Geçen günkü yazımda sizlere Bursa Eski Valisi Şahabettin Harput, Bursa Eski Milletvekili ve Bakan Bülent Arınç ve Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa İl Başkanı Avukat Cemalettin Torun arasındaki o gizemli ilişkiden söz etmiş ve aynen Nezir Asaroğlu gibi ben de “Fetö geçmişte Bursa’yı, Bursalı sanayicileri haraca keserken bu üçlü neredeydi, ne yapıyordu” diye sormuştum?
Bülent Arınç, Manisa’dan Bursa’ya hususi olarak mı gönderilmişti?
Dahası iktidar cephesinde Bursa’nın patronu olan ve bu kentin her hücresini çok iyi bilen Faruk Çelik niye Urfa’ya yollanmıştı?
Şahabettin Harput, Bülent Arınç ve şu an tutuklu bulunan Bursa Eski Cumhuriyet Başsavcısı Namık Yılmaz, vergi kurumunun başındaki isim İbrahim Saydam, Bursa İl Emniyet Eski Müdürü Ali Osman Kahya ve İl Milli Eğitim Eski Müdürü Atilla Gülsar arasındaki rabıta neydi?
Dönemin Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Celal Sönmez ve imza yetkili yönetim kurulu üyelerinin “bazı usulsüz harcamalar yaptıkları” iddialarıyla gözaltına alınmaları sonucu pırtlamıştı fıtık; birileri “eğer Fetö’ye külliyetli miktarlarda bağış yaparlarsa bu işin adli yönden kapatılabileceğini” fısıldamıştı kulaklarına!
Ve “şu an iktidar partisinin Bursa İl Başkanlığı görevini yürüten Avukat Cemalettin Torun’la, yine şu an Bursa milletvekili olan ortağı Avukat Zekeriya Birkan’a mutlaka vekâlet vermeleri gerektiğini” de elbette!
Zekeriya Birkan adına çıkarılacaktı vekâletler.
BTSO için de dâhil olmak üzere 11 yönetim kurulu üyesi daha o gün imzaladı çağırılan noter kâtibinin getirdiği belgeleri ve o gün Cemalettin Torun’la, Zekeriya Birkan odanın da avukatı oldular.
Aynı gün de hemen 10’ar bin liralık faturalar yollandı her birine!
Gıkları çıkmadı, derhal ödediler, hala da her ay ödemeyi sürdürüyorlar şıkır şıkır!
Celal Sönmez FETÖ’ye kallavi bir yurt binası hediye ederek kurtarabilmişti paçayı; diğerlerinden neler kopardılar artık işte onu bilemem?
O gün bu gündür Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın avukatlığını yapmayı, her ay paraları cebe indirmeyi sürdürüyor Bursa İl Başkanı Avukat Cemalettin Torun; hoş doğru belli bir işe yaradığı da yok, yük daha çok Yunus Egemenoğlu’nun boynunda!
Bu arada, “Egemenoğlu, Egemenoğlu, sandığının aksine hapisten filan korktuğum yok benim, gerekirse hapis de yatarım, kariyer de yaparım, kadere de inanırım. İki asker, diz çöker, fotoğraf çeker ona göre” haberin olsun bak!..
“Öyle tazminat mazminat falan da vız gelir, tırıs gider”, onu da söyleyeyim!
Peki sonra neler mi oldu?
FETÖ kasasında kuzu gibi 200 milyondan fazla parası yatan BTSO’ya gözü dikmişti; tam 35 bin sanayi ve ticaret erbabı üyesi bulunan oda dadından yinmeyecek kadar ballıydı onlar için!
Celal Sönmez’se tekrar bu topa girmeyecek kadar akıllıydı!
İbrahim Burkay’ı çıkarmaya karar verdiler dönemin cemaat erbabı odaya başkan adayı olarak!
Sırf “kibirden” ibaret bir adam olan Burkay, Celal Sönmez’in namaz kılanıydı onlar için aslında!
Dünyada tüm dinlerde kınanırdı kibirli olmak.
İbrahim Burkay’ınsa en önemli özelliğiydi kibir.
Namazını kılar, cumalara da giderdi ama kudretinden sual olunmayan Allah’ım onu biraz kusurlu yaratmıştı işte böyle!
Şimdi Fetö’cü ilan edilen kişilerin tümü istisnasız diğer başkan adayı İlhan Parseker’e karşı, açıkça İbrahim Burkay’ı desteklediler!
