Yazarlar

Ne mutlu Türk’üm diyene!

post-img
“Kardeşlerim! Bugün İslâm kardeşliğinin önündeki en büyük engellerden biri ırkçılık ve ayrımcılık zihniyetidir. Bu zihniyet, bazen kendi ırkını, soyunu, kabilesini, rengini üstün görme şeklinde tezahür etmektedir. Bazen de kendi mezhebini, meşrebini, ideolojisini üstün görme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu anlayış, dostluk ve kardeşliğin yerine kin ve nefreti, adalet ve merhametin yerine zulüm ve haksızlığı, birlik ve beraberliğin yerine tefrika ve ayrımcılığı getirir. Unutmayalım ki ilk defa üstünlük iddiasında bulunan; “Ben ateşten yaratıldığım için topraktan yaratılan Âdem’den daha üstünüm” diyen ve Allah’ın emrine karşı gelen şeytandır. Kardeşlerim! Irkçılık, esasında hem insanlığa karşı işlenen bir suç hem de Allah’a karşı bir saygısızlıktır. Bu nedenledir ki dinimiz İslâm, bağnazlık, asabiyet ve ırkçılığı tüm unsurlarıyla reddetmiştir. Hal böyleyken, bu cahiliye anlayışı sebebiyle tarih boyunca İslâm coğrafyasında düşmanlık ve husumet, kin ve nefret, kan ve gözyaşı hiç eksik olmamıştır. Kardeşlerim! O halde gelin, zihin ve gönül dünyamızı İslâm’ın yüce hakikatleriyle tezyin edelim. Kendimizi dinimizin onay vermediği bağnazlık, asabiyet ve ırkçılığa asla mahkûm etmeyelim. Irkçılığın, Kur’an’a, Peygambere gönül veren müminlere yakışmadığını bilelim. Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen de bizden değildir.” Yukarıdaki ifadelerin de yer aldığı metin, Türkiye’deki on binlerce camide, bir o kadar imam tarafından Cuma hutbesi olarak okundu dün. Görünürde ne kadar masumane ve insanca bir çağrı değil mi? Gelin görün ki kazın ayağı hiç de öyle değil. Diyanet İşleri Başkanlığı, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp, dağıtılması için İl müftülüklerine gönderilen bu hutbeyle, seçime sadece iki gün kala iki parti hedef alınmıştı: “MHP ve HDP.” Kürt etnik kimliği üzerinden siyaset yapan HDP’ye ki, bundan daha doğal ne olabilir çünkü, adamlar aynı zamanda kendi kafalarına göre bir ulus yaratmak istiyorlar; Türk milliyetçiliği ve kültürünü baz alarak politika üreten MHP’ye üstelik de parasını her partiden vatandaşların ödediği camilerden son dakikada çakma becerisini kim, kimler gösterebilir ki? Bu sorunun yanıtı da elbette “Mercedes’lerin hakkını fazlasıyla verenler” olacaktır! Bursa’nın Kovukçınar Camisinde de okunan bu hutbe sırasında, gerçi sosyal medya vasıtasıyla kamuoyuna orada tepki gösteren kişinin sendikacı ve MHP’li milletvekili adayı Selçuk Türkoğlu olduğu yönünde yanlış bir bilgi yansıdı ama aynı esnada o camide bulunmasına rağmen kesinlikle o değil, bir başka vatandaş kalkarak tepki veriyor, “böyle maksatlı bir metin seçime artık saatler kala okunur mu” diye? MHP’liler caminin hemen arkasında bulunan seçim iletişim merkezlerinden topluca Cuma namazına gelmişlerdir. Okunan metine itiraz eden vatandaşa başka insanlar da katılıyor, bir kısmı “yeri zamanı burası değil” derken, bir bölümü de “tam olarak yeri ve zamanı” diyerek karşı görüş bildiriyorlar. İmamın üzerine yürünmesi filan asla söz konusu bile değil. Her şeyden önce bir kere olması gereken de zaten bu. Cemaat yanlış bulduğunu söyleyip, konuşacak ki oraları aynı zamanda