“Yobazın” dindarı da bir, solcusu da birdir bana göre.
Ve insanların sahip oldukları değerleri ya da duygularını kullanıp, suiistimal ederek yol almaya çalışanların hepsi de aynı yolun yolcusudur.
Örnek mi?
Çok!
Mesela Bursa’ya geliyor bir tarihte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu…
Fakir bir ailenin yaşadığı gecekonduda düzenlenmiş yer sofrasında ”kahvaltılı sohbet” programı yapılıyor kendisine.
Güya denilmek isteniyor ki orada aynı durumda olan insanlara, “Biz sizinle birlikteyiz, çaresizliklerinize çareyiz”!..
Yapılan şey o ailenin yoksulluğundan yola çıkarak ülkedeki diğer yoksulların duygularını çalmaktır aslında!
Dini kullananla, duygu sömürüsü yapanın arasında da hiç fark yoktur bana göre.
Ve samimiyetsizliğe bakın ki, o sıra CHP yönetimi milletvekili aday adaylarından 5 bin lira para istiyordu ve o ailenin reisinin bu parayı verecek gücü ve dolayısıyla CHP’den aday olma şansı yoktu.
Sadece varlıklı insanların işiydi CHP’de siyaset yapmak!
Kemal Kılıçdaroğlu’nun altına partisi tarafından çekilen arabanın markası ne biliyor musunuz?
Üstelik de en pahalısından Audi!
CHP’nin garajında kim bilir kaç tanesi var daha emrinde bekleyen?
Belediyeleri yönetip de lüks makam araçlarına binenler “tü kaka”, aynı şeyi yapan Kılıçdaroğlu evliya!
CHP’ye devlet tarafından yapılan hazine yardımı da bu milletin parası değil mi sanki?
Tam bir beylik düzeni yürüyor orada da.
Diğer taraftan İstanbul Belediyesi, Ak Partili milletvekillerine kiralık araba ve şoför verince “tü kaka”, aynı şeyi CHP’lilerin yönettiği belediyeler yapınca sorun yok!
Tam bir kandırıkçı düzen sürüp gidiyor memlekette işte böyle .
Beri taraftakine bakıyorsun…
Cuma namazı çıkışında camii avlusunda önüne uzatılan mikrofonlara karşı üstelik de en ağırından söylenmedik laf bırakmıyor.
Gerçek dindarların yüzleri kızarıyor bu durumdan.
Hiç biri demiyor ki muhabirlere, “Arkadaşlar burası kutsal bir mekandır. Buraya siyaset sokulmaz. Açıklamamızı daha sonra parti binasında yaparız”!..
Olmaz!
Dibine kadar kullanıyorlar dini, diyaneti!
Biliyorum, yine aranızdan “söylenecek” olanlar çıkacaktır mutlaka.
Ekrem İmamoğlu da aynı şeyleri yapıyor, Eyüp Sultan’da kuran okuyor, cami çıkışlarında beyanatlar veriyor, göstermelik iftar sofralarında oruçlar açıyor.
Geçen gün dindar insanların sırtından geçinen bir yayın kuruluşu bir tür karabatak kuşunun video görüntülerini yayınlıyor; haber sosyal medyada da hızla yayılıyor tabii ki.
Efendim, güya bu kuş sadece Ramazan ayında su içerken kanatlarını şemsiye biçiminde kapatarak başkalarının bu durumu görmelerinin önüne geçermiş.
Ne mübarek bir kuş!
Karabatak’ın kanatlarını neden kapattığını sorgulamıyor hiç kimse?
Oysa suya yansıyan güneş ışığını kırıp, avlanmak için yapıyor bunu hayvan!
Bilimin, aklın, felsefenin, sorgulamanın bulunmadığı bir ülkede normal tabii ki tüm bu yaşananlar!
Olabildiğince sömürülüyor insanoğlunun değerleri.
En güzel açıklamayı geçen gün Sedat Peker yapıyor.
Sadece 4 yaşındaki kızını Jimnastik kursuna gönderip, bir videosunu paylaşıyor Peker.
Vay efendim, altına yobazların yaptığı yorumları okusanız insanlığınızdan utanırsınız!
Şöyle yanıt veriyor bu çirkin yaklaşımlara karşı Sedat Peker:
"O yorumları yazanları gerçekten anlayamıyorum. Nasıl bir sapıksınız, nasıl bir manyaksınız? Siz nasıl sözde birer dindarsınız? Dünya’ya bakış açınızı sadece cinsel organınızın üzerinden planlayabilen ve uygulayabilen zavallılarsınız. Elinize imkan geçse Suriye’de DEAŞ’ın kurduğu kadınların satıldığı pazarları, ülkemizde kurabilecek kadar hastalıklı ruhlarsınız.
Çekin kirli ellerinizi ve hastalıklı düşüncelerinizi yüce dinimizin üzerinden. Yaptıklarınızla insanların imanını, inancını zayıflattınız. Bu sayede de deizm - ateizmi hortlattınız.”