Nitekim 15 Temmuz’un ardından İbrahim Burkay’ın yönetim listesinde yeralmış tam 3 kişi Fetö’cü oldukları gerekçesiyle tutuklanıp cezaevine konacaktı.
Bunlardan biri de Akel Eşarpları’nın sahibi Emin Akça’ydı, İbrahim Burkay’ı BTSO’nun başına getirme harekatının baş aktörlerinden biriydi Emin Akça.
Orhaneli yolundaki Gold Oteli’nde yapılan toplantılarda Burkay’ın sponsorluğunu yaptı, akça pakça bir adam olan Emin Akça; İbrahim Burkay neredeyse elini cebine dahi atmadı, yaptığı tek iş sadece sırıtıp durmak oldu BTSO delegelerine.
Şu an tutuklu bulunan Eski Vali Şahabettin Harput da devredeydi Burkay için, Bursalı sanayici ve işadamlarına korkunç bir baskı uygulanıyordu.
Vali onların adamıydı, vergi dairelerinin başındaki adam, İl emniyet müdürü onların elemanıydı.
Bir hamleyle dünyalarını karartabilirlerdi işadamlarının; bir ömür boyu çalışılıp biriktirilmiş sermayeleri bir anda buharlaşıp gidebilirdi bunların ani bir kararıyla!
Korktular, hem de çok korktular.
Bu arada, meraklısı için not:
BTSO seçimlerinde oy pusulasında mühür yoktur, ilgili masadan alabileceği gibi seçmen tercih edeceği listeyi, gelirken yanında da getirip kabinde sandığa atabilir.
İşte tam da böyle, sağlamayı yapmak için şifreli pusulalar dağıttılar delegelere, örneğin bana verdikleri pusulada sonuncu yedeği çizip, yerine başka bir isim koydular ve eğer çıkmasaydı o pusula sandıktan, oy veren kişinin adını “yok edilecekler” listesine yazacaklardı derhal!
Seçim öncesi işte tam bu noktada devreye başka bir isim, Bursa Milletvekili, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç girdi.
Merinos’taki Hayat Lokantası’nda yapılan ve işadamlarının bir bir çağrılıp sıkılandığı toplantıların baş aktörü oldu Bülent Arınç.
Cemalettin Torun’un da her daim hazır bulunduğu bu toplantıların amacı İbrahim Burkay ve ekibini odanın başına getirebilmekti.
Yıllardan 2013, aylardan Mart’tı, BTSO üzerine yürüyordu, yürütülüyordu Bursa’da Fetö’nün tüm planları.
Sadece o da değil.
Bursaspor’u da ele geçirmeyi planladı bu gurup.
Bunun için de önce Bursa İl Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya’yı soktular devreye; dönemin kulüp başkanı İbrahim Yazıcı ve aralarında Bakan Faruk Çelik’in kardeşi Osman Çelik’in de bulunduğu yöneticiler o zaman Acemler’de bulunan Organize Suçlar ve Kaçakçılık birimine götürüldüler topluca.
Bursaspor’un hesapları üzerinde eskiden konmuş temlik vardı.
Federasyondan gelecek paralara alacaklılar tarafından el konulması durumu söz konusuydu.
Bunun üzerine Başkan İbrahim Yazıcı’nın kişisel banka hesabı kullanıldı; yöneticilerin her birinin denetiminde, gelen paralar kuruş kuruş belgeleriyle birlikte ilgili yerlerine harcandı.
Yapılan iş belki usulüne uygun değildi ama kanunlara aykırılık teşkil eden bir yönü de yoktu.
Tam 2 gün boyunca nezarette tutuldular aralarında Osman Çelik’in de bulunduğu kulüp yöneticileri.
İki gün sonra yeni kabine açıklanacaktı; asıl amaçladıkları şeyse kardeşi üzerinden Faruk Çelik’i yıpratıp, yeniden bakan olmasını engellemekti Fetö’cülerin!
Fetö, Çelik’i sevmiyordu, Çelik de Fetöcüleri!
Bülent Arınç’aysa hayrandı tümü.
Ardından tutuklandı bu kişiler.
Aradan geçen birkaç günün ardından üst mahkemeye yapılan itiraz lehlerine sonuçlanınca da salıverildiler.
Recep Tayyip Erdoğan, Faruk Çelik’i yine bakan yapmıştı!
