“Güneşimiz aynı
Oksijenimiz aynı
Suyumuz aynı
Gökyüzümüz aynı
Aşımız
Ekmeğimiz aynı
Yok
Birbirimizden farkımız
O halde
Biz
Canız ikimiz de”
……………………..
Yukarıdaki şiiri hatırladınız mı?
Nasıl unutursunuz canım!
Artık dünya klasikleri arasına girdi.
Size “tren” deyince, “öpsün seni Zeki Müren” diye yanıt verdiğiniz biri vardı ya hani?
CHP’li Bursa eski milletvekili Kemal Demirel canım?
İşte onun kaşınırken eşine yazdığı meşhur şiirdi bu!
Demirel’in Facebook sayfasındayken yok olmaktan kurtarıp, dünya edebiyat tarihine geçmesi için yayınlamış, yeni bir eser kazandırmıştım literatüre.
Gerçi tam 2 dönem boş beleş milletvekilliği yapıp durdu Kemal Demirel ama onun bile “sevimli” bir yanı vardı.
Şu CHP’li Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nu gazete sayfaları arasında gördükçe benim içim kararıyor arkadaş!
Bizim gazetenin yazı işleri servisini protesto ediyorum buradan açıkça.
Bu ne ya!
Tarafsız olacaksınız, herkese eşit mesafede durup, her partinin, her partilinin haberine yer vermeye çalışacaksınız, tamam, tamam da gün geçmiyor ki bir “Nurhayat Altaca haberi” yayınlanmasın gazetede!
Ben de bir Yeni Marmara okuruyum.
Benim de canım ve dahi okur haklarım var!
Mecbur muyum kardeşim ben sürekli Nurhayat’ın yüzünü görüp durmaya?
İçim kalkıyor ya!
Kemal Demirel de Meclis’teyken sürekli soru önergeleri verirdi.
İşte, “Bursa’ya tren yapılacek mi, yapılacekse ne zaman yapılacek, Maykıl Ceksın, buraya tren getirecek mısın” türünden fındık kabuğunu doldurmayacak, boş beleş soru önergeleri filandı bunlar ama dediğim gibi, sevimli bir yanı da vardı çuf çuf Kemal’in.
Bir gün basın toplantısı düzenlemişti siyasetten rahmetli.
“Bursa’ya tren getirilmesi için 16 yılda tam 77 bin kilometre yürüdüm” demişti.
“Atma Kemal, din kardeşiyiz” demiştik o zaman, “madem bu kadar yol yürüdün, ayağındaki ayakkabılar niye 25 senedir hala aynı?!.”
…………………
“Güneşimiz aynı
Oksijenimiz aynı
Suyumuz aynı
Gökyüzümüz aynı
Aşımız
Ekmeğimiz aynı
Yok
Birbirimizden farkımız
O halde
Biz
Canız ikimiz de”
………………………
Ara ara canım gülmek istediğinde açıp bu şiiri okuyorum.
Size de öneririm.
Aşları, ekmekleri elbette aynı.
Çünkü, Emine Örnek Koleji’nde tabldottan yiyorlar her ikisi de!
Güneş, oksijen, su desen, zaten onlara da para vermiyor Kemal Demirel, hepsi beleş!
Arada bir yengeye de böyle sulu sepken bir şiir döktürdü mü ohh, Demirel’den daha makinist kim var dünyada?!.
Epeydir görünmüyor ortada.
Masraf olmasın diye çıkmıyor olabilir.
Demirel de verirdi soru önergeleri.
Verirdi de ne olurdu?
Koskoca bir hiç!
Değil tren, bir bardak su bile getiremez soru önergeleri.
Bunun için milletvekili olmaya da gerek yok, aynı soruları Bilgi Edinme Yasası’na göre siz de sorup, yanıtlarını alabilirsiniz.
Çalışıyor görünmek için seçmeni kekleyip durmaktan başka da bir işe yaramazlar.
Bizim gazetenin yazı işleri servisini de “kekliyor” Nurhayat habire!
Nurhayat soru önergesi vermiş.
“İznik elden Gölü gidiyor” demiş.
Nurhayat Meclis’te soru önergesi verince İznik Gölü geri mi geliyor?
Yoo!
Yoksa sora sora iktidara mı geliniyor?
Eğer insanların biraz olsun yüzlerini kızartıp sonuç veriyorsa ben yine sorayım:
“Nurhayat…
Bu soru önergesi verip durma işi artık çok bayat!
Sen hala kardeşini ve eşinin akrabasını yanında danışman gösterip, devlet kesesinden onlara maaş ödetip duracak mısın?
Bunu yapmaya devam edecek misin?
Hazreti Ali böyle bir şeye tenezzül eder miydi?
Ha Nurhayat?”