Yargıtay Başsavcı Yardımcılığı görevinde bulunan ve dört dönem Adalet Partisi'nden Erzincan milletvekili seçilen, Erzincan Kemaliyeli Sadık Perinçek’le, Malatya Darendeli Lebibe Perinçek'in oğlu hukuk doktoru, araştırmacı yazar ve siyaset adamı, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’le ilgili olarak bu güne dek pek çok şey söylendi.
“Komünist” dendi, “faşist” dendi, “Maocu, Apocu, goşist, Narsist, darbeci, MİT ajanı, ulusalcı” dendi…
Fakat şimdiye dek Suriye ve Irak’ı Türkiye topraklarına katmak için devletler arasında arabuluculuk yapmaya çıkan “elçi” hiç denmedi!
Ülkede pek çok insan Perinçek’in bu yönünü bilmez.
Açıkçası o güne dek ben de bilmiyordum.
Ta ki, 2007 yılının 12’nci ayının 2’si akşamı, Bursa Kültürpark’taki Akarsu Restoran’da aynı masada yemek yiyip sohbet edene kadar.
O akşam anlattıkları karşısında o kadar büyük bir şaşkınlığa uğramıştım ki, gecenin sonunda söylediklerini not aldığım kağıdı kendisine uzatarak o günün anısına “imzalamasını” rica etmiş, kim bilir belki de o imzayı daha sonra paylaştıklarını inkar etmesi durumunda bir güvence olarak görmüştüm!
“Pek yakında ordu ve millet işbirliğiyle AKP Hükümeti’nin yıkılacağını, yerine kurulacak “Milli Hükümet’te” kendisinin ve İşçi Partisi’nin de görev alacağını” söylüyordu Perinçek!
Yani açıkça “darbe yapılacağını” anlatıyordu dönemin İşçi Partisi Lideri ve bunu birinin ulu orta söyleyebilmesi için ya kafayı yemiş olması ya da sırtını dayadığı paşalara son derece güvenmesi gerekiyordu!
Şöyle yazmıştı bilgi notlarını aldığım kağıttaki imzasının üstüne:
“Candan dostlukla, devrimci çözümün eşiğinde, yürek yüreğe!..”
Nereden bilebilirdi ki o sıra, kısa bir süre sonra tutuklanıp yıllarca hapiste tutularak Ergenekon’dan yargılanacağını?
Bununla da kalmadı Perinçek.
28 Şubat sürecinde "Türkiye’de Cumhuriyet Devrimi Kanunları Uygulansın" kampanyasını başlattı, "Ordumuz tankları resmi geçit için almadı, Türk Silahlı Kuvvetleri Cumhuriyet devriminin mevzilerine girmiştir" dedi açık açık.
Türkiye’de “sol siyasetin” en uzun süre koşan maratoncusudur Doğu Perinçek.
Pek çokları gibi ben de kendisini bu güne dek hala anlayabilmiş değilim ama kim bilir, belki de döngü değil de bir evrimin, kişinin düşünce dünyasındaki gelişimle, bir devrimin hikayesini yaşamıştır Perinçek.
Çinli komünist lider Mao’ya öykünerek aldığı startını, daha sonra Atatürk’e yaslayarak tamamladı.
Önceki gün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “Ermeni soykırımı yoktur” demeyi suç kılan hükmü yok saymasıyla, bu konuya dair verdiği mücadeleyle de “jübilesini” yaptı bana göre Perinçek.
Ben de “bu topraklarda Ermenilere soykırım uygulanmadığını, tamamına yakını doğu ve güneydoğu bölgelerinde olmak üzere göç ederlerken yanlarındaki paraları hatta, bir çift çizme için bile katledilip öldürüldüklerini” düşünüyorum.
Batı ülkelerinin bu konudaki riyakar, iki yüzlü ve faydacı yanını deşifre edip büyük bir hukuk zaferi kazanan Doğu Perinçek’i kutluyor, kendi adıma da teşekkür ediyorum.
Çok ilginçtir, Perinçek taraftarları sonradan olmuyor bu ülkede, çünkü Perinçek’çi olarak doğuyorlar!
Yani üreyerek çoğalıyorlar resmen, aynen bir tarikat gibi!
