Yazarlar

Operasyon Bursa’ya da ulaşacak mı?

post-img
Şehir Gazetesi’nin sahibi, geçmişte TMSF’nin Olay Medya’nın başına getirdiği yöneticilerden gazeteci Nezir Asaroğlu bir süredir Facebook’tan yazıp duruyor “Faruk Çelik’in hiç sesi soluğu çıkmıyor; nerelerde acaba kendisi” diye? Asaroğlu’nun “elma” dersem çık, “armut” dersem çıkma yollu göndermelerine karşın Bakan Faruk Çelik değil ama başka bir isim, Bakan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilince Tayyip Erdoğan’ın yanına yerleştirdiği “Hasan Dağcı” çıkıverdi birden  2’nci dalgada gözaltına alınacaklar arasında! Bir gazeteci kolay yetişmiyor. Kolay kolay gazeteci olunmuyor. Dün bir baktım, herkes uyurken Yenieksen’de Rıza Ertekin listede adını fark ederek koyuverdi Hasan Dağcı’yı Bursalılar’ın önüne. Evet, Dağcı’yı bir vakitler Bursa’da yayın yapmakta olan Marmara Gazetesi’nin başına getiren bu gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Faruk Çelik’ten başkası değildi. Daha sonra da İstanbul Belediyesi’nde, Tayyip Erdoğan’ın yanına yerleştirmişti Hasan Dağcı’yı. Ardından Tanrı Hasan Dağcı’ya “yürü ya kulum” deyince kendisi buna hiç itiraz etmemiş ancak kara yerine, “denizden” yürümeyi tercih etmişti söylenenlere göre! İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi’ne ait tüm kantinlerin işletme hakkının verildiği öne sürülen Dağcı kısa bir süre önce ayakkabılarının üzerine basan gariban bir adamken paraya para dememeye, jaguar otomobillere binmeye başlamış. Hasan Dağcı’nın o vakitler kurduğu şirketin adı “Trio” imiş. İsmi “Üç kişilik grup” anlamına gelen bu şirketin bir ortağı kendisiyse, diğer iki ortağı kim olabilir acaba sizce?   ………………..   CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul Belediye Başkan adaylığı sırasında Erdoğan’a habire “Hasan Dağcı kim” diye sorup durduğu ancak bir türlü yanıt alamadığı Hasan Dağcı işte bu Bursalı Hasan Dağcı! Kendisi Bursalıların adını kötüye çıkaran bir vatandaş aynı zamanda! “28 Şubat’a” laf söyleyip de “28 Şubat’ın mamasını” yiyenlerden biri. İstanbul’da cami alanı olarak ayrılmış son derece kıymetli bir arsayı satın alıp, imar değişikliği de yaptırdıktan sonra üzerine rezidans kuran adam olarak biliniyor. Camii alanını rant meydanına çevirme gerekçesi de boş kamu arazilerine kaçak mahalle kurmadan önce camii yapıp, etrafına kümelenen kaçak yapı mafyasının önüne geçebilmek için çıkarılan “2 buçuk dönümden küçük arazilere yapılamaz” kararını gösteriyor Hasan Dağcı. Meğerse satın aldığı ibadet alanı olarak ayrılmış arazi 1.6 dönümmüş! Atadan dededen “dağcı” olan bu kişi ne zaman kantinci, ne zaman inşaatçı, ne zaman rantçı oldu işte işin orası tam bir muamma? Ortaklarının kimler olduğu konusu da öyle!   ………………..   Ticaret hayatına “kantincilikle” başlayan bu mübarek Hasan “trenciliği” de sadece çocukluğunda oynadığı bir oyun olarak görmüyor ve daha sonra inşaatçılıktan, “hızlı trenciliğe” kadar her sektöre girip çıkıyor anlatıldığına göre. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın artık neredeyse canı pahasına engellemeye çalıştığı 2’nci dalga soruşturmada adı “hızlı tren ihalesindeki rüşvet ve yolsuzluk” olaylarında geçiyor. Hamisi ve has abisi Faruk Çelik’se bu gelişmeler karşısında adeta içine kaçmış durumda! İşin esasında Tanrı sadece Mübarek Hasan’a “yürü ya kulum” demiyor. “Te yürüsene be ya” dediği kişilerden biri de Bakan Faruk Çelik’in abisi Hazreti Osman! Osman Çelik’in, aynen Hasan Dağcı gibi ayakkabılarının topuklarına basarak gezdiği dönemleri biliriz. O da “kantinsever” bir hemşerimiz. Başkalarınınkiler sokakta çelik-çomak oynarken bu gün ne hikmetse Çelik’in çocukları inşaat işlerinin yanı sıra Bursa’daki tüm kamu hastanelerinin “kantinlerini” işletmekte, tedarikçiliklerini yürütmekte, Bursa Sebze ve Meyve Hali’nden nemalanmakta. Bu kentte yaşayan bir Allahın kulu ya da bir Cumhuriyet Savcısı niye “Nasıl olur da Devlete ait tüm hastane kantinleri sadece bir aileye, Bakan Faruk Çelik’in ailesine verilir” diye sormuyor?!. Hiç mi yüzleri kızarmıyor, hiç mi utanmıyor bu insanlar? Hasan Dağcı gibiler İstanbul Boğazı’na nazır villalarda oturuyorlar, daha dün kötü bir düğün salonu işleten Bakan Çelik’in çocukları Bursa’ya gökdelenler,  plazalar dikiyorlar ve “hamdolsun” bunlar da memleket idare ediyorlar öyle mi?!. Hamd olmasın, yazıklar olsun size!

Diğer Haberler