Geçen hafta kaleme aldığım “Nilüfer’deki sansasyonu bir de benden okuyun” başlıklı yazımın yayınlandığı gün Kutlucangillerin sahibi olduğu Yeni Dönem Gazetesi’nin yazı işleri servisinden bir haber geldi.
“Suçu Şehir Gazetesi’nin sahibi Nezir Asaroğlu ve Bursa Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı Fehim Ferik’in üzerine atacaklar ve yarınki gazetenin manşetine taşıyacaklar” diyordu arayan kişi.
Güya, CHP’li Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in, kurumda çalışan bazı insanların yakınlarını işe aldığına dair bilgileri Murat Dindoruk’a paslayan kişiler Nezir ve Fehim’den başkası değildi!..
Peki, neden böyle bir paniğe kapılmıştı Kutlucangiller?
Benim yukarıda sözünü ettiğim yazım üzerine elbette!
Orada, söz konusu maili yazdırıp belediyenin sistemine attıranın bir Kutlucan yavrusu olabileceğinden bahisle, “acaba Başkan Bozbey’e göz dağı mı vermek istiyorlar” diye sormuştum?
Nitekim, bir sonraki gün edindiğim bilgiler bu savı destekler mahiyetteydi.
Mustafa Bozbey bu yıl Nilüfer Belediyesi’nin asfalt işini Kutlucangillere vermediği gibi, taşeron firma olarak hizmetli personel alımını da durdurmuş, onlara geriye sadece çöp toplama işi kalmıştı.
Başkan’ın gözünde kendilerini aklamalıydı Kutlucan’lar, yoksa bundan böyle “kurtlucan” olarak anılmaları işten bile değildi!
Akşam saatlerine doğru yeni bir havadis daha geldi Yeni Dönem Gazetesi’nden.
Güya o maili Murat Dindoruk’a iletenin Nezir Asaroğlu ve Fehim Ferik olduğuna dair bir belgeyi Bozbey’e götürerek kendilerini aklamışlardı Kutlucanlar.
Oysa ben biliyordum ki, yayınlandıktan sonra aynı metin Asaroğlu da dahil olmak üzere Bursa’daki pek çok gazeteciye de yollanmış ancak, yapılanı aşağılık ve ahlaksızca bulan Nezir onu gazetesinde yayınlamayı uygun görmemişti.
Fehim Ferik’i, Kutlucangillerin gözünde hedef yapan olaysa şöyleydi:
Bir gün Yeni Dönem Gazetesi’nde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’yi eleştiren bir haber çıkmış, bunun üzerine Nurettin Kutlucan’ı arayan Başkan açmıştı ağzını, yummuştu gözünü!
Telefonda kendisine söylenen çok ağır sözlerin ardından top, Kutlucangillerin şeysi İbrahim Öge’nin kulağında patladı.
Çok fena fırça yiyen Len İbrahim de bu işten sorumlu olarak Altepe’nin basın danışmanı Fehim Ferik’i gördü.
Peki ya Nezir Asaroğlu?
Nezir Asaroğlu, AKP’deki bir kesim de dahil olmak üzere bu şehirde yaşayan pek çok insanın gözünde tam bir kabadayıdır!
Omurgalı, kendi dünyasında dik duran bir adamdır.
Doğru bildiği, inandığı bir şeyden asla vazgeçmez o da yazarınız gibi.
“Yapamazlar” dedim arayan kişiye, “eğer Nezir’den tek kelime söz etsinler, Yargıtay’da sırasını bekleyen ‘çete kurma, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet alıp, rüşvet vermekten alınan cezaların dosyası’ sayfa sayfa manşetten gelir!..”
Nitekim yemedi, ertesi gün yazamadı Kutlucangiller bunu gazetelerinde.
Peki, Mustafa Bozbey’e götürülen belgede ne vardı?
Ateş olmayan yerden duman çıkmazdı!
İçeriklerinde eksik gedik bir şeyler olabilirdi sonradan doldurulmak üzere ancak, haber kaynaklarım bu güne dek hiç yanıltmamıştı beni.
Başkan Bozbey’e bir şey götürülmüştü, işin orası kesindi.
