygire binmek yerine ömründe sadece semerli beygire binmiş, Anadolu Spor Gazetecileri Genel Başkan Vekili Yüksel Baysal! Bu durumun ortaya çıkması üzerine gri pasaport vermekten vaz geçiyor ve bunlara "iki asker, diz çöker, fotoğraf çeker" pasaportu veriyor Vali Canpolat. Vali Bey'in kendisine bir-iki kez takılmışlığım, belki de üzmüşlüğüm vardır ancak, bu olayı anımsayınca kendisine bir gazeteci ve vatan evladı olarak teşekkür ediyor, bir devlet adamı olarak hoş görüsüne sığınıyorum! Şunları yazıyor Bursa basınının medar-ı iftiharlarından, Karacabey'de yıllardan beri gazeteciliğin yüzünü ağartan İbrahim Bursalı sosyal medya hesabından: Dekkıl'ın elemanlarının gerçek yüzleri bir bir ortaya çıkıyor artık! Valiliğin bu tavrı üzerine sırf para kazanmak amaçlı Balkan gezisini iptal etmek zorunda kalan İbrahim Erdoğan meseleyi Srebrenitsa katliamına bağlamaya çalışıyor ve Cafer'e bez yetiştirmeye zaman bulunamıyor! Bir de ASGD Genel Başkan Yardımcısı ilan edilen Ömer Aydoğdu isimli bir çocuk var bu alemde gezen, O da İbrahim Erdoğan'ı yalanlarcasına bu gezinin temsil ve folklor amaçlı olduğunu duyuruyor, ishal olmuş Cafer sıçtıkça sıçıyordu ortalığa!Onların bu gezisini ihbar ve iptal edenler "vatan hainleriydi" sözde! Hazreti Muhammet şunları söylemişti Deccal yani "Dekkıl" ile ilgili olarak geçmişte: "Deccal sürekli herkese iftira atacak ve gerçekleri daima çarpıtacaktır." Ve Bursa Şehir Gazetesi'nden Alparslan Yıldız ortaya çıkaracaktı Dekkıl ve ekibinin yalanlarını son olarak bir yazısında: "Bursa günlerdir Anadolu Spor Gazetecileri Derneği (ASGD) ve Bursa Medya Derneği işbirliği ile imza atılan gri pasaport skandalını konuşuyor. "Anadolu'dan Balkanlara Uluslararası Kültür Köprüsü" adı organizasyonla Balkan turu düzenleyen iki derneğin gri pasaport oyununu, Bursa Valisi Yakup Canbolat bozdu. Gri pasaportlar iptal edilince, her iki dernek programı iptal etti. Organizasyonu düzenleyen ekip, skandalı yazanlara hakaret ederek, rezilliğin üstüne örtmeye çalışıyor. Genel merkezi Bursa'da olan Anadolu Spor Gazetecileri Derneği (ASGD) ile Bursa Medya Derneği işbirliğinde "Anadolu'dan Balkanlara Uluslararası Kültür Köprüsü" gezisi için 37 kişiye çıkartılan 'Hizmet Pasaportu' Bursa Valiliği tarafından katılımcıların gazeteci olmadıkları tespit edilmesiyle iptal edildi. ASGD Genel Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkan Vekili İbrahim Erdoğan, ASGD Genel Başkan Vekili Yüksel Baysal ve ASGD Genel Başkan Yardımcısı Ömer Aydoğdu tarafından 3-9 Temmuz tarihleri arasındaki Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya ve Kosova gezisinde pasaport sorunu ortaya çıktı. Üyeler, geçişlerinde vize sorunu yaşamamak için Bursa Valiliğinden Hizmet Pasaportu talebinde bulundu. Valilik, 39 gazeteci için vizesiz geçiş sağlayan Hizmet Pasaportu talebini uygun buldu. VALİ CANPOLAT TEZGÂHI BOZDU ASGD tarafından gönderilen listedekilerin gazeteci olmadığı yönündeki ihbarı inceleyen Vali Yakup Canbolat, derhal inceleme başlattı ve soruşturma sonunda 39 kişiden sadece 2'sinin gazeteci olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine gazeteci olmayan 37 kişinin pasaportu Vali Canbolat'ın talimatıyla iptal edildi. Gazeteci olmayan kişilere 'Hizmet Pasaportu' çıkartılmasıyla ilgili olarak idari soruşturma başlatıldığı bildirildi. NEREDEN TUTSAN ELİNDE KALIYOR Gazeteci meslek örgütü olan ASGD'nin üst yönetiminin karıştığı skandalın ardından Genel Başkan İbrahim Erdoğan, iddiaları reddetti ancak geziyi de iptal etti. Organizasyonun turistik amaçlı olmadığını savunan Erdoğan'ı, dün Genel Başkan Vekili Yüksel Baysal kaleme aldığı makale ile adeta yalanladı. Baysal yazısının ilgili bölümünde "Bir, gezi turistik amaçlı mıydı? Evet, bir yerleri görme, deneyim edinme, gezme anlamında bütün diğer