Hiç belli etmemeye çalışsalar da iyi biliriz, kadın kadının kurdudur aslında ve es kaza aralarında kalanın vay haline!
Geçen akşam ne kadar sıkıştırıp konuşturmaya çalışsam da özellikle siyasette, rakibi hemcinslerinin aleyhinde asla olumsuz ya da kötü laf etmeyen, bırakın böyle yapmayı, onları daha da övüp yücelten başka bir kadın daha görmedim arkadaş!
Ortak bir dostumuz sayesinde oturup birlikte yemek yedik Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Örgütü İl eski Sekreteri Fatma Belgin Gökçe’yle. Kendisini tanır, karşılaştığımızda hal hatır sorardık ama uzun uzun sohbet etme fırsatı bulamamıştık hiç.
İl eski Başkanı Metin Çelik, kongre öncesi yönetim listesini yaparken sormuştu “Kömür ticaretiyle uğraşan paralı bir kadın(!) varmış. Onu yönetime alıcam, tanır mısın” diye?!.
Fatma Belgin Gökçe bundan beş sene Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Kadın Girişimciler Kurulu’nda görev yaparken, aktif siyasete katılması için zamanın Osmangazi İlçe Başkanı Yücel Akgün’e, Nurgül Özselek öneriyor “Burada çok değerli, çok çalışkan ve birikimli bir hanım var, onu listene al” diye ilk önce; bunu evvelden biliyoruz ama hepsi o kadardı.
“Yücel iyi bir başkandı” diyor Belgin hanım, “iyi bir dinleyiciydi. Tüm kararlarımız konuşup, ortak veriyorduk”.
-Peki Metin Çelik bu anlamda kötü bir yönetici miydi?
“Yaklaşık 3 yıl birlikte görev yaptığım İl Başkanım hakkında olumsuz hiçbir şey söylemem. Ancak Metin bey de çok çalışan, sabahın ilk saatlerinden, gecenin ilerleyen vakitlerine dek her yerde olmaya çalışan bir insandı.”
-Önünüzde özellikle partideki kadın kotasına girip milletvekili olmayı düşleyen hemcinsleriniz var. Mesela İl Kadın Kolları Başkanı Ayşe Şahin?
“Ayşe hanım da o görevi hak eden, eli kalem tutan, diksiyonu, ses tonu çok güzel, başarılı ve çalışkan bir hanım”.
-Peki, Profesör Lale Karabıyık?
“Kendisini çok severim. Önseçime girerse ben de seve seve desteklerim. Ancak yukarıdan merkez yoklamasıyla gelirse hoş karşılamam, gücenirim. Çünkü siyasete ve partiye emek vermiş insanlara saygı duyulması gerekir ilk önce.”
Geçen dönemde, ulaştığı akademik kariyeri nedeniyle CHP Bursa listesinin 6’ncı sırasına konan Lale Karabıyık, üniversitede bulunduğu yıllarda memleket meseleleriyle ilgili olarak çıkıp da tek söz söylemiş değildi; ya da biz hiç duymadık?
Ne zaman ki emekli oluyor, tekaüte ayrılıyor, ondan sonra CHP’nin Atatürk Anıtı’na çelenk koyma törenlerinde görmeye başlıyoruz kendisini.
Bu güne dek CHP için de yaptığı tek şey bundan ibaret!..
Ha! Bir şey daha yapıyor. O da gençlik kotasına girip kapağı Ankara’ya atmayı düşünen İl yönetimi eski üyesi Burak İleri’yi yanına alıp, her 15 günde bir Ankara’ya giderek genel merkez yöneticilerine şirinlik yapıyor.
Ancak bilmiyor ki, yanında Burak İleri’yi gezdirip durması bile hakkında her zaman eksi puan yazar!
Fatma Belgin Gökçe’ye, “kendisini Ankara’da destekleyecek genel merkez yöneticileri olup olmadığını, bu insanlarla temasının hangi düzeyde olduğunu” sordum?
“Bahsettiğiniz manada hiç kimseyle hiçbir temasım olmadı ki” dedi, “Ayrıca, ben milletvekili olacağım diye ikide bir karşılarına çıkıp durmayı ahlaklı bulmam. Benim görevim İl sekreterliğiydi. Önce bu görevi layıkıyla yapmam beklenirdi. Ne telefon ettim ne de gidip kendimi tanıttım. Ancak şimdi giderim çünkü, artık adayım.”
Mavi gözlü, ay yüzlü, hanım mı hanım, son derece kaliteli, eğitimli, bilgili ve birikimli bir insan Fatma Belgin Gökçe.
Şu kadın kotasını, gençlik kotasını, Sencer Ayata kotasını(!) bir türlü anlayamam CHP’de! Cins ve yaş ayrımcılığı çok saçma gelmiştir bana hep.
Kadın ya da erkek kotası yerine insan kotası, adam gibi adam kotası, yalaka olmayan kotası, parasıyla buralara gelmeyecekler kotası, başarılı, azimli kadın kotası gibi kavramlar dillendirilse çok daha anlamlı olacak açıkçası!
Belgin hanım 2012 senesinde Bursa’da “Yılın İş Kadını Ödülünü” aldı mesela yönettiği şirketteki başarıları nedeniyle.
Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin İşletme Bölümü’nü bitirip, başka bir kuruluşta çalışmaya başladığı sıralarda kentimizin çok sevilen işadamlarından eşi Erdoğan Gökçe’nin, İnegöl yolunda feci bir trafik kazasında vefat ettiği haberini alıyor henüz gencecikken bundan 12 yıl önce 2 küçük çocuğuyla tek başına kalarak.
Yılmıyor, azmediyor, eşinin kömür ticaretiyle uğraşan şirketinin başına geçerek firmayı her yıl on milyonlarca dolar ticaret hacmine ulaştırarak vergi rekortmenleri arasına giriyor.
Alın teriyle, çok çalışarak yakalıyor başarıyı, öyle kimileri gibi atadan, dededen kalan mirasın üzerine oturup yemiyor.
Ben kendisini çok sevdim.
Karşımda iyi, iyi yürekli bir insan, başarılı, akıllı bir kadın, umut vaad eden bir siyasetçi, dürüst, açık bir kişilik, iyi bir anne ve bundan 12 yıl önce yitirdiği kocasını hala çok seven, ona hala çok aşık iyi, vefalı bir eş gördüm.
İnanıyorum ki tanısanız sizler de seveceksiniz.
Yolu açık olsun, başarılar diliyorum kendisine.