Anne ve babanın ardından çocuklara da aşılanıyor bu duygu ve düşünceler, ölene dek de devam edip gidiyor.
Her zaman bir yayın organı oldu Doğu Perinçek’in.
1980 öncesinde Aydınlık Gazetesi’ni günlük olarak çıkarmayı başardığı gibi, haftalık ya da aylık yayın organları sayesinde Türkiye en mahrem sırları, en gizli entrikaları henüz gerçekleşmeden çok önce ondan öğrendi.
“Bu bilgileri MİT’ten mi alıyorsunuz” diye de sormuştum o akşam?
“Her yerden alıyoruz” demişti, “asker de bize belge paslıyor. Önce başka yerlere iletiyorlar ama hiçbir yerde yayınlanmayınca bu kez dönüp bize yolluyorlar.”
O yıllarda Amerika’nın Orta Doğu’yu yeniden şekillendirmek istemesi karşısında çare olarak “Hafız Esat’ın Türkiye’ye katılmak istediğini(!), kurulacak federal bir devletle Türkiye’ye tabii olmak istediğini” daha önce biliyor muydunuz mesela, keza Irak’ın da öyle?
Ya da bu ülkelerle birlikte “İran’ın ya da Çin’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımak istediklerini ancak Amerika’nın karşı çıkmasıyla, AKP Hükümeti’nin buna onay vermediğini?”
Bu gün Türkiye, dünya ve Ortadoğu’yu kana bulayan “İslamcı militanların CIA’nın yönetiminde Yalova’da oluşturulan kamplarda daha o yıllarda yetiştirilmeye başlandığını?”
“AKP Hükümeti Amerika’nın sözleşmeli taşeronudur” demişti o akşam.
Şimdi gelin, o gün özel sohbette Doğu Perinçek’in ağzından çıkan sözleri yazdığım notlardan kısa kısa pasajlar sunayım size:
“Amerika Kürtlerden vazgeçmez!
Tayyip’in ordusu yok, çürük bir iktidardır, onun ordusu Amerika!
ABD sayesinde para buluyor.
Hukuk başka, güç başkadır.
Önümüzdeki süreçte Türkiye, Suriye, Irak federasyon olur, buna bir süre sonra İran da katılır.
Biz Suriye’yi, 2003 yılı Aralık ayında sekiz kişilik Avrasya Heyeti olarak halen görevde olan paşalarla birlikte ziyaret ettik! O sıra Beşar Esat Moskova’daydı. Meclis başkanı ve bakanlarla görüştük. Bize Esat’ın mesajını ilettiler:
“Türkiye’yle devlet olarak birleşmek istiyoruz!..”
İran Büyükelçisi Devlet Abadi verdiği bir yemekte bize(!) “Gelin aramızdaki gümrükleri kaldıralım? 70 milyon İranlıyı siz giydirin. Birlikte alışveriş yapalım. Karşılığında petrol ve doğalgaz verelim” dedi.
Biz de kendisine “Amerika, Kıbrıs üzerinden sizi bombalayacak. Gelin KKTC’yi tanıyın” dedik?
Büyükelçinin verdiği cevap şu oldu:
“Sizin hükümetiniz tanımamızı istemiyor ki!..”
Büyükelçi bize gümrükleri kaldırmamız karşılığında AKP Hükümeti’ne, “Türkiye’ye 15 milyar dolar karşılıksız para vermeyi teklif ettiklerini ancak Ankara’nın buna yanıt dahi vermediğini” de anlattı!
Suriye’de bize(!) “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımak için bir süreç başlatabilecekleri” söylenince Putin’in kurmaylarından Aleksandr Dugin’i, Kıbrıs’a götürdük ve Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la görüştürdük.
Çinliler bize, “Kıbrıs’ı tanısak, Türkiye Uygur Bölgesi’ndeki terör eylemlerini desteklemekten vazgeçer mi” diye sordular?
Türkiye’de adam gibi bir hükümet olsa, tam 6 ay içinde en az 25 ülke Kıbrıs’ı tanır; Rusya ve Çin de tanıma sürecine girer!