Aradan 5 yıl geçtikten sonra dönemin kulüp yöneticilerinden Avukat Öztürk Yazıcı şu açıklamayı yapacaktı Bursalılara:
“İbrahim Yazıcı ve yönetim kurulumuz FETÖ baskısına boyun eğmediği için başımıza gelmeyen kalmadı, başkanımızın ölümünden de FETÖ sorumludur."
Yıllardan 2011, aylardan Haziran’dı; seçimler yeni yapılmıştı, Bülent Arınç bir Bursa milletvekiliydi artık, koca kent Fetö zulmü karşısında inim inim inlemekteydi.
Onca baskıya rağmen az farkla da olsa BTSO yönetimini ele geçirmeyi başardılar.
Yeni Başkan İbrahim Burkay’ın ilk icraatlarından birisi kayınpederi Karakök amcayı odaya danışman olarak işe almak oldu!
Hala da orada Karakök amca, damadının odaya başkan seçilmesi sayesinde cebi acık para gördü.
Şimdi mesela Adliye’de bir hakim, kayınpederini yanına mübaşir olarak alsa, hiç olur mu?
Yapmaz, öğrenildiği vakit utancından yerin dibine girer; hadi bir hata yaptı diyelim, derhal özür dileyerek geri döner.
Ben bunlara soruyorum “yaptığınız etik mi” diye, pişmiş kelle gibi sırıtıp sağa sola bakınıyorlar!
Üstüne bir de utanmadan beni mahkemeye veriyorlar!
Senin bir hesabın varsa Allah’ın da var İbrahim Burkay, günde beş vakit yatıp kalkmakla, ortalıkta kibirle dolaşmakla ona yakın olunmaz, göreceğiz bakalım kimler neler yaşayacak, hep birlikte göreceğiz!
Ardından en büyük gider kalemlerinden birini oluşturan yurt dışı seyahat işlerini bir İzmir firmasına verdiler bunlar.
O da yetmedi, BTSO’nun tüm matbaa ve baskı işlerini yine bir İzmir firmasına, Kaynak Holding’e bağlı, Çağlayan Matbaacılık Anonim Şirketi’ne hediye ettiler!
Peki Bursa’da daha ucuz teklif verebilecek yüzlerce firma dururken, İzmir’dekilerin b.kunda boncuk mu vardı sanki?
Hayır!
Fetö kuruluşlarıydı sadece onlar, Fethullah Gülen’in iki öz kardeşi de o matbaa şirketinde çalışıyor gösteriliyor ve onlara da ayda 10’ar bin lira maaş ödeniyordu!
Fetö biraderlerin maaşını yıllarca BTSO ödedi sizin anlayacağınız!
İbrahim Burkay başında bulunduğu BTSO’da mutluydu, herkese gülücükler gönderiyor, verdiği fotoğraflarda habire sırıtıyordu o günlerde de; kayınpederi Karakök amca mutluydu, damadının sayesinde cebi para görüyordu artık; Cemo Ağa (Cemalettin Torun) mutluydu, eski yönetim kurulu üyelerinin haricinde ortağı Zekeriya Birkan’la birlikte her ay kılçıksız 10 bin lira parayı odadan indirmeyi sürdürüyorlardı; Emin Akça mutluydu, arkadaşlarıyla birlikte işadamlarına himmet paraları toplamaya gidiyor, çuval çuval paralarla, deste deste çeklerle dönüp geliyorlardı oralardan yüzleri gülerek, herkes pek mutluydu!
Şu ara kaçkın durumda olan Fetö’cü Eski Savcı Zekeriya Öz, bürosundan çıkmıyordu Cemalettin Torun’un o vakitler; hep birlikte sürekli tavla oynuyorlar kahkahalarla gülüyorlardı, dönemin Valisi Şahabettin Harput’un makam aracı aşağıda yolun kıyısında park etmiş vaziyette duruyordu, kendisi de yine Cemo Ağa’nın bürosundaydı Vali her gün!
Devir onların devriydi, keyiflerine diyecek yoktu.
17-25 Aralık çoktan yaşanıp geçmişti.
Tam 10 yıl boyunca, sahibi Fetö’den yargılanan Gülcemal Tekstil’in dış ticaret müdürlüğünü yürütmüştü Gülibrahim, Ticaret Sicili’nde tescilliydi adı.
BTSO Başkanı İbrahim Burkay odanın işlerini İzmir’e yaptırmayı hala sürdürüyordu.
Bu arada sık sık paralelcilerin iş adamı derneği BUGİAD’a gitmekten, onlarla dostluğunu devam ettirmekten de asla vazgeçmiyordu hani!
