Yazarlar

Ölü Kral Abdullah

post-img
Şu geçen gün ölen Suud Kral Abdullah’ın ardından dünyada en yaşlı ikinci monark İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth kaldı. Artık tam 89 yaşına giren kraliçe teyzemizin, oğlu Prens Charles’la aralarındaki hallerine ve tahtı artık 67 yaşına giren ve de kulağındaki tüyler bile çoktan ağarmış veliahta bir türlü bırakmıyor olmasına çok gülüyorum ben. Prens Charles da artık işi saldı çayıra. Saray ve devlet protokolünün gereği olarak öz oğlu da olsa kişinin resmi toplantılarda kraliçeye, taşıdığı ünvanlarla hitap etmesi gerekiyor. Bir konuşmasının başında kendisine örneğin “Sayın kraliçemiz” yerine “Mam” yani “anne” diye hitap edince Prens Charles, salondakilerle birlikte Elizabeth teyze de çok gülmüştü. Hey allahım! Bir de meşhur först leydilerimizden ünlü papatya Semranım’ın da (özal) yaşadığı bir gafı ve de anısı var bu İngiliz kraliyet ailesiyle. Semranım bir vakitler  “Muhteşem Süleyman Sergisi’ni” açmak üzere gittiği İngiltere’dedir. Açılışta bir konuşma yapmaya karar verir. Artık İngilizce özgeçmişine yazdırdığı gibi “Nişantaşı Girl College” gerçekteyse, İstanbul Nişantaşı Ortaokulu’ndan mezun olduğundan mıdır  nedir, telaffuzda biraz sorunu vardır. Eline tutuşturulan yazıyı okurken “Süleyman the lawmaker’ı” yani “kânun yapıcı, kânuni Süleyman” ifadesini biraz değiştirip onun yerine “Love maker” yani “aşk yapıcı” şeklinde telaffuz edince orada,  rahmetli Lady Diana dahil olmak üzere herkes kendisini tutamaz ve gülmeye başlar çünkü, bu dilin argosunda “love maker” bir diğer sözcük olan “fucker’ın” biraz mektep medrese görmüş halidir işte! Biz de az değiliz fakat komik insanlar şu İngilizler. Artık ne içti bilemiyorum ama dün de eski milletvekili bir İngiliz abla hem başbakan, hem de kraliçeye Twitter’dan basmış küfürü! Öyle çilli, kırmızı saçlı, kunduz dişli İngilizlerden filan değil hatun ha,  Louise Mensch isimli bu ablamızın fotoğrafını koy bir dergi kapağına, artist diye yuttur millete, genç de bir hanım üstelik! Hem de niye sövmüş biliyor musunuz? Geçen gün ölen Suudi Kralı Abdullah adına “taziye mesajı” yayınladıkları için! Sadece bu mu, ABD Başkanı Obama’ya da “Utanın” diye seslenen Louise ablamızın tepki duyduğu konular arasında ölü Kral Abdullah’ın da aralarında bulunduğu Suud Ailesi’nin iki yüzlülükleri, yıllardır uyguladıkları insan hakkı ihlalleri ve kadınları ikinci sınıf yaratıklar olarak gören ilkel beyinleri olmuş! Bu yüzden de tüm bu gerçekleri görmeksizin taziye mesajı yayınlayan herkese ayrıca  “fuck off’u” çekmiş bu eski İngiliz milletvekili hanım. Çok içimden geldi, şöyle elime Bursa’dan bir kavanoz kestane şekeriyle, yanına hediye olarak güzel de bir bornoz alıp bir iki günlüğüne olsun İngiltere’ye giderek Louise Mensch ablamı iki yanağından öpüp gelesim var inan olsun! Oh my God, çok şükür, iki gündür ülkemizdekiler de dahil olmak üzere dünyada akıl vicdan sahibi birileri çıktı!.. Osmanlı’ya ihanet edip kucağına oturdukları önce İngiliz, sonra da Amerikalılar’la birlikte Araplara karşı her zaman İsrail yanlısı bir politika izleyen bu kral ve tüm sülalesine birden en güzel yanıt, geçen Cuma günü Kudüs’te namaz kılan Filistinlilerden geldi. Ölmüş kral Abdullah için belli ki, geçmişte üç-beş nemalanmış bir imam övgüler düzüp üstüne bir de