geziler gibi turistikti" ifadelerini kullandı. SOSYAL MEDYADA BALKAN TURU REKLAMI ASGD Genel Başkanı ile vekilinin kültürel tur ve önemli sosyal sorumluluk projesi olarak yutturmaya kalktıkları organizasyonun ne olduğu aslında hemen yanlarında ASGD Genel Başkan Yardımcısı Ömer Aydoğdu'nun sosyal medyadaki tanıtımlarından ortaya çıkıyor. Lüks bir otobüs fotoğrafının yer aldığı paylaşımda, "1500 TL'ye baştanbaşa Balkan turumuza 10 kişilik kontenjan eklenmiştir. Lüks ve keyifli bir seyahat sizleri bekliyor" diyerek, organizasyonun amacını da ortaya koyuyor. ELEŞTİRENLERE HAKARET ASGD Genel Başkan Vekili Yüksel Baysal ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Aydoğdu, gri pasaport skandalının ortaya çıkması üzerine bu konuyu yazan ve eleştirenlere hararet dolu sözler kullanarak, yaşananların üzerini kapatmaya kalkıyor. Oysa geziye Yüksel Baysal eşiyle, İbrahim Erdoğan eşiyle, Ömer Aydoğdu eşi ve oğluyla ki oğlu 7 yaşında ve dansçı olarak gösterilerek katılıyor. Gerçekleri saptırmak için büyük gayret gösteren Yüksel Baysal, Yıldırım Belediyesi ile hiçbir ilgisi olmayan folklor ekibini bakın nasıl lanse ediyor yazısında, "Özellikle festivalde gösteri yapması için halk oyunları ekibi istediler. Yıldırım Belediyesi 15 kişilik Erguvan ekibi oluşturulan heyetin içindeydi." KAMU ZARARI YOKMUŞ! Suçüstü yakalanmanın verdiği telaşla bir de meslek dersi veren Baysal, kamu zararı var mı yok mu onun sorgulanması gerektiğini öne sürüp, kamu zararı olmadığını iddia ediyor. Bir bardak su da fırtına kopartıldığını iddia eden Yüksel, kendilerini eleştirenlere her zaman ki üslubu ile hakaretler yağdırmayı ihmal etmiyor. İşte Baysal'ın o hakaret dolu satırları; "Tasması başkalarına bağlı bazılarını bir kenara koyuyorum. Onlara "Şunu ısır" dedikleri için yapıyorlar. Önemsiz... Ancak, kişisel hırslarını, kinlerini biriktirip, sanki bir açık yakalamışlar gibi medyanın sorunlarını iyi kötü dile getiren bir derneğe yüklenmek hangi mantıkla açıklanabilir? İktidara, güçlü isimlere muhalefet edemeyen korkaklar, ASGD'ye aslan kesildiler. İhbarcılar, jurnalciler, tasmalılar birleşti, üzerine ölü toprağı serilen meslek adına iyi kötü-doğru yanlış bir şeyler yapmaya çalışanlara yaylım ateşi açtılar. Topunuz gelseniz kaç yazarsınız?" https://sehirmedya.com/bursa-haberleri/gri-pasaport-oyununu-vali-canbolat-bozdu-h299922.html Hiç kimse yazmasa Gönül Yazar, o da yazamazsa Mehmet Ali Yazar ey Yüksel Baysal!.. Altında lüks ciple gezen kaç basın emekçisi gördün bu alemde sen? Bakıver yanındaki İbrahim Erdoğan'a! Soruver paraları nereden indirdiğini? Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı, korkusuz, yiğit insan Alinur Aktaş... Bunların yıllardan beri bedavaya oturup saltanat sürdükleri saraylarını artık yıkıp, milletin hizmetine sunuyorsun... Bir de "üyelerine bir göz attır" derim ben? Bakalım bildirdikleri isimler gerçekten gazeteci mi? Belediyenin bu mesleği yürüten insanlara sağladığı kamu araçlarında "ücretsiz ulaşım hakkından" yararlanıyorlar mı? Maçlara bedavaya girip, para ödemeden sıvışıyorlar mı? Nuri abi, Bursa Gazeteciler Cemiyeti Nuri Kolaylı, bir lafım da sana! Bu mesleğin mensuplarına Bursa basın tarihinde en büyük hizmetleri yapan insansın. Ancak gazetecilik, "Dekkıl" kılıklı insanların elinde yerlerde sürünüyor, itibar olmuş sıfır! "Hele bir ortaya çıksan da" diyorum, bu işe bir standart, bir yasal düzenleme, bir denetleme mekanizması kurulsa da... Hiç olmazsa "Penaltıyı" görünce, "bel altı" sanan insanların, bonfile dövmekten bel fıtığı olmuş heriflerin spor gazetecileri derneklerine yönetici olmalarının önüne geçilse?!. İki satır mektup yazmayı beceremeyen tiplerin "gazeteciyim" diye ortalıkta dolaşmaları engellense? Öpüyorum Nuri abi, hem de kelinden üstelik! Yengeye selam.

Diğer Haberler