Yazarlar

Nilüfer Belediyesi kendini de aşmış

post-img
Daha önce satın aldığımız yerde içindeki doğal yağı krema makinasıyla önemli miktarda alıp, tereyağı olarak pazarlıyorlardı belli ki... Şimdilerde sütü tencerede kaynatıyorum abi, soğumaya bıraktıktan sonra neredeyse iki avucumu tepeleme dolduracak kadar kaymak elde ediyorum, mucize gibi! Üstelik de geriye kalan süt nasıl lezzetli, nasıl lezzetli anlatamam. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem artık sürekli organik ürünlerle beslendiğinden midir nedir, yüzünde güller açmış, sanki daha da gençleşmiş, zımba gibi bir başkan olmuş, pek beğendim vallahi!.. Geçtiğimiz seneyi "tarım yılı" ilan eden Nilüfer Belediyesi 2021'i de "Sağlıklı ve herkesin eşit bir şekilde ulaşabileceği gıda" konseptiyle taçlandırmayı hedefliyor. Malum, suyumuz gittikçe azalıp, tükettiğimiz gıdalar da yanlış ilaçlama ve kimyasal etkiler nedeniyle sürekli zehir saçmakta. Dahası, Mimar Turgay Erdem'in verdiği rakamlara göre kirlenmiş gıdaların neden olduğu hastalıklardan ötürü dünyada her yıl 420 bin insan hayatını kaybettiği gibi, bunların da 125 binini çocuklar oluşturuyormuş! Nilüfer Belediyesi'nin zaten diğer ilçeler arasında hizmette tek rakibinin yine kendisi olduğunu biliyordum da... Bu kadar geniş kapsamlı, üretici ve tüketicide karşılığı olan böylesi müthiş ve üretken bir projeyi hayata geçirebileceklerini inanın tahmin edemezdim... Çiftçi ve üretici kooperatifleriyle, kentimizdeki sivil toplum örgütleri ve halkla birlikte inanılmaz bir sinerji oluşturmuş Turgay Erdem ve ekibi. Sizden rica ediyorum, lütfen Google amcadan bulup, konuyla ilgili haberleri ayrıntılarıyla okuyun; okuyun ki, gerçek belediyeciliğin yol, kaldırım yapıp, kanalizasyon borusu döşemekten ibaret olmadığını iyice anlayın! Hangi birini anlatayım size... Rahmetli Bursa Eski Belediye Başkanı Mustafa Eroğlu'nun başlattığı "tanzim satış mağazaları" örneğini birkaç nesil daha öteye götürüp taçlandırarak, organik ve doğal yöntemlerle elde edilen tarımsal ve hayvansal ürünlerin satıldığı, adına "Nilüfer Bostan" denilen satış noktalarını mı anlatayım? Konutlardan toplanan organik atıkların işlenerek elde edilen kompozit gübrenin Nilüfer'deki çiftçilere dağıtılmasını mı? Tamamen doğal ürünlerin satıldığı kent pazarlarını mı? Çiftçi ve üretici kooperatifleri ve sertifikalı firmalarla işbirliği kurularak, mamullerinin çok uygun fiyatlarla halka ulaştırılmasını mı? Nilüfer'deki boş arazilerin işlenerek değerlendirilmesini mi? Avrupa Birliği'nden alınan hibe desteklerini ve ödülleri mi? Çocukları toprakla ve tarımla buluşturmak için hazırlanan bahçeleri, kent bostanlarını mı? Balkonlardaki mini tarımı desteklemek için her yıl dağıtılan fideleri, artık geleneksel hale gelen "tohum takas bayramlarını" mı? Ve bizim her hafta aynı zamanda kaymak ve yoğurt olarak da değerlendirdiğimiz, "Nilüfer Bostanlarda" satılan nefis sütleri mi? İyi Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu geçenlerde çıkmış, bir masanın üzerine koyduğu tencerelerin içindeki petrolü yakarak açıklama yapıyor, "Mutfakta yangın var" diye! Yangın ünlü kantocu Nurhan Damcıoğlu'nun kalbinde! Bir kere zaten bu tarzda yöntemlerle basın açıklaması yapmak "cilalı taş devrinde" kaldı da... Hazırladığı metinde ayrıca "1 litre sütün 7 lira olduğunu" filan anlatıyor Türkoğlu. Nilüfer Belediyesi'nin ana yerleşkesi Nilüfer Halk Evi'ne giderken "gök kuşağı" renkleriyle bezenmiş insanın içini açan bir yol vardır... Bu yolu