Zaman zaman adını duyarım ama henüz tanışmadık, Bursa’da Mesut Yılmaz isimli bir avukat var.
Öyle “git gel, iki duruşma arası beş saat” gibi filan değil farklı, zehir hafiye gibi acayip bir avukat bu Mesut Yılmaz.
Olay Televizyonu’nda turizm ve gezi programları yapan bir adam vardı. Herkese borç takmış o sıralar, ortalıklarda da hiç yok, kara kayıp.
Müvekkilinin alacağını tahsil etmeyi kafaya koymuş olan Zehir Hafiye Mesut Yılmaz, Facebook’ta sahte bir isimle ve son derece düzgün ve seksi bir hatun fotoğrafı da koyaraksahte bir hesap açıyor!
Bu sahte kişi sanal alemde borçluya arkadaşlık teklif edince de aynalı sazan mal bulmuş mağribi gibi kızın üzerine hemen atlıyor tabii!
Akşamları aralarında romantik sohbetler filan gerçekleşmeye başlıyor daha sonra!
Artık aralarında yazılı olarak neler konuşuyor, birbirlerine neler söylüyorlarsa borçlu herifikızgınlığa getirip iyice bir azdırıyor Mesut!
“Kocam” diyor, “benimle yeterince ilgilenmiyor” diyor beriki!
“Ee ben ilgileneyim maden senle o zaman” diyor öteki!
“İlgilen valla” diyor beriki!
Öyle yapıyor, böyle yapıyor Mesut Yılmaz, piyasadan kayıp olan o vatandaşın ev adresiniüstelik de kendisinden almayı tereyağından kıl çeker gibi kolayca başarıyor!
Hoop, ertesi sabah erkenden icra heyeti kapıda!..
Bu Murat Doruk’u da artık bu yöntemle mi kıstırdı, yoksa yine sahte yakışıklı kaslı bir erkek hesabı açarak mı ağına düşürdü artık orası bilinmez, onun da kapısına dayanıveriyor Mesut Yılmaz bir sabah!
Ve o gün hiç kimsenin bilmediği yeni adresine haciz için baskın yapılınca hayretler içerisinde kalıyor tombul, yumuşak Murat!
Uçan kuşa borç takmış.
Alacaklıları hiçbir yerde bulamıyorlar onu.
Kaldığı yer ne muhtarda kayıtlı, ne de başka bir yerde.
İlaç mümessilliği de yapıyormuş bir ara bu.
İnegöl Devlet Hastanesi’nde ortaya çıkan bir ilaç yolsuzluğundan dolayı göz altına alınanlar arasında. Dava hala sürüyor.
Jandarmaların ortasında, en önde yürütülen kişi o vakitler henüz zayıf olan Murat Doruk’tan başkası değil.
Aslında bu herifin gerçek adı “Murat Dindoruk”; sanırım izini bulamasınlar diye asıl soyadını gizlemeyi tercih ediyor.
Hiç bir yerde de bulunamıyor, kayıp, bu aralar yine kayıp.
Ben de arıyorum kendisini, iki makas alacağım yanağından ama bir türlü bulamıyorum.
“Bak bi, Murat, çık ortaya, bi çay koyim de iki tur at?..”
Bizim Özlem (Yağmur) pek yıldı bu herifin şerrinden.
Geçen sene Özlem hakkında 50 liraya kurulan bir İnternet sitesinden “şıpıdık terlikli, vampirella kılıklı” diye yazıp durdu, sureti gavurların çokça tükettiği sevimli, o malum canlıya benzeyen bu utanmaz arlanmaz herif.
Kız asil kız, “adam yerine koymuş olurum” diye dava açmadı.
Sonra bir gün aaa, üstüne iyilik sağlık!
Özlem’in ofisini bir gün sigara denetçileri basmasın mı!
Kesmesinler mi güm diye cezayı kızcağıza?
O hala Murat Dindoruk’tan şüpheleniyor; bana kalırsa ihbarı Hüsamettin Cindoruk da yapmış olabilir!..
İtibarsız, uçan kuşa borcu olan, adı ilaç yolsuzluğuna karışmış, pek çok insanın arayıp durduğu böyle bir adam işte bu adına Murat Dindoruk denilen herif.