Bir gün kendi Twitter hesabından duyurdu BUGİAD’ın iftar yemeğine katıldığını.
Yanına BTSO Meclis Başkanı Remzi Topuk’u da almış, taşıdığı kurumsal kimlikle birlikte koştura koştura Fetö’cülerin davetine gitmişti.
BUGİAD Başkanı Ali Fuar Er ve yardımcısı Şakir Umutkan’la aynı masayı paylaşmıştı İbrahim Burkay.
Aynı Şakir Umutkan’sa, 17-25 Aralık’ın ardından Zaman Gazetesi Eski Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın da aralarında bulunduğu bazı isimlere ilişkin arama kararları çıkarıldığında Bursa Adliyesi’nin önüne gidip, yapılan uygulamalar aleyhinde basın toplantısı düzenleyenlerden biriydi, o derecede yani!
O günlerde gerçekte Fetö’cü olmayan BUGİAD üyeleri o dernekten patır patır istifa ediyorlar, Gülibrahim’se buna rağmen yine sırıtarak sürekli davetlerine katılmayı bir görev kabul ediyordu kendine; aralarındaki sarsılmaz rabıta çok sağlamdı çünkü!
Ta ki 15 Temmuz gelene dek bu tavrını sürdürdü Burkay.
Sonra da kendisini tüm bunların dışında göstermek için odanın kasasından, dikkat edin, kendi cebinden değil, odanın kasasından 1 buçuk milyon lira parayı 15 Temmuz şehit ailelerine kameralar eşliğinde dağıttı!
Çekleri verirken de hiç sıkılmadan yine sırıttı Burkay.
İnsanlar acılıydı, o habire gülüyordu.
Aynen deve kuşu misali, bunlar kafalarını kuma gömüyorlar saklanmak için ama gel gör ki, k.çları açıkta kalıyor!
Arazi kamuflajı yapmaya çalışanlardan biri de bariz bir şekilde Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa İl Başkanı Avukat Cemalettin Torun’du.
Namık Ziya Mescioğlu da Fetö’den tutuklanıp, daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere salıverilenler arasındaydı mesela.
Cemalettin Torun 17-25 Aralık’tan sonra da ona her ay fatura kesmeye, paracıkları cebe indirmeye devam etmişti; ta ki 15 Temmuz akşamı gelinceye kadar!
Adama geçen Haziran ayında avukatlık faturası kesmişlerdi; Temmuz ayındaysa kesmeyi bırakmışlar biliyor musunuz?!.
Namık Ziya Mescioğlu’nun içeri alınış tarihi 25 Temmuz, salıverildiği aysa Kasım.
Bir ay öncesine kadar faturaları kesip duruyordun, Temmuz’da niye durdun be Cemo Ağa hadi söylesene bunu, yemedi mi yoksa, kimi kandırıyorsun?
Bu adam o güne kadar cemaate yakın değil miydi sanki?
Parasını alırken eyiydi dey mi?
Hülasa Olağanüstü dönemin yaşandığı şu sıra Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın 4 yıllık işlemleri mutlaka incelenmelidir, nerelere hangi kaynaklar aktarılmış bakılmalıdır.
Yapılan oda seçimleri bariz bir şekilde şaibelidir.
Derhal yenilenmelidir.
Son olarak Manisa kaçkını Bülent Arınç’la tamamlayalım bugünkü yazımızı.
Gezi olayları sırasında hatırlayacaksınız, Recep Tayyip Erdoğan Fas’a bir ziyaret gerçekleştiriyordu.
Geçen gün Melih Gökçek televizyonda açıkladı ya “O dönem Fethullah Gülen’e çok yakın olan Hüseyin Gülerce bana, ‘Başbakan geri döndürülmeyecek, yerine Bülent Arınç Başbakan yapılacak’ dedi” diye?!.
Melih Gökçek, öpülmeyecek eşeğin önüne ot konmadığını gayet iyi bilir Ankara’da!
Mutlaka bir yerlerden bir şeyler duydu ki bu açıklamayı yapıyor!
Söylendiğine göre parti bir anket yaptırmış, “iç temizlik referandumdan önce yapılırsa eğer, “evet” oylarında en az 2 puanlık artış olur” sonucu çıkmış araştırmadan!
Her an her şeyin olabileceği çok enteresan günlerde yaşıyoruz; neler olacağını izleyip göreceğiz bakalım?
Karakök amca, sen ordan bir an önce evine git bence, artık dolaşma oralarda!