gıyabi cenaze namazı kıldırmak isteyince, Cuma namazına gelen ahali tarafından “fasık” ilan edilerek (açıktan bilerek günah işleyen anlamında) parça pinçik ediliyordu az kalsın! Filistin polisi nasıl kaçıracaklarını bilemedi herifi Filistinli Arapların elinden. İşte Müslümanlara karşı da bu kadar uzak ve onların nezdinde bu kadar da sevgisidir bu ölen Abdullah ve de sülalesi. Bizde ufak tefek kabahatleri görmezden gelinerek ölünün arkasından konuşulmaz ancak, ölü diriliğinde şu kadarcık olsun adamsa! Tamamen Suudi Devleti’nin kabahatiyle ve sorumluluğunda gerçekleşen tünel faciasında sıkışarak izdihamdan ölenler arasında en fazla can kaybı Türk hacı adayları arasında yaşanmış ve bırakın tazminat ödemeyi, bir özür dilemekten bile kaçınan bu ölü kral ne demişti biliyor musunuz? “Allah’ın takdiri!..” Sadece Osmanlı’nın değil, Cumhuriyet’in de en büyük düşmanıdır bunlar. Ölmüşleri de dahil olmak üzere toplam 15 bin kişi kadardır hepsi. Yönettikleri ülkede kadınları recmedip, el-kol, kafa keserlerken, kendi aileleri yurt dışına çıktığı vakit her naneyi yer bunların. Bakın bakalım koskoca Osmanlı tarihine, bir kez olsun    “recm” cezası uygulanmış mı? Osmanlı’dan kalan Ecyat Kalesi’ni yıkıp yerine, 7 yıldızlı otel yapan da, İstanbul’da Sevda Tepesi’ni betona boğmak isteyen de bu ölü kraldır. Louise’in de dediği gibi kimi dünya liderlerinin hiç utanıp sıkılmadan övgüler düzdüğü bu kralın ülkesinde halen ve aynen IŞİD’in uyguladığı kanunlar geçerlidir. Memleketimizde deprem olur, felaketler yaşanır elin İsveçlisi, Norveçlisi insaniyet namına hem taa oralardan kalkıp gelir, hem de ekonomik yardım toplarlar kendi aralarında felaketzedeler için, bu herifler ortalıkta bile görülmezler! Bu ölü kralın atası aynen diğer sahabe mezarlarına yaptıkları gibi İslam Peygamberi Muhammet’in mezarını da 1926 yılında tümden yıkmaya kalkışınca, diğer Müslüman ülkeler Gazi Mustafa Kemal’den ricacı olmuşlar, Atatürk’ün “Eğer tek taşına dahi el sürersen orduyu hemen aşağıya yollarım” mesajı üzerine de korkup, vazgeçmek zorunda kalmıştır. Ama ne yazık ki bizde din eğitimi alanlar bunların mezhep ve yoluna göre eğitilmekte, Vehhabi Arap kültürünü İslamiyet sanarak yetiştirilmekte ve bu çağdışı ilkel kabileye zerre kadar hak etmedikleri  bir kutsallık atfedilmektedir. Bu ölü kral Abdullah en son Türkiye’ye geldiği vakit, bir önceki ölü Kral Faysal’a ait olan İslam Kalkınma Bankası’nda tam sekiz yıl çalışmış olan eski personeli, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından havaalanında ayakta karşılanmış, yine Anıtkabir’e gitmediği gibi, Gül’ü Cumhurbaşkanlığı makamında ziyarete de tenezzül etmeyince, Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin o günkü Cumhurbaşkanlığını işgal eden kişi tarafından bir kez daha  ayağına gidilip “otelinde” ziyaret edilmişti. Bu skandal ve de rezaleti tüm çıplaklığıyla veren o tek karelik karikatür aklımdan hiç çıkmaz: Süslü bir otel odasında, yanındaki sandalyede mahcup bir edayla oturmakta olan Abdullah Gül’ün elini tutarak diyor ki ölü Kral Abdullah: “İkimizin adı da Abdullah... Bundan sonra karıştırılmaması için  senin adın “Otele Giden Abdullah” olsun”!.. İlk Abdullah gözümde daha o gün ölmüştü, diğeriyse geçen gün ölmüş. İkisi de insanlık için zerre kadar kayıp değil!        

Diğer Haberler