Genellikle hafta sonları kent merkezindeki Atatürk heykelinin hemen önündeki basamaklarda dikilirken bulabilirsiniz onu.
Kış günleri üzerinde kalın yünlü bir paltosu, boynundaysa atkısı vardır.
Bağırıp çağırmaz, başkaları gibi üzerinize gelerek rahatsız etmez sizi.
Elindeki A-5 boyutunun yarısı kadar kağıt parçalarını ileri doğru uzatarak, sizin gelip istemenizi bekler.
Verince de pek mutlu olur, nazikçe teşekkür eder.
Eğer Heykel civarından birkaç arkadaşımla birlikte geçiyorsak, oraya az bir mesafe kala hepsini uyarıp, rica da ederek birer metre arayla sanki hiç tanışmıyormuşuz gibi varırız yanına.
Arka arkaya her birimize o kağıtlardan vermek daha da mutlu eder Alinaz Surya Aksakal’ı.
Alinaz Surya Aksakal kimilerine göre biraz kafadan kırıktır!
Yaz kış demeden haftanın en az bir günü orada dikilip de yoldan gelip geçenlere mesajlar dağıtmak, bizim gibi demokrasi kültürü kıt olan toplumlarda zaten daha başka nasıl algılanabilir ki?
Avukattır Alinaz Surya Aksakal, 2009 seçimlerinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bağımsız aday olabilecek kadar da medeni cesaret sahibidir.
Bu gün her hangi bir milletvekili adayını yazmak yerine size biraz bu sıra dışı insandan bahsedip, tanıştırayım istedim.
Tam 63 yaşında bir ihtiyar delikanlıdır Aksakal.
“Aksakal” olmanın hakkını verebilmek için de kendi doğru bildiklerini yeni nesillerle paylaşmayı tercih eder.
Bunu yaparken hiçbir çıkar, hiçbir makam mevki beklemez.
Almak için değil, sadece paylaşmak içindir tüm gayreti.
İnsanları uyarır, dikkatlerini çeker.
Mesela mı?
“İstiyorum ki, dünyanın en verimli ovalarından biri olan Bursa Ovası, hemen yanındaki kentin sebze ve meyve ihtiyacını karşılasın. Kent onu, o kenti beslesin. Yeşil örtüsüyle kentin sağ akciğeri olsun. İstiyorum ki oluşumuyla görkemli, barındırdığı bitki ve hayvan türüyle zengin Uludağ kentin sol akciğeri olsun. Zengin kaynaklarıyla içme suyu havzamız olarak kalsın. İstiyorum ki, adını kızlarımıza vermekte yarıştığımız Nilüfer’in milyonlarca yıldır Uludağ’dan alıp getirdiği malzemeyle oluşturduğu ovaya bundan böyle de hayat versin…”
Pek çok mesajında küresel ısınmadan, çevre kirliliğine, çölleşmeden erozyona dek farklı alanlara değinen Aksakal bakın halkı depremle ilgili olarak bundan uzun yıllar önce hangi cümlelerle uyarıyor?
“Ovanın ortasında yapılaşma son derece yanlıştır. Ova verimli toprağıyla bir verimli tarım ve hayvancılık, bir sebze ve meyvecilik alanı olarak kullanılmalıdır. Dağ ile birlikte kentin iki akciğerinden biridir. O nedenle üzerine adliye binası da olmaz termik santral da. Oysa deprem nedeniyle hazır kentsel dönüşüm gelip gündemin ilk sırasına oturmuşken bu ucube kent fırsat bu fırsat, gerek deprem bakımından, gerek hava, su ve toprak kirliliği, gerekse sebze ve meyvecilik, sağlıklı kentleşme ilkeleri bakımından neden dağdan aşağı, ovadan yukarı çekilip, dağ ile ovanın kesiştiği koridorda derlenip toparlanmasın? Kendimizi ve çocuklarımızı düşünmüyoruz, peki ya torunlarımız?”
Şu sıra herkes bir yolunu bulup da milletvekili olma derdinde.
Alinaz Surya Aksakal gibi birkaç çatlak(!) mesihse yarınlarımızın peşinde.
NOT: Dün ziyaretimize önce CHP’li milletvekili aday adayları Fatma Belgin Gökçe, Hasan Taşkut, Ali Ekber Kartum ve CHP Emek eski Belde Başkanı Cahit Bingül geldi. Oturup epeyce sohbet ettik bu dörtlüyle.
Ardından da CHP’nin son Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Necati Şahin’le, beraberinde İl Genel Meclisi eski Üyesi Selim Argın geldiler.
Selim Argın’ı tanırsınız, son dönemde Yeşilçam karakterleri yanında halt etsin vallahi. Ne cevher varmış kendisinde. Hani daha önce kadına karşı şiddeti protesto etmek için kaşlarını siyah göz kalemiyle kalınlaştırıp, yüzüne de aynı boyayla birkaç ben kondurduktan sonra, CHP Kadın Kolu Başkanı Ayşe Şahin’i basın önünde mizansen kurarak pıçaklayan kötü adam vardı ya? İşte o kötü kedi Şerafettin, Selim Argın’ın ta kendisi oluyor. Ancak piyasaya ilk çıkışı yine bir Ayşe Şahin yapımı olan “kutu kutu pense” oyunu sırasında kameralara yandan başını uzatıp, ekranda görünerek yakalamıştı Selim Argın.
“Çok uzun yazıyorsun” dedi Necati Şahin.
“Okuma o zaman” dedim ben de!
“Mecburen okuyorum, ya sonunda bana bir giydirme varsa” diye yanıtladı Necati Şahin?
İşte onun için, Şahin kolay okuyabilsin diye bu gün bu yazıyı kısa tuttum!
Kutu kutu pense, elmamı yense, arkadaşım Şahin, arkasını dönse!
Hadi kalın sağlıcakla.