Köylerde gurk olan yani, civciv çıkarmak üzere yatan tavukların altına hindi yumurtaları da koyarlar bazen.
Civcivlerle birlikte dünyaya gelen hindi kendini uzun süre tavuk sanır, ta ki günün birinde kesilip yahni olana dek.
Bahsettiğim yazıda sözünü ettiğim Murat Dindoruk isimli ilaç mümessili de işte 50 liralık internet sitesinde racon ve ahkam keserek kendisini “gazeteci” sanan, Allah’ı var, bir parça da komik insanlardan biri aramızda.
Ya hadi bizim Özlem’e (Yağmur) “şıpıdık terlikli, Vampirella kılıklı” filan diyerek göndermelerde bulunuyorsun, “köşe yastığı” tanımı aklına nereden geliyor be mübarek?!.
İşte, önce Nilüfer Belediyesi’nin iç haberleşme sisteminde yayınlanan, sonra da bazı gazetecilere paslanan malum maili yayınlayan bu Murat Dindoruk’un eline nasıl geçmişti acaba o metin?
O kendini çam kozalağı sanıyor ama kimsenin dikkate alıp taktığı yok, mutlaka birisi yollamış olmalıydı.
Derken bu “Cindoruk” geçen gün bir yazı daha patlattı İnternet sitesinden.
Yaşananları aydınlatmadan önce hadi gelin önce birlikte okuyalım:
“KAMUOYUNA DUYURULUR!
Geçtiğimiz günler içerisinde ”YILIN İLK SKANDALI NİLÜFER’DEN” başlıklı yaptığımız haber gündeme oturmuş bir çok takipçimiz tarafından olumlu ya da olumsuz yorumlara neden olmuştur.
(Ne diyon annem sen ya?..)
Gazetecinin işi her zaman doğruları aktarmaktır. Gazeteci de hata yapabilir ve gelen ihbarların doğruluğunu her zaman kestiremez.
(Sen ne zaman, nerede gazeteci oldun len icralık adam, adı ilaç yolsuzluğuna karışmış ilaç mümessili komik Murat? Öpeyim de bir tur at. Komik Murat.)
Kaldı ki, …. gelen ihbar bizi ciddi anlamda inandırmış gibi görünsede yaptığımız araştırmalar sonucunda müthiş organize bir kumpas içinde olduğumuzu gördük.
(Oha! Organize kumpasmış bir de! İnandırmış gibi görünseymiş? Önünü sonunu sorup sorgulamadan yayınladığı metnin ardından üstüne bir de araştırma yapıyor komik Murat!..)
Bu bağlamda tarafımıza pkk destekçisi işbirlikçi bazı Bursa Medyası tarafından komplo kurulduğunu bu gece itibariyle anlamış bulunmaktayız.
(Kal bu gece, kal bu gece, yaşanacak çok şey var bu gece!.. Bu cintoniğin “PKK destekçisi’ dediği kişi, kafayı taktığı bizim Özlem’den başkası değil! Özlem’inse PKK’yla, MKK’yla filan uzaktan yakından ilgisi filan da yok! Yapılan son seçimlerde AKP’nin Meclis’te sandalye sayısı düşsün diye kerhen HDP’ye oy veren solcu takımından Özlem. Geçmişte MHP Bursa İl Başkanının şöferliğini yapan bu Dindoruk kendini bu sefer de MHP’li filan görüyor ya? İşte onun için de kurtuluş savaşını İnternet kanalıyla bizim Özlem üzerinden yürütüyor aklınca. Gitsene len dombili, İnternet’ten çıkıp dağlara filan çatışmaya? Durun bakalım, kimler komple komplo kurmuşlar bu Murat’a? Anlayacağız az sonra! )
Çok ince tezgahlamış bu olay karşısında kamuyonu bilgilendirmek, ne olursa olsun doğrudan yana olmak başlıca görevimizdir.
(Bak sen!..)
Hata yapmak insana mahsus olduğu kadar, hatayı anlayıp doğru yola girmekte bir erdemdir.
