Bir insan iki hafta arayla aynı rüyayı görebilir mi?
Uçakların tasarımı, renkleri, füzeleri ateş topu şeklinde arka arkaya fırlatma biçimleri bile aynı.
Bursa’nın üzerinden topluca, alçak irtifada ve oldukça yavaş geçiyorlar.
Sayıları çok değil, 5-6 tane filan varlar.
Seyir halindeyken fırlattıkları füzeler çok büyük alevlerle sivil yerleşim alanlarını vuruyor.
Dehşet ve şaşkınlık içerisinde izliyoruz.
Her şey bir sinema sahnesindeki gibi gözümün önünde gerçekleşiyor.
Az sonra gittikleri yönden geri dönüyorlar.
Bombardıman yine başlıyor.
Füzeler üzerimizde uçuşuyor.
Hepsinin kuyruğunda “Amerika” bayrağı var!
Her iki rüyada da şunu düşünüyorum:
“Bunlar alanı bu kadar nasıl boş bulabildiler? Buraya kadar nasıl gelebildiler? Bizim avcı uçaklarımız nerede? Niye gelip de hava muharebesi yapmıyorlar?..”
Sonra şehirden kırsal alanlara doğru uzaklaşıp, hedef olmaktan korunmaya, saklanacak yerler bulmaya çalışıyoruz diğer insanlarla birlikte…
Epeyce bir sürüyor bu “rüya” dizisi.
Netflix filmi gibi.
Yiyecek, su aramalar, ateş yakmak için odun toplamalar, geceyi barınakta geçirmeler filan…
Sigmund Freud, “rüyaların amacını günlük hayatta bastırılarak bilinçaltına atılmış isteklerin dışa vurması” olarak yorumlar.
Psikanalizin babasına göre rüyada geçen ögelerin büyük bir kısmı bastırılmış istekleri göstermektedir.
“Amerika’nın savaş uçaklarıyla Bursa’yı bombalamasını” isteyip, bunu da bilinç altıma atamayacağıma göre, mistik anlamlar içeren “rüya tabirlerine” bakıyorum…
“Rüyada Savaş Uçağı Saldırısı Görmek, toplumsal sorunlara ve ekonomik sıkıntılara” yorumlanmaktaymış.
Eğer toplumsal sorunları bu derecede derinden hissedip, bilinç altıma atarak, bunları rüyalarımda “savaş uçağı saldırısı” olarak yaşıyorsam, hakikaten kıymetimi bilin anacığım; daha da böyle bir yazarınız gelmez dünyaya!
Peki, “rüyada bombardıman görmek” neye yorumlanıyormuş:
“Bulunduğunuz köy veya şehrin rüyada uçaklar veya harp gemileri tarafından bombardımana uğradığını görmek; köyünüzün veya şehrinizin bilindik kişilerinden birisinin öleceğine veya bulunduğunuz yerdeki halkın o sene içinde yokluk ve geçim sıkıntısı çekeceklerine işaret etmektedir.”
Haydaa!..
Allah geçinden versin, şehrimizin bilindik kişilerinden biri şu sıralar vefat ederse eğer, ben de postu serip, kendi çapımda bir dergaha sahip olabilirim demektir ki, müridim olarak beklerim hepinizi, sızarız bir bakanlığa nasılsa!
İhaleler, satın almalar hep bizim tarikattan geçer; köşeyi fersah fersah döneriz vallahi!
Er ya da geç, direkt ya da onların piyonları eliyle, Amerika ve onun derin aklı İsrail’le savaşma olasılığımız gelecekte 100 üzerinden yüz!
Adamların bayraklarındaki “iki çizgi” bile Nil’le, Fırat arasını yani, bizim topraklarımızı hedefliyor.
Açık açık diyor ki İsrail, “benim senin topraklarında gözüm var arkadaş”!..
İşte bunun için de “Kürt” kozunu oynuyorlar.
Bizim bazı aklı geriden gelenlerin hala kafaları basmıyor ama Türkiye de “Filistin kartını” oynuyor elbette!
Hükümetimiz, Suriye’nin kuzeyinde Amerika korumasında bir Kürt devletine asla izin verilmeyeceğini ve bu uğurda savaşılacağını açık açık ortaya koydu.
Amerikan derin devleti “Türkiye’yle asla dost olunmadığını” Küba krizi sırasında ülkemizi gözden çıkararak, Johnson mektubuyla, 1974 Kıbrıs harekatı sırasındaki tutumuyla, Türk muharebe zırhlısı Muavenet’in batırılmasıyla ve Irak’ta askerimizin başına çuval geçirerek cümle aleme fazlasıyla ilan etti zaten.
Orta Doğu’daki ulus devletleri İsrail’in “Siyonizm” hedefi doğrultusunda bir bir yok eden Amerika’nın önünde şimdi İran ve Türkiye var.
Adamlar Lozan anlaşmasını yani, ülkemizin sınırlarını bile kabul etmiş değiller!
Türkiye bir “varlık ya da yokluk”, moda tabirle bir “beka” sorunuyla karşı karşıya.
Ciddi ciddi bir savaş durumu söz konusu olduğunda Amerika’nın en büyük gücüyse hiç kuşkusuz uçak gemileri.
Akdeniz’de bunlardan sürekli en az 2 tane bulunur ve ana karadan binlerce kilometre uzakta olan bu dev savaş makineleri yarım saat içinde her türlü operasyon gerçekleştirebilir.
Dahası, Amerika’ya karşı, Amerika’dan satın aldığınız uçakların hiç birini kullanamazsınız, hepsini beyinlerinden kilitleyebilirler çünkü.
Bir de “nükleer savaş riski” var ki, gezegenimizin yok olması işten bile değil!
Neyse, Çetin Altan’ın dediği gibi, enseyi karartmayalım bakalım.
Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de o dünyada yerini alır!
Ben arada bir istihareye yatayım da haber vereyim size de bu işin hayırlı olup olmayacağını?!.