Sözde koyu MHP’li, partisine sanal alemden toz kondurmuyor; eski Bursa İl başkanlarından birinin şoförlüğünü de yapmıştı, birlikte çok uzun yola gitmişlikleri, mazileri vardır kendi aralarında unutulamayan.
Geçen hafta Nilüfer Belediyesi’nde bir olay yaşandı; belediye içinden biri yine belediyenin kendi iç haberleşme sisteminden başkan ve personele bir mail atarak Mustafa Bozbey’i yakınlarını ve yöneticilerin yakınlarını işe alarak kayırmacılık yapmakla suçladı.
Bunu yapan kişi daha sonra hemen tespit edilerek açığa çıkarıldı ve hakkında da yasal işlem başlatıldı.
Bu entrikayı yapmaya çalışanlar aman ne çok şaşırdım(!) işin içine bendenizi de sıkıştırıp, akıllarınca bir taşla iki kuş vurmayı hedeflemişlerdi!
Hemen yeri gelmişken belirtip geçeyim:
Mailde “…İnsan Kaynakları Müdürlüğünüzde çalışan Rahime Yılmaz’ı hiç bir vasfı olmamasına rağmen; sırf eşi Mehmet Ali Yılmaz’ın gazeteci olması sebebiyle Belediyenizde çalıştırmaktasınız. Bu örnekler daha çok verilebilir; sırf oy kaygısıyla yaptığınız bu işe alımlar sizce etik midir…” ifadesi de bulunuyor?
Bunu yine bazı zavallı haysiyetsizler eleştirilerimiz üzerine Erdoğan Bilenser zamanında dakullanmaya kalkışmışlardı!
Bir kere Rahime Hanım orada alnının akı, örnek ahlakı, terbiyesi ve özverili çalışmalarıylatam 15 yıldan bu yana görev yapan bir insandır.
Benim canım dahil, hayatta her şeyimi emanet edecek kadar güvendiğim, bir o kadar da sevip saygı duyduğum insanların en başında gelir bu dünyada kendisi; çok iyi de dostumdur.
Ancak kaderin bir cilvesi ki, yine 15 yıl önce birlikte verdik kararı ve o gün bu gündür kendisinin adı kimi bilgisiz ahlak ve şeref yoksunlarının söyleyip durduğu gibi Rahime Yılmaz değil, Rahime Ateş’tir!..
Bazı aşağılık herifler sanki dün başlamış gibi bunu yine kullanmaya çalışıyorlar şimdilerde, üstelik de yine akıllarınca insanları rencide etmeye kalkışarak.
Rahime hanım daha önce yarım bırakmak zorunda kaldığı tahsil hayatına üniversitede Kamu Yönetimi okuyarak devam etmiş, kendi işiyle ilgili pek çok uzmanlığı ve sertifikası da bulunan biridir.
Yıllar yılı pek çok şeyden o kadar çok canımız yandı ki, böyle aşağılık heriflerin yalan yanlış dedikoduları hiç incitmiyor artık bizi.
İşe girişi de başlangıçta benim bilgim haricinde, ortak dostlarımız vasıtasıyla olmuş, Başkan Mustafa Bozbey tam o sıralarda hem eşinden ayrılmış, hem de bir evladını kaybetmiş acılı bir anneyi birlikte çalışmaya davet ederek yaşama yeniden tutunmasına vesile olmuştur; yaptığı bu iyi şey için kendisine bin kere minnettarım.
O gün bu gündür zaman zaman yine kendisine ve birlikte çalıştığı arkadaşlarına yönelikeleştirilerim için bir kere, bir bakışıyla bile sitem ettiğini hiç görmedim; öyle de karakterli bir adamdır Mustafa Bozbey.
Daha iki gün önce, 2015 yılının bana göre “en”lerini kaleme aldığım yazıda şunu da söylemiştim bakın:
“En çok bar açan, her iflasında Nilüfer Belediyesi’nden tazminatı ödenen, sonra da yine her defasında belediyede işe alınarak kurtarılan, en kabiliyetsiz ama en çok kayırılan Başkan Danışmanı Feza Soysal.”