…. gözbebeği bir haber istesi olarak, öncelikle vatandaşlarımızın ve takipçilerinin her zaman yanında ola bir haber sitesidir.
Bize bu kumpası kuran pkk tetikçisi medyaların ve işbirlikçilerin ipliğini en kısa zamanda pazara çıkaracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
(PKK’nın, PKK tetikçisi medyaların başka hiçbir işleri güçleri yok, Bursa’da Murat Dindoruk’la uğraşıp, ona sahte belge göndererek, silah zoruyla yayınlatmayı alışkanlık haline getirmişler! Bu Murat her gün düzenli olarak ya bir şey içiyor ya da sanrılar içerisinde kıvranan zavallı, çaresiz bir insan; acıdım şimdi bir parça!..)
Her ne kadar haber içeriğinin bazı kesimlerinde benzerlikler olsa da haberin kaynağı ve kurgulanma biçiminde asıl hedefin Nilüfer Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey olduğu tarafımızca anlaşılmıştır.
(Yok ya! Tarafını yiyem sana bi şey olmasın Murat!)
Gerçeklerin er yada geç ortaya çıkması bir gibi gerçek vardır.
(Valla çok acayip bir özlü söz olmuş. Ünlü düşünür Gothe’nin, “Nereye dönersen dön, g.tün arkandadır” sözü kadar da gerçekçi!.. Bir de Türkçe öğrensen güzel olacak.)
…. tarafsız bir haber sitesi olduğu kadar hata yaptığını anlayacak ve bunu açıklamaktan da imtina etmeyecek bir haber sitesidir.
(Ne siteymiş be! Canlı mı len bu?)
Yukarıda yazılanlar ışığında bilmeden bir kumpas sonucu yaptığımız haberden dolayı başta Nilüfer Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey olmak üzere, adı geçen tüm şahıslardan ve takipçilerimizden özür diliyoruz.
Eğer bilmeden de olsa hakkını geçirdiğimiz hakkını yediğimiz kişi ya da kurumlardan da haklarını helal etmelerini kamuoyun adına özellikle istirham ederiz…”
………………….
Son yıllarda okuduğum en komik metin budur sevgili okurlar.
Nilüfer’de ihalenin üzerlerinde kalacağından çekinen birileri işittiğime göre bu Murat Dindoruk’u alıp, Uludağ yoluna çay içmeye götürüyorlar.
Tam çayını yudumladığı sırada da arkasından kese kağıdı patlatıp, “bööğ” diye de korkutuyorlar!
Bunun üzerine Murat pantolonunda bir ıslaklık hissediyor.
Altına yapmıyor canım, meğerse çay dökülmüş üzerine!
“Madem ki siz bana bu çayı ısmarlayıp ruhumu fethettiniz, ben de size bir güzellik yapıp mailin kimden geldiğini göstereyim” diyor malum kişilere!
Ve açıyor gösteriyor Murat.
Onlar da çıktısını alıp, Bozbey’e yetiştiriyorlar böylece.
Üstüne bir de “yukarıdaki “özür yazısını” yazacaksın” diyorlar!
Mail Murat Dindoruk’a kimden gelmiş biliyor musunuz?
Söliyim mi?
Bursa Hakimiyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Okan Tuna’dan!
Hadi bana yaptığın ayıbı geç, Mustafa Bozbey’den de mi hiç utanmadın şu kadarcık Okan?
Ne diyeyim ben sana Okan?
Yazıklar olsun sana Okan!
Ve fakat…
Neyi sorgulamıştım ben yine o yazıda?
Astsubaylıktan, Nilüfer Belediyesi’nde memurluğa geçen o kişinin bilgisayarından yollanan metnin bir gazeteci elinden çıkacak kadar ince ince işlenmiş olduğunu, redakte edildiğini ve onu yazanın ya da yazdıranın başka birileri olabileceği gerçeğini?
Tamam, kendisine iletilen maili g.tü yemediği için açık açık Bursa Hakimiyet Gazetesi’nde basamayan Okan onu gizlice Murat Dindoruk’a paslamış olabilir.
Fakat metni ilk kim yazdı?
Orası hala bir muamma!