İsmi şimdilik lazım değil, Gemlik Serbest Bölge'de bilmem kaç bar basınca dayanıklı çelik spiral hortumlar üretip, tüm dünyaya satan sanayici bir arkadaşım var; nasıl desem, Bursa'daki bu teknoloji ağırlıklı bu imalattan dolayı göğsüm kabarıyor, müthiş derecede gururlanıyorum vallahi.
Üstelik de üretiminin tamamına yakınını ihraç ediyor Kuzuflex.
Robotlar da çalışıyor tesiste.
Nasa, uzay araçlarında kullandığı hortumları Türkiye'den, Türkiye'nin Bursa'sından alıyor.
Mesela dev rüzgar enerjisi tribünleri üreten Siemens, makinelerin soğutulmasında kullanılan yağı, arkadaşımın ürettiği borulardan geçirerek işi çözüyor; aynı alanda faaliyet gösteren Alman firması yerine, bir Türk şirketini tercih ediyor.
Ülke içinde yapılan ticaret, ticaret değildir.
Siz burada oluşturduğunuz artı değeri yurt dışına satmayı becerebilirseniz eğer, memleketiniz o derecede kalkınıp, insanlarınız daha da müreffeh yaşar.
Rahmetli Turgut Özal öğretti sanayici ve işadamlarımıza yurt dışına mal satmayı.
Her ziyaretinde yanında uçak dolusu üretici götürdü.
Sırf bu yüzden "Ana" isimli uçak O'nun zamanında alındı.
Şimdiki gibi aynı geri zekalı uşaklar ona da laf ettiler "Ne gerek var" falan diye?!.
Kıymetini bilemedik merhumun.
Sendikacılıktan geçinen besleme sendikacılar "Ankara'nın şişmanı, işçi düşmanı" diyerek rencide ettiler muhteremi!..
Oysa üretim ve satış varsa, işçi de işte o zaman vardı gerçekte.
Elime 2020 itibarıyla "üretimden satışlar" bakımından İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan ikinci 500 listesindeki Türkiye'nin en büyüğü Bursalı firmaların listesi geçti geçenlerde...
Orada, Özdilek Ev Tekstil AŞ'yi ilk sırada görünce içim acıdı birden!
Bu Hayri var ya Mudanya Belediyesi'nin hasbelkader başkanı Hayri...
Yatacak yeri yok O'nun be!
Hüseyin Özdilek gidiyor bir meseleyi çözmek için bu Hayri'nin makamına, onca yaşına ve ağırlığına karşın adamı dışarıda dakikalarca bekletiyor hayırsız Hayri!
Adam binlerce kişilik istihdam yaratıyor, ülke ekonomisine onca katkı sağlıyor, önemsiz bir belediye başkanının kapısında onca saat beklemek zorunda kalıyor!
Şimdi gitsin Recep Tayyip Erdoğan'ın makamına, beş dakika bile beklemez...
Bu CHP'liler oldum olası onun için yancı, Ak Parti de onun için iktidar işte!
Kimler yok ki listede:
Hepsi birer gurur abidesi...
Çatır çatır günde üç vardiya üretip, aslanlar gibi tüm dünyaya satıyorlar.
Bakın mesela orada Fistaş Fantezi İplik Sanayi de var...
Şirketin kurucusu İlhan Sarı alır mini bavulunu eline, ararsınız, Tokyo'da çıkar...
Ararsınız Montreal'dedir...
Ararsınız Moskova, ararsınız Honolulu, arasınız Cape Town, ararsınız Aşkabat, Teksas...
Fistaş'a ait Bursa'da kurulu 4 fabrikada çalışan 1000 kişi her gün 3 vardiya durmaksızın çalışıp, fantezi örgü iplikleri üretir...
Meğerse teknoloji casusluğu endişesiyle hiç kimseye asla göstermezmiş, bir istisna yapıp fabrikalarını bana gezdirdi İlhan abi...
Orada da çatır çatır son sistem robotlar çalışıyor.
Bununla da yetinmiyor İlhan Sarı, sadece hobi maksatlı dünyanın en büyük tam organik zeytin ve zeytinyağı çiftliğini kuruyor...
Zeytin ağacının binlerce yıl yaşamasını sağlayan Oleuropein maddesini bünyesinde barındıran Türkiye'nin ilk "zeytin çayını" üretiyor...
Bu adamları tutup, günde beş vakit öpmek lazım!..
Şöyle bi bak abi, Kapalı Çarşı'nın alt katındaki tekerlekli bir arabada iç çamaşırı satan bir esnaf sanırsın önce!
Üzerindeki ceketin kolu ayağa kalktığında bileğinden parmak hizasına kadar iner, ayağındaki ayakkabının uzun çarşıdan alınma 35 liralık sahte köseleli bir pabuçtan farkı yoktur; bilebildiğim hiç bir lüksü mevcut değildir İlhan Sarı'nın, şimdi "Gel abi, seni Demirtaşpaşa Hamamı'na götürüp, sevabına şöyle güzelce bir keseleteyim" desem, işten güçten, toplantılardan görüşmelerden başını alıp da gelemez mesela!..
Lakin şaka gibi, dünyanın dört bucağına babalar gibi milyonlarca dolarlık mal satıp, ihracat yapar.
Ya bakın ne anlatıcam bu gün size daha?
Biliyorum, son derece mütevazıdır, söz edilmesinden de hiç hoşlanmaz ama...
Ne yapayım ki, ben de bir gazeteci olarak aynı zamanda vakanüvistim...
İşim yazmak çünkü!..
Sadece doğduğu yere değil, doyduğu yere de onca hayır ve eğitim kurumu kazandıran, yetmedi, Yeşil cami, Orhangazi Cami dahil, pek çok tarihi eserimizi milyonlarca lira para ödeyip restore ettirerek gelecek yüzyıllara taşıyan Harput Holding'in kurucusu Muhammed Etkeser'in iyiliklerini Bursalılar iyi biliyorlar da artık...
Bir insan bu kadar mı sade ve engin gönüllü olur ya...
Laf aramızda, on gün kadar önce arayıp, "Abi bir ihtiyaç sahibinin akülü engelli arabasına ihtiyacı var" dedim...
Aynı gün aracı temin etmiş, ertesi sabah saat sekizde, kullandığı ikinci el Mitsubishi pikabın kasasına yükleyip, kendi elleriyle ihtiyaç sahibinin kapısına kadar götürüp teslim etmiş...
Amma velakin, Allah rahmet eylesin üç gün sonra kadın hakkın rahmetine kavuştu!..
O araç da şu anda boşta...
Eğer Muhammed abi müsaade ederse diyorum ki, "akülü bir sakat arabasına ihtiyacı olan biri varsa bana ulaşabilir"...
Bir gariban daha mutlu olur böylece, bu gönlü zengin insanların sayesinde.