bir okul hüviyetine de kavuşabilsin. Mecbur mu Diyanet’in yalan yanlış ortaya koyduğu her şeyi alıp kabul etmeye millet? Hem sonra gündemde iki gün sonrasının “seçim ve sandık güvenliğiyle, oy hırsızlığı” konusu var. “Sandıklara sahip çıkılması, el birliğiyle oy hırsızlığına karşı önlem alınmasıyla” ilgili halkı bilinçlendirse ya Diyanet?!. İslam’da ırkçılık yokmuş! İşine gelen hadisi alıyor, her zaman olduğu gibi işine gelmeyeni görmüyor Diyanet efendi hazretleri! Ben “var” desem ve sahih kabul edilen kanıtlarıyla birlikte aksini iddia etsem ne olacak şimdi? Alın bakalım okuyun aşağıdaki hadisleri: “Basra âbidlerin şehridir. Mısır ülkesi İblis’in maişet merkezidir, onun mağarası ve makamıdır. Zina zencilerde çok olur. Sadakat Habeşistan’dadır. Emirler Kureyş’tendir. İnsanların efendisi seyyidler ve Hâşimîlerdir.” [İ. Asakir] Bu hadiste, Seyyidlerin ve Hâşimîlerin insanların efendisi olduğu, Mısır’ın halkının Şeytanlığı, zencilerin habire birbirleriyle şeyettikleri, Kureyşlilerin emirliğe layık olduğu anlatılmıyor mu? Devam edelim: “Allahü teâlâ, beni insanların en asilzadesi olan Kureyş kabilesinden seçti.) [Hâkim] “Allahü teâlâ, İsmail evladından Kinane’yi, onun sülalesinden Kureyş’i beğendi ve  seçti. Kureyş evladından da, Hâşimoğullarını sevdi. Onlardan da, beni süzüp seçti.)  [Müslim] Demek ki Kureyş kabilesi dünyadaki en asil kabile oluyor. Kureyş’i beğenen, üstün yapan da bizzat Allah’ın kendisi bu durumda. Hz Muhammet soyunun çok şerefli olduğunu şöyle bildiriyor: “Soy, ırk bakımından da insanların en şereflisiyim.” [Deylemî] Hz Ebu Bekir’den bir alıntı: “Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Şayet Cüheyne, Müzeyne, Eşlem ve Gifâr kabileleri, Temîmoğullarından, Esedoğullarından, Abdullah bin Ğatfânoğullarından ve Âmir bin Sa'sa'a oğullarından daha hayırlı olsaydı ne dersiniz?" Bir adam şöyle dedi: "Elleri boş çıkar, hüsrana uğrarlardı." Bunun üzerine şöyle buyurdu: "Onlar, gerçekten de Temîmoğullarından, Esedoğullarından, Abdullah bin Ğatfânoğullarından ve Âmir bin Sa'sa'a oğullarından daha hayırlıdırlar." “Şu üç sebepten dolayı Arabı sevin: Ben Arabım. Kur’an Arapçadır ve Cennet ehlinin lisanı da Arapçadır.” [Taberani, Hâkim, İbni Asakir, Abdürrazzak] “Kureyş’i sevin. Çünkü Allahü teâlâ, onları sevenleri sever.” [Taberani] “İnsanların iyisi Arap, Arabın iyisi Kureyş, Kureyş’in iyisi Beni Haşim’dir. Acemin iyisi Fars, Sudanlının iyisi Nube, malın hayırlısı mehirdir.) [Deylemi] Şimdi bazılarınız işte tam da bu noktada “ben Arap’ı sevmek zorunda mıyım” diyebilir? Kimse sevmek zorunda değil. Müslümanlığın şartları arasında böyle bir madde yok. Ancak gelin görün ki yukarıda rivayet edilen hadisler İslam fıkhını oluşturuyorlar aynı zamanda. Daha benzer yüzlercesi var. Ve gerçek ki Arap, Türk’ü oldum olası hiç sevmiyor! Türkleri “onlar yok edilmedikçe kıyametin gelmeyeceği vahşi, barbar Yecüc ve Mecücler” olarak tanımlıyor. Ben de Arap’ı sevmeyenlerdenim. Hele hele “Arap milliyetçiliğini” buralarda “din” diye satanlardan da nefret edenlerdenim aynı zamanda! Kültürüyle, tarihiyle, geçmişiyle, gelenek ve göreneği, karakter ve huylarıyla herkesin milliyeti kendine. Ne mutlu Türk’üm diyene!  

Diğer Haberler