Yazarlar

İki ölüm, iki gizem

post-img
Fetö zanlısı Savcı Zekeriya Öz’e, 10 Mart 2011 günü verdiği ifadesinde, özgeçmişini şöyle anlatıyordu Kaşif Kozinoğlu: “1976 yılında Harp Okulu’ndan mezun oldum. İlk kıtam Eğirdir Dağ Komando Okulu’na geldim. 1980 yılında Özel Harp Dairesi’nde göreve başladım. Öncede burada aday olarak başladım, kurslar bittikten sonra 1995 yılına kadar Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Tim Komutanlığı’nda İstihbarat Subaylığı, İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Eğitim Öğretim Grup Komutanlığı’nda görev yaptım. 1995 yılında Eğitim Öğretim Grup Komutanlığı’ndan isteğimle emekli olup, MİT’e girdim. Burada sürekli yurt dışı görevlerinde bulundum. Suriye, Bosna Hersek ve Afganistan Bölgesi’nde görev yaptım. Asya Bölgesi’nin tamamı sorumluluk alanımda olduğu için, Orta Asya’dan Çin’e kadar gidip geldim. Son olarak da 2010 yılında Asya Bölge Komutanlığı’ndan geri döndüm. Eylül 2010 yılında yeni Müsteşarımız Sayın Dr. Hakan Fidan’ın talimatıyla Baş Müşavir olarak Asya Bölgesi’ne atandım. Eylül ayından itibaren de 5 defa yurt dışı görevine gönderildim. En son olarak 11 Ocak’ta yurt dışına gönderildim ve 9 Mart’ta bu görevden Türkiye’ye döndüm. İfade vermem gerektiği söylendi ve ifade vermeye geldim.” Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi bence de ölmedi, öldürüldü! Mahkeme salonunda dakikalarca can çekişen birine tıbbi müdahale yapılmaması bile bu cinayetin varlığına işaret eder kanımca. Yok “ölü kadınmış, muzmuş, patlıcanmış”, geçin bunları!.. Birileri konuşuyor ama yine boş konuşuyor! Mursi’yi ölüme götüren sürecin öncesinde Mısır darbesinin ardında İsrail, ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri vardı, asıl oraya bakın siz! Avrupa Birliği’yse darbecileri açık açık destekledi, neden ki acaba? “Laiklik” filan mı sanıyorsunuz bunun nedenini? Mısır, aynen İsrail Haber Alma Teşkilatı Mossad gibi FETÖ yapılanmasının en güçlü olduğu ülkelerden biri, darbe olunca Sisi'yi ilk alkışlayanlar arasında FETÖ’cüler de vardı. Mursi, Mübarek'in aksine İsrail'in Filistin saldırılarında, Gazze sınırının kapatılmasına karşı çıkıyordu. Sisi başa gelince ilk iş olarak Mısır-Gazze sınırını kapattı; yetmedi Refah'taki tüm tünelleri bombalattı. Mursi görevde bulunduğu sıra, Süveyş Kanalı’ndan geçişlerin bir milli plan çerçevesinde yeniden düzenlenmesini öngören bir proje hazırlattı… Darbe sonrası Sisi o projeyi İngiltere, Almanya ve Fransa'ya peşkeş çekti. "Nil nehrinin bir damla suyu çalınırsa, savaşırız" demişti Mursi. Çünkü İsrail Etiyopya'da Nil üzerinde Rönesans adlı bir baraj inşa ettirecekti. Mursi suyu vermeyince rafa kalkan o proje darbeci Sisi başa geldiği vakit hayata geçiriliverdi birden. Afrika'nın su kaynakları İsrail'e altın tepsi üzerinde sunulacaktı artık. Mursi ve Türkiye Doğu Akdeniz'de doğal gaz çıkaran İsrail'in fiyat tekliflerini reddetti. Sisi başa gelince İsrail'in çıkardığı ama kimseye satamadığı İsrail gazını, kendi elindeki