Dürrt…
Dürrt…
Dürt, dürt, dürt…
Vakit artık iyice yaklaşmıştı.
Bir gün önceden emir verildiği gibi Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde görevli tüm daire başkanları, kendilerine bağlı olarak çalışan işçi ve memurlarla birlikte Merinos Parkı’nda toplaştılar.
Önce dörderli sıra yapıldılar koca koca adamlar ve dahi koca koca garılar kendi aralarında.
Bir güzel hizaya sokuldular.
Dürrt…
Dürrt…
Dürt, dürt, dürt…
Sağlık İşleri Daire Başkanı Düşünsel Şentürk haykırdı:
“İlerle!..”
Bir bahar günü geçtiler Uludağ Elektrik AŞ’nin aradan kafilelerle.
Hukuk İşleri Daire Başkanı Semra Yılmaz bağırdı.
Arkasında yürüyen 20 kadar belediye avukatının meslek onurları çok ağırdı!
Burulaş Genel Müdürü Levent Fidansoy arkasındaki ekiple göbeğini hoplata hoplata yürüyordu.
Bilmem artık belediyenin otobüslerini o saatten sonra kimler sürüyordu?
Burbak’ın değnekçileri göründü üzerlerinde yeşil anoraklarıyla öteden…
Sessizce ilerlediler meydana doğru soteden soteden.
Belediyelerin tamamı kendi amblemlerini taşıyan şapkalar bastırmış, personelinin tamamının başına taktırmıştı.
Mustafa Kemal Paşa Belediye Başkanı Sadi Kurtulan Kemalpaşa çiftetellisi kıvamında girdi ardındakilerle birlikte meydana 9-8’lik bir yürüyüşle!
Yenişehir Belediye Başkanı Süleyman Çelik’se kolları havada!
Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu’nuysa belediye personeli kesmemiş, Orhaneli’nin köylerinden topladığı 2 bin gadar garıyı da yığmıştı alana.
Dağın çilekeş garıları gavruktu, bir elliye yakındı hepsinin boyları.
Ellerinde bayraklarıyla bir kuş sürüsü gibi bağrışıp konuşarak gürültülü yürüyordu tümü.
Karar alınmıştı.
O gün öğleden sonra belediyeler kapatılacak, sonra hep birlikte mitinge gidilecekti.
Korkuyorlardı koca koca insanlar!
Çare yoktu, söke, söke gideceklerdi!
Toplaşma yerlerine gitmedikleri vakit işlerinden olma ya da sürgün yeme riskleri vardı çünkü!
Bakın size bir şey söyleyeyim mi?
Kenan Evren zamanında bile yaşanmadı bu ülkede böyle bir zulüm!
Kimse zorla istemediği birini dinlemeye götürülmedi.
Bir insanı sevmediği, istemediği, hiç oy da vermediği birini zorla, korkutarak dinlemeye götürmek de neyin nesidir yahu?!.
Nasıl böylesine büyük bir ayıp ve yanlışın altına imza attılar geçen gün AKP’li belediye başkanları böyle?
Kimin aklıdır bu?
Ha! CHP’li belediyeler de aynısını yapmıyor mu?
Evet, biliyorum, yapıyor; onlar da belediye personelini toplayıp zorla Kemal Kılıçdaroğlu’nun konserlerini dinlemeye götürüyorlar elemanlarını!..
Faşizan anlayış işte tam olarak budur!
O insanların arasında farklı farklı partilere oy veren bir sürü insan var.
Nasıl mecbur bırakırsın?
Aslında belki de hiç gitmek istemedikleri bir yere onları da nasıl götürürsün?
Belediyelerde çalışan pek çok insanın “mitinge gitmeme hakları” ellerinden alındı o gün.
Farz edin ki Diyarbakır Belediyesi’nde çalışıyorsunuz ve Kürtçü Faşist bir insan da değilsiniz…
Sizi alıyorlar zorla Selahattin Demirtaş’ı dinlemeye götürüyorlar!..
Ne hissedersiniz acaba?
Ya da Atatürkçü laik bir insansınız ve Cübbeli Ahmet Hoca’yı dinlemek zorunda bırakılıyorsunuz?
Olmadı…
Hiç olmadı…
Dileyen, kendi iradesiyle zaten gidebilecekken, belediye çalışanlarının oraya topluca gitmek zorunda bırakılmaları hiç hoş olmadı.
Yaşını başını almış koca koca insanlar birer müsamere çocuğu gibi toplanıp sıraya dizildikten sonra amirlerinin arkasında tek sıra yeşil başlı gövel ördekler gibi girdiler alana:
Dürrt…
Dürrt…
Dürt, dürt, dürt!..