Gazetecilik mesleğinde skandal niteliğindeki pek çok haber, hiçbir uğraş verilmeksizin genellikle kendiliğinden gelir ayağınıza.
Pek çok yolsuzluk, usulsüzlük ve dahi ihalelere karıştırılan fesatları hiçbir emek harcamaksızın kucağınızda bulur, dahası; tüm bunların getirdiği mesleki rantla işinizde ilerlersiniz emin adımlarla.
Alanın razı, verenin razı olduğu durumlarda bize iş çıkmaz!
Haberi ve bilgiyi çoğu kez yapılan ihaleden dolayı mağdur olan kişi ya da şirketler sızdırır basına.
Düşünsenize…
Adam, filan yerdeki çürük binanın güçlendirilmesi işine talip.
Teknik ekipmanı ve mesleki deneyimi bu işi layıkıyla yapmaya da çok müsait.
Fakat filanca belediye o işi kendi yandaşına veriyor.
İşte tam o noktada ihaleyi alamayan firma fısıldayıverir kulağınıza orada dönen dolabı.
Yapacağınız küçük bir araştırmayla da haberi toparlar, gazetenin ertesi günkü manşetinde yerinizi alırsınız.
Tabii, herkesin bildiği güvenilir, dürüst gazeteci imajınız mevcutsa!
………
Bursa’daki kamu kurum ve kuruluşlarından çok uzun süredir “yolsuzluk” haberleri gelmiyor…
Bunun birkaç sebebi olabilir:
a)-Artık hiç yolsuzluk yapılmıyor.
b)-İhalelerde hakkı yenenler korktukları için susuyorlar.
c)-Memlekette iktidardan korkmayan, yalakalık yapmayan dürüst gazeteci ya da gazete kalmadı.
d)-Bu dönemde herkese mama verildiği için alan razı veren razı.
………..
“a” şıkkı hiçbir zaman gerçek olamayacağına göre diğer 3 şıkkı ayrı ayrı ya da birlikte değerlendirebilirsiniz.
Ama buraya kadar olanları, “b” şıkkından muzdarip olup da “c” şıkkına takılanlar için yazdım!
Efendim her türlü yolsuzluk, usulsüzlük, ihaleye karıştırılan fesat, adam, akraba kayırma haberleriniz itinayla yapılır; yağmur, çamur, bayram, seyran denmeden olay yerine hiç çekinilmeksizin gidilir; aleme buradan ilanen duyurulur!
……….
İşin latifesi bir yana, insanı bu meslekte daha ileriye götüren “sezgileridir” aslında.
Gazeteciler bunu “haberi koklamak” ya da “haber kokusu almak” şeklinde tanımlarlar.
Bahsettiğim şey fotoğrafın görünen değil görünmeyen yüzünü yani, arkasını okuyabilmektir.
İnsanların ne dedikleri değil ne demedikleri ya da ne demeye çalıştıkları önemlidir.
Alın mesela İnşaat Mühendisleri Odası’nın tecrübeli Başkanı Necati Şahin’i…
Durmadan Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ve dahi başkanı hususi olarak Recep Altepe’ye geydiriyor.
Basın toplantılarında söylediği şeyler doğru mu yanlış mı konumuz o değil.
Peki, bu muhalefetiyle aslında ne demek istiyor Necati Şahin, kime sesleniyor hiç düşündünüz mü?
Hadi şimdi gelin birlikte bir zihin pratiği yapalım ve Şahin cephesini koklayalım?
a)-Semih Pala gibi olmak istiyor. Bu gün sert yapıp, yarın siyasette parsa toplamak istiyor.
b)-Arsa toplamak istiyor. Bu gün sert yapıp, yarın alacağı imar durumuyla köşe olmak istiyor.
c)-AKP’liler tarafından kendisinin Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapılmasını istiyor.
d)-AKP milletvekilliğine oynuyor.
e)-Daha önce Semih Pala’nın yaptığı gibi AKP içindeki bir hizbin gizli adamı. Görevi Faruk Çelik ve Recep Altepe’yi yıpratmak.
f)-Muhalefet partilerine beni başkan adayı ya da milletvekili yapın diye sinyal veriyor.
g)-Hiç biri. Tüm bunları vatan millet için yapıyor.
………….
“b” şıkkını olasılıklar içinde saymakla beraber, tanıdığımız Necati Şahin’e konduramayız. Şahin’in o taraklarda olmayan bezi Bursa’da herkesin malumudur ancak, “bu çıkışlarının perde arkasındaki nedenini” dün telefonla arayıp kendisine de sorduk.
Önce duyuralım:
Şahin’in, Ankara’ya gidip AKP Genel Merkezi’ne adaylık başvurusunda bulunduğu konusu tümden yalan; yok öyle bir şey.
Necati bey, “dik durmanın ve doğruları söylemenin” gerekliliğine işaret ediyor; ardından da can alıcı şu cümleyi söylüyor:
“Biz siyaseti öcü olarak görenlerden değiliz. Kısmet olursa önümüzde siyaset de olur!..”
İlgililerine duyurulur!
……………
Hazır Başkan Recep Altepe’nin adı geçmişken…
Dün ziyaretimize CHP’li Bursa eski Milletvekili Kemal Demirel ve Danışmanı İbrahim Alkaya geldi.
Kemal bey malum, partisinden Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına talip.
Gezdiği yerlerde insanlar birbirlerine işaret edip, “İşte Bursa’ya tren getiren adam” diyorlarmış Kemal bey için.
“Bu gün” dedi, “Aşure etkinliği için İkizce Köyü’ne gittik. Daha sonra da kahvenin önüne oturduk. Oradaki vatandaşlar dediler ki, “Kemal Bey eğer CHP’nin adayı sen olursan bizim köyün tamamı dahil, çevredeki köylerin hepsi oylarını sana verecek haberin olsun”!
Hayır, diyeceğim o ki…
İkizceliler Kemal Bey’i işletmedilerse eğer, kendisinin söylediğine göre bu işi daha şimdiden bitirmiş durumda!
Sayın Altepe’ye diyorum ki, “Hiç zahmet edip de aday filan olmasın! Onca masraf, onca uğraşı yazık yani”!
AGazete