Bizden sonra CİA’nın Yalova’da İslamcı teröristleri yetiştirip eğittikleri kampları İngiltere’nin en ciddi gazetelerinden Sunday Times da yazdı.
Bu kamplarından mezun olanlar yarın uluslar arası terör üyeleri olarak ortaya çıkacaklar. Bunları Amerika yapıyor, AKP Hükümeti de göz yumuyor.
Çetin Emeç’i, Uğur Mumcu’yu öldürenler de bu kamplardan çıkanlardır.
Yine Sunday Times, İngiltere İstanbul Başkonsolosluğu, HSBC Bank ve Sinagog baskınlarını düzenleyerek 57 kişinin ölümü, 100 kişinin de yaralanmasına neden olan dünyaca ünlü terörist El Sakka’nın “Yalova’da eğitildik” dediğini de yazdı.
El Sakka “ikiz kuleleri vuran 6 eylemcinin de Yalova’da eğitildiğini” söylüyor.
Terörist Mustafa Uykız da Yalova Emniyeti’ne verdiği ifadede “orada eğitildiklerini” söylüyor.
İkiz kuleler İslam dünyasına karşı başlatılan Haçlı seferini meşrulaştırmak için El Kaide-CIA işbirliğiyle vuruldu.
CIA terörü ortalıkta kol geziyor, Hükümet ve MİT durumu biliyor, Ordu çok rahatsız.
Amerika, Türkiye’nin Çin, Rusya ve İran’la arasını açmaya çalışıyor.
Fakat Amerika çöküyor!
Teori Dergisi’nin önümüzdeki sayısında yayınlanmak üzere, Hazine Kambiyo Eski Genel Müdürü, İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Ali Kocatürk durumu analiz eden bir yazı yazdı.
Amerika’nın 1 trilyon dolar bütçe açığı var. Kendi iç savaşını Ortadoğu’ya yıktı. Silah ve kimya sanayisini tetikleyerek durumu kurtarma peşinde. Öte yandan doların dünyada geçerli para olmaktan çıkma hali var. Çin, dolardan ayrılma kararı aldı. ABD Merkez Bankası Başkanı “Roma gibi çöküyoruz” dedi! ABD önümüzdeki 10 yıl içinde çökecek. Birkaç yıla kalmadan bunu hissederiz.
MHP seçim bildirgesinde, “ABD’yle stratejik ortaklığı biz kuracağız” diyor, CHP’dense ses seda yok, AB güdümünde ilerliyor!
Bush, Tayyip’le anlaştı. Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurulacak. PKK yasallaştırılacak. Güneydoğu’da özerk oluşum sağlanacak. Kürtçe yayın, eğitim ve televizyonu getirecekler!
Ancak Kürtçe mühendislik, ekonomi ya da tıp eğitimi yapamazsınız!
Apo’nun sözü var, “Kürt devleti kurulduktan sonra 50 yıl Türkçe’yi resmi dil yapacağız, Kürtçe’yle devlet yönetilmez” diye!
Bu ülke devrime doğru gidiyor, ordu-millet işbirliğiyle başaracağız.
Bir kısım ordu mensubu andıç, muhtıra verdiler Genel Kurmay’a!
Cumhurbaşkanı hükümeti istifaya davet etsin” dendi.
Ülkede 1919 şartları yaşanıyor.
Türkiye’yi sözleşmeli personel yönetiyor!
Milli hükümet kurulmadan buradan çıkış yok.
İşçi Partisi’nden başka buna önderlik edecek başka bir parti daha olsa ben de kalkıp oraya giderim!
Türkiye’de geçmiş ve geleceği okuyan başka bir parti yok ne yazık ki.
CHP ve MHP, Türkiye’de Amerikan tehdidi var demiyor, diyemiyor!..”
Doğu Perinçek aynı sene yani 2007 yılında partililerini toplayıp Diyarbakır’a gitti ve ellerinde Türk bayrakları olduğu halde orada aslanlar gibi bir de miting yaptılar.
Fakat ben pek çok yanını olumlu bulup katılmama rağmen yine de hala Doğu Perinçek’in kim olduğunu anlayabilmiş değilim!. .
Peki ya siz?
Kimdir bu Doğu Perinçek?