Yazılarımda sadece doğruları ve inandıklarımı kaleme aldığım için geçmişte defalarca işten atıldım ben. Hiç kimse kalkıp da ödül vermedi. Az sayıdaki dostumun haricinde pek çok insan “ne haldesin” demedi? Beş parasız kaldığım günler çok oldu. İşsizlik, yetişkin bir insan için en üzücü, en çok onur kırıcı durumdur. Yaşamayanlar bilmez. Gazetecilik mesleğini yürütmeye çalışırken çektiğim her türlü sıkıntıya karşı çok şükür kısa sürelerde dermanını da buldum.
İşte Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey sadece yakınlarında duran bazı insanların değil,pek çok gazetecinin de zor zamanlarında imdadına yetişmiş, onları korumuş bir insandır.
İşsiz ya da zor durumda kalan gazeteci arkadaşlara ya da onların ailelerine her destek çıkışında içimden “helal olsun bu adama” demişimdir.
İşsizlik acısını çok yaşadığım için karşımdaki insan AKP’li de olsa, örneğin CHP’li Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca’nın yaptığı gibi çok sakil durumlar hariç, devreye siyaset sokularak girişilen iş başvuruları için bu güne dek pek bir şey demedim!..
Sosyal medyada ey Dombalak Murat’ın ortalığa faş ettiği yalan yanlış def-i hacetin üzerine hemen atlayıp, bunları sosyal medyada yaymaya girişen AKP’liler, size söylüyorum, örneğinsadece Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde kaç siyasetçinin, kaç genel müdürün, kaç akrabasının işe alındığını, kaç taşra belediye başkanının çocuğunun Bursa merkezde BİNTED üzerinden işe yerleştirildiğini, isimleriyle buradan yazayım mı?
Yazmam, çünkü o çocuklar da bizim evlatlarımız, gavur değiller, daha öncekilerin yaptığı gibi onlar da tutunacaklar yaşama bir yerinden.
Hayatın dengesi böyle sürüp gidiyor işte.
Nilüfer Belediyesi’nin içini dışını çok iyi bilen biri tarafından yazıldığı anlaşılan mailde “o başkan yardımcısının kardeşi, öbürünün kızı, berikinin baldızı işe alındı” denilerek kopartılmaya çalışılan yaygarada sözü edilen insan sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.
Peki, Nilüfer Belediyesi’nde çalışanlar toplam kaç kişidir sizce?
Yaklaşık 1.600 küsur.
Tam 15 seneyi aşkın bir sürede ben olsam Bozbey’in yerine, birlikte çalıştığım ve yakınımda duran insanlardan çok çok daha fazlasını alırdım belediyeye, hele hele bunu dillendirenlerse inanın kesin olarak işin b.kunu çıkarırlardı!
Yok kızının aracından otoparkta para alınmıyormuş da yok, işe aldığı insanların aileleri zenginmiş de…
Bu kadar mı düştünüz Allahaşkına?
Dombalak, tombul, yumuşak Murat’tan bahsetmiyorum, onu sadece kullanıyorlar, işin perde arkasındaki insanlardan bahsediyorum!
“Bak bi, Murat, gel sana çay koyim, sonra git tur at?”
“Özlem, şu Murat’ı bulalım da acık cırmaklayalım mı kız? Ardından sen de sigaranın dumanını yüzüne yüzüne üflersin? Şıpıdık terliklerini yanına almayı da unutma ha, bakarsın orada lazım olur!..”
Sonra, bu maili kimin yazdığı kısa bir süre içinde bulundu sevgili okurlar.
Astsubayken, Bozbey’in yine birilerine iyilik etmeye çalışması sonucu Nilüfer Belediyesi’ne memur olarak geçen, eski MHP’li bir adam çıktı!
Yaptığı hiçbir iyiliği cezasız kalmıyordu Bozbey’in.
Ben başlangıçta bunu yapan ya da yaptıranların CHP içerisindeki eski SHP’li ekibin içinden çıktığı izlenimini edindim.
Belediyede çalışan adamları vardı ve bunlar vasıtasıyla edindikleri bilgileri akıllarınca faş ederekBozbey’i yıpratmayı hedefliyorlardı.
Çünkü asıl amaçları bir dahaki seçimde kendi arkadaşlarından birini aday göstererek, Nilüfer’de başkanlık makamını ele geçirmekti.
