Yazarlar

Gıt gıt gıdak, yumurtam sıcaak!..

post-img
Bir hanım size “sahanda yumurta yapıyorum gel” dese, hemen kalkıp gider misiniz?   Gidip gitmemek bu hanımın kim olduğuyla çok alakalı bir şey elbette.   Sevgiliniz, eşiniz, anneniz, kardeşiniz ya da ne bileyim iyi tanıdığınız bir arkadaşınız çağırırsa, sahanda yumurtayı da seviyorsanız eğer, elbette koşar gidersiniz.   Peki siz Bursa, Yalova, Çanakkale, Bilecik ve Balıkesir gibi illerdeki milli parklardan sorumlu 2’nci bölge müdürü olsanız…   “Sahanda yımırta yapıyorum gel” diyen cins-i latif de sizin kurumunuza personel sağlayan taşeron firmada çalışan bir işçi hanım olsa yine gider misiniz?   Orman Bakanlığı’na bağlı, merkezi Bursa’da bulunan Milli Parklar 2’nci Bölge Müdürü Yahya Güngör o hanım ne zaman kendisini “gıt gıt gıdak, yımırtam sıcak, inanmazsan gel de bak” diye çağırsa buradan makam aracına atlayıp Uludağ’a, artık o anda neredeyse, Çobankaya ya da Sarıalan’a koşturup, yumurtaya ekmek bandırmaya gidiyormuş!   Her hıyarım var diyene elinde tuzlukla koşmak kişisel bir tercihtir.   Dileyen mercimeği fırına verir, dileyen sahanda az pişmiş yumurtaya ekmek bandırır.   Ancak er kişi siyasette ya da devlette önemli bir görev üstlenmişse nah bandırır!   Adamı alırlar, işte böyle çoluk çocuğun önünde elaleme teşhis ve teşhir ederler.   Gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi böyle olduğun yerde donar kalırsın günün birinde.   Diyeceksiniz ki tüm bunları nereden biliyorsun?   Canını yaktığı kişiler tarafından gizlice çekilen fotoğraflardan, videolardan, nereden olacak?!   Bir de milleti saf, salak, kendilerini de dokunulmaz, her şeye hak sahibi sanıyor böylesi tipler!   Günümüzde artık herkesin elinde görüntü alabilen cep telefonları var.   Gözü kara müdür sadece Filiz hanımın pişirdiği yumurtalara da düşkün değil, sekreter Fatma’ya da meftun aynı zamanda, çift sarılı seviyor belli ki, aynı zamanda organik olsun istiyor, naturel!   Koskoca bir milli parklar bölge müdürü gece saat 22.30 sularında Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’ndaki bir spor salonunda sekreteriyle birlikte ne yapar?   -Yerde ne var?   “Yer boncuk.”   -Gökte ne var?   “Gök boncuk.”   -Kaldır beni hoppacık!   Hadi tesadüfen karşılaştılar diyelim, oradan üzerlerindeki eşofmanlarıyla birlikte çıkarak, Geçit’teki Özdilek’te birlikte niye kahve içip saatlerce sohbet ederler?   Milli parklardaki geyikler midir konuları, yoksa ormanlara salınan dansçı ayılara salsa öğretmekle ilgili bir program üzerine mi çalışmaktadırlar birlikte?   Kendisinin kullandığı makam aracıyla Hürriyet Mahallesi’nde, Ziraat Mektebi’nin orada oturan sekreter Fatma’yı sabahları evinden sürekli neden alır bu müdür?   Yoksa Fatma’ya 9-8’lik göbek atma dersleri mi vermektedir mesai haricinde?!.   Bu gün Bursa’daki hangi müdür erkenden evine gidip hangi sekreteri evinden alır?   Hangi müdür çok kıskandığı sekreterini görmesinler diye personelin üst kata çıkmasını yasaklar?   Manisalı bu Yahya Güngör.   Mesir macununu fazla kaçırmış belli!   Eski Bakan Bülent Arınç’ın torpiliyle tam 5 yıldan beri orada müdürlük yapıyor.   Kendisinin kullandığı makam aracıyla sık sık gece 03.00’lerde filan Uludağ’a çıkmasıyla ünlü.   Konaklama için ya Ağaoğlu Otel’i, ya da Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı tesisi tercih ediyor.   Çünkü, Gençlik ve Spor Bakanlığı Bursa İl Müdürü panpası bunun.     Ücret yok, kayıt yok, dert yok, tasa yok, paso yumurta, paso yumurta!   Pek çokları gibi etrafa dindar görünmesine karşın namazla niyazla da hiçbir ilgisi yok bu Yahya Güngör’ün.   