gökyüzüne doğru uzatsalar, Ay dedenin üzerine oturup, aşağıya da bir olta sallandırarak balık tutası geliyor insanın! İlk "Nilüfer Bostan" mağazası işte tam orada solda... Sadece "5 lira" sütün litresi Selçuk bey, 5 lira!.. Üstelik de organik ve en kalitelisinden. Gidin, "2021 Gıda Yılı Projesi'yle" ilgili bilgi alın ve eğer yapıcı muhalefet etmek istiyorsanız, diğer ilçelere de Nilüfer Belediyesi'ni örnek gösterin! Orada yaşayan çiftçilere destek olmak için inşa edilecek soğuk hava deposunu ve Bursalıların belki de ilk kez duyacakları "yağmur hasadı" girişimini de es geçmemeliyim... Bundan 25 sene önce İsrail'de görmüştüm "yağmur hasadı" uygulamasını... Yol boyunca mebran kaplamayla yalıtılan yapay göletlerde toplanmış yağmur suları ülke tarımını ihya etmek için kullanılıyordu o yıllarda... Ve kırsal kesimde yaşayan her çocuğun bizzat baktığı koyun, keçi gibi evcil bir hayvanı ve 10 metrekare de olsa tarım yaptığı, sebze yetiştirdiği minik bir bahçesi olmak zorundaydı! Basın toplantısı sırasında bana en çarpıcı gelen cümle, yöneltilen bir soru üzerine Turgay Erdem'in, "Biz yaptığımız yardımları açıklamamayı tercih ediyoruz" şeklindeki ifadesiydi! Sözünü ettiğim organik ürünlerin yiyecek haline getirileceği ve bir afet anında hizmet verecek "Sahra Mutfağı Projesi'yle", ihtiyaç sahiplerinin hem evlerine gidilip, hem de aşevinde konuk edilerek ağırlanacağı ilave bir çalışmadan daha bahsetti Turgay Erdem... "Biz yaptığımız yardımları açıklamamayı tercih ediyoruz" Bırakın iki kangal sucuğun önünde medyaya poz vererek çalım satan bazı belediye başkanlarını bir kenara, büyük bir asalet ve zarafet örneği sergileyerek, anlayanlara adeta ders verdi Turgay Erdem! Projenin sunumunun yapıldığı basın toplantısının en kötü görüntüsü, Erdem'in konuştuğu kürsüye konulan mikrofonların arasındaki, artık kirden ötürü rengi Deli Ayten'in üzerinden hiç çıkarmadığı gelinliğine dönmüş, As TV'ye ait olanın süngeriydi! Resmen yeni bir evrim süreci başlamıştı yüzeyinde ve mikroplar mutasyon geçiriyordu! Salonun en yakışıklısı ve göz dolduran kişisiyse CHP Nilüfer İlçe Başkanı Fırat Yılmaz'dı! Rakiplerine "Benim adım Fırat, bi koyayım da tur at" dercesine oturduğu salondaki yerini doldurmuştu Fırat Yılmaz. Efendi ve saygılı kişiliği, uyguladığı seviyeli politikasıyla genç bir siyasetçi olarak CHP'de göz dolduruyordu Fırat. Ve bence ileride CHP İl Başkanlığı koltuğunu da hakkını vererek taçlandıracak yeni nesil siyasetçilerden biriydi. Salonun en şık, en güzel ve en zarif hanımıysa Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcısı Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Sibel Özer'den başkası değildi. Sibel hanımın etrafa yaydığı pozitif enerji, içerisini adeta güneş gibi aydınlatıyordu o sıra. Bu toplantının yıldızlarıysa kurumun Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Hülya güven ve aynı birimin müdürü Dilhun Gültekin'di. Tabii, mesai arkadaşları Hasiye Yiğitbay'ın gayretli koşturmalarını da mutlaka not etmeliyim. Son zamanlarda katıldığım, "mükemmel" diyebileceğim bir çalışma ve organizasyonu yürüten bu ekip, ne kadar profesyonel olduklarını bir kez daha gösterip, aynı işi yürütenlere resmen doktora tezi olabilecek bir ders verdiler yine. Bir yere tesadüfen gelebilirsin ama tesadüfler sonucu kalamazsın! Nilüfer Belediyesi'nde görev yapan heyetteki tüm insanların paçalarından yine her zaman olduğu gibi resmen kalite akıyordu. Eksik olmasınlar, bilgilendik... Ufkumuz açıldı.

Diğer Haberler