Mail yayınlandıktan sonra onu OdaTV’ye sözünü ettiğim ekip servis etti, bu doğru ama ı-ıh, yazıyı hazırlayanlar kesinlikle onlar değildi!
Gören gözlerin çok net bir şekilde farkına varabileceği gibi, yayınlanan metin redakte edilmiş bir durumdaydı ve bir “gazetecinin” elinden çıktığı da gün gibi aşikardı!
Şimdi sizi biraz geriye, birkaç ay öncesine götürmek istiyorum…
Nilüfer Belediyesi’ne asfalt, temizlik ve park-bahçe bakım hizmetini veren firma, bana saldıran Kutlucan’lara ait Karacan Şirketi’ydi.
Şirket aynı zamanda personelin kullandığı odaların temizliğini ve çay kahve servisi yapacak elemanları da sağlıyordu belediyeye.
Mesai saatlerinden sonra çalışan ve Kutlucan’gillere bağlı olarak iş yapan bu insanların başkanınki de dahil olmak üzere her odaya girme ve her bilgiye kolayca erişme şansları vardı!
Kısa süre önce bir basın toplantısı için gittiğim yeni binada, orada çalışan bir arkadaşım fısıldamıştı kulağıma, “Başkan saat beşten sonra, mesai saatleri haricinde bunların temizlik yaptırmasını yasakladı” diye!..
Düşünün, öylesine nüfuz ediyorsunuz ki kılcal damarlarına dek iş yaptığınız kuruma, bünyesindeki her türlü bilgiye kolayca ulaşabiliyorsunuz.
Yıldırım Belediyesi’nden hale alamayınca Yeni Dönem Gazetesi’ni satın alıp, başına da MHP’li İbrahim Öge’yi getiren Kutlucangiller, ne vakit kendileriyle ilgili bir haber çıksa, bu çaycı ve temizlikçiler vasıtasıyla gazeteyi dağıttırıp belediyedeki her sehpanın üzerine koyduruyorlardı.
İmdüü…
Acaba bu bir göz dağı mı?
Acaba bu metni Kutlucangiller hazırlatıp, içerdeki bir adamları vasıtasıyla önce mail olarak gönderttikten sonra, MHP’li İbrahim Öge tarafından, MHP’li geçinen dombalak firari Murat Dindoruk’a paslatmış olabilirler mi?
İbrahim Öge kısa bir süre önce benim mahkemelerimle ilgili yalan yanlış birkaç şeyi Murat’ın eline verip yine yazdırdı çünkü!
Acaba bir dahaki dönem Mustafa Bozbey’in kendilerine iş vermeyeceğinden mi korktular da böyle bir göz dağına giriştiler Kutlucangiller?
Zaten Yıldırım’da, Özgen Keskin döneminde bu Kutlucan’lara eski parayla 100 trilyondan fazla para ödendiği, astronomik fiyatlar sunularak belediyenin yıllarca korkunç bir şekilde kazıklandığı ortaya çıkmışken, Mustafa Bozbey’in bunlarla çalışmayı sürdürmesi Nilüfer’in tabiatına aykırı bir durum olur!
Ve pekii…
İmla işaretlerine varıncaya değin, bir gazetecinin elinden çıktığı belli olan, kendisinin de yazılarında pek sık kullandığı gibi bolca “etik metik” diye süslü kimi laflarla bezenerek hazırlanmış o metni, bizzat İbrahim Öge’nin kendisi yazmış olabilir mi?
Bence bu da çok mümkün!
“Yazdın mı len İbrahim?..”
“Beni de mi gatıvedin araya?..”
Bu çorba daha çok su kaldırır sevgili okurlar.
Ama çok rica ediyorum sizlerden, bu Murat Dindoruk denilen malum adamın nerelerde barınıp, nerelerde beslendiğini bilip göreniniz varsa aranızda, bana da bi haber ediverin lütfen?
Çünkü Özlem’le beraber bunu “yolmaya” gitcez!
Ben sadece makas alıcam, Özlem de hem bi doyasıya hasret gidererek cırmıklar, hem de şıpıdık terlikleriyle şöyle kafasına kafasına iki şaplatır her halde?!.