gazdan çok daha fahiş fiyata satın almaya başladı. Darbe sonrası Filistin'i yok etme projesi olan yüzyılın anlaşmasına doğru gidiliyor. Darbe sonrası Doğu Akdeniz'de doğalgaz kaynakları gasp ediliyor, İsrail’in kullandığı adam Sisi,  bu gasp projesinin kilit rolünü üstlenmiş durumda. Darbenin ardından Arapların abisi olan Mısır'ın etki alanındaki tüm ülkeler İsrail'in güvenliği için ABD ve BAE eliyle tek tek yeniden düzenleniyor. Libya'dan, Sudan'a kadar bir çok ülkede ne kadar darbe, şiddet, katliam ve iç savaş varsa hepsinde de İsrail'in maşa olarak kullandığı Sisi'nin rolü var. Eften püften gerekçelerle ömür boyu hapiste tutulamayacağı zaten belli olan Mursi, sonrasında potansiyel bir lider ve büyük bir tehlikeydi birileri için. Otopsi yapılmadan apar topar gömülmesi de öldürüldüğüne işaret  eder. Ve gelecekte mutlaka araştırılıp, aydınlatılmalıdır ölümü. Benim böyle durumlarda aklıma özel olarak yetiştirilip, tüm ömrünü bu memleket hayrına harcayan ancak, kurulan bir kumpasla hayatından edilen insanlardan birisi, MİT eski Asya sorumlusu Kaşif Kozinoğlu gelir. Kozinoğlu, “FETÖ’ye bağlı okulların CIA’e rapor verdiğini, bu örgütün Amerika tarafından kullanıldığını” devlete bildiren ilk kişidir. Özbekistan, Türk cumhuriyetleri içinde "cemaat okullarına" karşı en sert davranan devletti mesela. Bu okulları yasa dışı faaliyetlerinden dolayı kapatmıştı. Neden? Emniyet ve istihbarat kurumları içinde yuvalanmış "F Tipi" elemanlara göre nedeni Kaşif Kozinoğlu'ydu! Diğerleri gibi Rusya’daki okulları da Kozinoğlu’nun kapattırdığı söylenir hep. Oda TV’ye belge sızdırdığı iddiasıyla düzmece olduğu sonradan ortaya çıkan bir delille FETÖ zanlısı Zekeriya Öz’ün istemiyle tutuklandı Kaşif Kozinoğlu. “İfade vereceksin, gelmen gerekiyor” dediler, kendi ayaklarıyla yurt dışından gelip gizlice uğradı adliyeye. Tutuklanacağına zerre kadar ihtimal vermiyordu. Her gün spor yapan, hiçbir sağlık sorunu bulunmayan Kozinoğlu bir Pazar gecesi Silivri’deki hücresinde tutuklandıktan 7 ay 3 hafta sonra kalp krizi geçirerek hayatını kaybedecekti. Oysa sadece bir hafta sonra duruşması vardı ve muhtemelen mahkeme tarafından serbest bırakılacaktı. İddialara göre Kaşif Kozinoğlu’nu, Muhsin Yazıcı’yı öldüren devlet içinde yuvalanmış FETÖ’cü bir grup, geride iz bırakılmaması için adına “telegram” denilen bir cihazı kullanarak cezaevinde katletmişti. Kozinoğlu’nun suçu “cemaat mensuplarının CIA ve NSA akademilerinde casus yetiştirme programlarıyla eğitilerek hedef ülkelere sızdığını” MİT’e rapor etmekti. Ne zaman ki Kozinoğlu’nun başına gelen Hakan Fidan’a da uygulanmak üzereydi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olaya artık el koydu. Ne var ki bu millete uzun yıllar hizmet edebilecek bir vatan evladı daha Amerikan çıkarlarına aykırı hareket ettiği için yaşamından olmuştu. Kaşif Kozinoğlu’nun sır dolu ölümünü aydınlatmak, yenilerinin de yaşanmaması için bu devleti yönetenlerin öncelikli görevlerinden biridir.

Diğer Haberler