Yazarlar

İsmail Hakkı Arslan ne dedi?

post-img
"Sen bunun parasını nasıl ödeyeceksin" diyen gözlerle inanılmaz bir bakış fırlatmıştı yüzüme doğru. Bosch marka bir bulaşık makinesi satın almak için gitmiştim yanına. O yıllarda hakikaten de yürek isterdi bir beyaz eşya almak eve. Yeni evlenmiş, renklisine henüz gücümüz yetmediği için de annem ve babamın artık ıskartaya çıkardığı Schaub Lorenz marka siyah-beyaz televizyonu kullanmıştık birkaç sene. Ne yıllar be! Perde alamamış, güneşliklerle idare etmiştik uzun süre. Hatta, "Odalardan birinde güneşlik bile yoktu" desem kim inanır? Malum gıcık espri: "Kadir İnanır belki!" Bence ah o Türkan yok mu Türkan? Yine öptürmedi dudaktan! Eski Bursa'da, Rüya Sineması'nın hemen karşısındaydı evimiz. Çarşamba günleri film değişir, her hafta izlediğimiz yapıtın bize kadar rahatlıkla ulaşan seslerini dinleyerek esas oğlanın, esas kızı sıkıştırdığı yere kadar tüm sahnelerini tekrar yaşayıp, ondan sonra dalardık uykuya... Neyse, bulaşık makinesinin senetlerini hiç aksatmadan ödemiştim İsmail Hakkı Arslan'a... Ve tam 30 yıl kullanıp, artık sıkılarak yenisini almıştım daha sonra! Sümerbank'ın yan tarafındaki aralığın köşe başında Bosch bayiliği yapardı kendisi. Pepeydi biraz kulakları çınlasın. Cavit Çağlar esas oğlandı O'nun yaşam senaryosunda... "Ca, ca, ca, Cavit abim" diye başlardı her lafına!.. Her şeye Cavit abisi sayesinde sahip olmuştu... Ve neredeyse bir ömür boyunca belediye meclis üyesi yapılmıştı!.. Bütün işi gücü Ca, ca, ca, Cavit abisinin işlerini takip etmekti!.. İnşaat, minşaat, imar, mimar, ruhsat, muhsat, öyle meseleler yani! Arnavut'tur İsmail Hakkı Arslan. Cavit Çağlar da bir tarihte, bankalardan sorumsuz devlet bakanı olduğu dönemde Arnavutluk'a gidecektir resmi bir ziyaret için. İsmail Hakkı, "Ca, ca, ca, Cavit abi" der, "ben de geleyim sana tercümanlık yapmak için". "Gel" der Cavit Çağlar ve O'nu heyete yazdırır. Varırlar Arnavutluk'a... İlk ziyarette dili yine peltekleşip, kekelemeye başlar İsmail Hakkı Arslan: "Ca, ca, ca, ca!.." "Ulan İsmail Hakkı" der Cavit Çağlar, "buraya bi tercüman da senin için getirmemiz lazımmış mına koyim"!.. Devir seçim zamanı... Oylar tercihli kullanılacak... İsmail Hakkı Arslan Cavit abisini gözetiyor... Başta diğer aday İlhan Parseker olmak üzere diğer namzetleri mahallesinde baltalıyor sürekli! Parseker de o genç yaşına rağmen her yerde çok sevilip sayılan gözde bir aday hani... Bir gün seçim otobüsüyle beraber İsmail Hakkı Arslan'ın yaşadığı Küplüpınar Mahallesi'ne gidiyorlar nokta mitingi yapmak için... İlhan Parseker'in kulağına eğilip birileri, "Bu" diyorlar, "İb, ib, ib, İbni Sina'yı çok seven İsmail Hakkı, civar mahallelerde abisi Ca, ca, ca, Cavit Çağlar'ı destekleyip, seni baltalıyor ona göre"!.. "Tamam" diyor Parseker, "ben biraz sonra O'nun façayı bozarım otobüsün üstünden"!.. Parseker bu! Kaçın kurrası?!. Çıkıyor seçim otobüsünün üstüne, alıyor eline mikrofonu, "Saygıdeğer Küplüpınarlılar" diye başlıyor söze, "konuşmayı önce sizin böğrünüzden çıkan, mahallenizin medar-ı iftiharı, doğru yolun, davamızın yılmaz neferi İsmail Hakkı abimize vermek istiyor, kendisini size hitap etmek üzere buraya davet ediyorum"!.. İsmail Hakkı bu anons üzerine "Si, si, si, sile sile" çıkmak durumunda kalıyor yukarıya! Ve başlıyor konuşmaya: "Ca, ca, ca, ca..." Kitlenip kalıyor pepe İsmail Hakkı Arslan! İlhan Parseker elinden mikrofonu alıyor ve "Bu veciz konuşması için İsmail Hakkı abimize sonsuz teşekkür ederiz" diyerek lafa kaldığı yerden devam ediyor!.. Meraklısı için not: Bu anıyı Parseker'den dinlemedim. Kendisi bu tarz anekdotları bir gazeteciyle paylaşmayacak kadar ketumdur ayrıca. Kaldı ki aylardan beri Parseker'i de hiç görmedim zaten. Lakin, dönemin Doğruyol Partisi Osmangazi İlçe Başkanı, şimdinin de Soğukpınar Muhtarı Mehmet Şirin'e uğradım birkaç gün önce... Bahçesindeki çileklerden yedik, hediye ettiği kabaklardan da bir güzel mücver yapmışım ki geçen gün, üzerini şenlendirdiğim sarımsaklı limon suyuyla adeta destanlaşan o muhteşem yemek, yerken ruhumu öylesine beslemiş ki sizin anlayacağınız, ilaveten Mehmet Şirin'in anımsattığı bu hatırayı sizlerle de paylaşmak artık farz olmuştu benim için. Belki bir gün Ali Bocan'ın, Ramazan ayında partideki bir odayı nasıl dergaha çevirdiğini de anlatırım, kim bilir?!. Kalın sağlıcakla.

Diğer Haberler