Bissürü şey oluyor size anlatacağım...
Ancak, araya bir iki gün koyuyorum ki, hem lafı uzatayım, hem de öykü tadında olsun yazdıklarım diye...
Her gün yazmanın hiçbir manası yok!
Malumatfuruşluktan başka bir şey değil günlük yazılar kaleme almak...
İşte o "böyle" dedi, bu "şöyle" dedi, "ama... fakat... lakin..."!..
Mesele şu ki, meslek hayatım boyunca hiçbir zaman köşeyi doldurmak için yazmadım ben.
Hadi "hiçbir zaman" demiyeyim, "çoğu kez" diyeyim yalan olmasın!
Son yıllarda kaleme aldığım makalelerimi, gerçekten "okuma isteği" olanlar için yazıyorum.
Önemli olan harfler vasıtasıyla beyinlere, ruhlara girip, aynı zamanda anıları da canlandırabilmek!
G.t kadar Haşim İşcan Caddesi'ni neredeyse 5 yıl boyunca kazılı vaziyette tutmuştu DSP'den seçilen Erdoğan Bilenser...
Oradaki esnaf, yoldan geçen vatandaş perişan olmuş, Bursaray'ı o kadarcık yerden geçirmeyi bile başaramayan DSP'den seçilmiş Erdoğan Bilenser en sonunda utanarak, ana yoldaki çukuru toprakla doldurup, kapatmıştı bir gün!
Sık sık tartışırız...
Şimdi bunu aynı dönemde DSP'den Büyükşehir Meclis Üyesi yapılan arkadaşım Osman Güleç'e söylesem eminim ki şunu der:
"Yapacak tabi kardeşim, yapacak!.. Görevi değil mi?.."
İyi de, bir zamanlar senin temsil ettiğin parti yapamadı; yapsaydınız ya madem!
Rahmetli Hikmet Şahin göreve gelir gelmez çatır çatır kazdı Haşim İşcan'ı yeniden!
O da ne!
Ta Kestel'e kadar gitti Bursa'da raylı sistem!
DSP zamanında yidiler parayı, Osmangazi İstasyonu'na dek ancak bitirebildiler!
Ak Parti döneminde Kestel'e kadar gitti kardeşim, Kestel'e kadar!
Eğer zamanında yine Hikmet Şahin'in, şahin gibi yıldırım hızıyla yaptığı bat-çıklar, köprülü kavşaklar olmasaydı, ayvayı yemiştik hepimiz!
Bu arada, ayva bol oldu bu sene...
Demek ki kış çok çetin geçecek!
Geçen ay neredeyse hiç yakmadık, doğalgaz faturası tam 512 lira geldi...
Bu ne la?!.
Acaba kuzine sobaları kursak mı yeniden?
Diğer taraftan, her şeyin bir bedeli var be!
Öderiz anasını satayım, ne yapalım?
Sağlık, sıhhat ve moralimiz yerinde olsun yeter ki...
Azerbaycan'da düzenlenen "Azatlık Günü" törenlerini izlerken gözlerim doldu, göğsüm kabardı...
1992 yılından itibaren Azerbaycan ordusunu eğiten, donatan, giydiren Türkiye, Garabağ'ı da Ermenilerin elinden bir çırpıda alıverdi işte!
Bu arada, Rus hava savunma sistemleri patlamış mısıra döndüler Türk İha'ları karşısında!
Peh, peh, peh!..
Sınırımıza komşu Nahçivan'la aradaki köprü yeniden kuruldu.
Mutlak sondan kaçış yok!
Nüfusunun yüzde 45'i Azeri Türkü olan İran yeni bir devrimle, kaderini tekrar belirleyecek!
Mollaysan eğer, Türk'ün gücünü sıkı kolla gardaşım!
Şanlı Yavuz Sultan Selim'in ahfadı yaşıyor bu topraklarda!
Orhan Sarıbal'ların esamesi bile okunmaz!
Dünya İnsan Hakları Günü'nde konuyla ilgili açıklama yapmış CHP'li Bursa milletvekili Orhan Sarıbal!
Hadi ordan, hadi ordan!
İnsan hakları kim, sen kim?
Çalıştırdığın tarım işçilerine, diğerlerinin fevkinde ne zaman fazla ücret verdin insanca yaşamaları için?
Aradaki tarihi ve dini rabıtaya rağmen Ermenistan'ı desteklediler molla bozuntuları ve Türkiye'deki yancıları farkında mısınız bu süreçte?
Ermeniler aldı; onların da çok sürmez pupiyi almaları!
Gürcistan da akıllılık eder, yepyeni bir devire doğru hızla ilerleyen Türkiye'yle işbirliğine girerse eğer, Fransa'sı, Almanya'sı, Amerikası da alır pek yakında pupiyi!
Hem uzun menzilli roket, hem de helikopter motorunu milli imkanlarla yapmış olmamız, mühimmatımızı da uzun süredir kendimiz üretmemiz muhteşem bir şey!
Batı yakasında da raylı sistemi Görükle'ye kadar uzatan Bursa Büyükşehir Belediye yönetimi şimdi de hem Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi'ne, hem de Şehir Hastanesi'ne götürmenin arifesinde...
Gerçek manada kentsel dönüşümü de çok ama çok yakında Sıcaksu, Sırameşeler bölgesinden başlatıyor Alinur Aktaş...
Ben bir insanın kalitesini, estetik zevklerinin gelişip gelişmediğine bakarak anlarım!