Dindar değil, aşikar müdür bu.   En büyük felsefesi “güzele bakmak sevap, yumurtaya bandırmak mubah” şeklindedir.   Yonca Evcimik’in “bandıra bandıra ye beni, doyamazsın tadıma” isimli şarkısını pek seviyor, her yerde de söylüyor.   Namazı Müsteşar ya da Genel Müdür Uludağ’a geldikleri zaman kılıyor.   Onlar ne zaman gelseler sanki sık sık abdest alıyormuş gibi pantolonun paçalarını her nedense sürekli kıvrık unutuyor!   Taşeron firmada çalışan işçi bir kadınla ne işi olabilir koskoca bölge müdürlüğü koltuğunu işgal eden birinin?   Belki de ince işçiliği iyidir kim bilir?   İstanbul haricinde, Marmara Bölgesi’nde bulunan tüm milli parklardan sorumlu olan Yahya Güngör oraları 4 yıldır görevde olan yardımcısı Hakan Mumcuoğlu, 20 yıllık Müdür Yardımcısı Filiz Şensel Tombalak, tam 30 yıldır kazık kakmış vaziyette yerini koruyan Şube Müdürü Adnan Gencer’le birlikte yönetiyor.   Devlet bunlara üstelik de en yenilerinden makam araçları, otomobiller veriyor ancak ne yapıyorlar biliyor musunuz?   Beğenmiyorlar o araçları!   Onların yerine “Fırtına” isimli ne idüğü belirsiz, kimse tarafından tanınıp bilinmeyen bir firmadan astronomik bedellerle her yıl düzinelerce otomobil kiralıyorlar!   Orman ve Su İşleri bakanı Veysel Eroğlu, Müsteşar Yardımcısı İbrahim Çiftçi ve Genel Müdür Nurettin Taş, size sesleniyorum huu?!.   Bu firma artık her nasılsa, ne hikmetse, bunlara kiraladığı araçları her sene sıfırlıyor!   Şirket kimler tarafından kurulmuş, ne zaman kurulmuş, kiralamalar rekabete açık mı tüm bu konular tam anlamıyla muamma?   Bursa’da ticari taksiler kışın sık sık Uludağ’a yolcu taşıdıkları için milli parka sadece 20 geçiş ücretini peşin ödeyerek sezonluk bir paso alıyorlar.   Geçen yıl bir vatandaş Ankara’daki Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Kandazoğlu’nu arayarak, “Yahya Güngör yönetimindeki Bursa 2’nci bölgede yüzlerce taksi sahibinden paralar peşin alındığı halde, kendilerine makbuz verilmediği” yönünde bir ihbarda bulunuyor.   Vatandaşın elinde 2011 ve 2013 yıllarına ait Adnan Gençer ve Filiz Şensel Tombalak’ın imzaladığı böyle 10 tane makbuzu kesilmemiş paso vardır.   Paralar alınmış ancak karşı tarafa hiç makbuz verilmemiştir!   Yusuf Kandazoğlu yapılan bu ihbardan dolayı çaresiz olarak işlem başlatır ancak arayan kişiye şunu sormaktan da kendini alamaz:   “Senin bu işten menfaatin ne, neden yapıyorsun bu ihbarı?!.”   Gördüğünüz gibi, “sorumlu vatandaşlığın” altında bile bir bit yeniği arıyor artık yurdum bürokratı!   Müfettiş gelir, belgesi daha önce kesilmemiş paralar aradan yıllar geçtikten sonra idare tarafından bankaya yatırılır, Müdür Yardımcısı Hakan Mumcuoğlu 10 taksiciyi çağırarak  “her sene paramızı veriyor, düzenli olarak makbuzumuzu da alıyoruz” şeklinde belgeler imzalatır!   Ve olayın üstü kapatılıp, dosya böylece temizleniverir!   En aşağıdan başlayıp, yukarıya doğru giden sessiz bir anlaşma vardır Bakanlıkta!   Şimdi Müsteşar Yardımcısı İbrahim Çiftçi’ye sesleniyorum:   “Benim elimde 2011 yılına ait 81 ve 82 nolu iki adet paso var. Üzerlerinde yer alan makbuz numaralarıysa 516122 ve 516123 olarak yazılmış. Bir isteyin, araştırın bakalım, bu makbuzların “iş tanımında” ne yazıyor? “Paso bedeli” mi deniyor yoksa, başka bir iş için mi kesilmiş? Dahası, soruşturma sadece 10 paso için yapılmış oysa Bursa’da Uludağ’a sürekli çıkan 1000’den fazla taksi plakalı araç var… Her birinden sezonluk alınan 180’er lira yılda en az 180 bin lira para eder ki, kayda girmeyen bu paralar kimlere, nerelere aktı?”   Gıt gıt gıdaak…   Yapılan işler hala sıcaak…   İnanmazsan gel de baak!..  

Diğer Haberler