Bundan uzun yıllar önce Aktaş Başkan'ın İnegöl'de yaptığı kent müzesini gezdikten sonra vermiştim O'na dair hükmümü!
Üstelik de bundan yıllar evvel Erdoğan Bilenser mi desem yoksa, "bilmeyenser" mi bilemiyorum, rahatsızmış kendisi, vesileyle buradan "geçmiş olsun" diyor ve "sağlık" dileklerimi de iletiyorum ancak; zamanın parasıyla 5 trilyon lira verip anahtar teslimi yaptırmasının hilafında, içerideki objeleri İnegöl halkının gönüllü bağışlarıyla toplamasını da takdire şayan buluyorum Ali Nur Aktaş'ın.
Geçen hafta Heykel'deki tarihi binada ziyaret ettim kendisini...
Hey gidi günler hey!
Girişte sağda rahmetli Semih Hısımcıl ve Mustafa Kuşdil'in kullandığı odalar...
Solda dönemin Genel Sekreteri Hüseyin Konçak'ın makam odası...
Ve toplam iki üyenin katılımıyla, bizim Osman Güleç'in katır inadı sonucu karşı tarafı yıldırarak, "kaldır elini, indir elini" yöntemiyle kazandığı Kültür ve Sanat Komisyonu Başkanlığı seçiminin yapıldığı oda...
Geçenlerde onu da ziyaret ettim Gazi Akdemir Mahallesi'ndeki iş yerinde, karnım acıkmış, köşedeki tostçuya sipariş verip, "Osman Güleç'in oraya getiriver bi zahmet" demiştim, tanımadı adam!
"Ya hani Kaportacı Kadir Bekar yok mu? Kayınbiraderine aldığı arabanın hoparlörlerini söken, işte O'nun karşısındaki atölye..."
"Haa" dedi tostçu, "sen Başkan'ın iş yerini söylüyorsun!.."
Biri kendi, diğeri de rakibinin aday olduğu iki kişilik komisyon seçiminde inadıyla başkan olan Osman'ın namı, aradan çeyrek yüzyıl geçmesine rağmen, "Başkan" olarak anılıyor oralarda hala!
Abi, bir dönemin müzik setini alıp koymuş ki Alinur Aktaş odasına, 1950'li yıllardan kalan...
Üzerinde siyah beyaz küçük ekran televizyonu, plak çaları ve lambalı, kendinden kısa dalgalı FM radyosuyla...
Onun üstünde gramafonu ve rahmetli Zekimizin (Zeki Müren'in) seslendirdiği parçalardan oluşan bir yapıtı...
Bayıldım, bayıldım...
Bize de çaldı bir süre plağı...
Güzel adam Alinur Aktaş, güzeli bilen ve seven bir adam!
İşte onun için Bursa'ya da daha çok güzellik katacağından eminim....
Ancak, siyasete de ayrı bir seviye kazandırdığı da gerçek.
Bu güne dek kaç Büyükşehir Belediye Başkanı bir muhalefet partisinin eski bir meclis üyesine giderek iş yerinde ziyaret etti, O'nun fikir ve görüşlerini dinledi?
Sosyal medyada gördüm...
Alinur Aktaş, MHP'nin üretken isimi Cemil Aydın'ın konuğu olmuş.
Ne hoş!
Keşke Bursa'da CHP'nin başında da birahanecilikten başka bildiği olan, oturaklı, doğru dürüst bir İl Başkanı olaydı!
İnanın oturup, onunla da sohbet ederdi!
Türkiye'nin asıl sorunu iktidar değil, doğru dürüst politikalar üreten bir ana muhalefet partisinin bulunmamasıdır!
Şu anki CHP'nin bahsettiğim bu yapı ve anlayışla zerre kadar ilgisi yoktur.
Yereldeki iyi niyetli ancak, farkındalık düzeyleri çok düşmüş, çoğu da arkadaşım olan insanları ayrı tutuyorum elbette...
Kıbrıs müstesna ancak, hangi iktidar zamanında Türkiye Libya'dan tutun da Filistin'e, oradan Azerbaycan'a kadar uzanıp da kabuklarını kırdı be!
İyiye "iyi", kötüye "kötü" diycez kardeşlerim; vicdanlı olmak bunu gerektirir!
Bir de güzel restore edilmiş ki eski Büyükşehir Belediye binası...
Yüksek tavanlarının üzerindeki ahşap çıtalar altın sarısıyla boyanıp, yenilenmiş...
Pırıl pırıl her yer...
İçerideki antika mobilyalar, kristal avizeler yüksek bir estetik ruhuyla orijinaline uygun yeniden tamir edilip yerleştirilmiş...
Bence orası da artık bir müze olmalı...
Başkan Alinur Aktaş şimdi daha da ilerleyen estetik kültürüyle o binayı da her türlü eski eserlerin sergilendiği bir "tarihi mekan" haline getirmeli!
Uzun zamandır o bölgeye gitmiyorum, Esat Uluumay'ın vefatından sonra akıbetinin de ne olduğunu bilmiyorum ancak, hatta kenarda köşede kalan Muradiye'deki Osmanlı Takı ve Kıyafetleri Müzesi de oraya taşınmalı!
Belki şimdilik sadece alt katı bu iş için ayrılabilir?
Düşünsenize, ne büyük ve değerli bir ziynet olur Bursa'nın geleceği için?
Üstelik de şehir merkezinde...
Eyisiniz dey mi?
Eyisiniz, eyisiniz!
Çetin Altan'ın deyişiyle, enseyi karartmak yok!
Yola devam!